Salt.

Salt.

Black Bear İşbirliği

ABD’li Salt ve ünlü giyim markası Black Bear, altın detaylara sahip ve sadece bir güneş gözlüğü stilinden oluşan çok özel bir ortak projeye imza attılar.

Salt, Costa Mesa Kaliforniya’da faaliyet gösteren, kaliteli yapılardan ve zahmetsiz güzellikten ilham alan zamansız tasarıma kendini adamış bağımsız bir premium gözlük markasıdır. Kurulduğu 2006 yılından bu yana Salt, kullanıcılarının en iyi ve en rahat gözlüklere sahip olmasını amaçlayarak, zamansız ve uzun ömürlü gözlükler tasarlamaya odaklanmaktadır. Kuruluşundan itibaren optik dünyasına pek çok farklı işbirliği koleksiyonu sunan Kaliforniyalı marka, şimdi de yüksek profilli yeni bir ortaklığa Black Bear markası ile imza atıyor. Olağanüstü işçiliği ve yüksek kaliteli ürünleriyle tanınan ünlü giyim markası, Salt ile mükemmel bir uyum yakalıyor. Salt Optics’in Pazarlama ve Satış Müdürü Brice Gollnisch’in ABD merkezli iki marka arasındaki işbirliğine ilişkin değerli görüşlerini içeren röportajı sunuyoruz.

Merhaba Brice, Salt için işbirliklerinin çok önemli olmasının sebepleri nelerdir?
İnsanlarla kurulan ilişkiler ve bağlantılara verilen önem ile en yüksek kalitedeki işçilik anlayışı; Salt’ın temsil ettiği değerleri oluşturmaktadır ve işbirliği projeleri de bu temsiliyet unsurlarının tam merkezinde yer almaktadır. Sektör dışındaki insanlarla da bağlantılar kuruyor olmamız; bazen çok teknik, bazen de Dna’mızın biraz dışında olabilen benzersiz ürünler çıkarmamızın en harika yolu diyebilirim. İşbirlikleri, sınırlarımızı devamlı olarak zorlamaya ve daha fazlası için çabalamaya teşvik ediyorlar.

İşbirliği yapacağınız firma veya kişileri hangi özelliklerine göre tercih ediyorsunuz?
Sadece bir ortağın masaya ne getirebileceğine bakmak yerine, birlikte çalışarak elde edebileceğimiz nihai sonuca daha fazla bakıyoruz. Daha önceki Aether, Northsails, Radford gibi işbirliklerimize dikkat ederseniz; ister giyim, ister otomobil veya gözlük markası olsun, ortaklarımızla daimi olarak kalite, teknik, uzmanlık ve mümkün olan en iyi ürünü yapma isteği konusunda aynı vizyonu paylaştık.

Salt ve Black Bear’i işbirliğine götüren ortak değerlerinizi okurlarımız için detaylandırır mısınız?
Black Bear markası ile uzun zamandır derin bir bağımız var. Black Bear’in de tıpkı Salt gibi mirasa olan tutkusunun yanı sıra; tasarım, üretim ve durmak bilmeyen bir mükemmellik arayışını yansıtan felsefesi öne çıkmaktadır. Uzun ömürlü ürünler sunmada da ortak değeri paylaşıyoruz. Çünkü uzun ömürlülük, kalıcı olmak ve kullanıcılarıyla kalıcı bir ilişki kurmak isteyen her premium markanın tutkuyla istediği bir hedefidir. Black Bear ve Salt da nesiller boyu sürecek parçalar üretmeyi hedefliyor. Görsel dilde de Black Bear ile örtüşmekteyiz. Hem Salt hem Black Bear zamansız tasarımlara odaklanmaktadır. Trendler eğlencelidir ama gelip geçicidir, değil mi? Dolayısıyla, ürününüzün uzun ömürlü olmasını istiyorsanız, trendleri takip etmek yerine onların ötesine geçmeniz gerekir. Salt ve Black Bear’in başarmaya çalıştığı tam da budur ve basit görünse de çok fazla çalışma gerektirmektedir.

Salt’ın Black Bear ile işbirliğinin nasıl başladığından söz eder misiniz?
Black Bear markasının Kreatif Direktörü ve aslında arkasındaki deha olan Joshua Sirlin ile bir süre çalıştık. Halihazırda Salt, Joshua Sirlin’in kişisel olarak her zaman tercih ettiği gözlük markası olmuştur. Yaptığımız ilk proje, ABD’de el işçiliğiyle üretilen özel bir Horween Deri kılıftı. Bu projeden sonra Salt ekibi olarak Joshua Sirlin ile özel bir gözlük parçası üzerinde çalışma olasılığı üzerine konuştuk. Bizim için insani bağlar önceliklidir ve birinci sınıf el yapımı işlere olan hassasiyetimizi yansıtan özel bir gözlük modeli üzerinde Black Bear ile çalışmak için zamanlamanın doğru olduğu kararına vardık.

Black Bear markası ürün tasarımına ne ölçüde dahil oldu?
Josh’un Salt gözlükleri arasında sevdiği belirli bir tarzı vardı, bu yüzden yeni ortak projemiz için sevdiği yönleri aldı ve gözlüklerin tasarımını bunun üzerine inşa etti. Josh Sirlin ve ekibi tüm sürece dahil oldu. Ambalajından en küçük detayına kadar gerçek bir işbirliği gerçekleştirdik. Burada Joshua’dan bir alıntı yapmama izin verin; “Salt ile bu işbirliği, bir yolculuğun doruk noktası, en iyiyi yapma arayışıyla dolu iki dünyanın birleşmesi gibi hissettiriyor. Bu ürünler bir aksesuardan çok daha fazlası; gözlükle ilgili sevdiğim şeylerin bir ifadesi.”

Bu işbirliği projenizde sadece Sirlin isimli tek bir modele odaklandınız. Modelin özelliklerini paylaşır mısınız?
Tıpkı diğer Salt gözlüklerinde olduğu gibi uyum ve stil arasındaki hassas dengeye odaklandık. Sirlin, en yüksek kalitede Japon donanımı kullanılarak %100 Japonya’da üretildi. Sağlamlık, dayanıklılık ve uygun bir uyum yakalamak için özel kalınlık geçişleri ile dikkat çekiyor. Ayrıca, diğer tüm Salt güneş gözlüklerinde olduğu gibi, üstün optik görüş sunan %100 polarize optik sınıf CR-39 camlar kullanıyoruz. Ancak bu çerçeveyi benzersiz kılan, daha önce denemediğimiz özellikleri de bulunmaktadır. Özel donanım oluşturmak için ilk kez değerli metaller kullandık. Sirlin’de 24 ayar altın kaplama menteşelerimiz ve çekirdek tellerimizin yanı sıra som altın işlevsel perçinlerimiz var. Daha iyi kavrama için özel bir sap ucu aşındırma ve 3 renkte de tespit edilebilir altın iç iskeletimiz bulunuyor.

Black Bear maskülen tasarımlarıyla tanınan bir marka. Sirlin modeli kadınlara da hitap edebilir mi?
Black Bear markası öncelikle erkek giyimine odaklanıyor, bu doğru. Ancak, birlikte geliştirdiğimiz özel işbirliğinin ürünü olan Sirlin üniseks bir tasarımdır. Çok çeşitli yüz şekillerine ve boyutlarına uyacak bir güneş gözlüğü elde etmek için çalıştık ve bulduğumuz renk paleti hem erkekler hem de kadınlar için zamansızlığı yansıtıyor.

Kaynak: Spectr

Şubat 2025

Rodenstock

Rodenstock

‘Çünkü Her Göz Farklıdır’

Silmo İstanbul’dan gerçek anlamda etkilendim. Fuar alanı, stantların kalitesi ve sektörün önde gelen tüm kaliteli firmalarının varlığı ile fuarın enerjisi
oldukça yüksekti.

Merhaba Sayın Lucas Gestin. Rodenstock Group’a 2021’de katıldınız. Sektöre nasıl başladığınızdan, firmadaki rolünüz ve geçen süre içerisindeki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Asya’da optik sektöründe belirli bir süre geçirdikten sonra 2021 yılında Rodenstock’a katıldım. Şirketin inovasyona olan olağanüstü bağlılığı ve Ar&Ge yetenekleri beni cezbetti. Rodenstock, dünyanın dört bir yanındaki bireyler için görmeyi geliştiren çığır açan çözümleri durmaksızın pazara sunduğundan, böylesine köklü bir kuruluşun parçası olmak için Münih’e taşınmak heyecan verici bir fırsattı. Şirketin “çünkü her göz farklıdır” sloganı, ürünlerini her hastanın benzersiz ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde uyarlamaya yönelik gerçek bir bağlılığı yansıttığından benim için derin bir anlam taşıyor. Ayrıca, Rodenstock’un bu sektörde savunduğu kişiselleştirilmiş yaklaşımın çıtasını en yükseğe yerleştiren benzersiz inovasyonu biyometrik tasarımlı camları da gerçek anlamda mesleğe olan tutkumu artırdı. Bu ekibe katılmak sadece profesyonel hedeflerimle örtüşmekle kalmıyor, aynı zamanda görme ile ilgili daha iyisini sunma yoluyla insanların yaşamları üzerinde olumlu bir etki yaratma azmimi de güçlendiriyor. Şirketteki rolüm ise ürünlerimizin dünya çapında çok sayıda pazarda sunulmasını sağlamaktır.

Alman optik uzmanlığı ve mühendisliği 1877’den beri Rodenstock ile eş anlamlı. Firmanın değişmeyen temel değerlerini okurlarımızla paylaşır mısınız?
Rodenstock, güven, yenilikçilik ve özen gösterme kavramlarını kapsayan üç kalıcı temel değeri benimsemektedir. Rodenstock işbirliği, şeffaflık ve açık fikirlilik yoluyla güven inşa etmektedir. Bu güveni son tüketiciye tutarlı ve yüksek kaliteli ürünler sunarak ve verdiğimiz sözleri tutarak güçlendirmekteyiz. Yenilikçilik ise bizim için mükemmellik çabasını ve ilk’lere imza atıyor olmayı ifade etmektedir. Rodenstock inovasyonlarıyla statükoya meydan okumaya ve mevcut performansın ötesine geçen yeni çözümler aramaya çalışır. Son kalıcı temel ilkemiz ise bizim için saygı, takdir ve sorumluluk kültürünü teşvik etmek anlamına gelen özen göstermedir. Bir kuruluş olarak her bireye saygı göstermeye ve her bireye adil davranmaya önem veriyoruz. Şirketimizin en önemli hedefi, tüm dünyaya daha iyi görüş sunmak için ürünlerimizi en yüksek kalite ve standartlarını daimi olarak karşılayacak şekilde oluşturmaktır. Bu değerler, Rodenstock’un üstün görme hassasiyeti ve konforu sağlama misyonuna ve dünya çapında biyometrik olarak geliştirilmiş benzersiz görme deneyimleri sunma vizyonuna rehberlik etmektedir.

