Yeni İnci Optik

YENİ İNCİ OPTİK

Mirasın İzinde

Silmo İstanbul Optik Fuarı sektör profesyonelleriyle buluşma, sergilenen her türlü yenilikten ilham alma ve işbirliği fırsatları yakalama imkanı sağlıyor.

Merhaba Hikmet Bey. Okurlarımız için kendinizi biraz tanıtarak, optik sektörüyle nasıl tanıştığınızı paylaşır mısınız?
Merhabalar ben Hikmet İnci, 1983 İstanbul doğumluyum. Eskişehir Üniversitesi’nde İşletme Bölümünü tamamladım. Optik sektörü ile bu işin duayenlerinden olan babam Hasan İnci sayesinde çok ufak yaşlarda tanıştım. Bu sebeple rahatlıkla mesleğin içine doğdum diyebilirim. Optisyenlik eğitimimi de Muğla Üniversitesi’nde aldım.

İnci Optik 40 yılın üzerinde köklü bir mağaza. Kurucu Hasan İnci’nin sektöre yaklaşımı ve perakendecilik anlayışı nasıldı? Bu mirası günümüze ne şekilde aktarıyorsunuz?
Babam Hasan İnci’nin sektöre olan yaklaşımı müşteri memnuniyeti ve kaliteli hizmet üzerine kuruluydu. Hem müşteri memnuniyeti hem de kaliteli hizmet sadece optik perakendeciler için değil, aslında tüm perakendeciler için değerli kavramlardır. Ancak bunların gerçek anlamda hayata geçirilmesinin önemini ve değerini, babam sayesinde öğrendim. Sadece satış yapmak asla ilk odağı olmamıştır. Onun için müşterilerini en şekilde memnun edebilmenin yolu; onların moda, aksesuar ve stil kazanabilecekleri bir ürüne ulaşmalarını sağlamaktan geçiyordu. Bu da müşterilerinin ihtiyaçlarını anlamayı ve onlarla güçlü, samimi bir iletişim kurmayı gerektiriyordu. Benim için en önemli mirası bu yaklaşımıdır diyebilirim.

Optik sektörünün kalbi Sirkeci’de kurulan İnci Optik şubeleşmeye ne zaman, nasıl başladı? Şubelerinizin lokasyonlarından ve özelliklerinden söz eder misiniz?
Benim açımdan Sirkeci çocukluğumun, gençliğimin geçtiği tarihi dokusu ve kokusu olan özel bir bölgedir. Aynı zamanda müşteri profili açısından biraz zor bir bölge diyebilirim. Mağazanın başına geçtikten sonra farklı lokasyonlarda da mağaza açmak her zaman hedefim olmuştu. Sirkeci’deki gibi cadde mağazası olmasını isteyerek, kapalı mekanlardan daha çok, insan sirkülasyonunun daha yoğun olduğu lokasyonları bu sebeple uzun süre takip ettim. 2023 yılına geldiğimizde, uzun yıllar beraber çalıştığım iş arkadaşım Haluk Etüs ile birlikte Beşiktaş çarşısı içinde ikinci mağazamızı açtık ve aynı hizmet anlayışıyla faaliyet göstermekteyiz.

İnci Optik’in müşterilerine yaklaşımı nasıldır? Satış esnası ve sonrasında diğer optik mağazalardan nasıl ayrışıyorsunuz?
Müşterilere olan yaklaşımımız bir gözlükten daha çok farklılaşabilecekleri bir ürün aldıklarını hissettirmemizdir. Mağazamızdan içeri giren her müşteri henüz daha satışa başlamadan kaliteli ve benzerlerinden farklı, iyi bir hizmet alacaklarını fark ederler. Bunu ürün sunumlarımızın şekli veya mağaza düzenimiz kadar bizlerin onlara yaklaşımımızdan rahatlıkla anlayabilirler. Satış esnasında farklı ve butik ürün çeşitliliğimiz sayesinde müşterilerimizin en doğru seçimi yapmalarına yardımcı oluruz. İhtiyaçlarına ve zevklerine göre tercihler sunmak, memnun ayrılmalarını sağlamak ve satış sonrasında dahi karşılaşabilecekleri sorunlar olduğunda maksimum düzeyde destek sağladığımızı bildirmek temel çalışma yöntemimizdir.

Çalışanlarınızı seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Usta-çırak ilişkileri bu köklü mağazada halen yaşıyor mu?
Usta-çırak ilişkisi her zaman çoğu iş için değerlidir. Özellikle bizim işimizin olmazsa olmazlarından olduğunu belirtmem gerekir. Yanımızda yetişen, staj yapan birçok arkadaşımız oldu. Açıkçası ben çalışanlarıma patron gibi yaklaşmaktan daha çok arkadaşça, saygı çerçevesinde yaklaşmayı tercih ediyorum. Aynısını da onlardan bekliyorum. Öğrenebilmeleri için destek olurken, birbirimize karşı yardım ve dayanışma içinde hareket etmemizi önemsiyorum. Bu sebeple çalışan seçimlerimi bu ilkelerime uygun; yetişmeye, öğrenmeye istekli ve rahat iletişim kurabileceğim kişilerden yapıyorum.

İnci Optik’te en çok satışı yapılan gözlük ve cam markaları hangileridir?
İnci Optik’te en çok satışı yapılan gözlük markaları arasında EssilorLuxottica Group markalarının ürünleri öne çıkıyor. Ray-Ban, Vogue, Prada, Versace gibi markalar müşteriler tarafından sıkça tercih ediliyor. Cam tercihlerinde ise Hoya ve Essilor hem kalite hem de müşteri memnuniyeti açısından ön plana çıkıyor. Özellikle bu cam markalarının, kişiye özel çözümler sunan teknolojileri, müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun seçenekleri sunmamıza yardımcı oluyor.

Marka çeşitliliği, segmentleri ve farklı fiyat skalaları sizce ne derece önemli? Şubelerinizde bu dengeyi koruyor musunuz?
Marka çeşitliliği anlamında merkez veya şube ayrımı yapmıyoruz; tüm şubelerimizde aynı ürün ve hizmet kalitesini sunmaya özen gösteriyoruz. Adetsel anlamda küçük farklılıklar olabiliyor ancak her müşterinin tarzına ve bütçesine hitap edebilecek geniş bir ürün yelpazesiyle hizmet veriyoruz. Bu dengeyi koruyarak her şubemizde müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutmayı hedefliyoruz.

Sizce 2025 İlkbahar/Yaz sezonunda optik ve güneş gözlüklerinde hangi şekiller, renkler ve materyaller ön planda olacak?
Yeni 2025 yaz sezonu için beklentim kalın çerçeveler ve renkli camların güneş gözlüğü modellerinde ön planda olacağı yönündedir. Optik gözlüklerde ise daha minimal hatlara sahip, oval ve hafif yapılı modellerin öne çıkacağını düşünüyorum. Aynı zamanda soft tonlar ve pastel renkler de bu sezonun favorileri arasında yer alacak gibi görünüyor. Hem tarz hem konfor sunan materyallerin tercih edilmesi de dikkat çekecek bir diğer unsur olacaktır.

Deneyimli bir perakendeci olarak optik sektörünün bugünü ve yakın geleceğini nasıl değerlendirirsiniz?
Bu soruya samimi cevap vermek gerekirse ülkemizdeki enflasyonist ortamın düzelmesi ve fiyatların istikrara kavuşması bizler için fazlasıyla önemli bir durum haline geldi. Şüphesiz bu problem tüm ülkemiz için tüm sektörler için geçerli ancak sattığımız ürünlerin büyük bir çoğunluğu ithal ürün olduğu için fiyat dengesini sağlamakta ve karlılığı korumakta zorlanıyoruz. Güncel ekonomik ortam; optik sektörünün, işimizin önünde büyük bir engel oluşturuyor.

Sektör içi eğitim programları ve firmaların bilgilendirmeleri sizce yeterli mi? Gelişim ve bilinçlenme için önerileriniz nelerdir?
Sektör içi eğitim programlarının halen yeterli düzeyde olmadığına inanıyorum. Bizler için daha fazla toplantı ve organizasyonlar yapılmalı; yenilikler, gelişmeler hakkındaki tüm bilgiler bizlere daha etkin bir şekilde ulaştırılmalı diye düşünüyorum. Önceki yıllarda, Essilor ve Zeiss firmalarının seminerlerine katılım sağlamıştım. Bu gibi seminerlerin firmalar tarafından düzenli ve sık sık yapılması gerektiğine inanıyorum. Bu gibi programların sadece bizim için değil, sektöre yeni başlayanlar için de çok faydalı olacağını düşünüyorum.

Silmo İstanbul Optik Fuarı hakkındaki görüşlerinizi ve fuarın sektöre katkılarıyla ilgili yorumlarınızı öğrenebilir miyiz?
Silmo İstanbul Optik Fuarı, sektörümüz açısından son derece önemli bir konumda yer alıyor. Tüm yeniliklerin ve gelişmelerin bir araya geldiği, biz optik mağaza sahiplerinin bu gelişmeleri birebir deneyimleyebildiği bir ortam sunuyor. Fuar bizlere aynı zamanda diğer sektör profesyonelleriyle buluşma, sergilenen markalar, koleksiyonları ve sektöre dair son teknolojiler ve trendlerden ilham alma yanında işbirliği fırsatları yakalama imkanı da sağlıyor.

Değerli röportajınız için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes ile ilgili görüşlerinizi öğrenmek isteriz?
Derginizde bize yer verdiğiniz için teşekkür ederim. 4 your eyes dergisinin sektöre katkı sağlayan kaliteli ve güncel içerikleriyle gerçekten çok kıymetli bir yayın olduğunu düşünüyorum. Sektörle ilgili gelişmeleri, yenilikleri ve farklı bakış açılarını derginiz sayesinde takip edebiliyoruz. Aynı zamanda meslektaşlarımızla bağ kurmamıza ve ilham almamıza da vesile oluyorsunuz. İyi ki varsınız, başarılarınızın devamını dilerim.

Haziran 2025

Optikim Optik

OPTİKİM OPTİK

Deneyimin Gücü

Silmo İstanbul’daki yabancı firmaların artışı özellikle biz katılımcılar açısından fuarın sektörümüze çok önemli bir katkı sunduğunu göstermektedir.

Merhaba İsmail Bey. Kendinizi okurlarımıza kısaca tanıttıktan sonra sektördeki yolculuğunuzdan bahsedebilir misiniz?
Merhaba. Yozgat/Sorgun doğumluyum. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) İktisat Bölümünden 1989 yılında mezun oldum. Optik sektöründeki yolculuğum üniversite son sınıftayken yarı zamanlı olarak çalışmam ile başladı. O dönemden günümüze sektörde 35 yılımı tamamladım. Birçok deneyim sonrası şimdi de sektörün farklı bir tarafında çalışmalarımızı ve faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.

Firmanızın kuruluş aşamasını, gelişimini ve sektörel vizyonunu bizimle paylaşır mısınız?
Yirmi yıl iki farklı firmada çalıştıktan sonra 2009 yılında kendi firmamızı kurduk ve 3 yıl ithalat yaparak sektörde faaliyet gösterdikten sonra 2014 yılında Ankara’da üretime başladık. 2022 yılına kadar yurt içinde ve yurt dışındaki toptancı müşterilerimize üretim yaptık. 2023 yılı Ocak ayı başından itibaren üreticilerimize yönelik tedarikçi olarak faaliyet göstermekteyiz. Bu yıl Ocak ayı itibarıyla şirket unvanımızı Optikim Optik Kimya ve Plastik Ürünler Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti olarak değiştirdik. Metal menteşeler gibi çok spesifik girdiler hariç; bir üreticinin ihtiyaç duyacağı temel üretim girdileri olan vernik, boyalar, hammadde, yıkama kimyasalları, vibrasyon taşları gibi üretim malzemelerinin ithalatını yapıp, üreticilerimize sunuyoruz.

