Opka Optik

OPKA OPTİK

Kalitesi ve Etik Değerleriyle Güven İnşa Ediyor

“Silmo İstanbul’un yenilikleri takip etmek, işbirliklerini güçlendirmek ve sektöre dair fikir alışverişinde bulunmak adına büyük bir fırsat olduğuna inanıyorum.”

Merhaba Kadir Bey. Kendinizi okurlarımıza tanıtarak, sektöre giriş süreciniz ve bugüne kadar edindiğiniz tecrübelerden kısaca bahseder misiniz?
Merhaba. Ben Kadir Avşar, 1981 yılında İstanbul’da doğdum. Optik sektörüne 1998 yılında henüz 17 yaşındayken adım attım. O günden bu yana sektörün farklı kademelerinde görev alarak tecrübe kazanma imkanı buldum. 28 yıllık çalışma hayatımda sadece bir kez iş değiştirdim, o da çalıştığım firmanın faaliyetlerini sonlandırması sebebiyle gerçekleşti. Bu uzun yolculuk boyunca sabır, sebat ve istikrar benim için daima vazgeçilmez değerler oldu. Sektörün önde gelen cam markalarında satıştan yönetime uzanan çeşitli sorumluluklar üstlendim. Her görevimi büyük bir titizlik ve bağlılıkla yerine getirmeye çalıştım.

Opka Optik’i kurma kararını nasıl verdiniz? Kuruluş hikayenizi paylaşabilir misiniz?
Uzun yıllara dayanan saha deneyimim ve güçlü marka ilişkilerim sayesinde artık kendi yolumu çizme zamanı geldiğini düşündüm. Sektörde edindiğim bilgi birikimi ve güvene dayalı ilişkileri bir çatı altında toplayarak Opka Optik’i 2024 yılında kurdum. Kuruluş sürecinde hedefim yalnızca ticari bir yapı kurmak değil; etik, kalite odaklı ve sürdürülebilir bir iş modeli oluşturmaktı.

Henüz geçtiğimiz yıl kurulmasına rağmen Opka Optik ile hızlı bir yükseliş gösteriyorsunuz. Bu başarının temelinde neler var?
Her ne kadar Opka Optik 2024 yılında kurulmuş olsa da aslında bu başarının arkasında uzun yıllara dayanan bir birikim var. Optik sektöründe 28 yıldır aktif olarak çalışan biri olarak hem müşterilerimle hem de iş ortaklarımla kurduğum güvene dayalı ilişkiler bugün geldiğimiz noktada en büyük gücümüz oldu. Ayrıca, işin en başında Optiswiss gibi kaliteli ve güvenilir bir markayla yola çıkmak bizim için büyük bir avantajdı. Ürün kalitesi ve markaya duyduğum güven, bu süreci çok daha sağlam temellere oturtmamızı sağladı. Güvenilirlik, şeffaflık ve kaliteli hizmet anlayışımız sayesinde kısa sürede güçlü bir konum elde ettik ve uzun vadeli işbirliklerine odaklanarak ilerlemeye devam ediyoruz.

Opka Optik için İsviçre merkezli Optiswiss ile işbirliğine sizi yönelten temel unsurlar nelerdir? Distribütörlük süreciniz nasıl başladı?
Kariyerimin belirli bir döneminde Optiswiss ürünlerini sahada aktif olarak satma fırsatım olmuştu. Markaya olan güvenim o yıllara dayanır. Hem ürün kalitesi hem de olumlu müşteri geri bildirimleri beni gerçek anlamda etkilemişti. Kendi işimi kurmaya karar verdiğimde de hiç tereddüt etmeden ilk adımı Optiswiss ile atmak istedim. Çünkü sadece firmamın değil, sektörün de böyle bir kalite ve güvenilirlikteki markaya gerçekten ihtiyaç duyduğunu düşünüyordum. Distribütörlük süreci de zaten bu geçmişe uzanan güven ve karşılıklı anlayışla başladı. Bugün geldiğimiz noktada bu işbirliği bizim için sadece bir ticari ortaklığın ötesine geçerek, ortak bir vizyonun parçası haline geldi diyebilirim.