DNEye® Scanner Cihazı ve DNEye® Pro gibi teknolojileri art arda sunmanız global cam üretimi endüstrisine ne gibi katkılar sağladı ve bu yenilikler gözlük kullanıcılarına neler vadediyor?
Rodenstock’un DNEye® Scanner Cihazı ve DNEye® Pro gibi yenilikleri, cam üretimine gelişmiş biyometrik teknolojiyi getirerek küresel cam üretim endüstrisine önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Rodentstock’un Biyometrik Hassasiyet kavramını optik endüstrisine kazandırması ilk olarak DNEye® Scanner cihazlarını geliştirmesiyle mümkün olmuştur. DNEye® Scanner cihazı gözün uzunluğu, eğrilik ve ışığın gözde kırılma gücü dahil olmak üzere gözün 7.000’den fazla veri noktasını ölçer. Bu veriler, bireyin benzersiz göz yapısına göre uyarlanmış biyometrik camların oluşturulmasını sağlayarak cam özelleştirmesinde yeni bir standart belirler. DNEye® Pro ise cam tasarımda bir devrimi işaret eder. Rodenstock, çeşitli ışık ortamlarında göz bebeği boyutu gibi faktörleri hesaba katan DNEye® Pro camları oluşturmak için biyometrik verileri kullanmaktadır. Bu yaklaşım, geleneksel yöntemlere kıyasla cam tasarımlarının hassasiyetini artırmıştır. Rodenstock’un titizlikle geliştirdiği son teknolojilerin cam üretim sürecine entegrasyonu, üretimi kolaylaştırmış, hataları azaltmış ve yüksek kaliteli ürünlerin sürekli bir tutarlılık içerisinde ortaya çıkmasını sağlamıştır.

“Herkes için Biyometrik Akıllı Gözlükler” felsefesiyle sunduğunuz B.I.G. Vision™ ürün portföyünden ve bu ürünlerin öncekilere göre farklılıklarından bahseder misiniz?
Rodenstock, yeniliklerini; teknoloji, veri analitiği ve kullanıcı merkezli tasarımı sağlık teknolojileri yaklaşımıyla birleştirerek yapar. Bu yeniliklerin tümü oftalmik optiğin geleceğini temsil etmektedir. Ürün portföyümüz tüm yaş gruplarının taleplerine hizmet etmektedir. Bu noktada Türkiye’de B.I.G. Vision™ ürün portföyünün Impression B.I.G Norm, Multigressive B.I.G Norm ve progressive, yakın görüş ve tek odaklı camlarıyla Progressive B.I.G Norm ürünlerimizi sunduğumuzu vurgulamak isterim. Bu ürünleri öncekilerden ayıran en belirgin özellik, B.I.G Norm portföyündeki Yapay Zeka Destekli camlardır. Çünkü yapay zeka veri analizlerini gerçek zamanlı olarak Rodenstock’un kendi algoritması “Yaklaşık Biyometrik Göz Modeli” ile birleştirir ve sonuçlar kişiye özel kullanışlı tasarım camını elde etmek için müşteri reçetesiyle bir araya getirilir. Rodenstock bu sayede, kullanıcılara gözleri için benzersiz bir şekilde hazırlanmış camlar, eşsiz bir görsel deneyim ve daha fazla memnuniyet vadediyor. Ayrıca geleneksel camlara kıyasla özellikle çevresel alanlarda %40’a kadar daha keskin ve üstün görüş sağlarlar. Derinlik algısını geliştirir ve tüm mesafelerde odaklanmayı iyileştirirler. B.I.G Norm kişiselleştirilmiş camlar, göz yorgunluğunu azaltır ve ilk kez kullananlar için bile çok daha kolay adaptasyon sağlar. Gece görmede zorlukları veya multifokal camlarda dinamik görme gibi özel ihtiyaçları karşılar.

Miyopi Yönetimi camlar son yıllarda neden bu kadar popüler oldu? Rodenstock’un bu konuda rakip cam üreticilerinden ayrışan çözümleri nelerdir?
Dünya nüfusunun neredeyse yarısının 2050 yılına kadar miyop olacağı ve bunun da müdahaleleri giderek daha gerekli hale getireceği öngörülmektedir. Bu eğilimin amacı, yaşam tarzı değişiklikleri, artan ekran süresi, açık hava aktivitelerinin azalması ve retina dekolmanı, glokom ve katarakt gibi miyopi ile ilişkili uzun vadeli sağlık risklerinin daha iyi anlaşılması için kişileri yönlendirmektir. Rodenstock, Miyop Yönetiminde Benzersiz Çözümleri MyCon olarak adlandırılmaktadır. Rodenstock MyCon, miyopi ilerlemesini yavaşlatmada önemli bir faktör olan periferik odaklanmayı kontrol edecek ve retinaya ışığı yansıtacak şekilde tasarlanmıştır. Bu gelişmiş optik tasarım, gözün eksenel uzaması için uyaranları azaltır. Çalışmalar, camların tedavi protokolüne bağlı olarak miyopinin ilerlemesini %40 oranında azaltabildiğini göstermiştir. Rodenstock, camların ötesinde, miyopi kontrolünü desteklemek için açık hava etkinliklerinin artırılması ve ekran süresinin azaltılması gibi yaşam tarzı değişiklikleri konusunda tavsiyeler içeren bütünsel bir yaklaşımı teşvik etmektedir. MyCon camları hafif, dayanıklı ve modern görme zorlukların üstesinden gelmek için mavi ışık filtreleri ve UV koruması gibi koruyucu kaplamalarla birlikte mevcuttur.

Rodenstock’un 2025 projelerinden ve yakın gelecek global planlarından söz eder misiniz?
Rodenstock olarak başarılı bir 2024’ün ardından ürünlerimizin ve çözümlerimizin dünya çapında erişilebilir olması için yorulmadan çalışmaya devam edeceğiz. Her gözün benzersiz biyometrik parametrelerini tanıyarak cam tasarımında bir paradigma değişikliğini temsil eden teknoloji B.I.G. Vision™ ile yetinmeyerek, kendimizi yapay zeka cam evriminin bir sonraki seviyesine adayacağız. Rodenstock, dünyada bir ilke daha imza atarak, bireysel görme hassasiyeti ve biyometri için bir sonraki seviyeye yönelik optimize ettiği B.I.G. Exact™ Sensitive camlarını Mido 2025’te tanıtmayı planlıyor. B.I.G. Exact™ Sensitive, sadece DNEye® Scanner cihazı le mümkün olan, en keskin ve eşsiz biyometrik hassasiyeti sağlayan son derece hassas B.I.G Exact camların yeni nesil versiyonudur. Rodenstock, B.I.G. Exact™ Sensitive camları için beyin ve görüş koordinasyonunu daha derinlemesine anlamak için kapsamlı bilgi, deneyim ve verilerinden yararlandı. Farklı alanlarda başka teknolojik gelişmelerimizi de bekleyebilirsiniz

Türkiye’de distribütör ortaklığı değişiminiz sayesinde Türk optik endüstrisine ve optik mağazalara sunmayı hedeflediğiniz yenilik ve katkılardan bahseder misiniz?
Türkiye’deki yeni distribütör değişikliğinde en iyi iş ortağının Cemfa Optik olacağına karar verdik. Bir optik aile şirketi olan Cemfa, 38 yılı aşkın süredir bu sektörde gözlük camı üretimi ve ithalatı yapıyor. Meslek adına hem göz doktorlarına hem de optisyenlere optik konusunda gerçekten çok iyi, detaylı eğitimler düzenlediklerini gördük. Ekip oldukça deneyimli ve bilgili olduğu için B.I.G Vision ürünlerimizi optisyenlere, pazara ve kullanıcılara en iyi şekilde anlatacaklarına inandık ve tüm bunlar ortaklığımızla başlamasıyla birlikte kısa süre içerisinde gerçekleşti. Türkiye’de Cemfa ile çok iyi bir işbirliği kurduk ve umarım uzun yıllar birlikte oluruz. Cemfa ile birlikte Türkiye optik sektörüne daha fazla teknoloji, yeni ürünler ve eğitim fırsatları sunmak istiyoruz. Bu konudaki ortak çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor.

Özellikle Asya Pasifik ülkelerine yönelik güçlü sektörel deneyiminiz ile Türkiye optik endüstrisinin bugünü ve yakın geleceğini nasıl değerlendirirsiniz?
Türkiye optik pazarı gelişmekte olan bir pazardır. Bu ülkede her yıl milyonlarca insan presbiyop oluyor. Ülkenin demografik yapısı giderek yaşlanıyor. Cam kullanma oranı her yıl artıyor. Rodenstock camlarının Türkiye pazarında daha iyi bir yeri hak ettiğine inanıyoruz. Türkiye coğrafi olarak Avrupa’ya çok yakın olduğundan, Rodenstock olarak üstün teknoloji ile ürettiğimiz camları hızlı bir şekilde Türkiye’ye ulaştırıyoruz.

Türkiye’de Silmo ortaklığı ile 11. kez gerçekleşen Silmo İstanbul Optik Fuarına   bizzat katıldınız. Silmo İstanbul deneyiminizi, fuarın gelişimini ve endüstriye kattığı değerleri nasıl yorumlarsınız?
Silmo İstanbul Optik Fuarına ilk gelişimdi. Silmo İstanbul’dan gerçek anlamda etkilendim. Fuar alanı, stantların kalitesi ve fuarın enerjisi sektörün önde gelen tüm kaliteli firmalarının varlığı ile oldukça yüksekti. Optisyenlerin fuara ilgi göstermesi için daha fazla etkinlik düzenlenmesinin çok yerinde olacağına inanıyorum. Fuarın açık oturumlarına ve sektör eğitimlerine vermeye başladığı desteği, güçlendirmesi de oldukça önemli bir diğer noktadır. Optisyenlik öğrencilerinin fuarda daha iyi temsil edilmesinin de Türkiye optik sektörüne yönelik değerli bir destek olacağını düşünüyorum. Silmo İstanbul ekibine yeni fuarlarda başarılar dilerim.

Ocak 2025

OptiSwiss

Optiswiss

İsviçre Yapımı Hassasiyet

Silmo İstanbul, Türkiye pazarının canlılığını yansıtırken, optik endüstrisinin geleceğini şekillendirmedeki rolünü özenle vurguluyor.

Optiswiss kalite, sürdürülebilirlik ve inovasyona odaklanan birinci sınıf, bağımsız bir İsviçre markası olarak öne çıkmaktadır. 1937’de kurulan şirket, inovasyonu teşvik etmek ve pazarla ilgili kullanıcı denemeleri yapmak için üniversiteler ve araştırma kurumlarıyla işbirliği yaparak ürünlerinin en yüksek standartları ve müşteri beklentilerini karşılamasını sağlıyor. Optiswiss’in tesisleri yenilenebilir enerji kullanmakta, gelişmiş kapalı döngü sistemleri aracılığıyla suyu geri dönüştürmekte ve üretim malzemelerini yeniden kullanarak atıkları azaltmaktadır. Sürdürülebilirlik ve karlılığı bir araya getiren Optiswiss, küresel pazardaki konumunu güçlendirmeyi sürdürmektedir. İsviçreli cam üreticisi hakkında İş Geliştirme ve Küresel Genişleme Direktörü Frederik Zimmermann ile yaptığımız özel röportajı sunuyoruz.

Sizi Optiswiss gibi köklü bir İsviçre markası ile buluşturan yolculuğunuz nasıl başladı?
Optiswiss ile yolculuğum 2024 yılının başlarında, optik sektöründe küresel iş geliştirme ve distribütör ortaklıkları konusundaki uzun süreli deneyimimden yararlanarak başladı. Optiswiss’in sürdürülebilirlik ve İsviçre yapımı kaliteye olan hassasiyeti ve bağlılığı şahsi profesyonel değerlerimle güçlü bir şekilde örtüşüyordu.