2014 yılında üretime başladınız, ardından 2022’de üretimi sonlandırıp sarf malzeme ithalatına yöneldiniz. Üretim sürecinden gelen tecrübeleriniz, bugünkü iş modelinize nasıl bir katkı sağlıyor?
Üretimde kullandığımız kimyasallar ile ilgili tedarikçi firma ile 2018 yılında yaşadığımız sorunlar bizi farklı bir arayışa yönlendirdi. O zamana kadar sektöre tedarik yapan firmaların asıl işleri farklı sektörlere yönelik işlerdi ve bizim sektörümüze yönelik bilgi ve deneyimleri yoktu. Bu durumu büyük bir eksiklik olarak gördük. Gözlük üretimine yönelik hammadde, vernik, boya, yıkama kimyasalları, vibrasyon taşları ve kimyasallarını farklı farklı firmalardan alıp, tam ve doğru olmayan teknik destek ile zaman kaybı, verimsiz üretim ve kaynak israfı gibi durumlar yaşanıyordu. Bizim gözlük üretimini biliyor olmamız ve ithal ettiğimiz tüm ürünlerin üreticilerinin sektörümüz ile ilgili deneyimlerinin olması bize çok şey katmaktadır. Tedarik faaliyetine başladıktan 4 ay sonra distribütörü olduğumuz Vernici Caldart firmasından ve yıkama kimyasalları konusunda uzman SCT-İsviçre firmasından uzmanları davet ederek müşterilerimize ve müşterimiz olmayan üretici firmalara eğitim toplantısı düzenledik. Bu bilgilendirme ve eğitimlerin kritik önemde olduğunu düşünmekteyiz. Deneyimlerimiz başta olmak üzere gerektiğinde Vernici Caldart ve SCT-İsviçre’den aldığımız teknik destekler ile müşterilerimizin karşılaştığı herhangi bir soruna mutlak çözüm üretebiliyoruz.

Şu anda hangi sarf malzemeleri ve hammaddeleri ithal ediyorsunuz? En çok talep gören ürünleriniz hangileri?
Distrübütörü olduğumuz Vernici Caldart firması aynı zamanda dünya devi EssilorLuxottica Group’un da vernik tedarikçisidir. EssilorLuxottica’nın dünyanın çeşitli ülkelerinde üretimde kullandığı vernik, boya gibi kimyasalların üreticisi Vernici Caldart; kaliteli üretim yapan özellikle ihracat hedefleyen müşterilerimizin en çok tercih ettiği ürünleri sunmaktadır. Hammadde ve yıkama kimyasalları konusunda da müşterilerimize birinci sınıf kalite ürünler sunmaktayız. Gerek fiyat gerekse ödeme vadeleri konusunda sunduğumuz avantajlar, müşterilerimizin her ürünümüze yoğun ilgi göstermesini teşvik ediyor.

Gözlük üreticileri için sunduğunuz orijinal vernik ve hammaddelerin farkı ve avantajları nelerdir?
Gerek optik çerçeveler gerekse güneş gözlükleri sonuçta cilt ile temas eden ürünlerdir. Dolayısıyla verniğin sağlamlık ve parlaklığının yanında cilt sağlığına yönelik faktörleri göz önünde bulundurmalı, uluslararası kalite ve test gerekliliklerini karşılamalıdır. Piyasada kimin ürettiği belli olmayan, gerekli güvenlik belgeleri olmayan, gerekli testleri ve kontrolleri geçip geçmediği kuşkulu, merdiven altı üretimi diyebileceğimiz vernikler de vardır. Bu tür vernikler kaliteli ve sağlıklı üretim için engeldir. Bu sebeple ithalatını yaptığımız ürünler bu gerekliliklerin tümünü karşılamaktadır. Özellikle ihracat yapan müşterilerimiz, teste girmiş gözlüklerinde bugüne kadar hiçbir sorunla karşılaşmamışlardır. Hammadde konusunda ise vernik müşterilerimize maliyet ve ödeme konusunda avantaj sağlayacak fiyatlarla birinci sınıf kalite hammadde tedarik etmekteyiz.

Türkiye distribütörü olduğunuz Vernici Caldart hakkında bilgi verebilir misiniz? Ürünlerinin sektördeki yeri ve tercih edilme sebepleri nelerdir?
Vernici Caldart Srl 1976 yılında İtalyada Belluno şehrinde aile şirketi olarak kurulmuş, bugün 27.000 m2 alanda iki farklı şehirde, iki fabrikada üretim yapan, gözlük sektörüne yönelik en çok ürün üreten, EssilorLuxottica başta olmak üzere dünyanın en büyük üreticilerine vernik, boya ve astar gibi kimyasalları üreten büyük bir şirkettir. Büyük gözlük üreticileri ile çalışmanın sağladığı avantajlar ile sektörün kalite beklentilerine uygun, daha kaliteli gözlük sektörü için en geniş ürün gamına sahip kimyasallar üretmekte ve biz de müşterilerimize sunmaktayız. Parlak ve mat verniklerimiz gerek parlaklık ve matlık dokularıyla gerekse sağlamlık bakımından çok tercih edilmektedir.

PA12 hammaddesinin enjeksiyon gözlük üretiminde kullanım avantajları nelerdir?
PA12 enjeksiyon gözlük üretiminde kullanılan en ideal polyamid türevidir. Sektörümüzde daha çok TR90 adıyla bilinir. Hafifliği, esnekliği kullanıcılarda büyük bir rahatlık sağlamaktadır ve kırılmaya karşı dayanıklılığı ile de bilinir. Enjeksiyon sonrası boyama, vernik uygulaması vb. işlemlerin kolay uygulanabilmesi de önemli avantajlarındandır.

Üreticilere sunduğunuz ücretsiz danışmanlık hizmetinin kapsamı nedir? Hangi konularda destek veriyorsunuz?
Artık üretici olmasak da üretimin her aşamasındaki tecrübelerimizi üreticilerimizle hiçbir karşılık beklemeksizin paylaşmaya önem veriyoruz. Doğru bilinen fakat verimsizliğe sebep olan üretim süreçleri hakkında üreticilere yardımcı oluyoruz. Sektöre yeni girecek firmalara makine ve teçhizat alımı konusunda uygun maliyet alternatifleri konusunda önerilerde bulunuyoruz.

Türkiye optik sektöründeki üretici firmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Üretimde gelişim için sizce neler yapılmalı?
Öncelikle enjeksiyon gözlükte büyük bir arz fazlası var ve bu düşük kapasitede çalışmaya neden olmaktadır. Üreticilerimiz, verimlilik dolayısıyla karlılık konusunda titiz olmalılar. Yurt içi pazarda fiyat rekabeti ile verimsiz çalışmak yerine; marka oluşturmak, markalaşma sürecini doğru yönetmek, ihracata yoğunlaşmak gerekir. Sıradan, basit gözlükler üretmek yerine katma değeri yüksek, kaliteli ve nitelikli gözlükler tasarlayıp üretmek hedef olmalıdır. Ülkemizin konumu gereği sahip olduğumuz lojistik avantajı kullanarak, nitelikli ve katma değeri yüksek gözlük üretimi ile AB ülkeleri için çok iyi bir tedarikçi ülke olabiliriz. Bu konuyu bireysel olarak değil, Gözlük Sanayicileri Derneğinin koordinasyonu ile yetkili kamu kurumlarını da işin içine dahil ederek ele almalı ve atılım yapılmalıdır.

Silmo İstanbul Optik Fuarı hakkındaki görüşlerinizi ve fuarın sektöre katkılarıyla ilgili yorumlarınızı öğrenebilir miyiz?
Silmo İstanbul katıldığımız ve gelecekte de katılmayı düşündüğümüz tek fuardır. Distribütörü olduğumuz firmaların uzmanlarını özellikle son iki yıldır Silmo İstanbul’daki standımızda müşterilerimizle buluşturmak, onların istek ve sorularına birinci elden yanıtlar vermek fuarın önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Ayrıca fuarın İstanbul’da yapılması, şehrin ulaşım, konaklama kolaylıkları ve konumu gereği hem katılımcılar için hem de ziyaretçiler için önemli tercih nedenidir. Silmo İstanbul’daki yabancı firmaların artışı özellikle biz katılımcılar açısından fuarın sektörümüze çok önemli bir katkı sunduğunu göstermektedir. Fuarın zamanlaması ve fuar günleri konusunda katılımcıların görüşünün alınması fuarın etkinliğini daha da arttıracaktır diye düşünüyoruz.

Bu değerli röportaj için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes ile ilgili yorumlarınız nelerdir?
Sektörümüzün tamamı için yeniliklerin, gelişmelerin, moda tredlerinin izlendiği ve haberleştirildiği çok gerekli ve başarılı bir yayın olduğunu düşünüyoruz. Yayınlarınızın ve başarılarınızın devamını diliyoruz. Sektörün farklı bir aktörü, bir tedarikçi olarak bize gösterdiğiniz ilgi için de ayrıca teşekkür ederiz.

Haziran 2025

Design Eyewear Group

Design Eyewear Group

Tasarımda Cesaret

Güçlü kariyerine Face à Face ile başlayan DEG ortak Kreatif Direktörü Claire Ferreira “Gözlük tasarlarken milimetrenin onda biri bile ifadeyi şekillendirmede etkili oluyor. Bir çizginin en küçük kıvrımı bile bambaşka ifadeler ortaya çıkarabiliyor” diyor.

Profesyonel gözlük tasarımcılığına; Pascal Jaulent, Nadine Roth ve Alyson Magee tarafından Fransa merkezli olarak 1995 yılında kurulan Face à Face ile başlayan Claire Ferreira, bağımsız markanın 2015 itibarıyla Design Eyewear Group’a katılmasıyla birlikte günümüzde 15 yılı dolduran kariyerine DEG’nin ortak Kreatif Direktörü olarak devam ediyor. Design Eyewear Group’un en değerli tasarımcılarından biri olarak öne çıkan Claire Ferreira, her bir çerçevenin estetik, yenilik ve özgünlüğü harmanlayan benzersiz bir parçaya nasıl dönüştüğünü ikonik tasarımlarıyla gözler önüne seriyor. Design Eyewear Group’un ortak Kreatif Direktörü Claire Ferreira ile ilham kaynakları, kendine özgü yaratıcı yaklaşımı ve teknik kısıtlamaları fırsata nasıl dönüştürdüğü hakkında yapılan röportajı beğenilerinize sunuyoruz.

Merhaba Claire. Gözlük tasarımı yolculuğunuz nasıl başladı ve gelişti?
Tasarım alanına çok erken yöneldim; önce Uygulamalı Sanatlar alanında lise diploması aldım. Sonrasında École Boulle’den Yüksek Teknik Sertifikası, ardından Olivier de Serres’ten Uygulamalı Sanatlar Yüksek Diploması ile mezun oldum. Ardından Londra’daki Royal College of Art’ta ürün tasarımı alanında yüksek lisans yaptım. Böylece tasarıma iki farklı ama tamamlayıcı yaklaşımla bakma fırsatı buldum. Fransa’daki yaklaşımın sosyolojik ve kavramsal; İngiltere’dekinin ise daha sanatsal ve deneysel olduğunu fark ettim. Eğitimimden sonra profesyonel kariyerime Face à Face’te gözlük tasarımcısı olarak başladım ve on beş yıldır bu meslekteyim, markayla birlikte gelişiyorum. Bu süreçte bağımsız bir marka olan Face à Face, Design Eyewear Group’a katıldı. Bugün DEG dokuz marka geliştiriyor ve pazarlıyor; ben de bunlardan üçünün sanat yönetimini ortaklaşa yürütüyorum.

Yeni bir gözlük tasarımı üzerinde çalışırken karşılaştığınız başlıca zorluklar nelerdir?
Dört ana zorluk görüyorum. İlki, ‘zaten görülmüş’ olanlardan uzaklaşıp yenilik yaratma gerekliliği diyebilirim. İkincisi, tasarım hedeflerine ulaşmak için üreticilerin sınırlarını zorlayan teknik zorluklardır. Örneğin Face à Face markasında çok keskin açılarla çalışmayı seviyorum. Oysa teknik açıdan cilalama süreci tam tersine her şeyi yuvarlatmaya odaklanır. Dolayısıyla açılardaki keskinliği korumanın ya da geri kazandırmanın yollarını bulmamız gerekiyor. Üçüncü olarak, pazar zorluğu var. Markamız uluslararası odaklı olduğu için tarzımızın Dna’sını bedenler, renkler vb. unsurlarla birbirinden ayrışan pazarlara uyumlu olacak şekilde yansıtmamız gerekiyor. Son olarak, denge zorluğu var. Her koleksiyonda yeni bir konsept, sürpriz yaratan ve dikkat çeken bir gözlük formu yaratmak istiyoruz. Ancak bu formun dengeli olmasına, karikatürize değil, şık ve konforlu olmasına da özen gösteriyoruz.