Optiswiss markasının genel nitelikleri ve üretim anlayışından bahseder misiniz? Sizce markayı benzerlerinden ayrıştıran özellikleri nelerdir?
Optiswiss, 1937 yılında İsviçre’de kurulmuş, üretiminin tamamını %100 İsviçre’de gerçekleştiren, yüksek mühendislik ve kalite standartlarına sahip bir markadır. Optiswiss, kalite, sürdürülebilirlik ve inovasyona odaklanan birinci sınıf bağımsız bir İsviçre markasıdır. Tüm üretim süreçleri ISO kalite yönetim sistemlerine uygun şekilde yürütülmekte olup, pek çok aşamada bu standartların da üzerinde hassasiyet ve toleranslarla çalışmaktadır. Optiswiss “Swiss Made” kalite anlayışını sadece bir etiket olarak değil, üretimin her aşamasında benimseyen bir yapıya sahiptir. Basel’de bulunan üretim tesisinde %100 yenilenebilir enerji kullanılmaktadır. Son teknoloji otomasyon ile her gün binlerce cam yüksek hassasiyet ve kalitede üretilmektedir. Markayı benim için özel kılan ise sadece teknik yeterliliği değil, aynı zamanda bu yüksek kalite anlayışının sahaya ve kullanıcıya yansıma şeklidir. Premium segmentte güvenilir bir çözüm ortağı arayanlar için Optiswiss’in gerçek anlamda çok güçlü bir alternatif olduğunu düşünüyorum.

Markanın AR-GE ve inovasyon yatırımlarına büyük önem verdiğini biliyoruz. Bu teknoloji odaklı yaklaşım sahaya nasıl yansıyor?
Optiswiss inovasyonu sadece ürün geliştirme olarak değil, temel vizyonu olarak görüyor. Bu bağlamda AR-GE’ye her yıl ciddi oranlarda bütçe ayırarak, cam ve kaplama teknolojilerinden kişiselleştirilmiş çözümlere kadar birçok alanda sektöre öncülük ediyor. Bu teknoloji odağı sayesinde Optiswiss, sadece kaliteli ürün sunmakla kalmıyor; optik profesyonellerin güvenle önerdiği, kullanıcıların da uzun vadede memnuniyet duyduğu çözümler sunuyor.

Türkiye pazarına özel geliştirmeyi düşündüğünüz ürün ya da hizmet modelleri var mı?
Türkiye pazarı dinamik ve oldukça rekabetçi olduğundan ürün çeşitliliğini genişletme ve lokal ihtiyaçlara uygun çözümler sunma konusuna son derece önem veriyoruz. İlerleyen dönemlerde özellikle tüm indekslerde üretilerek küresel ölçekte fark yaratan Optiswiss SMYLE miyopi kontrol camlarını ve yeni geliştirilmiş progressive tasarımları ön plana çıkarmayı hedefliyoruz.

Opka Optik olarak iş ortaklarınıza sunduğunuz hizmetlerde sizi farklılaştıran özellikler nelerdir?
Sahadan gelen biri olarak, iş ortaklarımızın günlük operasyonlarda karşılaştığı zorlukları ve gerçek ihtiyaçlarını çok iyi anlayabiliyorum. Bu sayede Opka Optik’te sadece ürün değil, aynı zamanda çözüm sunan bir yapı oluşturduk. En hızlı ve en güvenilir hizmetleri hem satış hem de satış sonrası sunmaya odaklanıyoruz. Siparişten teslimata, teknik destekten müşteri iletişimine kadar her aşamada ulaşılabilir ve çözüm odaklı olmaya özen gösteriyoruz. Karar alma süreçlerimizin temeli ise şeffaflık ve karşılıklı güven esaslarına dayanmaktadır. İş ortaklarımızla uzun vadeli, sürdürülebilir ilişkiler kurma hedefinde olduğumuzdan hem onların hem de son tüketicinin memnuniyetini en önemli başarı kriterimiz olarak görüyoruz.

Önümüzdeki döneme dair hedefleriniz neler? Yeni yatırımlar, işbirlikleri ya da ürün grubu genişletme planlarınız var mı?
Kısa vadede, distribütörlüğünü üstlendiğimiz Optiswiss markasının Türkiye genelinde bilinirliğini ve erişimini artırmak öncelikli hedefimizdir. Bu doğrultuda daha geniş bir bayi ağı oluşturmak, saha etkinliğimizi artırmak ve optik profesyonellerine birebir temasla destek vermek istiyoruz. Orta ve uzun vadede ise ürün portföyümüzü yeni ürün gruplarıyla zenginleştirmeyi ve sektörde ihtiyaç duyulan özel çözümleri pazara sunmayı planlıyoruz. Özellikle kişiselleştirilmiş cam çözümleri, yeni nesil kaplama teknolojileri ve özel segment camlar konusunda yeni işbirliklerine açık bir strateji izliyoruz. Bunun yanı sıra, müşteri memnuniyetini artıracak dijital altyapılar, satış sonrası destek sistemleri ve lojistik verimlilik üzerine de yatırım yapmayı planlıyoruz. Hem ürün çeşitliliği hem de hizmet kalitesi anlamında kendimizi sürekli geliştirmeye ve fark yaratmaya kararlıyız.