Basel’de İsviçre mühendisliği ile ürettiğiniz ürünler ve üretim kapasiteniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Optiswiss, tamamı Basel tesisimizde üretilen tek odaklı, progresif, spor ve özel camlar dahil olmak üzere kapsamlı bir cam yelpazesi sunmaktadır. Üretim tesislerimiz, sürdürülebilirliğe olan bağlılığımızı yansıtan İsviçreli tedarikçilerden %100 yenilenebilir enerji kullanmaktadır. Son teknoloji ürünü otomasyon, her gün üretilen binlerce cam için hassasiyet ve kalite sağlıyor.

Kalite, adanmışlık ve güven kavramları Optiswiss hakkında çok şey anlatıyor. Markanın içselleştirdiği ilkeler ve yaklaşımlar nelerdir?
Optiswiss, titiz üretim standartları, sürdürülebilirlik girişimleri ve en son teknolojilere sürekli yatırım yaparak kaliteyi koruyor. Adanmışlığımız, inovasyon yeteneklerimizi güçlendiren endüstri ortaklarıyla yaptığımız işbirliklerine yansımaktadır. Güven ise şeffaf iş uygulamaları, güvenilir teslimat, Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) sertifikamız ve girişimlerimizle kanıtlandığı üzere çalışanların refahına ve eşitliğine net bir şekilde odaklanma yoluyla inşa edilmektedir.

Optiswiss olarak hangi yenilikçi teknolojilerle sektörde fark yaratıyorsunuz? Ürün kalite standartlarını nasıl güvence altına alıyorsunuz?
Optiswiss, cam üretimindeki uzmanlığını yenilikçi çözümlerle birleştirerek fark yaratıyor. Örneğin, ‘Biometrics’ camları bireysel anatomik ölçülere göre uyarlanarak eşsiz bir kişiselleştirme ve görsel performans sunuyor. Ayrıca, miyopi yönetimi için özel bir cam olan ‘Smyle’ önemli bir yeniliği temsil etmektedir. Üretim süreçlerimizde ISO standartlarına bağlı kalıyoruz ve bazı durumlarda bu normları aşan toleranslar da belirleyerek olağanüstü titizlik ile güvenilirlik sağlıyoruz. Premium kalite, titiz testler ve müşteriler ile ortaklardan alınan geri bildirimlerden yararlanılarak garantilenmektedir.

Günümüzde sorumlu üretim, sürdürülebilirlik için bir görev haline geldi… Optiswiss sorumlu üretimde hangi yöntemleri kullanıyor?
Optiswiss sürdürülebilir uygulamalara derinden bağlıdır. Tesis ısıtması için ısı geri kazanımı, pazarlama ve lojistikte çevre dostu malzemelerin kullanımı gibi yenilikler, sürdürülebilirliği faaliyetlerimizin her yönüne nasıl entegre ettiğimizin sadece birkaç örneğidir. RSE-Engagé gibi KSS sertifikalarına sahip olmak da bu değerlere olan bağlılığımızın altını çiziyor.

Cam üretimindeki rekabet koşullarını lehinize çevirmek için ürün geliştirmelerinizde ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Stratejik ortaklıklar ve müşteri odaklı inovasyon, geliştirme çabalarımızın merkezinde yer alıyor. Örneğin, IOT ve Brian Holden Vision Institute ile işbirliğimiz, miyopi yönetimi çözümlerine yönelik artan ihtiyacı karşılamak üzere tasarlanmış bir cam olan Smyle ile sonuçlandı.

Kullanıcılarınızdan gelen geri bildirimler inovasyon süreçlerinizi nasıl etkiliyor?
Geri bildirimler inovasyonlarımızı şekillendirmede merkezi bir rol oynuyor. Örneğin, yüksek kaliteli, sürdürülebilir ürünlere olan talep, kaplamalarımız ve cam tasarımlarımızdaki gelişmeleri yönlendirdi. İş ortakları ve optisyenlerle yapılan işbirlikleri de tekliflerimizi iyileştirmemize yardımcı olurken, değerli bilgiler sağlayarak hem mevcut hem de gelecekteki ihtiyaçların karşılanmasını sağlıyor.

Cam üretiminde yakın gelecekte hangi teknolojilerin ve trendlerin ön plana çıkacağını düşünüyorsunuz?
Cam üretim sektörü sürdürülebilirlik, dijital entegrasyon ve kişiselleştirilmiş çözümlere doğru ilerliyor. Miyopi yönetimi camlar ve gelişmiş progresif tasarımlar gibi teknolojiler daha fazla öne çıkıyor. Bizim IOT ile yaptığımız gibi ortaklıklar, inovasyonu teşvik ederek ve gelişen pazarda rekabet avantajı sağlayarak bir adım önde olmanın anahtarıdır.

Optiswiss markasını uluslararası alanda konumlandırırken hangi stratejik adımları atıyorsunuz?
Optiswiss kendisini kalite, sürdürülebilirlik ve inovasyona odaklanan birinci sınıf, bağımsız bir İsviçre markası olarak konumlandırıyor. Stratejik işbirlikleri, özel teknolojiler sunmamızı ve kendimizi küresel olarak farklılaştırmamızı sağlıyor. Silmo gibi büyük ticaret fuarlarına katılımımız, KSS taahhütlerimizle birleşerek görünürlüğümüzü daha da artırıyor ve bizi 20’den fazla ülkede güvenilir bir ortak yapıyor.

Türkiye’deki yeni distribütörünüz ile birlikte yeni plan ve hedeflerinizden bahseder misiniz?
Opka Optik ile distribütör ortaklığımız, Optiswiss’in Türkiye’deki varlığını genişletme yolunda önemli bir adımdır. Uzmanlığımızı onların pazar bilgisiyle birleştirerek, yenilikçi kampanyalar, güçlü eğitim programları ve hızlı, sürdürülebilir teslimat hizmetleri sunmayı hedefliyoruz. Bayiler, pazardaki rekabet güçlerini artıracak son teknoloji ürünlere ve desteğe özel erişim bekleyebilirler.

Türkiye’de Silmo ortaklığı ile 11. kez gerçekleşen Silmo İstanbul Optik Fuarı’nın gelişimi ve optik sektörüne kattığı değerler hakkındaki yorumlarınız nelerdir?
Silmo İstanbul Optik Fuarı, inovasyon ve işbirliğini teşvik ederek optik endüstrisi için önemli bir etkinlik haline geldi. Silmo İstanbul, Optiswiss için %100 İsviçre yapımı hassasiyetimizi, sürdürülebilirlik girişimlerimizi ve stratejik ortaklıklar yoluyla geliştirilen yeni teknolojilerimizi sergilemek için önemli bir fırsattır. Silmo İstanbul, Türkiye pazarının canlılığını yansıtırken, optik endüstrisinin geleceğini şekillendirmedeki rolünü özenle vurguluyor.

Ocak 2025

Dutz Eyewear

Dutz Eyewear

Cesur&Yenilikçi

Dutz, Silmo İstanbul’a katılarak Türkiye ve çevre pazarlarda paha biçilmez bir görünürlük kazanırken, fuar sektörel ilişkilerimizi güçlendiriyor ve büyüme hedeflerimize olan bağlılığımızı pekiştiriyor.

Dutz Eyewear, Hollanda’nın Oss şehrinde kurulan ve cesur tarzıyla tanınan Hollanda’nın en iddialı gözlük markasıdır. Dutz 2005 yılındaki kuruluşundan bu yana, 30 distribütöründen oluşan küresel ağıyla hızla büyüyen uluslararası bir işletme haline gelmiştir. Dutz, son derece yalın ancak güçlü ‘gözlük almak eğlenceli olmalı’ felsefesine derinden bağlıdır. Bu ilke, markanın canlı ve dikkat çekici tasarımlar yaratmaktan kaliteli gözlükleri erişilebilir fiyatlarla sunmaya kadar her hizmetine yön vermektedir. Marka her yıl, Dutz ve Dutz Titanz koleksiyonlarında yaklaşık 50-60 yeni model piyasaya sürerek müşterilere yenilikçi ve heyecan verici seçenekler sunmaktadır. Hollandalı marka 2022 yılında ilk Dutz Sunz koleksiyonunu tanıtarak önemli bir adım atmıştır. Bu yeni güneş gözlüğü serisi kısa sürede popülerlik kazanmış ve markanın ürün yelpazesinin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Dutz Eyewear Satın Alma & Tasarım Direktörü Arianne Jonkergouw ve Reklam Direktörü Harco Witteveen ile markaya dair yaptığımız özel ve kapsamlı röportajı sunuyoruz.

Merhaba Arianne. Okurlarımıza kendinizden ve Dutz Eyewear ile yolunuzun nasıl kesiştiğinden bahsedebilir misiniz?
Merhaba, ben Arianne Jonkergouw. 2014 yılından bu yana Dutz Eyewear’in üç hissedarından biri olarak Satın Alma & Tasarım Direktörlüğü görevini üstleniyorum. Uluslararası İşletme diplomasına sahibim ve resmi bir tasarım eğitimim olmamasına rağmen 22 yılı aşkın süredir tasarım ve satın alma rollerinde çalışıyorum. Gözlük sektörüyle yolumun kesişmesi biraz tesadüfi oldu. Finans sektöründe ve çoğunlukla yurt dışında çalıştıktan sonra 2002 yılında kariyerimde bir değişiklik yapmaya karar verdim ve büyüdüğüm topraklara döndüm. Yerel bir gözlük çerçevesi toptancısına katıldım ve burada ‘kendi kendini yetiştirmiş bir tasarımcı’ ve satın alma müdürü olarak becerilerimi geliştirme fırsatı buldum. 2014 yılında, eski bir iş arkadaşım olan Roland Vandermeulen bana Dutz Eyewear’a katılma fırsatını sundu. Modaya yönelik derin tutkum her zaman vardı, fakat yaratıcılık mirasını kuyumcu olan babamdan aldığıma inanıyorum. Bu yaratıcılık temeline dayanan mirası finans uzmanlığımla birleştirmek, tasarım sürecini baştan sona etkili bir şekilde yönetmemi ve yönlendirmemi sağladı.

Dutz Eyewear’in marka vizyonu ve markanın yirmi yıl içerisindeki gelişimini hızlandıran dönüm noktaları ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Dutz Eyewear yıllar boyunca cesur tasarımları, kaliteye olan bağlılığı ve müşteri ihtiyaçlarına olan sarsılmaz odağı ile kendini sürekli olarak farklılaştırmıştır. Şirketin küçük, nispeten bilinmeyen bir Hollanda markasından küresel bir oyuncuya uzanan yolculuğundaki temel dönüm noktaları; Dutz’ın uluslararası pazarlara açılma, malzemelerde ve tasarımda sürekli yenilik yapma ve müşterilerinin tercihlerini yakından dinlemeye dayanan vizyonu sayesinde gerçekleşmiştir. Dutz Eyewear olarak 2025’te 20. yıldönümümüze yaklaşırken, mirasımızı kutlamaktan heyecan duyuyor ve dünyanın dört bir yanındaki gözlük severler için ‘Her Tarz için Bir Çerçeve’ sağlama misyonumuzu sürdürmeyi dört gözle bekliyoruz. Bu anlamda herkesin her zaman ‘Dutz’ olabileceğini düşünüyoruz.