Bu zorluklarla yüzleşmek tasarım sürecinizi nasıl etkiliyor?
Kesinlikle olumlu yönde etkiliyor çünkü bahsettiğim tüm bu kısıtlayıcı unsurlar, aynı zamanda yaratıcılık için fırsatlara dönüşüyor. Hatırlıyorum, yüksek lisans yaparken tamamen özgür tasarım yapmamız istendiğinde, bazen yaratıcılık tıkanabiliyordu çünkü çok fazla olasılık vardı. Kısıtlamalar, içinde çok çeşitli kişiliklerin ifade edilebileceği bir alan sunuyor. Gözlük tasarlarken, çizgi roman çizerken olduğu gibi, milimetrenin onda biri bile ifadeyi şekillendirmede etkili oluyor. Bir çizginin en küçük kıvrımı bile sert, dostça ya da cesur bir ifadeyi ortaya çıkarabiliyor.

Yeni bir koleksiyon tasarlarken ilham kaynaklarınız neler?
Ekip olarak iham kaynaklarımızın çok çeşitlilik gösterdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Paris’in kalbindeki showroom’umuz sayesinde galerilerden, müzelerden ya da sadece sokakta yürürken fikirler bulabiliyoruz. Çağdaş sanat ve modayı yakından takip ediyoruz. Moda Haftası gösterileri, Jardin des Tuileries’deki ‘Première Classe’ aksesuar fuarı ve Milan Tasarım Haftası bizim için vazgeçilmez etkinliklerdir. Ama ilham burada bitmiyor. İşimizi tutkuyla yaptığımız için optik dünyasının derinliklerine daldığımızda, fikirler her an ortaya çıkabiliyor.

Tasarlamış olmaktan en çok gurur duyduğunuz model hangisi ve bu modelin öne çıkan özellikleri neler?
Face à Face’in Sotsas modeliyle özel bir gurur duyuyorum çünkü efsanevi İtalyan tasarımcı Ettore Sottsass’ın çalışmalarından esinlendik. Bu modelde gözlük ve heykeli birleştirmek istedik, Sottsass’ın canlı renklerinden ve oyunbaz ifadesinden yararlandık. Modelin sap tasarımı, Sottsass’ın bir kanepe için kullandığı silindirik kol dayanağı prensibini yeniden yorumluyor. Bir silindirik şekli menteşeye bağlamak ve sap yapısına entegre etmek teknik açıdan büyük bir zorluktu. Estetik olarak da markanın ikonik modellerinden biri oldu. Hem şaşırtıcı hem de şık bir model; daha sonra konsepti daha rafine bir optik versiyona, Kyoto modeline uyarladık.

Herkese uygun bir gözlük tasarlamak mümkün mü sizce?
Bazı markalar evrensel beğeniye hitap eden gözlükler yaratmayı hedefliyor. Bir tasarımcı markasıyız ve kaçınılmaz olarak daha cesur seçimlerle risk alıyoruz; bu da ya gerçek bir sevgi ya da güçlü bir antipati uyandırabiliyor. Ancak daha geniş bir kitleye hitap edebilecek yenilikçi estetikler üzerinde çalışıyoruz. Bunun için ‘evrensel şablon’ diyebileceğimiz bir yaklaşımla, çoğu insana uyum sağlayabilecek oranlar ve çizgiler tasarlıyoruz.

Sizce ticari başarıdan öte, tasarımda başarıyı ne tanımlar?
Farklı bir alandan örnek verecek olursak, Eames sandalyelerini düşünebiliriz. Başarıları, nesneyi mükemmel bir şekilde kavramalarına dayanıyor. Bu durum da ikonik bir form ve ayırt edici bir estetik ortaya çıkarıyor. Başka bir deyişle benzerlerinden ayrışan estetik formla sağlanıp, işlevselliğin gücüyle birleşmeli de diyebiliriz.

Yeni bir gözlük seçerken neyin yakıştığını anlamak oldukça zordur. Bu konuda tavsiyeniz var mı?
Bir çerçevenin yakışıp yakışmadığını belirlemek için birçok unsur var ve bunların bazıları fazlasıyla kişiye özgüdür. Çerçeve yüz şeklinize uymalıdır. Verebileceğim en iyi tavsiyelerden biri, göz bebeğinin yatay olarak camın ortasına denk gelmesine dikkat edilmesi olabilir. Büyük bir yüzünüz varsa ve küçük gözlük istiyorsanız, yuvarlak formları öneririm. Kare ya da dikdörtgen çerçeveler ise yüz boyutuyla orantılı olmalıdır. İnce bir yüzünüz varsa, daha fazla özgürlük var. Büyük gözlükleri tercih ettiğinizde anında daha trend bir stile sahip oluyorsunuz. Her durumda, acele karar verilmemeli çünkü gözlüğün bir kostüm değil, bir ifade aracı olması gerektiğini düşünüyorum.

Design Eyewear Group, Danimarka, İngiltere ve Fransa’da çalışıyor. Her ülkenin tasarım hassasiyetlerinde belirgin farklar var mı?
Klişelere düşmeden söylemek gerekirse, gerçekten bölgesel hassasiyetler gözlemliyoruz. Üç tasarım ekibimizde de bu farklılıklar var. Danimarka’da işlev formu belirliyor; minimal, radikal bir tasarım felsefesi var. ‘Az çoktur’ yaklaşımı takip ediyoruz. Fransa’da yaklaşım daha Latin, daha cesur ve özgür. Konsepte ve hikaye anlatımına güçlü bir vurgu var. İngiltere’de ise nihai kullanıcının tarzı daha ön planda tutuluyor. Yeni formlar sokak modasından ilham alıyor

Ürün yelpazenizi oluştururken global müşteri profili size nasıl yön veriyor?
Amerika’da tüketiciler genelde klasik, dikdörtgen ya da kelebek formları tercih ediyor; daha risksiz, konvansiyonel ürünleri seçiyorlar. İspanyol, İtalyan ve Fransız müşteriler ise genelde daha uzun, daha kare ve daha renkli çerçeveler arıyor. Bu yüzden tüm modellerimiz iki form ve altı renkte sunuluyor. Bu çeşitli seçenekler, her tercihe birkaç alternatifle hitap etmemizi sağlıyor.

Kaynak: Parisee

Haziran 2025

Atölye Gözlük

ATÖLYE GÖZLÜK

Sadece gözlük değil, marka deneyimi de sunuyor…

Silmo İstanbul gibi büyük organizasyonlar sayesinde hem yeni işbirlikleri kuruluyor hem de fuarın sunduğu tüm yenilikler aracılığıyla sektör kendini adeta güncelliyor.

Merhaba Kaan Bey & Esen Bey. Kendinizi okurlarımıza kısaca tanıttıktan sonra sektöre giriş hikayenizi paylaşır mısınız?
Kaan Parlakçakıl: Merhaba, 1979 yılında İstanbul’da doğdum. Öğrenim hayatımı İstanbul üniversitesinde tamamladıktan sonra tekstil sektöründe çalışmaya başladım. Gözlük sektörü ile tanışmam Merve Optik çatısı altında toptan satış ve pazarlama departmanında 2007 yılında çalışmaya başlamam ile gerçekleşti. Sonrasında da ortağım Esen Demir ile birlikte Atölye Gözlük’ü kurduk.

Esen Demir: 1982 yılı İstanbul doğumluyum. Eğitim hayatımı 1998 yılında bitirdikten sonra sektörde amcam Arif Demir yönlendirmesiyle çeşitli markalar ile birlikte çalıştıktan sonra 2008 yılında ilk mağazamı açtım. Mağazalar 4 şube olduktan sonra devredip, 2014 yılında ortağım Kaan Parlakçakıl beraber Atölye Gözlük firmasını kurduk.

Atölye Gözlük’ün kuruluş aşamasından, gelişiminden ve sektörel vizyonundan bahsedebilir misiniz?
Atölye Gözlük, bağımsız ve niş gözlük markalarına odaklanan Türkiye’nin öncü distribütörlerinden biridir. Kuruluşumuzdan bu yana, global gözlük dünyasının en özel markalarını seçerek Türkiye pazarına sunmaktayız. Koleksiyonlarımızda kalite, tasarım ve el işçiliğini ön planda tutan markalara yer vererek alışılmışın dışında bir vizyon ortaya koyuyoruz. Amacımız yalnızca ürün sunmak değil, markaların kimliklerini doğru bir şekilde temsil edecek satış stratejileri ve işbirlikleri geliştirerek, sektörde fark yaratmaktır. Seçici dağıtım yapımız, butik iş ortaklarımızla kurduğumuz sürdürülebilir ilişkiler ve müşteri deneyimini önceleyen yaklaşımımızla büyümeye devam ediyoruz.

Moscot, Linda Farrow ve Jacquemeus gibi birçok dünyaca ünlü markanın Türkiye distribütörlüğünü yapıyorsunuz. Bize markalarınızdan ve özelliklerinden bahseder misiniz?
Portföyümüzde Gentle Monster, Moscot, Eyevan 7285, Ahlem, Peter and May, Jacques Marie Mage, Chrome Hearts, Garrett Leight, Vanity Effect gibi dünya çapında tanınmış markalar bulunuyor. Tüm bu markaların ortak noktası; yüksek kalite anlayışları, güçlü marka hikayeleri ve özgün tasarım yaklaşımlarıdır. Her biri, farklı hikayeleri ve çarpıcı tasarımları ile ülkemiz tüketicisinin gözünde ayrışan, dikkat çeken markalardır. Bu markalar yalnızca birer gözlük markası değil, aynı zamanda birer yaşam tarzı temsilcisidirler. Markalarımız, titizlikle üretilmiş detaylara sahip ürünleriyle, gözlük sektöründe işçiliğe ve estetik bütünlüğe verdiği önemle öne çıkar.

Markalarınızı Türkiye pazarında konumlandırırken nasıl bir pazarlama stratejisi izliyorsunuz?
Her markanın kimliğine ve hedef kitle profiline uygun, özgün ve etkili pazarlama stratejileri geliştiriyoruz. Markaların uzun vadeli başarısını destekleyecek doğru iletişim dili ve görünürlüğü oluşturmayı önceliklendiriyoruz. Seçici bir dağıtım yapısı benimsiyor, markaları yalnızca kendi Dna’larıyla uyumlu, değerlerini paylaşan ve hedef kitlesine hitap eden noktalarda konumlandırıyoruz. Bu sayede her marka, kendi hikayesini en doğru şekilde anlatabileceği, kendini ifade edebileceği ve güçlü bir bağ kurabileceği bir ortama sahip oluyor.

Tanıtım için hangi iletişim araçlarını daha efektif buluyorsunuz? Kampanya ve yeniliklerden müşterilerinizi nasıl haberdar ediyorsunuz?
Sosyal medya, basın işbirlikleri, butik etkinlikler ve lansmanlar bizim için markaların görünürlüğünü artıran, markaların hedef kitleyle bağ kurmasını kolaylaştıran önemli tanıtım araçları arasında yer alıyor. Her markamız için özel olarak kurguladığımız yaratıcı etkinlik ve projelerle hem sektör profesyonellerine hem de son tüketiciye doğrudan ulaşarak marka hikayesini doğru kanallarda aktarıyoruz. Bununla birlikte, iş ortaklarımıza düzenli olarak güncel bilgi, global trendler ve içerikler sunarak hem markalarımızdaki tüm yeniliklerden haberdar olmalarını sağlıyor hem de satış noktalarındaki iletişim gücünü artırmayı hedefliyoruz.

Optik mağazalarla olan işbirliklerinizi nasıl yönetiyorsunuz? Sunduğunuz özel avantajlar ve destekler nelerdir?
Satış noktalarımızı büyük bir titizlikle seçiyor, onlara markalarımızın kimliğine uygun deneyimler sunmaları için eğitim ve pazarlama desteği sağlıyoruz. Bu noktalarla sürekli iletişim halinde olup, karşılıklı değer yaratacak uzun soluklu iş birlikleri kurmaya önem veriyoruz. Aynı zamanda iş ortaklarımızı markalarımızın yeni koleksiyonları hakkında düzenli olarak bilgilendiriyor, mağaza içi sunum ve görsel düzenlemelerinde destek oluyoruz. Her markanın doğru şekilde konumlandırılması ve müşteriyle buluştuğu alanlarda en etkili şekilde temsil edilmesi adına elimizden gelen tüm katkıyı sağlıyoruz.