Otuz yıla yaklaşan deneyimizle genç girişimcilere ve sektöre yeni adım atanlara ne gibi tavsiyeler verirsiniz?
Bu sektör sabır, özveri ve güven ister. İşinizi sevin, dürüst olun ve sözünüzün arkasında durun. Kısa vadeli hedeflerin ötesine geçip, uzun vadeli planlarla ilerlemek çok kıymetlidir. Önereceklerimin en değerlisi “işinizi severek yapın, etik ilkelere sadık kalın ve güven inşa etmekten asla vazgeçmeyin” olacaktır.

Silmo İstanbul Optik Fuarı hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Fuarın sektöre katkılarını nasıl değerlendirirsiniz?
Silmo İstanbul Optik Fuarı’nın optik sektörümüz için oldukça önemli bir organizasyon olduğunu düşünüyorum. Hem ulusal hem de uluslararası oyuncuların bir araya gelmesini sağlaması açısından son derece kıymetli buluyorum. Silmo İstanbul’un yenilikleri takip etmek, işbirliklerini güçlendirmek ve sektöre dair fikir alışverişinde bulunmak adına büyük bir fırsat olduğuna inanıyorum.

Değerli röportajınız için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes ile ilgili yorumlarınız nelerdir?
Sektöre değer katan yayınlar arasında ilk sırada yer aldığınızı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Gerek içerik kaliteniz gerek güncel ve doğru bilgilendirme anlayışınızın biz optik profesyonelleri için gerçek anlamda çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Emekleriniz için teşekkür eder, başarılarınızın devamını dilerim.

Eylül 2025

Lacivert Optik

LACİVERT OPTİK

Markalaşma Hedefiyle Bir Mağazadan Fazlası…

“Uzun süredir ziyaretçilerinden olduğum Silmo İstanbul Optik Fuarının 12. yılında da profesyonel ve muhteşem bir atmosferde gerçekleşeceğini görmek beni şaşırtmayacak.”

Merhaba Ozan Bey. Okurlarımız için kendinizi biraz tanıtarak, sektördeki kariyerinizin nasıl başladığını paylaşır mısınız?
Merhaba, ben Ozan Calay. 1998 yılı İstanbul doğumluyum. Mesleğe ilk adımımı 2015 yılında lise eğitimimi yarıda bırakıp, bir optik mağazada çalışmaya başlayarak attım. Optik sektörüne olan ilgim çıraklık ve kalfalık yaptığım günlerden itibaren şekillenmeye başladı. 2021 yılına kadar sektörde köklü bir marka haline gelmiş olan bir optik mağazada çalıştım. Bir yandan da yarıda bıraktığım eğitim hayatıma devam ettim. 2021’de askerlik vazifesi sebebiyle işimden ayrıldım ve askerliği tamamladıktan hemen sonra kendi mağazamı açmak için çalışmalara başladım. 2022 yılının Nisan ayında kendi markam Lacivert Optik & Lens ® şirketini kurdum. Aynı yılın Haziran ayında İstanbul’daki ilk mağazamı açtım. O tarihten günümüze 3 yılı aşkın süredir Lacivert Optik & Lens ® çatısı altında mesleğimi icra etmekteyim.

Optik sektöründe genç bir girişimcisiniz. Lacivert Optik hangi motivasyonla doğdu, temel hedefleriniz nelerdir?
Lacivert Optik & Lens ®’i kurarken motivasyonum sektöre layığıyla hizmet etme isteğimin gücünden beslendi. İstanbul’da herkes tarafından ulaşılabilir ve güvenilir bir yerli optik markaya dönüşmek temel hedefimdir. Bu hedefimiz için müşterilerimizin güveni ve memnuniyetini rehber olarak görüp hizmet standartlarımızın sürekli üzerine çıkma gayretindeyiz. Sektörel anlamda büyüme, genişleme ve gelişime açık bir bakış açısına sahip olduğumdan, İstanbul’da herkesin kolayca ulaşabileceği lokasyonlarda mağaza sayımızı artırmayı planlıyorum. Ancak büyümenin, başta yüksek kalite standartlarını koruma amacıyla kontrollü gerçekleşmesi taraftarıyım. Tüm hedeflerimize ulaşmak için %100 müşteri memnuniyetini esas alarak her yeni gün aynı kararlılık ve motivasyonla çalışmaya devam ediyoruz.