Dutz’ın tasarım Dna’sından söz edebilir misiniz? Tasarımlarınızla diğer markalardan nasıl ayrışıyorsunuz?
Dutz Eyewear’ın tasarım Dna’sı, gözlüklere yönelik eğlenceli ama işlevsel bir yaklaşıma dayanıyor. Yalın, sade aynı zamanda çağdaş çizgiler ve canlı renkler eşliğindeki özenli detayların gücüne inanıyoruz. Çünkü gözlerin doğal güzelliği, çerçevelerin temiz kesimli tasarımıyla tamamen ortaya çıkıyor. Çerçevelerimiz cesur ve ticari arasında bir denge kurar, erişilebilir ve giyilebilir kalırken her zaman güncel moda trendleriyle uyumludur. Dutz’ı diğerlerinden ayıran şey, klasik ve modaya uygun gözlükler arasında köprü kurma yeteneğimizdir. Ayırt edici, renkli vurguları ince yollarla birleştirerek her çerçevenin aşırı dramatik veya gösterişli olmadan benzersiz bir karaktere sahip olmasını sağlıyoruz. Dutz’ın ve Hollanda Ruhunun özü tam da budur. Birçok ana akım marka yalnızca trendlere odaklanırken, Dutz canlı renk kombinasyonlarını, beklenmedik geometrik şekilleri ve yenilikçi malzeme ve baskıları benimseyerek öne çıkıyor ve tüm bunları yaparken konfor, giyilebilirlik ve dayanıklılığa öncelik veriyor. Gözlüklerin kapsayıcı olması gerektiğine inanıyoruz, çeşitli yüz şekillerini düzleştiren ve her kişiliğe uyan stiller sunuyoruz. Dutz koleksiyonu her yaştan kadın ve erkeği hedeflemektedir. Dutz, uygun bir çerçeve bulmakta zorluk çeken büyük ve küçük yüzlülere özel ilgi göstermiştir. Daha büyük veya daha küçük bir boyuta ihtiyaç duyan, ancak tasarımdan ödün vermek istemeyenlerin ihtiyaçlarını karşılar. Misyonumuz bir moda duruşu ortaya koyan ve herkesin yaşam tarzına zahmetsizce uyan gözlükler hazırlamaktır. Dutz, yüksek moda estetiğini gün boyu konfor ve kapsayıcılıkla harmanlayarak, göründüğü kadar iyi hissettiren gözlükler sunar.

Koleksiyonlarınızı tasarlarken size ilham veren unsurlar nelerdir? Bu unsurlar her yeni sezon değişiyor mu, güncel değişimler tasarımlarınıza ne ölçüde yansıyor?
Dutz çerçevelerinin ilham kaynağı moda trendleri, farklı kültürler ve küresel etkilerin birleşimidir. Bu unsurları canlı renkleri, benzersiz kişiliği ve Hollanda tasarımıyla ilişkili zamansız sadelik ve zarafeti somutlaştıran tasarımlara dönüştürüyoruz. Koleksiyonlarımız, moda başkentlerinden, gelişen sokak stillerinden ve değerli müşteri geri bildirimlerinden ilham alarak uluslararası podyum trendlerinin ve günlük pratikliğin uyumlu bir karışımıdır. İmzamız niteliğindeki cesur renkler, çarpıcı baskılar ve göz alıcı asetat malzemeler kimliğimizin ayrılmaz bir parçası olmaya devam ederken, her sezon yeni bir anlatı ortaya koyuyoruz. Bu yaklaşım, tasarımlarımızın hem trend bilinçli hem de zamansız bir çekiciliğe sahip olmasını sağlıyor.

Dutz Eyewear koleksiyonları için materyal seçimlerinizdeki öncelikleriniz nelerdir?
Dutz Eyewear koleksiyonları için malzeme seçimimizin merkezinde kalite ve konfor yer alır. Her çerçevenin dayanıklılık ve uzun süreli konfor sunmasını sağlamak için hipoalerjenik paslanmaz çelik, Japon titanyumu, Mazzucchelli asetatlar ve birinci sınıf bileşenlere öncelik veriyoruz. Son beş yılda laminasyon, tasarımlarımızın ayırt edici bir özelliği haline gelerek, desenli asetatları hem kaplumbağa hem katı hem de şeffaf asetat malzemelerle sorunsuz bir şekilde birleştirmemizi sağladı. Bu ayırt edici kombinasyonlar, koleksiyonumuzun göz alıcı tasarımları ve en çok satanları arasına girdi. Ağustos 2024’te Dutz, ilk özel asetat serisini gururla piyasaya sürdü. Tasarım ekibimiz tarafından titizlikle seçilen bu canlı, kişiye özel renk ve malzeme kombinasyonları, yaratıcı fikirleri cesur ve benzersiz tasarımlarla hayata geçiriyor. Parlak transparanlar ve canlı düz asetatlarla ustalıkla çalışarak, her kullanıcıya özgünlük ve kişilik katan gözlükler yaratıyor, çerçeveleri bireysel tarzın etkileyici bir uzantısına dönüştürüyoruz.

Biraz da 2025 İlkbahar/Yaz sezonu için hazırlıklarını sürdürdüğünüz yeni koleksiyondan ve koleksiyonun öne çıkan özelliklerinden bahsedelim
Gözlük tasarımında neşe ve yaratıcılığı yansıtan renkli çerçeveler 2025 yılında parlamaya hazırlanıyor. 2025 İlkbahar/Yaz koleksiyonumuzda canlı ve doğal tonlardan oluşan bir paletini, modayı takip eden ancak pratik kullanıcıların değişen tercihlerini yansıtan temiz, çağdaş çizgilerle eşleştiriyoruz. 2025 İlkbahar/Yaz Dutz koleksiyonu, retro esintili siluetler ile modern minimalist estetiğin uyumlu bir karışımıdır. Bu sezon, her biri bireyselliği kutlamak için özenle tasarlanmış cesur, elektrikli tonların yanı sıra rahatlatıcı toprak tonlarında çerçeveler sergiliyoruz. Bu koleksiyonun özünde çok yönlülük yatıyor ve koleksiyon eğlenceli ama sofistike olduğu kadar cesur yaratıcılığı abartısız zarafetle dengeleyen seçenekler sunuyor. Çarpıcı renkleri zamansız şekillerle harmanlayan, hem gözlüğü kendini ifade etmenin canlı bir biçimi olarak gören modayı takip eden bireylere hem de daha ince, zarif bir görünümü tercih edenlere hitap eden bir ürün yelpazesi oluşturduk.

Yeni koleksiyondaki favori optik ve güneş gözlüğünüz hangileridir? Bu modellerin sizi en çok etkileyen özellikleri nelerdir?
Yeni Dutz koleksiyonunda öne çıkan favori modellerimden biri, özel yapım asetatlarımızdan biriyle üretilen şık kadın modeli 2346-46’dir. Özellikle düz mercan kırmızısı astarın yarı saydam su, bordo ve kahverengi tonlarıyla güzel bir kontrast oluşturması beni cezbediyor. Bu kombinasyon, ince sofistikeliği günlük konforla dengeleyen çarpıcı ama zarif bir görünüm yaratıyor. Dutz Sunz koleksiyonundan favorim ise 1970’lerin şık cazibesinden ilham alan cesur ve feminen bir tasarım olan DS027-45 modelidir. Birinci sınıf Mazzucchelli asetattan üretilen bu çerçeve, zamansız bir stile çağdaş bir hava katan elektrik mavisi ve kiremit kırmızısı gibi canlı renk bloklarına sahip. Güneş gözlüklerinin cesur bir ifade yaratmasını isteyenler için mükemmel bir seçim olduğuna inanıyorum.

Dutz Eyewear 2025’de 20. yıldönümünü kutlayacak. Bu özel yıldönümü için planladığınız sürprizler ya da yenilikler var mı?
Yirminci yıldönümümüz, tarihimizin canlı ve renkli tasarımlarını işaret ediyor ve bu kilometre taşını modaya uygun bir şekilde kutlamaktan heyecan duyuyoruz. Bu vesileyle, sınırlı sayıda üretilen özel çerçeveler, özel Dutz eşantiyonları ve azimli bir Hollandalı girişimden uluslararası alanda tanınan bir markaya uzanan yolculuğumuzu vurgulayan küresel etkinlikler planlıyoruz. Bu kutlama, yol boyunca bizi destekleyen sadık müşterilerimize, ortaklarımıza ve çalışanlarımıza minnettarlığımızı ifade etmenin bir yolu olacak. Aynı zamanda, ileriye bakarak Dutz Eyewear’ın gelecek 20 yılının çizgisini belirlemek için olduğu kadar yenilik yapma, ilham verme ve dünyaya cesur, benzersiz tasarımlar sunmaya devam etmek için de fırsat olacak.

Merhaba, Harco. Bağımsız bir Hollanda markası olarak Dutz’ı küresel pazarda nasıl konumlandırıyorsunuz? Marka bilinirliğinizi artırmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
Harco Witteveen: Kendine özgü, bağımsız bir Hollanda markası olan Dutz, cesur ve tavizsiz bir şekilde benzersiz olmayı başarmaktadır. Korkusuz tasarımlarımız, üst düzey işçilik ve ‘sade ve etkili’ bir müşteri hizmetleri yaklaşımıyla fark yaratıyoruz. Küresel stratejimiz, distribütörlerle ilişkileri güçlendirmeye, dinamik dijital pazarlamayı etkili bir şekilde kullanmaya ve markamızı yerel gözlük ortağımız Optomod ile yakın iş birliği içinde Silmo İstanbul, Silmo Paris, Opti Munich ve Mido gibi önde gelen optik fuarlarında sergilemeye odaklanıyoruz. Ayrıca, daha küçük ve yerel fuarlarda da iş birliği yaparak, kilit pazarlarda maksimum görünürlük sağlamayı hedefliyoruz.

Türkiye’de distribütörünüz aracılığıyla temsil ediliyorsunuz. Bu işbirliğinin Dutz’ın Türkiye pazarındaki planlarına ve hedeflerine sağladığı katkılardan bahsedebilir misiniz?
Harco Witteveen: Türkiye’de Optomod firması ile olan distribütör ortaklığımız, markamızın bu canlı ve hızlı büyüyen pazardaki varlığını geliştirmede etkili oldu. Pazarlama stratejilerimizi ortağımızla birlikte yerel tercihlere göre uyarlayarak ve güçlü perakendeci ilişkilerini geliştirerek, Dutz’ı Türkiye’deki modayı takip eden gözlük severler için başvurulacak bir marka olarak başarıyla konumlandırdık.

11. kez gerçekleşen Silmo İstanbul Optik Fuarının gelişimi ve sektörü kattığı değerler hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Harco Witteveen: Silmo İstanbul Optik Fuarı, özellikle 11. edisyonunda uluslararası markaları önemli bölgesel oyuncularla buluşturmak için çok önemli bir platform haline geldi. Dutz, Silmo İstanbul’a katılarak Türkiye ve çevre pazarlarda paha biçilmez bir görünürlük kazanırken, fuar sektörel ilişkilerimizi güçlendiriyor ve büyüme hedeflerimize olan bağlılığımızı pekiştiriyor. Silmo İstanbul sadece marka görünürlüğünü artırmakla kalmıyor, aynı zamanda küresel optik sektörü içindeki topluluk duygusunu da teşvik ediyor.