Atölye Gözlük’ün gelecek hedefleri arasında yeni markalar veya farklı iş modelleri var mı?
Evet, kesinlikle. Seçici bir büyüme anlayışına sahibiz. Bu sebeple, portföyümüzü zenginleştirecek, mevcut yapımızla çelişmeyen yeni markalarla işbirliği yapmak istiyoruz. Aynı zamanda, temsil ettiğimiz markaların çeşitliliğini artırarak müşterilerimize her zaman yenilik sunmayı ve onları farklı bakış açılarıyla buluşturmayı hedefliyoruz.  Bunun yanı sıra, kendi yatırımımız olan “Vanity Effect” markasını da özgün bir anlayışla geliştirerek hem tasarım hem de pazarlama anlamında sektöre katkı sağlamaya devam edeceğiz. Türk imzası taşıyan bu markayı uluslararası pazarda konumlandırmanın ve ülkemize ait bir değeri sektöre kazandırmanın bizim için ayrıcalıklı bir motivasyon kaynağı olduğunu da belirtelim.

Türkiye optik sektörünün mevcut durumunu nasıl değerlendirirsiniz? Sizce sektörel yönelimler ne yönde olacak?
Sektörün global ölçekte daha yaratıcı, tasarım odaklı ve kullanıcı deneyimini merkeze alan bir yöne evrildiğini gözlemliyoruz. Türkiye’de de bu alanda ciddi bir potansiyel ve giderek güçlenen bir farkındalık var. Tüketici artık sadece bir gözlük satın almakla yetinmiyor; markanın hikayesine, sunduğu deneyime, tasarım yaklaşımına ve stil anlayışına da değer veriyor. Bu noktada bağımsız ve niş markaların kendini ifade edebileceği, özgün koleksiyonlar ve güçlü marka hikayeleriyle öne çıkabileceği geniş bir gelişim alanı bulunuyor. Sektörün geleceğinde bu markaların etkisinin daha da artacağına inanıyoruz.

Kasım ayında 11.si gerçekleşen Silmo İstanbul Optik Fuarı hakkındaki görüşlerinizi ve fuarın sektöre katkılarıyla ilgili yorumlarınızı öğrenebilir miyiz?
Silmo İstanbul Optik Fuarı, geçen süre içerisinde sektörün en önemli buluşma noktalarından biri haline geldi. Yerli ve yabancı katılımcıların artması, Türkiye’nin bölgede önemli bir merkez haline gelme potansiyelini ortaya koyuyor. Silmo İstanbul gibi büyük organizasyonlar sayesinde hem yeni işbirlikleri kuruluyor hem de fuarın sunduğu tüm yenilikler sayesinde sektör adeta kendini güncelliyor. Atölye Gözlük olarak Silmo İstanbul’un optik sektörü için vazgeçilmez bir ağ olduğunu düşünüyoruz.

Bu değerli röportaj için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Derginiz 4 your eyes, sektördeki gelişmeleri takip etmek için de firmamıza dair gelişmeleri paylaşmak için de çok değerli ve güvenilir bir kaynak olarak öne çıkıyor. Hem bilgilendirici hem de ilham verici içerikleriyle biz sektör profesyonellerine katkı sağlıyor. Yayıncılık serüveninizin başarıyla devam etmesini dileriz.

Mayıs 2025

BB Optik

B&B OPTİK

GÖZ SAĞLIĞINA ÖNCELİK VEREN CESUR GİRİŞİM…

Silmo İstanbul, Türkiye optik sektörünün global olarak bilinirliğine büyük katkı sunarken, iş bağlantıları kurmamızı kolaylaştırmaktadır.

Merhaba Burak Bey. Okurlarımız için kendinizi biraz tanıtarak, optik sektörüyle nasıl tanıştığınızı paylaşır mısınız?
Optik sektörü ile tanışmam babam sayesinde oldu. Bakırköy’ün ilk gözlükçüsü olan Öztürk Optik 1968 yılında babam tarafından hizmet vermeye başladı. Gözlük sektörüne, okul tatillerinde babamın yanına giderek başladım. Küçük yaşlarda başladığım baba mesleğini 2021 yılında kendi mağazamı açarak sürdürmeye karar verdim.

Oldukça uzun süredir sektördensiniz. B&B Optik’i açmaya nasıl karar verdiniz? Şubeleşmek hedefleriniz arasında mı?
Mağazamı açma konusunda çevremden oldukça fazla destek ve olumlu yorumlar aldım. Bu meslek için doğduğumu, bu işin tam bana göre olduğunu söylüyorlardı. Açıkçası bu durumu kendim de benimsedim ve sektördeki ilk girişimci adımımı B&B Optik’i açarak attım. Mağazayı açmadan önceki ilk hedeflerimin başında şubeleşmek geliyordu. Halen de aynı düşüncedeyim ve ilerleyen zamanda bu hedefimi de gerçekleştireceğime inanıyorum. Bildiğiniz gibi 2020 yılında pandemi hayatımıza girdi. Her anlamda sıkıntılı olan bu dönemde çok geçmeden, 1 yıl içerisinde, mağaza açma kararı verdim. Pandemi ile birlikte bozulan ekonomi ortamında çok riskli bir işe kalkıştığımı biliyordum. Ancak bu riski azmim ve isteğimle birlikte fırsata çevirmek istedim ve başardım. ‘Hayat Her Zaman Cesurları Sever’ felsefesine yürekten inanmaktayım.

Güncel trendlerin etkisiyle Türkiye’de designer markalara yönelimin giderek arttığını görüyoruz. Mağazanızda özellikle hangi markalara rağbet var?
Mağazamızın genelinde, üst segment ürün grubu ve lüks markalar ağırlıklı olarak yer almaktadır. Dünyada markalaşmanın her geçen gün hızla artmasıyla birlikte, gözlük sektörü de bu sürecin önemli bir parçası haline gelmiştir. Artık tüketici alışkanlıkları ve beklentileri de bu yönde şekilleniyor. Biz de bu doğrultuda mağazamızda, global anlamda kendini ispatlamış, dünya modasına yön veren markaları müşterilerimizle buluşturmaya özen gösteriyoruz. Koleksiyonumuzda Cartier, Balmain, Dita gibi dünya çapında bilinirliği ve prestiji yüksek markalara yer vererek, müşterilerimize hem kaliteyi hem de modayı bir arada sunmayı hedefliyoruz.

B&B Optik bir cadde mağazası. Cadde mağazacılığını AVM yerine tercih etmenizin sebeplerinden söz eder misiniz?
AVM yerine cadde mağazacılığını tercih etmemizin en önemli sebebi, özgür bir çalışma ortamına sahip olma isteğimizdir. Bizim için müşteri ilişkileri yalnızca satış ve ticaret odaklı değil, aynı zamanda samimi ve sürdürülebilir bağlar üzerine kurulu olmalıdır. Cadde üzerinde esnaf olarak varlık göstermek, çevremizdeki insanlarla daha doğal ve yakın bir ilişki kurmamıza olanak tanıyor. Müşterilerimizle birebir iletişim halinde olmak, onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamızı ve onlara en doğru şekilde hizmet sunmamızı sağlıyor. Bu sebeple, cadde mağazacılığı bizim için sadece bir satış noktası değil, aynı zamanda müşterilerimizle güçlü bir bağ kurduğumuz bir alan haline geliyor.

Optik mağazalar arasındaki rekabet her geçen gün artıyor. B&B Optik ürünleri için fiyatlandırma yaklaşımınızdan söz eder misiniz?
Evet maalesef bizim sektörümüzde rekabet var ve bu rekabet her geçen gün artıyor. İnternet satış fiyatları ile rekabetin giderek daha zorlaştığını da eklemek zorundayım. Ancak yaptığımız iş sadece bir moda aksesuarı satışı değil, sağlığın en hassas noktalarından biri olan göz sağlığını kapsıyor. Dolayısıyla müşterilerimiz sadece dünyaca ünlü markaların güneş gözlüklerini satın almaya gelmiyor, bilakis göz sağlıkları için gerekli optik desteğe ve bilgilendirmelere ihtiyaç duyuyorlar ve biz B&B Optik olarak bu sebeple müşterilerimizin, göz sağlıklarına en azami ölçüde önem ve öncelik vermekteyiz. Onlarla en doğru yaklaşım ile diyaloglar kurarak ihtiyaçlarını karşılamak başlıca hedeflerimiz arasındadır. Bu sebeple B&B Optik olarak doğru ürün, doğru fiyatlandırma yöntemimizden ödün vermeden devam etmekteyiz.

Müşteri memnuniyetinde öncelikleriniz nelerdir? Satış sonrası sunduğunuz hizmetlerden bahseder misiniz?
B&B Optik için ‘Sizin güveniniz bizim mutluluğumuz’ sözü sadece bir slogandan çok daha fazlasıdır. Bizim ilk önceliğimiz hastalarımızın bize olan güven duygusudur. B&B Optik olarak işimizin ürünü satmakla bitmediğinin bilincindeyiz. Satış sonrasında olası durumlara karşı her zaman alternatif olarak bir B planımız bulunmaktadır. Hastalarımıza ve tüm müşterilerimize satış sırası veya sonrası en doğru en olası çözümleri sunmayı misyon edinmiş durumdayız.

Sektördeki güncel gelişmeler, trendler ve yenilikçi teknolojiler hakkında verilen eğitim ve satış bilgilendirmeleri yeterli mi, yorumlarınız nelerdir?
Dünyanın hızla gelişmesiyle beraber, bütün sektörlerde olduğu gibi bizim sektörümüzde de bu gelişime paralel olarak önemli değişimler ve yenilikler yaşanmaktadır. Teknoloji, tasarım ve üretim anlamında sektörümüz her geçen gün ileriye giderken, ne yazık ki satış bilgilendirmeleri konusunda aynı gelişimi gözlemlediğimi söyleyemem. Evet, birçok eğitim programı, sunum ve bilgilendirme toplantıları yapılıyor; sektör çalışanlarına yeni bilgiler aktarılmaya çalışılıyor. Ancak sektörümüz içerisinde görev alan arkadaşlarımız, bu edindikleri bilgileri hastalarımıza veya müşterilerimize aktarma noktasında ne yazık ki yeterince etkili olamıyor veya doğru iletişim tekniklerini kullanarak sunmakta eksiklikler yaşayabiliyorlar. Bu da doğal olarak hizmet kalitesine yansıyor.

Üretici ve toptancı firmaların düzenlediği bayi toplantılarını nasıl değerlendirirsiniz? İş gelişimi ve motivasyona ne ölçüde katkı sağlıyorlar?
Üretici ve toptancı firmaların düzenlediği bayi toplantılarını oldukça faydalı buluyorum. Bu tür organizasyonlar, sektörün gelişimine katkı sağladığı gibi, biz bayiler için de büyük bir avantaj sunuyor. Özellikle bir sonraki sezonun ürünlerinin tanıtıldığı bu toplantılar, yeni koleksiyonlar ve trendler hakkında ürün yelpazemizi nasıl şekillendireceğimiz ve müşterilerimize hangi modelleri sunacağımız konusunda daha efektif kararlar almamıza yardımcı oluyor. Hem iş planlamamızı yapmamızı kolaylaştıran hem de motivasyonumuzu artıran bu tür etkinliklerin oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.

Uluslararası fuarları ziyaret ediyor musunuz? Bu fuarları takip etmek sizce ne derece önemli?
Yurt dışındaki fuarları takip etmekteyiz. Bu fuarlar özellikle optik gözlüklerdeki yenilikler, teknolojik değişiklikler ve mesleğimize getirdiği kolaylıklar açısından önemli yer tutmaktadır. Özellikle güneş gözlüklerindeki gerek moda markalarının son koleksiyonları gerekse trend haline gelen ürünler hakkında daha detaylı bilgiler edinmemiz, vizyonumuza önemli katkılar sağlamaktadır.