Mağazanızda en çok tercih edilen optik ve güneş gözlüğü markaları hangileri? Bu markaların tercih edilmesinde sizce hangi faktörler etkili?
Mağazamızda bulundurduğumuz markalar genelde gözlük kullanıcıları tarafından kullanıcıların güvenini ve beğenisi kazanmış köklü ve bilinirliği yüksek markalardan oluşmaktadır. En çok tercih edilen markalar genelde her sektörde çok popüler olan genel kullanıcı kitlesinin beğenisini kazanmış dünya markalarıdır. Mağazamızda dünya markalarına yer verdiğimiz gibi bazı butik ve el yapımı markalara da yer verip kullanıcılarımızın beğenisine sunmaktayız.  Son yıllarda butik ve el yapımı markalardaki tasarımlara da kullanıcıların ilgisinin giderek artmakta olduğunu belirtmek isterim. Bu artan ilgi açıkçası bizleri de oldukça memnun etmektedir. Çünkü birbirinden farklı tasarımlara ve yenilikçi ürünlere yönelik talep artışının sektörümüze canlılık ve renk kattığını düşünüyorum. Bundan dolayı kuruluşumuzdan itibaren sürekli olarak kullanıcıların ilgisini ve ihtiyaçlarını karşılayacak tasarım markalarına ve koleksiyonlarına da mağazamızda yer vermekteyiz.

Mağazanızda ürün çeşitliliği sunmanın satışlarınıza ve müşteri memnuniyetine katkıları nelerdir?
Her segmentten ürüne yer vermenin önemine inanıyor ve Lacivert Optik’te bu çeşitliliğe en yüksek seviyede özen gösteriyoruz. Gözlük kullanıcılarımıza geniş ürün çeşitliliği sunmak için mağazamızda farklı özelliklere ve fiyat aralıklarına sahip ürün segmentlerini bir arada bulunduruyoruz. Birbirinden farklı ürün segmentlerini bir arada bulundurmamızın gözlük kullanıcılarına ürün seçme konusunda büyük bir kolaylık sağladığını ve memnuniyetlerini artırdığını görüyoruz.

Satış sonrası sunduğunuz hizmetlerden bahseder misiniz? Müşteri sadakati kazanmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
Satış esnası kadar satış sonrası da hizmet kalitesini yüksek tutmanın şart olduğuna inanıyor ve bu sebeple satış sonrası için ayrı bir hassasiyet gösteriyoruz. Gözlük kullanıcılarının satış sonrası ihtiyaç duyacağı hizmetleri onları yormadan, kolay ve hızlı bir şekilde tamamlamak müşteri sadakatimizi ciddi oranda artırmaktadır. Satış sonrasında doğabilecek tamir, değişim, ayar, bakım ve yedek parça gibi tüm hizmetleri gözlük kullanıcılarımıza memnuniyetle sunuyoruz. Hizmet standartlarımızı satışın her aşamasında yüksek tutmamız sayesinde gözlük kullanıcılarımızın memnuniyetini ve mutluluğunu sağlıyor olmamız, her yeni gün aynı kararlılık ve motivasyonla çalışıyor oluşumuzun da temel kaynağıdır.

Cadde mağazası mı yoksa AVM içinde yer almak mı? Lacivert Optik olarak sizin tercihiniz ne yönde?
Optik mağaza sahipleri olarak gözlük tüketicilerinin nasıl ve neden alışveriş yaptıklarını daha iyi analiz etmemiz gerektiğine inanıyorum. Mağaza lokasyonunun hedeflenen müşteri kitlesine göre seçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ulaşılabilirlik, müşteri trafiği gibi birçok etkeni de hesaplamak gerekmektedir. Bu sebeple bazı lokasyonlarda cadde mağazacılığı daha avantajlıyken, bazı lokasyonlarda ise AVM mağazaları daha avantajlı konuma sahip olabilir. Fakat günümüzde genel olarak AVM içi zincir mağazaların geleneksel gözlükçülükten biraz uzaklaştığını gözlemliyorum. Tüm bu bahsettiklerim doğrultusunda Lacivert Optik’i bir cadde mağazası olarak açmayı tercih ettim.