Aralık 2024

Moscot

Gözlük Tutkusu

Silmo İstanbul, Moscot’un mirasını takdir eden ve hikayesini anlatma konusunda tutkulu olan ortaklarla bağlantı kurmada değerli bir rol oynamaktadır.

Moscot’un tohumları Amerika’ya ilk olarak 1899 yılında Ellis Adası üzerinden Doğu Avrupa’dan gelen büyük büyükbaba Hyman Moscot tarafından ekilmiştir. Hyman, Manhattan’ın ünlü Aşağı Doğu Yakası’ndaki Orchard Caddesi’nde bir el arabasında hazır gözlük satmaya başladı. Günümüzde yüzyılı aşkın bir süre sonra, Moscot ikonik gözlükleriyle dünya çapında tanınan bir New York City kurumudur. Moscot, zamansız gözlüklerini yaratmak için 110 yıla yaklaşan gözlük uzmanlığı ve usta işçiliği ile benzersiz bir şekilde rafine edilmiş, şehir estetiğini aşılıyor. Moscot artık dünya çapında mağazaları olan bir moda markası olarak tanınsa da bir mahalle optik mağazası olma naifliğini ruhunda taşımaya devam etmektedir. Bu değerli aile şirketinin 5. nesli olan, Baş Tasarım Sorumlusu Zack Moscot ile Moscot’un köklü mirası, gözlük vizyonu, tasarım Dna’sı ve en yeni koleksiyonu hakkında yaptığımız özel röportajı sunuyoruz.

Merhaba, kendinizi okurlarımıza tanıtarak Moscot ile yolculuğunuzun nasıl başladığından bahsedebilir misiniz?

Merhaba, ben Zack Moscot. Ailemin 109 yıllık mirasa sahip gözlük markasının beşinci nesliyim ve Baş Tasarım Sorumlusuyum. Hikayemiz bir asır önce, büyük büyük büyükbabam Hyman Moscot’un 1899’da Doğu Avrupa’dan New York’a gelip Aşağı Doğu Yakası’nda bir el arabasında gözlük satmasıyla başladı. Bugün hala orada kök salmış durumdayız. Dükkanlarımızda çalışarak büyüdüm ve işi erkenden öğrendim. Tasarıma olan tutkum sebebiyle, gözlükçü ya da optometrist olmak yerine ailede resmi eğitim almış ilk tasarımcı oldum. Şimdi dördüncü nesil olan babam Harvey Moscot ile birlikte çalışıyorum ve markamızı hem iş hem de yaratıcılık açısından geliştiriyorum. Gözlük gerçekten kanımızda var!

Moscot’un ikonik bir marka olarak köklü bir mirasa sahip olduğunu biliyoruz. Moscot ve dönüm noktaları hakkında neler söylemek istersiniz?

Yüzyılı aşkın süredir bir aile şirketi olarak kaliteye, işçiliğe, hizmete ve uzmanlığa odaklanmamız, büyümemizi ve dünya çapında sadık bir takipçi kitlesi oluşturmamızı sağladı.

Moscot’u ve gözlük vizyonunu nasıl tanımlarsınız?

New York’un merkezinde yer alan bir marka olarak Dna’mız doğduğumuz Aşağı Doğu Yakası’na dayanıyor. Büyük büyükbabam Sol her zaman “Nereye gittiğinizi bilmek için geçmişinizi bilmelisiniz” derdi ve bu öğreti yaptığımız her şeye rehberlik ediyor. Mirasımızı onurlandırırken, eldeki başarılarımızla yetinmeyiz. İnsanlara adil davranmak ve işleri doğru nedenlerle yapmak gibi temel değerlere sadık kalıyoruz. Gözlük hem tıbbi bir cihaz hem de bir moda aksesuarıdır ve bizi tanımlayan da bu eşsiz dengedir.

Moscot’un tasarım Dna’sından ve bu anlamda diğer markalardan nasıl ayrıştığından bahsedebilir misiniz?

Estetiğimiz benzersizdir çünkü zaman içinde doğal olarak gelişmiştir. Mağazalarımız, büyükannemin biblolar ve nostaljiyle dolu oturma odasına adım atmak gibi hissettiriyor. Moscot’un kalbinde, geniş ailemizin bir parçası olarak gördüğümüz ve nesillerdir müşterilerimize hizmet veren inanılmaz insanlar yer alıyor. Bunu, geleneksel işçiliği modern yeteneklerle harmanlayan zamansız bir gözlük koleksiyonu ile eşleştiriyoruz.

Biraz da en 2024 Sonbahar/Kış koleksiyonunuzdan ve koleksiyonun öne çıkan özelliklerinden bahsedelim…

Yeni koleksiyon hem geçmişimizi hem de geleceğimizi yansıtıyor. Zamansız şekilleri ikonik tasarım unsurlarıyla birleştiren koleksiyonda, cesur kalın asetat çerçevelerin yanı sıra narin metal klasikleri de yer alıyor. Tek bir bedenin herkese uymadığını bildiğimiz için birden fazla çerçeve boyutu sunuyoruz. Her bireyin cam tasarımını ve reçete ihtiyaçlarını her zaman göz önünde bulundurduğumuzdan, yüzünüz ve stiliniz için doğru çerçeveyi bulmak ve uygun bir uyum sağlamak çok önemlidir.

Moscot tasarımlarına ilham olan konulardan bahsedebilir miyiz? Güncel gelişmeler tasarımlarınıza nasıl yansıyor?

Aile arşivlerimizden, tarihin en çok satan kitaplarından ve kapımızdan içeri giren müşterilerimizden ilham alıyoruz. Aşağı Doğu Yakası’nda bulunan tasarım ofisimiz, bu eklektik stil ve kültür potasında büyüyor. Çerçeveleri farklı renk çeşitleri, camlar ve malzeme detaylarıyla zenginleştirirken, uyuma odaklanarak işlev ve modayı harmanlıyoruz.

Moscot’un müzik ile güçlü bir bağı olduğunu biliyoruz. Müzik Moscot için ne ifade ediyor? Koleksiyonlarınıza etkileri nelerdir?

Aşağı Doğu Yakası’nda 100 yılı aşkın bir süredir faaliyet gösterdiğimiz için müşterimiz olan birçok müzisyen ve ünlü de dahil olmak üzere sanatçılarla doğal bir bağımız var. Babam Harvey, yaratıcılık açısından zengin bir semtte, müziğe olan tutkusunu Moscot ile birleştirerek Moscot Music’i kurdu ve hem gelecek vadeden hem de ünlü müzisyenler dünya çapındaki mağazalarımızda sahne aldı. Müzik, markamızın benzersiz tarzı ve estetiğiyle örtüşen yaratıcı ve bağımsız ruhu yansıtıyor.

Yaklaşan 2025 yılı için Moscot’tan yeni işbirliği, lansman veya koleksiyon sürprizleri beklemeli miyiz?

2025 yılında 110. yılımızı heyecan verici sürprizler, yeni lansmanlar ve taze ürünlerle kutlayacağız!

Türkiye’de distribütörlüğünüz aracılığıyla temsil ediliyorsunuz. Bu işbirliğinizi ve Moscot’un Türkiye pazarındaki konumunu nasıl değerlendirirsiniz?

Türkiye’de Moscot hikayesini paylaşmamıza yardımcı olan harika ortaklarımız var. Bizi, Moscot çerçeveleri sunan ve hikayemizi müşterilerine aktaran benzer düşünen perakendeciler ve gözlükçülerle buluşturdular. Moscot taktığınızda gözlükten daha fazlasını taktığınızı, NYC’nin, tarihin ve ailenin bir parçasını taktığınızı söylemekten hoşlanıyoruz.

Uluslararası optik fuarlarında katılımcı olmak dünya çapındaki marka bilinirliğinize ne ölçüde katkı sağlıyor?

Değerlerimizle örtüşen ve markamızı bizi yansıtacak şekilde düzenleyen küresel ortaklar buluyoruz. Ayrıca, gözlük yaklaşımımızı takdir eden hayranlarımızın olduğu şehirlerde Moscot Mağazaları açıyoruz. Mağazalarımızın yanı sıra Moscot.com ve sosyal medya, hikayemizi paylaşmamıza ve dünya çapında marka bilinirliğini artırmamıza yardımcı oluyor.

Türkiye’de Silmo ortaklığı ile 11. kez gerçekleştirilecek olan Silmo İstanbul Optik Fuarının gelişimini ve pazara etkilerini değerlendirir misiniz?

Silmo İstanbul Optik Fuarı, Moscot’un mirasımızı takdir eden ve hikayemizi anlatma konusunda tutkulu olan ortaklarla bağlantı kurmasına yardımcı olmada değerli bir rol oynamaktadır. Bu gibi etkinlikler, markamızın benzersiz niteliklerini anlayan ve Moscot’u değerlerimizle uyumlu bir şekilde temsil etmeye kararlı olan benzer fikirlere sahip perakendecileri bulmak için harika bir fırsat sunuyor.

Kasım 2024

Markus T

Çerçevesiz Asalet

Patentli menteşe sistemleri ve titanyum için renklendirme işlemleri gibi kendi teknolojilerini geliştiren, sayısız ödül sahibi Markus T en yenisini sunuyor.

Alman gözlük markası Markus T, teknik üstünlüğü, gözlük ve tasarım tutkusuyla tanınıyor. Marka, patentli menteşe sistemleri ve titanyum için renklendirme işlemleri gibi kendi teknolojilerini geliştirmiştir ve tüm gözlüklerini yalnızca Almanya’da üretmektedir. Markus T çerçeveleri dayanıklılıkları, rahatlıkları ve esneklikleriyle bilinmektedir ve marka sürekli ilerleme ve yenilik arayışıyla 40’tan fazla tasarım ödülü kazanmıştır. Markanın genel merkezi Almanya’da restore edilmiş bir tahıl damıtma tesisinde yer alıyor ve tesis rehberli turlar aracılığı ile gezilebiliyor. Dünya çapında 70’ten fazla ülkede satılan Markus T, ilk çerçevesiz gözlük koleksiyonu Ease’den iki buçuk yıl sonra yeni Ease Pro’da daha da geliştirdiği çerçevesiz gözlüklerini beğenilere sunuyor. Markanın Kurucusu Markus Temming ile Ease Pro koleksiyonun yeni geliştirilmiş teknik özellikleri ve görünümleri hakkında yapılan röportajı sunuyoruz.

Merhaba Markus, 2019 yılında Ease koleksiyonu ile ilk kez çerçevesiz gözlüklerinizi piyasaya sürdünüz. Çerçevesiz gözlükler Markus T’ye sizce neler kattı?

Titanyum çerçeve alanında uzmanız ve bazı koleksiyonlar için ek malzeme olarak özel olarak geliştirdiğimiz hafif plastik TMi’yi kullanıyoruz. Bu iki malzeme tam kenarlı çerçeveler için idealdir. Bununla birlikte, çerçevesiz gözlükler de bizim için özel bir segment ve ideal olarak Markus T portföyünü ayrı bir koleksiyon olarak tamamlıyor. Bir yandan “az ama öz” anlayışımızı yansıtıyorlar. Çünkü minimum malzemeyle yetiniyorlar, diğer yandan da teknik açıdan sofistike gözlükler konusundaki uzmanlığımızı özetliyorlar.

Çerçevesiz modeller gerçekten de hem üretici olarak sizin için hem de gözlükçüler için zorlu bir iş, değil mi?