Geçtiğimiz Kasım 11. kez gerçekleşen Silmo İstanbul Optik Fuarının gelişimi ve sektöre kattığı değerlerle ilgili neler paylaşmak istersiniz?
B&B Optik ailesi olarak her yıl olduğu gibi 11. Silmo İstanbul Optik Fuarını ziyaret ettik. Organize edilmeye başladığı ilk yıllardan itibaren sektörümüz için çok değerli bir ortam sunduğuna inanmışımdır. Üstelik Covid-19 gibi ciddi bir pandemi döneminden sonra bile Silmo İstanbul Optik Fuarının her yıl üstüne koyarak geliştiğini gözlemlemekten mutluluk duyuyorum. Silmo İstanbul’un gelişimi ile birlikte sektörümüze sunduğu destekler ve katkılar da giderek çoğalmaktadır. Silmo İstanbul’un güçlenmesi ve sunduğu atmosferin giderek daha kaliteli hale gelmesi, paralel olarak, sektörümüzün gelişimine de son derece olumlu şekilde yansımaktadır. Silmo İstanbul, Türkiye optik sektörünün global olarak bilinirliğine büyük katkı sunarken, iş bağlantıları kurmamızı kolaylaştırmaktadır.

Bu değerli röportaj için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes ile ilgili görüşlerinizi öğrenmek isteriz?
Derginizi her ay düzenli olarak takip etmekteyiz. Sektöre sunduğunuz değerli içerikleri ve güncel bilgileri çok değerli buluyoruz. B&B Optik olarak, 4 your eyes dergisinde bizlere yer verdiğiniz için ayrıca teşekkür ederiz. Sektörün nabzını tutan, bizlere rehberlik eden çalışmalarınızın ve başarılarınızın daim olmasını dileriz.

Mayıs 2025

Caroline Abram

Caroline Abram

Moda Ve Tasarımla Şekillenen Bir Yolculuk…

Kadınlara zarif ve neşeli stiller sunan Caroline Abram, gözlüğü görünümün ayrılmaz parçası haline getiren özgün çizgisiyle gönülleri fethediyor.

Caroline Abram hukuk ve ekonomi eğitimi aldıktan sonra, kariyerini moda ve tasarım alanında sürdürmeye karar verdi. Balmain, Celine ve Chloé gibi saygın moda evlerinde çalışarak moda dünyasında adım attıktan sonra gözlük tasarımına yöneldi. 2008 yılında kendi adını taşıyan gözlük markasını kurarak uzun yıllar kullanılabilecek, kaliteli ve modaya yön veren çerçeveler tasarlamaya odaklandı. Moda geçmişi ve gözlüklere duyduğu tutkuyla Caroline Abram, klasik zarafeti modern bir dokunuşla buluşturan özgün bir stil yarattı. Fransız tasarımcı Caroline Abram’ın zamansız ve sofistike çizgileriyle öne çıkan koleksiyonları, onun tasarıma bakışını ve ilham kaynaklarını birebir yansıtıyor. Dünyaca ünlü Fransız tasarımcı ile gözlük dünyasıyla nasıl tanıştığını, tasarıma olan tutkusunu ve koleksiyonlarını besleyen ilham kaynaklarını paylaştığı röportajı sunuyoruz.

Gözlük dünyasında doğup, büyüdünüz. Ailenizin izinden gitmek sizin için kaçınılmaz mıydı?
Pek öyle denemez doğrusu. Hatta ilk gençlik yıllarımda gözlükler bana pek bir şey ifade etmiyordu. Benim asıl tutkum çizimdi. Ama annem mutlaka bir diplomam olmasını istiyordu ve ben matematik, fizik ve teknik çizimde çok iyiydim. Bu yüzden diplomamı aldıktan sonra başka bir alana yöneleceğimi düşünüyordum. Sonra her şey doğal bir akışla gelişti. Annemin optik mağazasında çalışmaya başladım. Akşamları da seramik atölyelerine gidiyordum. Bu işin ne kadar zaman alıcı olduğunu biliyordum ve ömrüm boyunca yapmak isteyeceğimden henüz emin değildim.

Tasarım alanına yönelmenizi sağlayan şey neydi?
Bir şeyler yaratma ihtiyacındaydım. Aslında her şey tesadüfen gelişti. 18 yaşındayken bir yıl boyunca Senegal’de babamın yanında kaldım ve orada birine aşık oldum. Paris’te sıkışıp kalmamak için bir yol bulmam gerekiyordu. O dönem Senegal’de el işi boncuklar satan harika dükkanlar vardı. Gümüş boncuklar, Mauritius boncukları, ahşap boncuklar… Bu güzel boncuklarla annemin mağazasında satılacak zincirler yapma fikri geldi aklıma. Sevgilimi görmek için sahile gittiğimde, o çalışırken ben boncuk dizip zincirler hazırlıyordum. Paris’e döndüğümde, zincirleri mağazada sergiledim. Kendi gözlük markamı kurana kadar geçen sürede, koleksiyonları insanlar sevdiği ve hoşuma gittiği için hazırlıyordum, sanki sadece eğleniyordum. Ama zamanla, tam açıklayamadığım bir tutkuya sahip olduğumu fark ettim. Çizmeyi, boyamayı, renklerle çalışmayı çok seviyordum. Bu yüzden kendimi tasarım dünyasında bulmam son derece doğal oldu.

İlk gözlük koleksiyonunuzla birlikte büyük beğeni toplamayı başardınız. Bu koleksiyon için nasıl hazırlanmıştınız?
Başta koleksiyonuma hazır okuma gözlükleri ekleyip zincirlerle kombinlemeyi planlıyordum. Zincirlerim oldukça feminen bir havadaydı ve sadece kelebek formundaki modellerle uyumlu bir koleksiyon hazırlamıştım. Böyle bir pazar olduğunu biliyordum. Ama aslında tasarımlarımı ‘kadın gözlüğü’ olarak görüyordum. Hemen fark ettim ki çerçeveler kaş hizasında konumlandığında yüzü yukarı doğru kaldırıyor, adeta bir lifting etkisi yaratıyordu. Bu yüzden yüz hatlarını yukarı çeken, neşeli ve feminen gözlükler tasarlamaya karar verdim. Gençlerin bile bu tarzı hemen benimsediğini gördüm ve doğru bir yolda olduğumu anladım.

Kadınlara hitap etmek sizin için neden önemliydi? Caroline Abram gözlüklerini nasıl kadınlar takıyor?
Çünkü gözlüklerim benim dünyamın sembolü. Benim için gözlük ‘takı, makyaj ve mini bir yüz gerdirme’ anlamına geliyor. Kadınların genellikle biraz ‘hüzünlü’ gözlükler taktığını düşünüyordum. Onların allık ya da eyeliner sürer gibi gözlük takabilmesini istedim. Şık ama abartısız, güzel ama tuhaf görünmeyen bir tarz yakalamalarına destek olmak istedim. Farklı yönleriyle, görünümüyle ya da sadece kadınlığıyla oynamaktan keyif alan her kadın Caroline Abram takabilir. Yapı ile çok çalışıyorum. Gözlüklerim genellikle oldukça zariftirler. Görünmez değiller ama farklı yüzlere kolayca uyum sağlıyorlar. Gözlüğün kişiyle bütünleşmesini ve nedenini bile tam anlayamadan kadını daha güzel göstermesine odaklanıyorum. Tıpkı makyaj gibi… Makyajın ‘fazla’ durmasını sevmem. Gözlükte de aynı kural geçerli. Gözlüğü değil, gözlüğün ardındaki kadını görebilmelisiniz. Benim amacım tam da bu.

Kadınları yüceltme arzunuz neden bu kadar güçlü?
Bu tamamen bir tutku. Kişiliğimin bir parçası. Küçüklüğümden beri hep uyumu, bütünlüğü arardım. Hiçbir zaman bir trendi sadece moda olduğu için takip etmedim. Elbette hepimiz gibi günlük hayatta gördüğümüz imgelerden ben de bilinçsizce etkilenmişimdir ama tarzım hep bana aitti. Hem Stan Smith giyerim hem şık bir elbise; dar da severim bol da… Kısacası kadın olmanın tadını çıkarırım. Bu sebepledir ki 60’lı yıllara hep hayranlık duydum. Kadınlar adeta birer bebek gibiydi; saçlar özenli, elbiseler canlı renklerde… Hayat dolu.

Peki koleksiyonlarınızı tasarlarken ilhamınızı nereden alıyorsunuz?
İlhamım her zaman malzemeden ya da formdan gelir. Mesela nylon… Bu malzemeyi gördüğümde ona özel bir koleksiyon tasarlamak isterim. Renk paletimle malzemeyi ‘ısıtırım’, saplara yumuşak dalga formlu kıvrımlar vererek tasarıma feminenlik katarım, hafifliğini korumak için titanyum da eklerim. Genellikle malzemeyi yüceltecek şekilde çalışırım. Avustralya’daki bir konuşmamda ilk buluşma temalı bir örnek verdim. Makyaj yaparsınız, en güzel elbisenizi giyersiniz, çantanızı ve ayakkabınızı özenle seçersiniz. Ama masaya oturduğunuzda karşınızdaki adam bütün akşam sadece gözlüklerinizi görür! Herkes çok gülmüştü ama çok doğruydu. İşte bu bana ilham veriyor. Gözlüğümü takan bir kadının aynaya baktığında kendini beğendiğini gördüğüm her an, işte bu benim gerçek amacım dediğim an. Benim yapmak istediğim bu.

Çocuklara yönelik koleksiyon hazırlamaya nasıl karar verdiniz? Size bu ilhamı veren unsurlar neydi?
Kadınların gözlüklerimle kendilerini daha iyi hissetmesini sağlamayı umut ettiğim gibi bu durum çocuklar için de geçerli. Genellikle gözlük takma fikri çocukların moralini bozar, çünkü çoğu okulda alay konusu olurlar. Bu klasikleşmiş bir klişedir. Yetişkin koleksiyonuma oldukça yakın bir çocuk gözlüğü serisini tam da bu sebeple tasarladım. Amaç, çocukluk özelliklerini koruyarak yüzleri güzelleştirmekti. Bir keresinde Caroline Abram gözlüğü alan küçük bir kız çocuğu ile tanıştım, mutluluktan uçuyordu çünkü okula gittiğinde herkes gözlüğünü çok beğenmiş ve tıpkı onun gibi göz doktoruna gitmek istemişti. Sanki ona topuklu ayakkabı satmışım gibi mutluydu. İşte yaratmak istediğim etki tam olarak bu. Gözlük takan küçük kızlarla alay edilmemeli, çünkü zaten çok güzeller.

Dünyaca ünlü bir tasarım markasının sahibi olarak sıradaki hedefiniz nedir?
Büyüme fikri herkesi heyecanlandırır ama benim bir sonraki adım için özel bir planım yok, bu durumdan da memnunum. Yıllarca konfor alanımın dışında çalıştım; işi öğrenmek, her adımı dikkatle atmak gerekiyordu. Artık tek isteğim, insanların seveceği şeyler üretmeye devam etmek. Markayla bağ kuran insanlara karşı bir sorumluluğum var. İnsani ve ailevi tarafımı korumak istiyorum. Daha da büyümek gibi bir amacım yok.

Kaynak: Pret a Voir & Lunettes Originales

Mayıs 2025

Lapima

Lapima

Brezilya’nın İlk Lüks Gözlükleri

Özel üretim odaklı seçkin bir moda anlayışına sahip Lapima, tasarımlarının kıvrım ve hacimlerini milimetrik hesaplamalardan geçirerek, ışık ve gölge arasındaki mükemmel uyumu yakalıyor.

Gustavo ve Gisela Negrão Assis, Brezilya’nın benzersiz mekanlarını, soyut hislerini ve duyusal atmosferini en ince detaylarıyla yakalamaya odaklanıyor. Bu unsurları bir markanın şiirsel özüne dönüştürerek anlatıyorlar. Gisela, bale geçmişi ve pazarlama eğitimiyle zarafet ve hafifliği getirirken; işletme eğitimi almış, girişimci ruhuyla öne çıkan Gustavo, markanın diğer yarısını oluşturuyor. Hayatta ve işte birlikte olan çift, Brezilya’nın ilk lüks gözlük markası Lapima’yı 2016 yılında kurarak, kısa sürede önde gelen dergilerde yer bulup küresel çapta tanınır hale geldi. Lapima’yı şekillendiren yalnızca Gisela ve Gustavo’nun kişisel yolculuğu değil, aynı zamanda Brezilya’nın doğal ve mimari manzaraları, duyusal atmosferi, rüzgarı, yazı, kendine özgü ışığı, denizi ve köklü gelenekleri de markanın kimliğinde önemli bir rol oynuyor. Tüm bunlar, Gisela ve Gustavo’nun tutkularıyla birleşerek Lapima’yı son yılların en dikkat çekici ve güçlü markalarından biri haline getirdi. Lapima’nın Ortak Kurucusu Gisela Negrão Assis ile marka hakkında merak edilenlere dair yapılan röportajı sunuyoruz.