Gerçekten de öyle. Çerçevesiz gözlükler kesinlikle üstün bir disiplin olarak tanımlanabilir. Camlar ve çerçeve parçaları için uzun ömürlü, dayanıklı ve aynı zamanda neredeyse hiç görünmeyen bir bağlantı teknolojisi geliştirmek zorlu bir iştir. Tüm teknik karmaşıklığa rağmen, doğal olarak camlamayı gözlükçüler için mümkün olduğunca basit ve kullanışlı hale getirmeyi her zaman göz önünde bulunduruyoruz.

Bu yıl bir kez daha çerçevesiz gözlüklere odaklanarak, bu kez yeni Ease Pro koleksiyonunu sunuyorsunuz. Yeni modeller üzerinde ne kadar süre çalıştınız ve seride kaç model var?

“Daha az gözlük görünümü, daha fazla çaba” buraya oldukça uyan bir formül diye düşünüyoruz. Çok fazla detaylı çalışma, bizim için heyecan verici bir görevdi. Ancak zaman zaman strese girmemize de sebep oldu. Toplamda, tamamen ikna olduğumuz bir koleksiyona sahip olana kadar birleştirme tekniklerini ve ek tasarım öğelerini geliştirmek yaklaşık iki buçuk yılımızı aldı. Ease Pro 20 cam şekli ile başlıyor. Çünkü çerçevesiz bir koleksiyonla, gözlükçü temelde cam şeklini tasarlamakta özgürdür.

Neden yeni modelleri mevcut Ease koleksiyonuna eklemediniz?

Bir şekilde koleksiyonla yeni şekiller geliştirmekten bir adım öteye gidebileceğimizi hissettik. Görsel ve teknik olarak daha da fazlasını yapabileceğimize inandık. Çoğu zaman olduğu gibi, mükemmellik arzumuz bizi harekete geçirdi. Sürekli olarak Almanya’da üretim yapıyor olmamız, geliştirme ve kalitenin kelimenin tam anlamıyla “avucumuzun içinde” olduğu anlamına geliyor. Müşterilerimize yakınız. Gözlükçü müşterilerimizin yanı sıra Gütersloh-Isselhorst’taki şirket tesisimizde bulunan Markus T marka mağazamız aracılığıyla son müşteriye de yakınız. Bu sayede müşteri geri bildirimlerini ve ihtiyaçlarını doğrudan test edebiliyor ve uygulayabiliyoruz. Ease ile teknolojideki potansiyelin farkına vardık ve Ease Pro ile tasarımda da yeni bir çığır açtık.

Ease Pro’yu Ease’den tam olarak ayıran nedir?

Farklı olan sadece genel görünüm değil, aynı zamanda camlama teknolojisidir. Henüz piyasada bulunmayan benzersiz bir kombinasyon geliştirdik. Ease çift delikli plastik manşonlarla sırlanırken, Ease Pro’nun sırlama teknolojisi ek manşonlardan vazgeçiyor ve filigran titanyum parçaların gücüyle çalışıyor. Özel bir mekanizma sayesinde, bağlantı parçaları birbirlerine kilitlenerek, yalnızca aletler yardımıyla örneğin yeniden camlama için yeniden serbest bırakılabilen kesinlikle güvenli bir bağlantı oluşturuyor.

Bu durum camların tasarımını da etkiliyor mu? Görsel olarak değişen bir şey var mı?

Köprü ve şakaklar bizim tercih ettiğimiz malzemeden, yani titanyumdan yapıldı. Bireysel bir tasarım için daha fazla seçenek sunan Ease Pro için kasıtlı olarak daha az hassas bir görünüm tercih ettik. Biraz daha fazla malzeme, renk ve eklentilerle vurgulanabilen daha cesur bir tasarım dili, Ease Pro koleksiyonunu yansıtıyor. Ayrıca Markus T’de her zaman olduğu gibi bu koleksiyonda da renk paletinin zenginliği öne çıkıyor. Temel model, on bir titanyum rengimizin yanı sıra altın, pembe altın ve yeni, zarif platin kaplamalı yüksek kaliteli PVD 24 karat değerli metal kaplama ile sunuluyor.

Biraz daha göz alıcı bir şey isteyenler için çerçevesiz Ease Pro modelleri silikon bir halka ile yükseltilebiliyor. Bunlar hangi renklerde mevcut?

Evet, Ease Pro modelleri silikon bir halka ile yükseltilebiliyor. Cam yivin içinde yer alan silikon halkayı şeffaf, mavi, bordo ve siyah renklerde sunuyoruz. İnce renk vurgusu, çerçevenin çerçevesiz karakterinden vazgeçmeden camın şeklinin vurgulanmasını sağlıyor.

Peki yeni koleksiyonda başka hangi özellikler öne çıkıyor?

Her bir cam şekli için ayrı eklentiler tasarladık. Bu poliamid eklentiler de camın etrafına yerleştirilir, lens oluğuna tutunur ve kolayca değiştirilebilir. Cama daha çarpıcı bir çerçeve kazandırırken, şekil ve renkle oynuyorlar.

Kaynak: Spectr

Ekim 2024

Kaleos

10. Yaşını Kutluyor

Tasarım ve şekil odaklı lüks gözlükleriyle öne çıkan Kaleos, sadece güncel kalmayı değil aynı zamanda trendlere öncülük etmeyi hedefliyor.

Kaleos, tasarım, moda ve lüksü bir araya getirerek çağdaş gözlük kavramını yeniden keşfediyor. Moda, yenilik ve kalite Kaleos’a ilham veren ve yol gösteren değerler olsa da markayı öne çıkaran ve başarısını sağlayan yaratıcı yapısıdır. Moda alanındaki zengin deneyimi sayesinde Kreatif Direktör Claudia Brotons, Kaleos gibi lüks bir markanın ihtiyacı olan tüm bilgi, sezgi ve yeteneğin sahibi. Kaleos Studio mühendislik ekibi ise dünyanın önde gelen üreticileriyle işbirliği içinde markanın koleksiyonları için incelikli parçalar, montaj ürünleri, benzersiz asetatlar ve özel cam renkleri tasarlıyor. Bu yıl 10. yaşını kutlayan Barcelona merkezli gözlük markasının başarısında önemli rolü olan Kreatif Direktör Claudia Brotons ile Kaleos’un yeni işbirliği, yeni showroom’u ve inovasyon arayışına olan bağlılığı hakkında yapılan röportajı sunuyoruz.

Kaleos 10. yılını kutlarken stil, kimlik ve yenilikçilik açısından nasıl bir evrim geçirdi? Şimdiye kadarki yolculuğunu şekillendiren kilometre taşlarından bahsedebilir misiniz?

Tasarım bu 10 yıl içinde önemli bir dönüşüm geçirdi. Çağdaş bir şirket olarak sadece güncel kalmayı değil, aynı zamanda öncülük etmeyi de hedefliyoruz. Son derece ileri görüşlü bir ürün sunmak için sürekli olarak tasarım olanakları, trendler ve yenilikçi yapılar üzerine araştırmalar yapıyoruz. Şekle olan sarsılmaz odağımız yıllar boyunca sabit kalmıştır. Tüm tasarım konularının yanı sıra, optisyenlere sunduğumuz hizmetin ve müşterilerimiz ile müşteri hizmetleri arasındaki yakın ilişkinin büyümemizde önemli bir rol oynadığına inanıyoruz. Tüm bunların birleşiminin bizi bugün bulunduğumuz yere getirdiğine ve bugüne kadarki yolculuğumuzu kesinlikle şekillendirdiğine inanıyoruz.

Kaleos’u Hey ile işbirliği yapmaya iten şey neydi ve bu ortaklık markanın kapsayıcı The Beautiful Shape (Güzel Şekil) felsefesiyle nasıl örtüşüyor?

Farklı sinerjilere ve iki farklı taraftan gelen katma değer ve ilhama inanıyoruz. Hey, grafik tasarım ve illüstrasyon alanında uzmanlaşmış, görsel dil sanatında ustalaşmış yaratıcı bir stüdyo. Renk kullanımı ile çarpıcı görsel kodlarıyla tanınıyorlar ve bu konudaki uzmanlıklarının marka Dna’mız olan The Beautiful Shape’in geliştirilmesine çok güzel bir katkı sağlayacağını düşündük. Hey x Kaleos gözlükleri, Hey’in renkli çizimlerinin eğlenceli özünü çağrıştırırken teknik olarak da oldukça karmaşıklar diyebilirim. Bu işbirliği her iki markanın özünü yani şekle odaklı sıra dışı görsel kod anlayışını mükemmel bir şekilde bir araya getiriyor.

Yeni showroom, gözlük koleksiyonlarınızın tasarımının ötesinde Kaleos’un yenilik ve yaratıcılığa olan bağlılığını sizce ne şekilde yansıtıyor?

Yeni showroom’umuz tamamen yeniliğe, yaratıcılığa ve marka Dna’mıza olan bağlılığımızla yakından ilişkili diyebilirim. Özgünlük soluyan nesnelerle çevrili olmak bizim için çok önemliydi. Özel şekillere sahip tasarım nesneleri günlük hayatımızın bir parçası haline geliyor. Evde, ofiste, showroomumuzda, her yerde. Tasarım ve şekiller Kaleos’un temelidir. Bu sebeple showroom’umuzu yenilerken ki görüşümüz, alanının temellerimizle uygunluğunun zorunluluğuydu.

Kaleos gelişmeye devam ederken, marka için hangi değerler ve ilkeler sabit kalıyor? Bu değerler tasarım sürecini nasıl etkiliyor?

Daha önce de belirttiğim gibi, tasarım ve şekiller bizim temelimizi oluşturuyor. Modern bir şirket olarak zamana da ayak uydurmak zorundayız. Her zaman şekle odaklanan yenilikçi ürün tasarımları sunabilmek için sürekli olarak tasarım önerileri, trendler ve yeni yapılar arayışındayız.

Kaleos ile ilgili bizleri yakın gelecekte bekleyen sürprizler nelerdir? Yeni işbirlikleri düşünüyor musunuz?

Evet, aslında Kaleos olarak daha önce hiç yapmadığımız ve bizi şimdiden çok heyecanlandıran bir süper limited edition koleksiyon üzerinde hazırlıklara başladığımızın haberini verebilirim. Ancak maalesef şimdilik bu kadarını söyleyebilirim.

Kaynak: 20/20 Europe

Eylül 2024

Materialise

3D Baskı ile Gözlüğün Geleceği

Avrupa’nın en prestijli 3D baskı gözlüklerini en yeni teknolojilere dayanarak üreten Materialise Eyewear; güvenilir, tekrarlanabilir ve ölçeklenebilir kaliteyi son 10 yıldır sunmaya devam ediyor.

Materialise Eyewear, gözlüklerin geleceğini 3D baskı teknolojiyle kucaklıyor. 3D baskılı gözlükler alanında Avrupa’nın en prestijli yenilikçilerinden biri olan Materialise, 10 yıldır bu alanda büyük inovasyonlara öncülük ederek sayısız ödülün sahibi oldu. Tasarım özgürlüğü ve daha sürdürülebilir, talep üzerine üretimin birleşerek iş çevikliğinde son noktayı sunduğu Materialise dünyasını keşfetmeye hazır olun. Materialise Eyewear gözlük için 3D baskı konusundaki sofistike bilgisi ve özel üretim hatlarıyla, yaratıcılığı ve yeniliği güvenle ortaya çıkarmak ve müşterilere mümkün olan en zengin deneyimi sunmak için ihtiyaç duyulan avantajı sağlıyor. Materialise Eyewear’de Katmanlı Üretim Giyilebilir Ürünler Küresel İş Stratejisi Yöneticisi Alireza Parandian ile marka hakkında yapılan röportajı beğenilerinize sunuyoruz.

Materialise Eyewear’de 3D baskılı gözlüklerin gelişimine dayanan yolculuğunuzu okurlarımız için özetleyebilir misiniz?

3D baskı uygulamasıyla ilgilenen şirketlerden gelen çok sayıda talebe yanıt olarak 2014 yılında Materialise imzası altında gözlük üretmeye başladık. Hoet ile yakın işbirliği yaparak 3DP’nin tasarım ve üretim özgürlüğü olmak üzere iki temel faydasını araştırdık. Amaç, bu değer önermelerine dayanarak sektörün benimsemesine ilham vermek, bir dijital zanaatkarlık hareketi başlatmak ve yatırım ile zorluk döngüleri yoluyla sektör beklentilerini karşılamak için kaliteyi kademeli olarak iyileştirmekti. 2016 yılında Oxydo By Safilo ile Giyilebilir Heykeller üzerinde işbirliği yaptığımızda, karmaşık heykelsi unsurları geleneksel İtalyan tasarımlarıyla harmanlayarak 3DP’ye olan güveni artırdık. 2018’de ayrıca 3DP metal ile portföyüne lüks malzemeler ekledik ve markalara daha parlak yüzeyler için seçenek sunduk. Daha sonra biyo-bazlı malzemeler gibi yeni sürdürülebilir malzemeleri içerecek şekilde genişleyerek, 2020 civarında akıllı teknolojinin ihtiyaçlarıyla uyumlu akıllı gözlük girişimlerini duyurduk.

3D baskılı bir koleksiyon sunmak isteyen optik sektöründeki ortaklara sunduğunuz hizmetler nelerdir?

Üretim hizmetlerimiz, iş ortaklarımıza standart bir işe alım süreci sunarak gözlük için Katmanlı Üretim (KÜ) olanaklarını keşfetmeleri için sorunsuz bir yol sağlıyor. Gözlük katmanlı üretimindeki kapsamlı uzmanlığımızdan yararlanarak, verimlilik ve etkinlik sağlamak için yıllar içinde sürecimizi geliştirdik. Bu standart yaklaşım, iş ortaklarının 3D baskıyı gözlük koleksiyonlarına entegre etmenin potansiyel faydalarını keşfetmeleri ve anlamaları için temel bir adım olarak hizmet ediyor. Standart işe alıştırma sürecimize ek olarak, her bir markanın kendine özgü ihtiyaçlarını ve kalite standartlarını karşılayacak şekilde uyarlanmış özel işe alıştırma hizmetleri de sunuyoruz. Bu kişiselleştirilmiş yaklaşım, deneyimli satış mühendisleri ve üretim uzmanlarından oluşan özel bir ekip tarafından yönlendiriliyor. Yakın işbirliği ve ayrıntılara gösterilen özen sayesinde, sunduğumuz hizmetleri her markanın özel gereksinimleri ve tercihleriyle tam olarak uyumlu hale getirmeye çalışıyoruz. Bu özel yaklaşım, iş ortaklarının ihtiyaç ve beklentilerini tam olarak karşılayan özelleştirilmiş bir deneyim elde etmelerini sağlıyor. Ayrıca, dijital deneyim olsun ya da olmasın, gözlük koleksiyonları için bir dizi kişiselleştirme seçeneği de sunuyoruz.

Yakın zamanda geliştirdiğiniz koleksiyonlardan ve arkasındaki inovasyon ile tasarım çalışmalarından bahsedebilir misiniz?

İnanılmaz derecede ince ve hafif koleksiyonları için biyo-bazlı bir malzeme seçen weareannu ile işbirliği yaptık. Kullandığımız biyo-bazlı malzeme son derece yüksek darbe direnci sunuyor ve çok güzel renkler, sessiz tonlar, canlı ve pastel renkler elde edebiliyorsunuz. Odette Lunette’i 2023 yılında Silmo d’Or ile ödüllendirilen çocuk gözlükleri için de aynı malzemeyle destekledik. Yohji Yamamoto, koleksiyonunda sınırlı sayıda çok benzersiz heykelsi çerçeveler yapmak istedi ve bunlar Mido 2024’te tanıtıldı ve işbirliğine önümüzdeki yıllarda da devam edeceğiz. Akıllı gözlüklerin tüketici segmentinde, teknolojileri için Silmo d’Or ile ödüllendirilen Morrow ile yoğun bir işbirliği yaptık. Şu anda ölçekli kişiselleştirme sunan çok sayıda perakendeci ile çalışıyoruz.

Yarı saydam malzemeler ile geçtiğimiz yılın sonuna doğru çalışmaya başladınız. Halihazırda yarı saydam tasarımlar yapıyor musunuz ve bu malzemeyle üretim yapmanın farkları nelerdir?

Ticari öncesi aşamadayız ve bu teklifi geliştirmeye devam ediyoruz. Yeni yarı saydam malzeme, biyo-uyumluluk, termal esneklik ve darbe direnci testleri de dahil olmak üzere, yerleşik gözlük malzemelerinin altın standardına karşı 50’den fazla farklı malzemenin beş yıllık kapsamlı denemesinin sonucudur. Bu 50 malzemeyi inceledikten sonra pazara sunmak için yarı saydam malzemeyi seçtik. Fikrimiz asetatla rekabet etmek değil, ancak bu malzeme geleneksel üretim teknikleriyle çoğaltılması imkansız olan karmaşık şekiller, girift yapılar ve dokularla oynama yeteneği sunarak tasarımcıların asetatla mümkün olanın ötesine geçmesine olanak tanıyor. Ürün pazarına uygunluğundan emin olmak için şu anda ortaklarla birden fazla proje üzerinde çalışmaktayız.

3D baskıda daha fazla yeni yüzey veya bu alandan başka yeni gelişmeler bekleyebilir miyiz? 3D baskılı titanyum veya diğer metallerle çalışıyor musunuz?

Evet gelişmeleri bekleyebiliriz. Yarı saydam ile gözeneksiz, pürüzsüz ve yarı saydam yüzeylere sahip olmayı bekliyoruz ve karmaşıklık açısından derinlik oluşturmak için katmanlar ekleyebiliriz. Dokularda, Materialise yazılımıyla özel dokular geliştiren uzman bir tasarımcı ve mühendis ekibimiz var. Ekibimiz, aynı çerçeveye birden fazla renk eklemek için bir araya getirilebilen bileşenler kullanılarak çeşitli çerçevelere uygular. Titanyum veya diğer metaller için de evet çalışıyoruz diyebilirim. Titanyum, McLaren ile Silmo d’Or 2018 ödülünü alan ve 2022 Porsche 50Y yıldönümü çerçeveleri gibi diğer lüks koleksiyonlarla gerçekleştirdiğimiz zanaatkar bir manuel bitirme işlemi ile birlikte sunduğumuz ana değerli metaldir. 3D baskının esneklik ve verimlilik sunabilen bir teknoloji olarak kendini kanıtladığını düşünüyoruz. Sürdürülebilirlik önemli bir gündem maddesi haline geldiğinden, 3D baskının gözlükte benimsenmesinin önümüzdeki yıllarda güçlü bir şekilde devam etmesini bekliyoruz. Görünüm ve his açısından yeni olanaklar sundukları için yeni malzemelerimizin bu büyümeyi desteklemesini bekliyoruz.

Kaynak: 20/20 Europe

Ağustos 2024

Mazzucchelli 1849

Mazzucchelli 1849

175 Yıllık Miras

Mazzucchelli, 175 yıllık mirasının odağına sürdürülebilirliği yerleştirdi. Artık yüksek kalite ve estetik ile yetinmeyen şirket, yeni üretim tesisiyle çevre dostu faaliyetlerini genişletiyor.

Santino Mazzucchelli’nin hayvan boynuzu, kemik ve kaplumbağa kabuğundan tarak ve düğme üretmek üzere küçük bir fabrika açmasının üzerinden 175 yıl geçti. Bu 175 yıl boyunca bu küçük fabrika büyüdü ve potansiyelini anlayan Mazzucchelli ailesinin üyelerinin öngörüleri ve fikirleri sayesinde nesilden nesile geçerek son derece sofistike bir uzmanlığa sahip, özellikle gözlük pazarında kullanılan selüloz asetat granül ve levhalarının üretim ve dağıtımında dünya lideri olan uluslararası bir şirket haline geldi. Mazzucchelli 1849, selüloz asetat üretim endüstrisinde işçiliği ve yenilikçiliği ile dünya çapındaki şöhretini her geçen yıl daha da artıyor. Şirket 175. kuruluş yıldönümünü kutlarken, Grup Ürün Geliştirme Müdürü Elena Orsi Mazzucchelli’nin sürdürülebilir malzemelerin geliştirilmesi ve stratejik genişleme vizyonu hakkındaki röportajını sunuyoruz.

Mazzucchelli 1849’un mirası altı nesli kapsıyor. Şirket, hızla gelişen bir pazarda geleneğin ve zanaatkarlığın korunmasını yenilikçilik dürtüsüyle nasıl dengeliyor?

Bu soru ciddi bir değerlendirmeyi hak ediyor. Bazen doğal olarak gelen bir zihniyet ve iş yaklaşımını açıklamak kolay değildir. Mazzucchelli modernite geleneğini korur, bu şirkete aktarılan ailenin varoluş biçimidir. Mazzucchelli’nin faaliyetleri zaman içinde değişmiştir, ancak ürettiklerimizin kalitesine odaklanma değişmemiştir ve her şeyden önce, her zaman olduğu gibi bizi öteye bakmaya yönlendiren itici güçtür. Sadece pazarı deşifre etmek ve anlamak değil, esas olarak bir adım önde olmak gerekir. Ölçüp biçmeli ve zor seçimler yapmalısınız ama sonra yaptığınız şeye inanmalı ve kararlılıkla uygulamalısınız. Günümüzde değişimler çok şiddetli, hızlı ve etkili olabiliyor. Uyumlu bir ekiple çalışmak elzem hale geliyor. İnsan figürünün kilit rolüne inanıyorum, şirkette yer alan insanların kalitesi kesinlikle fark yaratıyor. Çok yönlü sürdürülebilirlikle ilgili hususlar ele alınırken kişinin ve zanaatkarlığın merkeziliği korunmalıdır.

Mazzucchelli 1849’un bu yıl yeni bir üretim tesisi açacağını biliyoruz. Bu genişlemenin arkasındaki motivasyon, getireceği teknolojiler hakkında ve yeni tesisin şirketin gelecek vizyonuyla nasıl örtüştüğüyle ilgili ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?

Yeni tesisimizi açmak özellikle yenilenebilir kaynaklardan enerji kullanmak ve çok daha düşük enerji tüketimi, daha düşük su tüketimi, daha düşük proses atığı ve daha yüksek üretim verimliliğine sahip olmak için süreçlerimizi yeniden tasarladığımız anlamına geliyor. Bu tasarı, tamamen yeniden tasarlanmış yeni makineler, yüksek düzeyde otomasyon ve yenilikçi bir üretim süreci kontrol sistemi sayesinde gerçekleşmektedir. Sürdürülebilirlikten bahsetmek aynı zamanda daha düşük çevresel etkiye sahip çözümler bulmak anlamına da gelir.