Merhaba Gisela. Öncelikle, Gustavo ile nasıl tanıştığınızdan bahseder misininiz? Nerelisiniz, kökeniniz nereye uzanıyor?
Gustavo ve ben 2002’den beri birlikteyiz. O dönemde Gustavo, birden fazla moda mağazasına sahip bir girişimciydi. İkimiz de Brezilya’nın São Paulo eyaletindeki Campinas şehrinde doğduk ve Campinas’ta tanıştık. Gustavo işletme eğitimi aldı, ben ise Almanya ve İsviçre’de üç yıl boyunca klasik bale eğitimi aldıktan sonra pazarlama okudum. Sekiz yıl boyunca birlikte olup iki çocuk sahibi olduktan sonra, 2010 yılında iş ortağı olduk. Ancak Lapima hayalini kurmaya başlamamız, birlikte başarılı bir dönem geçirdikten sonra, 2014 yılında gerçekleşti.

Lapima isminin anlamı nedir ve bu markanız için ismi seçmenizin sebebi neydi?
Gustavo ile en büyük oğlumuz Guga, iki yaşındayken Portekizce’de ‘orada yukarıda’ anlamına gelen Lá em cima kelimesini düzgün söyleyemiyor ve Lapima şeklinde telaffuz ediyordu. Bu kelimenin anlamını ve tınısını çok sevdik. Ayrıca, her dilde kolay okunup yazılabilmesi de bizim için önemliydi. Böylece markamız için mükemmel bir isim olduğunu düşündük.

Lapima zanaatkarlık geleneğini koruma ve yeniden canlandırmaya yönelik bağlılığını nasıl hayata geçiriyor?
Lapima’yı oluştururken, güneş gözlükleri için yeni bir estetik anlayışı yaratmayı hedefledik. Brezilya’nın ilk lüks gözlük markasını, kendi atölyemizde el işçiliğiyle üretmek istedik. Lapima’nın özünde, Brezilya’nın yaşam tarzını, özgün tasarımlarla ve üstün kaliteyle dünyaya yansıtma yatmaktadır. Markanın felsefesi, özel üretim odaklı bir moda anlayışına dayanıyor. Sipariş üzerine üretiyoruz, malzeme israf etmiyoruz ve stok biriktirmiyoruz. Lapima, yavaş bir tempoda çalışıyor. Her model elle tasarlanıyor, prototip haline getiriliyor ve titizlikle üretiliyor. Yeni bir koleksiyon geliştirme süreci bir yılı bulabiliyor. Müşterilerimizin, satın aldıkları her çerçevenin içine işlenen emeği ve sevgiyi hissettiğini biliyoruz. Yılda üç yüz gün güneş alan Campinas’taki atölyemiz çalışan 30 zanaatkarın-ki bunların 25’i kadın-kendilerini ait hissedebilecekleri, keyifle çalışabilecekleri ve benzersiz ürünler ürettiklerinden emin olabilecekleri bir ortam sağlamak bizim için paha biçilemez diyebilirim. İşimizi her gün daha da büyük bir tutkuyla yapmamızı sağlayan da çalışanlarımızla bir bütün oluşumuzdur.

Lapima koleksiyonları için tercih ettiğiniz materyaller nelerdir?
Lapima olarak, petrol bazlı asetat yerine pamuk bazlı asetat kullanan bir İtalyan asetat üreticisiyle çalışıyoruz. Camlarımız, Avrupa Birliği ve FDA sertifikalarına sahiptir. Menteşeler ise Almanya’da, aile işletmesi olan bir firma tarafından üretilmektedir. Ayrıca daha önce de belirttiğim gibi, haute couture çalışan bir modaevi benzeri hareket edip stok üretimi yapmıyor; talebe göre üretiyoruz ve Lapima’daki tüm çalışanlarımız Campinas şehrinin yerel topluluğundan geliyor.

Siz ve Gustavo, ilhamınızı Brezilya’dan olduğu kadar, kendi iç dünyanızdan da alıyorsunuz. Başka hangi unsurlar sizi etkiliyor?
Lapima, bizim yaşadığımız ve hissettiğimiz her şeyi yansıtıyor. Brezilya ve onun eşsiz atmosferi en büyük ilham kaynağımızdır. Doğası, renkleri, mimarisi ve tasarımcıları, üzerinde en çok durduğumuz unsurlar arasında yer alıyor. Kültürel olarak çok zengin bir ülkeyiz ve markamızla, dünyaya gördüğümüz güzellikleri sunuyoruz. Bunun yanında, ruh halimiz ve çevremizdeki duygusal atmosfer de tasarımlarımızı büyük ölçüde şekillendiriyor. Sanatsal ve özgün bir süreçte, ilham kaynağımızı önce kağıt üzerine elle çizerek başlıyoruz. Ardından, her ön yüzün kıvrımlarını ve hacimlerini milimetrik hesaplamalardan geçirerek, ışık ve gölge arasındaki mükemmel uyumu dengelemeye özen gösteriyoruz. Son olarak, bu ilhamı en iyi şekilde yansıtacak doğru tonu seçerek renkleri sürece dahil ediyoruz. Lapima’nın önünde daha pek çok yol var, keşfedilecek ve paylaşılacak çok şeyimiz olduğunu düşünüyoruz.

Lapima gözlüklerini tercih eden kullanıcılar nasıl bir profile sahip?
Lapima’yı 2016 yılında bir sanat galerisi ortamında tanıttık ve ne mutlu ki dünya çapındaki müşterilerimizin çoğu sanata, mimariye ve doğaya aynı tutkuyla bağlılar. Kendine güvenen, ne istediğini bilen ve bunu logolarla ifade etmeye ihtiyaç duymayan kadınlar, Lapima’yı en çok benimseyen grup arasında yer alıyor. Aynı zamanda, özgüveni yüksek erkekler de Lapima dünyasını keşfetmeye başladı. Özellikle X koleksiyonumuz uzun sapları ve geniş burun köprüleri ve heykelsi tasarımlarıyla, daha geniş yüz hatlarına sahip olan herkes için ideal bir seçenek sunuyor.

Kaynak: Eyebook

Nisan 2025

PB Gözlük

PB GÖZLÜK

Daima En İyisi ve En Farklısı…

Silmo İstanbul, PB Gözlük olarak varlığımızın görülmesi ve markalarımızın bilinirliğini güçlendirmesi açısından önemli katkılar sağladı. Fuar sayesinde sektörde daha güçlü adımlar atarak her geçen gün daha fazla noktaya ulaşıyoruz.

Merhaba Engin Bey. Okurlarımız için kendinizden ve sektörel kariyerinizin nasıl başladığından bahseder misiniz?
Optik sektörüne 2006 yılında hem okul hem iş mottosu ile junior pozisyonlar ile başladım. Yıllar içerisinde gelişen kariyerim boyunca optik sektörünün hem perakende ve hem toptan tarafında farklı deneyimler kazanma fırsatı yakaladım ve bu süreçte optik sektörünün dinamiklerini yakından tanıma şansı elde ettim.

PB Gözlük ne zaman ve nasıl doğdu? Firmanızı kurarken temel hedefleriniz ve motivasyonunuz neydi?
Pb Gözlük’ü, geleneksel marka etiketlerine meydan okumak ve alışılmış tasarımların dışında farklı ürün gamı ile rakiplerinden ayrışmak mottosunu ilke edinerek, sektörel bilgi ve donanımımı da üzerine katarak 2023 yılında kurdum. Kuruluş sürecinde, tüketicilerin beklenti ve ihtiyaçlarını analiz ederek yenilikçi ve özgün tasarımlar geliştirmeye odaklandım. Markamız; kalite, estetik ve konforu bir araya getirerek optik dünyasında fark yaratmayı hedeflemektedir.

İsveç merkezli Vasuma ve Milanolu CharlieMax için distribütör ortaklığı süreciniz nasıl başladı ve gelişti?
Firmamızın 2023 yılındaki kuruluşu ile eş zamanlı olarak Vasuma ve CharlieMax markaları için ülkemizdeki dağıtım anlaşmalarını yaptık. Vasuma ailesi ile uzun yıllardır devam eden dostluğum, beraberinde işbirliği yapma fikrinin doğuşunu sağladı. Sonrasında ürün yelpazemizi geliştirmek ve ‘farklı ürünleri bir araya getirmek’ ilkemizi baz alarak uzun yıllardır takibinde olduğum ve koleksiyonunu çok beğendiğim Milano markası CharlieMax’ın yönetici ekibiyle tanıştım. Kurduğumuz diyaloglarda karşılıklı olarak oluşan sinerji sayesinde, CharlieMax ikinci markamız olarak Vasuma ile hemen hemen aynı dönemlerde distribütörlüğünü yaptığımız marka portföyümüze eklendi.

Biraz da markalarınızın Dna’sından, tasarım çizgilerinden, materyal seçimlerinden ve etkileşim gruplarından söz edelim.
Vasuma 2005 yılında üç arkadaş Jan, Lars ve Steffen ortaklığında geleneksel etiket markalara bir alternatif olarak 1950’lerin ve 1960’ların zamansız zarafetinden ilham alan kreasyonlar hazırlayan bir markadır. Bireyselliği artıran ve kullanıcının kişisel tarzını güvenle ifade etmesini sağlayan gözlükler üreten bir marka olmayı hedef belirlemiştir. Stockholm’ün Eski Kenti’nin kalbinde yer alan Vasuma merkez binası ile tasarımlarında şehrin bohem tarzını zamansız moda mottosu ile ürünlerine her geçen gün daha fazla yansıtan koleksiyonlar oluşturmaktadır. Vasuma, çevreye en uygun malzemeleri kullanmaya kendini adamıştır. Çerçeveler, İtalyan Mazzucchelli’nin ‘M49’ formülünden ve çığır açan sürdürülebilir bir yenilik olan Eastman Asetat Yenileme’den elde edilen biyolojik olarak parçalanabilen bir malzeme olan birinci sınıf selüloz asetattan üretilmektedir. Vasuma’nın metal çerçeveleri ise yüksek mukavemetli İsveç Sandvik çeliği ve hafif Japon titanyumu dahil olmak üzere üst düzey hammaddelerden yapılmaktadır. Vasuma’nın her çerçevesi, üstün bir işçilik ve sürdürülebilirliğe adanmışlık hikayesini anlatır. Milano merkezli CharlieMax, kalabalığın arasından sıyrılmak ve tamamen diğerlerinden farklı olmak isteyen ve hep aynısını istemeyen kişiler için gözlükler tasarlamaktadır. Serüvenine 2001 yılında başlayan CharlieMax, Milano’nun eşsiz İtalyan ruhunu daima tüm koleksiyonlarına yansıtmaktadır. CharlieMax gözlük koleksiyonlarının tamamı Milano’da, İtalyan Mazzucchelli’nin farklı asetat malzemeleri ile kusursuz bir şekilde hazırlanmaktadır.

Vasuma ve CharlieMax’in dağıtım ağını genişletmek için nasıl bir strateji uyguluyorsunuz?
PB Gözlük olarak distribütörü olduğumuz tüm markalar için dağıtım yaptığımız tüm şehirlerde ve bu şehirlerin en iyi noktalarında markalarımızın DNA’sını en ideal şekilde sergileyebilecek iş ortaklıkları geliştiriyoruz. Ayrıca, sosyal medya ve dijital pazarlama alanlarından sorumlu ekibimiz aracılığıyla, markalarımızın bilinirliğini artırmak ve müşteri deneyimini güçlendirmek amacıyla nihai tüketici ile sıklıkla etkileşim içerisinde olmayı önemsiyoruz.