Bu nedenle, süreçlerimizde ortaya çıkan selüloz asetat atığını arıtabilecek ve tedarikçimiz Eastman’ın kimyasal geri dönüşüm tesisinde geri kazanılmak üzere Atık Sonu’na dönüştürebilecek bir Atık Geri Kazanım Merkezi inşa etmeyi planladık. Bu döngüsel asetat atığı geri kazanım süreci müşterilerimize de sunulabilir ve şu anda çöp sahasına gönderilen küresel atık miktarlarının azaltılmasına yardımcı olabilir.

Şirket sürdürülebilirliği kurumsal yönelimine nasıl dahil ediyor ve özellikle M49 biyoplastik gibi sürdürülebilir malzemeler geliştirme konusunu detaylandırır mısınız?

Son yıllarda gerçekleştirilen yatırımların çoğu, çevre üzerinde daha iyi bir etkiye sahip olmak için süreçler, malzemeler ve teknolojilerdeki iyileştirmelere yöneliktir. Bunlardan biri, formülü klasik formülasyonun fiziksel mekanik özelliklerini güçlü bir eko-sürdürülebilirlik özelliği ile birleştiren Mazzucchelli biyoplastiği M49’dur. Geleneksel plastikleştiricinin yerini bitkisel kökenli bir plastikleştirici çözeltisi almış, böylece M49 kayda değer bir biyo-bazlı içeriğe sahip bir biyoplastik haline gelmiştir. Mazzucchelli’nin sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığının çok daha yeni bir örneği, ABD’li Eastman şirketi ile 2020 yılında başlayan işbirliğidir. Bu işbirliğinin ardından Mazzucchelli, hammaddeyi yeniden elde etmek için plastik atıkları birincil moleküllere dönüştüren Karbon Yenileme Teknolojisi adı verilen bir süreçle üretilen yenilikçi bir pul olan Acetate Renew™ ile yapılan levha üretimini üretimine eklemeye karar verdi.

Mazzucchelli 1849, dünya çapında en iyi şirketlerden bazılarıyla işbirliği yapmasıyla tanınıyor. Başarılı işbirliklerinden örnekleri ve bu ortaklıkların şirketin başarısına nasıl katkıda bulunduğunu paylaşabilir misiniz?

Sistem entegrasyonundan yeni ürünlerin geliştirilmesine kadar inovasyon ve iyileştirme programlarını ve projelerini paylaşmaya çalışan tüm müşterilerimizle işbirliği yapıyoruz. Plastik malzeme üretiminde dünyanın en önemli şirketlerinden biri olan ve kimyasal geri dönüşüm süreçlerinde ön sıralarda yer alan ana hammadde tedarikçimiz Eastman Chemical ile yaptığımız işbirliğinden gurur duyuyoruz. Eastman ile işbirliği, işletmelerimizin sürdürülebilirliğini artırma yönünde ilerleyen döngüsel bir atık ve atık geri kazanım süreci oluşturmamızı sağlayacaktır.

Mazzucchelli 1849 selüloz asetat üretim endüstrisinin geleceğindeki rolünü nasıl öngörüyor ve şirket ortaya çıkan zorluklar ile fırsatlara uyum sağlamak için hangi adımları atıyor?

Mazzucchelli selüloz asetat dünyasında önemli bir rol oynamaya devam etmek istiyor. Mazzucchelli, gözlük pazarında, özellikle de sadece üst düzey gözlüklerde çalışanlar için en önemli referanstır ve olmaya da devam etmek istemektedir. Bu nedenle sadece tasarım ve renk varyasyonlarında değil, üretim ve tedarik zinciri entegrasyonu söz konusu olduğunda malzeme ve süreçlerde de yenilikçiliği garanti etmek önemlidir. Bugün artık estetik ve teknik açıdan eşit bir ürün yapmak yeterli değil; malzeme sürdürülebilirliği, giderek artan yüksek kalite ve giderek artan esnek ve hızlı hizmet ihtiyaçlarına yanıt veren çözümler geliştirmek gerekiyor. Mazzucchelli, ortaya çıkan yeni ihtiyaçlara yanıt vermek için kaynak ve enerji yatırımı yapmaktadır ve yeni fabrika ve atık geri kazanım merkezi yatırımları, attığımız yeni adımlardan sadece birkaçıdır.

Kaynak: 20/20 Europe

Temmuz 2024

Rolf Spectacles

Rolf Spectacles

Çevre Dostluğunun Ötesinde

Premium gözlük markası Rolf, her şeyden önce tutarlılığıyla bilinen bir marka için oldukça cesur bir adım atarak marka kimliğini yeniden keşfetti.

Rolf Spectacles, inovasyon, sürdürülebilirlik ve işçiliğe olan bağlılığıyla gözlük sektöründe öne çıkmaktadır. Tirol Alplerinin kalbinde kurulan Rolf Spectacles, kuruluşundan bu yana gözlüklerde doğal malzemelerin kullanılmasına öncülük ediyor. Marka, yalnızca hafif ve rahat olmakla kalmayıp aynı zamanda doğal dünyanın güzelliğini ve esnekliğini de yansıtan el yapımı çerçeveler hazırlamasıyla tanınıyor. Premium gözlük markası Rolf marka kimliğini her şeyden önce tutarlılığı ve sürdürülebilirliği ile bilinen bir marka için oldukça cesur bir adım atarak yeniden keşfetti. Pazarlama Müdürü ve Kurucu Ortak Christian Wolf yeniden markalaşma ve #planetrolf projesi hakkında yapılan röportajını sunuyoruz.

Merhaba Christian, son birkaç yıl Rolf için nasıl geçti? Ne gibi yenilikler yaptınız?

Son birkaç yıl her marka için zorlu geçti, ancak zor zamanlarda yeniden düşünmeniz gerekir ve biz de öyle yaptık. Bölgesel üretimimiz sayesinde, her zaman teslimat yapabilme gibi büyük bir avantaja sahip olduk ve bu da bu yılları çok başarılı kıldı. Substance koleksiyonu ile portföyümüzü genişlettik ve çok sayıda müşteriye ulaşmayı başardık. Ürün kalitesi, tasarımı, yeniliği, sürdürülebilirliği ve fiyatıyla göz dolduruyor. Fabrikamızda 15 yıldır üretim yaptığımız ve tedarikçilerden büyük ölçüde bağımsız olduğumuz için bu alanda değişiklik yapmamız gerekmedi.

Yeniden markalaşma projenizi başlattınız. Siz de yeni veya farklı olan unsurlar nelerdir?

Rolf 2009 yılında piyasaya sürüldü. On yılı aşkın bir sürenin ardından gençliğimizi korumak, yeni bir heyecan yaratmak ve odağımızı keskinleştirmek için kendimizi yenileme ihtiyacı hissettik. Bunun anahtarı markamızın derinlemesine incelenmesiydi. Bu “yeniden başlatma” temel değerlerimizin tanımlanmasına yol açtı ve şimdi bize yeniden yaratıcılık için daha fazla alan sağlıyor.

Yeni bir logo, yeni bir kurumsal kimlik ve sadeleştirilmiş bir web sitesini başarıyla hayata geçirdik. Sonuçtan gurur ve mutluluk duyuyoruz. Her gün yeni marka kimliğimizle çalışmaktan keyif alıyoruz.

Yeniden markalaşma süreci nasıl gelişti, kurumsal kültürünüz bu süreçte ne kadar rol oynadı?

Yeniden markalaşma sürecinin tamamı, dışarıdan profesyonellerin yardımıyla uyguladığımız geniş kapsamlı ve iyi düşünülmüş bir karardı. Böyle bir süreç için yeni bakış açılarına ve uzmanlığa ihtiyaç duyarsınız. Innsbruck’tan Rabensteiner ajansını seçtik. Deneyimleri, yaratıcılıkları ve sabırları tam da aradığımız şeydi. Ulrike Hirtzberger ile birlikte konumlandırma, rekabet analizi ve diğer kilit unsurları içeren kapsamlı bir marka stratejisi geliştirdik. Daha sonra bu temel üzerinde detaylar üzerinde çalıştık. Sonuçta ortaya yeni bir logodan çok daha fazlası olan değerlerimizi ve vizyonumuzu tam olarak yansıtan bir marka kimliği çıktı: #planetrolf – ‘Rolf. Doğal olarak el yapımı’. Tasarım yaklaşımımız yüksek teknolojiyi geleneksel işçilikle birleştiriyor ve estetik ile işlevselliğe olan tutkumuzun altını çiziyor. Yeniden markalaşma süreci bu unsurları daha da ön plana çıkarmak için bir fırsat oldu. Teknoloji, işçilik, doğa ve tasarım sevgisi yeni marka kimliğimizde ifade ettiğimiz Dna’mızın temel unsurlarıdır.

Yeniden markalaşmanın bir parçası olarak vurgulamak istediğiniz belirli tasarımlar veya tasarım öğeleri var mı?

Rolf, netlik ve sadelikle karakterize edilen zamansız tasarıma odaklanıyor. Tasarımımız uyumlu bir tasarım dili ile karakterize edilir. İyi tasarımın içten başladığına, kafadan geçtiğine ve kalbe dokunduğuna inanıyoruz. Estetik ve teknoloji eşit derecede önemlidir. Rolf karmaşıklığı sadeliğe dönüştürür.

Tasarımda abartısızlık kendini nasıl gösterir?

Ürünlerimizin işlevselliğinde ve güzelliğinde. Rolf’ta bir gözlüğü göz alıcı logosundan değil, dengeli şekli ve ince, işlevsel zarafetinden tanırsınız. Gözlüklerimiz, işlevsel tasarımın da güzel olabileceğini kanıtlıyor. Her çerçeve yenilikçi bilgi birikimi ve doğal sadelik içeriyor. Bu unsurlara daha fazla yer vermek ve Rolf markasını ürünlerimiz için bir çerçeve olarak güçlendirmek yeniden markalaşmamızın temelini oluşturdu.

Yeniden markalaşma, koleksiyonların uyarlanmasını veya genişletilmesini de içeriyor mu?

Kesinlikle evet. Mevcut koleksiyonlarımızı korumanın yanı sıra sürekli olarak yeni ürünler ve koleksiyonlar sunacağız. Son olarak Fusion koleksiyonumuzu sunduk. Bu koleksiyon teknik uzmanlığımızı doğal malzemelerle birleştiriyor ki bizim için gerçek bir dönüm noktasıdır. Bu amaçla, makinelerimizin modernizasyonuna yatırım yaptık. Bu yatırım, yüksek teknolojiye, yeniliğe ve bağımsızlığa olan bağlılığımızın altını çiziyor.

Peki #planetrolf ne anlama geliyor?

Yenilik, statükoyu sürekli sorgulama ve yenilenebilir hammaddelerden yüksek kaliteli ve dayanıklı gözlük üretme taahhüdümüz. Açık ve şeffaf bir şekilde iletişim kuruyor ve neyi sürdürülebilir ve dürüst ürünler olarak gördüklerine karar vermeyi ortaklarımıza ve müşterilerimize bırakıyoruz. Sürdürülebilirlik yaklaşımımız, harici organik veya eko-etiketlere değil, kendi standartlarımıza ve inançlarımıza dayanmaktadır. Ürünlerimizle özdeşleşebilen herkes #planetrolf’te buluşuyor.

Kaynak: Spectr

Haziran 2024