İşbirliği yaptığınız optik mağazaları nasıl belirliyor ve onlara hangi hizmetlerle destek oluyorsunuz?
Markalarımızın ürün yelpazesine uyum sağlayabilecek satış noktalarını daha önceden analiz edip, sonrasında tanışıp her iki tarafında temsil ettiğimiz markaları satmaktan keyif alması bizim için en önemli kriterlerin başında geliyor. İş ortaklığı kurduğumuz satış noktalarımızı, koleksiyonların teslimi ile eş zamanlı olarak; özel vitrin hazırlanması, vitrin stantları ve marka sunumu kitleri gibi hizmetlerimizle uçtan uca destekliyoruz. Satış sonrasında da ürünlerde yaşanan minimum garantili veya garanti dışı servislerde müşterilerimizin problemlerine en geç 2 hafta içerisinde hızlıca çözüm sağlıyor müşteri memnuniyetini en üstte tutmaya dikkat ediyoruz.

Sektöre güçlü bir giriş yapan PB Gözlük’ten yeni marka sürprizleri beklemeli miyiz? Firmanız için yakın gelecek planlarınız neler?
PB Gözlük henüz yeni kurulmuş bir firma olsa da daima en ​kalitelisi ve en farklısı ​mi​syonu ile yola çıktı. Optik sektöründeki 20 yıla yakın deneyimin sayesinde yolculuğuna başlayan bir firma olarak yenilik ve farklılık arayışlarımıza hız kesmeden devam etmekteyiz. Ülkemizde yetkili tek distribütörü olduğumuz Vasuma ve CharlieMax Milano markalarımız ile çalışmalarımızı her geçen gün güçlendirmekteyiz. Buna ek olarak Nisan ayıyla birlikte temsil ettiğimiz marka portföyünü Portekiz merkezli Vava markası ile genişletiyoruz. Vava, zanaatkarlık ile ileri teknolojiyi bir araya getirerek hem çağdaş hem de zarif bir şekilde fütüristik bir estetik sunmaktadır. Konsept tasarımlarıyla zamansız bir duruş sergileyen marka, usta el işçiliğini, yüksek kalite sürdürülebilir malzemeler ve en gelişmiş teknolojilerle harmanlayarak, yenilik ve geleneği dengeli bir şekilde buluşturmaktadır. Türkiye’de ilk defa temsil edilecek Vava markası ile optik sektörüne yeni bir marka soluğu getiriyoruz.

Sektörün deneyimli bir ismi olarak Türkiye optik pazarının bugünü ve yakın geleceğini nasıl değerlendirirsiniz?
Ülkemizde optik pazarı oldukça rekabetçi ve dinamik bir yapıya sahip. Lüks gözlük segmentinde, tüketicilerin kalite ve farklı tasarım arayışı her geçen gün artarak devam ediyor. Bu sebeple bu duruma eş zamanlı olarak sektörün büyümeye devam edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye optik sektörünün yakın geleceğinde, global olarak son birkaç yıldır ciddi şekilde ön plana çıkan sürdürülebilir ve geri dönüştürebilir malzemelerle üretilmiş ürünlere yönelik pazar payının gelişeceğini ve bu çevre-dostu ve sürdürülebilirlik odaklı ürünlerin tüketici tarafından daha çok önemsenip, tercih edileceğini düşünüyorum.

PB Gözlük 11.si gerçekleşen Silmo İstanbul Optik Fuarında markalarını ilk kez sergiledi. Deneyiminizi ve fuarın sektöre katkılarını nasıl değerlendirirsiniz?
Yeni kurulmuş olan bir firma olarak ilk defa katılımcı olduğumuz Silmo İstanbul Optik Fuarı için son derece özenli ve titiz bir hazırlık süreci geçirdik. Ürünlerimizi geniş kitlelere duyurmayı hedeflediğimiz fuardan beklentilerimizi karşılayarak ayrıldık. Fuarda, sektör profesyonelleriyle doğrudan etkileşimde bulunarak, onların ihtiyaçlarını daha iyi anlama ve geri bildirim alma fırsatını yakaladık. Öte yandan Silmo İstanbul Optik Fuarı işbirliklerimizi güçlendirmek ve yeni iş fırsatları yaratmak için yurtdışı fuarlarının standartlarını yansıtan ideal bir platform sundu. Silmo İstanbul Optik Fuarı, PB Gözlük olarak varlığımızın görülmesi ve markalarımızın bilinirliğini güçlendirmesi açısından önemli katkılar sağladı. Silmo İstanbul sayesinde sektörde daha güçlü adımlar atarak her geçen gün daha fazla noktaya ulaşıyoruz.

Bu değerli röportaj için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes ile ilgili yorumlarınız nelerdir?
Öncelikle ben teşekkür ederim, 4 your eyes Optik Magazin Dergisi dünya çapındaki birçok benzerinden asla aşağıda kalmayan ve her geçen gün okur sayısının çoğaldığını gördüğüm bir yayın. Dijital yayıncılığa geçişinizle birlikte daha geniş bir okuyucu kitlesine erişip, içeriğinizin daha hızlı ve kolayca paylaşılmasını sağlamanızı da önemli ve yenilikçi bir adım olarak değerlendiriyorum. Kendi adıma sektöre kattığınız değerler ve emekler için çok teşekkür ederim.

Nisan 2025

Çetin Optik

ÇETİN OPTİK

Güven Veren Adres

Silmo İstanbul Optik Fuarı üniversite yıllarımızdan itibaren mesleki olarak kendimizi geliştirmemizi sağladı ve gelişimimize katkı sunmaya devam ediyor.

Merhaba, Bilal Bey. Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Optik sektörüne girişinizden bahseder misiniz?
Merhaba, ben Bilal Çetin. Mağazamız Çetin Optik’i eşim Saliha Hanımla birlikte optik sektöründe uzun yıllara dayanan deneyimimizle işletmekteyiz. Mersin Toros Üniversitesi Optisyenlik programından mezun olduktan sonra sektörde edindiğimiz tecrübeleri kendi işletmemizde hayata geçirmeyi hedefledik ve Mersin’in Erdemli ilçesinde mağazamızı açtık. Eşim ve ben, optik sektörüne yönelik olan tutkumuzu ve bilgi birikimimizi müşterilerimize en iyi şekilde yansıtmak amacıyla hizmetlerimizi kesintisiz olarak sürdürmekteyiz.

Çetin Optik’i 2019 yılında açtınız. Bu kararı nasıl verdiniz, kuruluş değerlerinizden söz eder misiniz?
Hep aklımızda olan bir fikirdi ve sonunda hayata geçirmek için doğru zamanı 2019 yılında yakaladık. Yıllar boyunca edindiğimiz deneyime ve bilgi birikimimize güvenerek, kendi işletmemizi kurmaya karar verdik. İşimizi severek yapıyor, her gün daha iyisini sunabilmek için kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Optik sektörünün sürekli gelişen ve yeniliklere açık bir alan olduğunun farkındayız. Biz de değişimlere ayak uydurarak, en güncel ve kaliteli hizmeti sunmayı amaçlıyoruz. Amacımız, sadece bir optik mağazası olmanın ötesine geçip, aynı zamanda müşterilerimize güven veren bir adres olmaktır. Bu doğrultuda, mesleğimizdeki yenilikleri takip ederek ve işimizi tutkuyla yaparak, uzun yıllar sektöre katkı sunmaya devam etmeyi hedefliyoruz.

Mağazanızda hangi markalar ve ürünler öne çıkıyor? Müşterilerinizin bu markaları tercih etmesindeki en önemli faktörler nelerdir?
Mağazamızda birçok marka mevcuttur. Genelde hitap ettiğimiz kesimleri baz alarak ürünler seçiyoruz. Yerli üretim çerçevelere de ithal ürünlere de mağazamızda yer veriyoruz. Güneş ve optik ürünleri müşterilerimizin taleplerine göre çeşitlendiriyoruz. Güncel modelleri yakından takip ediyoruz. Yaz aylarında ilçemiz turist alıyor. Turistler de bizi tercih etmekteler. Çetin Optik olarak farklı marka ve ürünlerle üstün hizmet kalitesini sunmaktayız.

Müşterilerinize satış sırası ve sonrası sunduğunuz hizmetlerinizden bahseder misiniz?
Bizi diğerlerinden ayrıştıran unsurlar, işimize duyduğumuz bağlılık ve müşteri odaklı yaklaşımımızdır. Müşterilerimizi ve onların ihtiyaçlarını anlamanın önemini bildiğimizden, diyaloglarımıza özen gösteriyor; her segmentteki marka ve ürünlerimiz hakkında satış sırasında bilgilendirme yapıyor, seçimleriyle ilgili kritik öneriler sunuyoruz. Özellikle ilk kez gözlük kullanıcısı olacak olan müşterilerimize cam ve çerçeve seçimlerinde daha hassas yaklaşıyoruz. Ürünlerin garanti sürelerine dair bilgileri de mutlaka aktarıyoruz. Müşterilerimiz ürünlerimizi kullandıkça, onlardan olumlu geri bildirimler alıyor almamız bizim en önemli motivasyon kaynağımızdır. Çünkü bizim için müşteri memnuniyeti her zaman önceliklidir. Sadece satış aşamasında değil, satış sonrasında da; garanti, tamirat, yedek parça temini ve ergonomik ayar gibi desteklerle en iyi hizmeti sunuyoruz. Kaliteli ve güvenilir kalarak, müşterilerimizin göz sağlığı ve konforunu her zaman ön planda tutuyoruz.

Mağazanızda en çok tercih edilen optik ve güneş gözlüğü markaları Trendlerin etkisiyle designer markalara yönelim giderek artıyor. Mağazanızda özellikle hangi markalara rağbet var?
Designer markalara ulaşım zorlaştı. Ülkece ekonomik sıkıntılar devam ediyor. Yine de designer markalar talep var. Bulunduğumuz lokasyonun dezavantajına rağmen mağazamızda bu tarz markalara yer vermeye çalışıyoruz. Çetin Optik’te optik ve güneş gözlüğü olarak satışını en çok yaptığımız dünyaca ünlü markalar arasında; Armani Exchange, Burberry, Bvlgari, Dolce&Gabbana, Emporio Armani, Oakley, Persol, Prada, Rayban, Versace ve Vogue bulunuyor.

Mağaza lokasyonunuzu seçerken nelere dikkat ettiniz? Cadde mağazası olmanızın avantajları nelerdir?
Lokasyon seçiminde genellikle hareketli ve yoğun bir müşteri trafiğine sahip olduğundan, cadde mağazası olmayı tercih ettik. Bunun en büyük nedenlerinden biri, hitap ettiğimiz müşteri kitlesinin bu bölgelerde yoğun olarak bulunmasıydı. Cadde mağazalarının avantajı, müşterileriyle doğrudan ve birebir temas kurabilme imkanı sunması ve daha samimi bir alışveriş deneyimi yaşatmasıdır.

Çetin Optik’te ürünlerinizle ilgili fiyatlandırmalardaki önceliğiniz nedir? Meslektaşlarınızla rekabeti nasıl yönetiyorsunuz?
Ürünlerimize göre fiyatlarımızı değişiyor. Bulunduğumuz lokasyondaki diğer meslektaşlarımızla aramızda fiyat değişiklikleri görülebiliyor. Bu konuda özellikle Sosyal Güvenlik Kurumu ödeneklerinin çok düşük oluşu, müşterilerimizi hayal kırıklığına uğratıyor. Mağazamızda sadece kalitesine ve işçiliğine güvendiğimiz marka ve ürünlere öncelik verip, her bütçeye uygun olabilmeye özen gösteriyoruz.

Optisyen olarak Türkiye’deki gözlük kullanımı bilincini nasıl değerlendirirsiniz?
Özellikle cam konusunda farkındalığın çoğaltılması gerektiğini düşünüyorum. Gözlük camlarının sadece refraksiyon kusuru olanlarla sınırlı kalmadığını; güncel teknolojilerin ışığında çok çeşitli koruma amaçlı camların geliştirildiğinin daha geniş kitlelere yayılmasını sağlamalıyız. Dijital ekranlara ve zararlı güneş ışınlarına maruz kalan tüm insanların göz sağlığını koruması için bu camlar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaları ve bilinçlenmeleri gerekiyor.

Uluslararası optik fuarlarını ve sektörel gelişmeleri takip ediyor musunuz?
Evet, hemen her yıl optik fuarlarına katılmaya özen gösteriyoruz. Sadece ürün almak için değil, en yeni trendleri, markaları ve modelleri takip edip; fuar havasını solumak bile bize iyi geliyor. Mesleğimiz ve işimiz, gelişime ve büyümeye açık olduğundan, uluslararası fuarları ziyaret etmek ve her yenilikten haberdar olmak heyecanımızı artırıyor.

Uluslararası Silmo İstanbul Optik Fuarının, Türkiye optik sektörüne katkıları hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Silmo İstanbul Optik Fuarı ile ilgili ilk olarak, optik endüstrisine yenilik kattığını söylemeliyiz. Sektöre ışık tutan Silmo İstanbul’dan özellikle üniversite zamanlarımda gerçekten ciddi düzeyde yararlandım. Firmalarla, markalarla ve ürünleriyle tanışmam için ideal bir platform işlevi gördü. Hem çerçeve hem optik cam olarak bilgilenmem ve bilinçlenmemde fuarın etkisi büyük oldu ve bu etki sürüyor. Hatta fuarda tanıştığım üretici firma yetkilileriyle sıcak ilişkiler kurup, fabrikalarında gezme imkanları yakaladım. Kısacası Silmo İstanbul Optik Fuarı üniversite yıllarımızdan itibaren mesleki olarak kendimizi geliştirmemizi sağladı ve gelişimimize katkı sunmaya devam ediyor. Her geçen yıl kapsamımı genişleten Silmo İstanbul sayesinde; güncel modelleri ve yedek parçalarını, atölyemizde kullandığımız makine ekipmanlarını ve kontakt lensleri yakından takip etme fırsatımız oluyor.

Değerli röportajınız için teşekkür ederiz. Son olarak, 4 your eyes hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Çetin Optik olarak 4 your eyes Optik Magazin Dergisi’nde bize yer verdiğiniz için biz teşekkür ederiz. 4 your eyes’in sektöre dair çok önemli bir kaynak olduğunu düşünüyoruz. Dijital yayına geçişini; ülke, dil ya da yaş farkı olmaksızın optik sektörüne gönül vermiş herkesin kolayca erişim sağlaması açısından çok değerli buluyoruz. Geleneklerinizden tam vazgeçmeden fuar sayılarını hala basılı olarak da yayımlamanıza memnuniyet duyuyoruz. Tüm ekibinize başarılar dileriz.

Nisan 2025

Riva Optik

Riva OPTİK

Öze Bağlı Yenilikçilik

Sektöre yön verenleri bir araya getiren Silmo İstanbul sayesinde; gelişme, ilerleme ve yenilenme fırsatlarını rahatça yakalayabiliyoruz.

Merhaba Erkan Bey, sizi biraz tanıyabilir miyiz? Optik sektörüyle yolunuz nasıl kesişti?
Merhabalar, 1985 yılı Gaziantep doğumluyum. Evliyim ve 3 çocuğum var. Ebeveynlerim de aslen Gaziantepli ve esnaflıktan gelen bir babaya sahip olduğumdan küçük yaşımdan itibaren hem okuyup hem de çalışarak büyüdüm. Bu sebepten farklı sektörlerde de deneyim edindim. Optik sektörüyle tanışmam ise 2004 yılına uzanıyor. İlk ustam olarak çırağı olmaktan halen gurur duyduğum ve işi çekirdeğinden başlayarak öğrenmemi sağlayan Arzu Hanım ile 2004’te çalışmaya başladım. Bu değerli süreci 2020 yılında Optisyenlik diplomamı alarak taçlandırdım. Optik sektörüne kendimi adadığım 17 yılın sonunda, kendi mağazam Riva Optik’i 2021 yılında kurdum. 

Gaziantep’in ilk konsept mağazasını siz açtınız. Riva Optik nasıl bir vizyondan doğdu?
Gaziantep özel bir şehrimiz ancak optik sektörüne yönelik perakendecilik anlayışının yenilikçiden oldukça uzak olduğunu yıllarca gözlemlemiş biriyim. Tek düze, tek tip mağazacılık anlayışını benimsemek istemedim ve Riva Optik için çıkış vizyonum sıradanlıktan uzak, diğerlerinden farklı, yenilikçi ve değişime açık bir mağaza oluşturmak oldu. Bu hedefle 2021 yılında Gaziantep’in ilk konsept mağazasını açtım. Butik bir mağaza olarak, hedeflerimiz sektörde daha ileriye nasıl gidebiliriz, kaliteyi her bütçeye ve herkese nasıl sunabiliriz soruları üzerinden şekillenmektedir. Bu sebepten dolayı motivasyonumuzu hiç tüketmeden yeniliklere açık bir şekilde devam ediyoruz.

Riva Optik’i diğer butik mağazalardan farklılaştıran temel özellikleri ile ilgili okurlarımızı bilgilendirir misiniz?
Mağazamız, 4 katlı butik bir konseptle her müşteriye ve bütçeye hitap edecek şekilde tasarlandı. Çocuklu ailelerimizi üst katta bulunan çocuk bölümümüzde ağırlıyor, oyun alanımız sayesinde hem çocukların keyifli vakit geçirmesini sağlıyor hem de ailelerine rahat bir alışveriş deneyimi sunuyoruz. Üst grup müşterilerimiz için alt katımızda özel bir alan oluşturduk. Burada daha kişisel ve prestijli bir hizmet sunarak onlara ayrıcalıklı bir deneyim yaşatıyoruz. Orta segment müşterilerimizi ise giriş katımızda, özenle hazırladığımız estetik, sevimli ve davetkar bir atmosferde karşılıyoruz. Bu yapı sayesinde her müşteri grubuna uygun bir hizmet sunarak alışverişi keyifli ve konforlu hale getirmeyi amaçlıyoruz. Ayrıca, mağazamızda bilindik markalara küçük dokunuşlar yaparak cam ve çerçevelerini kişiselleştiriyoruz. Kendi web sayfamızda da bu özel çalışmalara yer veriyoruz. Bu sayede sadece bulunduğumuz bölgeden değil, il dışından da büyük bir ilgi görüyoruz ve bu taleplere yönelik hizmet sağlayabiliyoruz.

Mağazanızın yerini seçerken nelere dikkat ettiniz ve bu konuda ödün vermediğiniz unsurlar nelerdi?
Riva Optik bir cadde mağazasıdır. AVM’ler yenilik ve modernlik olarak tanımlansa da ben öyle hissedemiyorum. Samimiyet ve sıcaklık kavramları, mağazacılık için temel oluşturuyor ve açacağım mağazam ile olası tüm müşterilerim için AVM kültürünü seçmemiş olmam bu sebeple size şaşırtıcı gelmeyecektir. Müşterimizle tüm ilişkilerimizi daha sıcak bir ortamda kurmak için cadde üzerinde bir lokasyon tercih ettim. Gaziantep’in alışveriş ruhuna AVM’lerin değil, cadde mağazalarının yakıştığına inanıyorum. Yıllarca süren hatta dostluğa götüren müşteri ilişkilerini Riva Optik için istedim ve ne mutlu ki mağazamızda bunu sağladığımıza her gün şahit olmaktayız.

Mağazanızda en çok tercih edilen optik ve güneş gözlüğü markaları hangileri? Bu markaların tercih edilmesinde sizce hangi faktörler etkili?
Mağazamızda en çok tercih edilen optik ve güneş gözlüğü markaları arasında; Tom Ford, Zilli, Silhouette, Flair, Maybach, Prada, Versace, Dolce&Gabbana, Lacoste, Alexander Wintsch, Burberry, Modo ve Fisher Price vb. sayılabilir. Gözlük camlarında ise Essilor, Hoya, Zeiss, Rodenstock gibi dev markalar ile hizmet vermekteyiz. Müşterilerimizin bu markaları öncellikli tercih etmelerinin en önemli sebepleri yüksek kalite ve sağlamlık söz konusu olduğunda ciddi düzeyde öne çıkıyor olmalarıdır.

Satış sonrası müşteri deneyimini iyileştirmek için ne tür hizmetler sunuyorsunuz?
Mağazamızdan hizmet almak için gelen müşterilerimize satış sonrasında aylık periyodik bakım ve onarım hizmetini ücretsiz sunmaktayız. Cam müşterilerimizin kullanım sürelerini takip edip, bitmesine yakın sistemimizden gelen mesajla hatırlatmalar yapıyoruz. Çoğu müşterimize, sadece mağazamıza özel olan gözlük saklama kutuları, aksesuarlar, kişiselleştirdiğimiz bazı ürünler sunarak, akıllarında ve gönüllerinde kalmayı önemsiyoruz. Hatta günlük hayatta kullanacakları bazı aksesuarlarını, kendi isimleri ve mağazamızla buluşturarak, aksesuarlarının da mağazamızın da arkadaş çevrelerinde de popülerliğini artırmayı sağlıyoruz.

Deneyimli bir sektör profesyoneli olarak Türkiye optik endüstrisi hakkındaki görüşlerinizden bahseder misiniz?
Gerek cam firmaları olsun gerekse çerçeve firmaları aslında yurtdışının biraz gerisinden gidiyor. Bunun sebebi de dışa bağımlı olmamız; hammaddelerin çoğu dışarıdan geldiğinden yarı mamul çalışmaktayız ve bu da sektör içinde ister istemez biraz geride kalınmasına neden oluyor. Ama ne mutlu ki son yıllarda firmalarımız daha bilinçli hareket ederek, yerli üretimin canlanmasına önemli yatırımlarla katkılar yapıyor ve belirttiğim dışa bağımlılığın biraz da olsa azaldığını ve optik endüstrisinde Türkiye’nin de bir gücü olduğunu hissettiriyor.

Uluslararası optik fuarları ve sektörel gelişmeleri takip ediyor musunuz?
Evet, her sene mümkün olduğunca İtalya Mido ve Silmo Paris fuarlarına katılıyorum. Bu fuarlar öncesinde ve sonrasında diğer ülkeleri de ziyaret ederek, tutkunu olduğum optik sektörüne hizmet hedefiyle “daha farklı neler getirebilirim” diye çaba gösteriyorum. Son yıllarda yurt dışında katılmadığım fuar olmadı diyebilirim. Bu fuarların hepsi ayrı ayrı ufkumu açmaktadır ve orada gördüğüm yenilikleri mağazama uyarlamaya çalışmaktayım.

Geçtiğimiz Kasım 11. kez gerçekleşen Silmo İstanbul Optik Fuarı hakkındaki görüşlerinizi paylaşır mısınız?
Silmo İstanbul Optik Fuarı, uluslararası niteliğini giderek güçlendiriyor. Her yıl artan yurtdışı katılımcı firma ve yabancı ziyaretçi sayısı ile Türkiye ve Türkiye optik sektörü için önemli bir tanıtım mecrası olmasının yanında, milli gelirimize de ciddi düzeyde katkı sunduğunu düşünüyorum. Sektöre yön verenleri bir araya getiren Silmo İstanbul Optik Fuarı sayesinde; gelişme, ilerleme ve yenilenme fırsatlarını yakalayabiliyoruz. Bu fuar, firmalarımızın ulaşamadığı mağazalara ulaşma şansını yaratırken, herkesi tek bir çatı altında toplayarak, sektör profesyonelleri arasındaki bağı güçlendiriyor. Bizlerin yenilikleri yerinde görüp, takip ederek mağazalarımızda yeni markalara yer vermemize vesile oluyor.

Değerli röportajınız için teşekkür ederiz. Dergimiz 4 your eyes hakkındaki düşüncelerinizi de öğrenmek isteriz?
Yıllardır sektörün dergisi 4 your eyes okuru olmaktan mutluluk duymaktayım ve şimdi de mağazamız Riva Optik ile bizzat yer aldığımız için ayrı bir mutluluk içerisindeyiz. Optik sektörünün biz perakendecileri yanında, üreticisinden, toptancısına, tedarikçisinden öğrencisine, tasarımcısından, zanaatkarına kadar tümüne kaynak olmanız çok değerli. Ayrıca fuara ve organizasyonlara katılamayan kişilere de hazırladığınız içeriklerle azımsanamayacak bir katkınız var. Teşekkür ediyor, başarılarınızın yıllarca sürmesini temenni ediyorum.

Mart 2025