Ürünlerinizle ilgili fiyatlandırma önceliğiniz nedir? Bu anlamda diğer mağazalarla aranızda nasıl bir denge kuruyorsunuz?
Optik perakendecilikteki yoğun fiyat rekabetine rağmen çalıştığımız markaların belirlemiş olduğu ve tavsiye edilen satış fiyatlarını uygulayarak bir denge kurmaya çalışıyoruz. Ürünlerin değerinin üzerinde ya da değerinin altında satılmasının sektörümüze zarar vereceğini ve fiyat istikrarsızlığı yaratacağını düşünüyorum.

Uluslararası optik fuarlarını ve sektörel gelişmeleri takip ediyor musunuz?
Sektörel gelişmeleri takip etmeden büyüyüp, ilerleyebileceğimizi düşünmüyorum. Bu sebeple uluslararası optik fuarlarının ve oftalmolojik organizasyonların sektörel gelişim için büyük önem taşıdıklarına inanıyorum. Bu kapsamda fuarcılıkta dijital mecraların artmasından da son derece memnunuz. Örneğin İtalya’da yapılan bir gözlük fuarını gerek yapılan paylaşımlar gerek dijital mecralarda açılan canlı yayınlar sayesinde yakından takip etme fırsatı buluyoruz. Aynı şekilde Avrupa ve Asya’da da yapılan oftalmolojik organizasyonlardan da dijital mecralarda paylaşılan makaleler ve görsel sunumlar sayesinde haberdar olup, takip edebiliyoruz.

Önümüzdeki Kasım 12.si gerçekleşecek Silmo İstanbul Optik Fuarının gelişimi ve sektöre katkıları hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Uzun süredir ziyaretçilerinden olduğum Silmo İstanbul Optik Fuarının 12. yılında da profesyonel ve muhteşem bir atmosferde gerçekleşeceğini görmek beni şaşırtmayacak. Her yıl olduğu gibi 11. Silmo İstanbul’a da katılım oranı oldukça yüksekti.  Silmo İstanbul Optik Fuarının sektörümüz açısından büyük önem taşıdığını ve her yeni yıl daha da gelişen çok kapsamlı bir organizasyon olduğunu düşünüyorum. Meslektaşlarım ile aynı çatı altında buluşmak; onların da benim gibi Silmo İstanbul’a olan ilgisini ve desteğini görmek beni ayrıca memnun etmektedir. Yerli ve yabancı birçok meslektaşımla bir sonraki Silmo İstanbul Optik Fuarında yeniden buluşmak için sabırsızlanıyorum.

Bu keyifli röportaj için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes ilgili görüşlerinizi paylaşabilir misiniz?
Lacivert Optik olarak derginizde yer verdiğiniz için biz teşekkür ederiz. Sektörel tüm haberleri, yenilikleri, trendleri, yeni marka ve tasarımları titizlikle işleyen bir dergi 4 your eyes. Dijital olarak yayınlanmasını dünya genelinde herkesin kolayca erişim sağlaması açısından çok kıymetli buluyorum. Derginizde emeği geçen herkese tek tek teşekkür ediyorum. Sektörümüzü mercek altına alacağınız yeniliklerle dolu nice sayılarınız olsun.

Eylül 2025

Selin Olmsted Studio

Selin Olmsted Studio

Gözlük Tutkusu ile Standartların Ötesine Odaklanıyor

“Silmo İstanbul yerel ve uluslararası markalar ile üreticilere Türkiye, Doğu Avrupa, Orta Doğu, Rusya, Orta Asya ve Kuzey Afrika gibi yeni pazarlarla işbirliği yapma ve genişleme fırsatı sunuyor.”

Selin Olmsted Studio Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk bağımsız gözlük tasarım stüdyosu olarak yeteneği kadar yüksek farkındalığı ve vizyoner kimliğiyle de öne çıkan tasarımcı Selin Olmsted tarafından New York merkezli olarak 2015 yılında kuruldu. Selin Olmsted, stüdyosunun merkezine tasarımın hem estetik olarak etkileyici hem de ticari açıdan uygulanabilir olmasını sağlama çabasını, sürekli öğrenme ve gelişme yaklaşımını, yeni trendlere ve teknolojilere daima hazırlıklı olmayı, iş ortakları ve gözlük zanaatkarlarıyla yakın bağlar kurmayı, bilgisini geleceğin tasarımcı kuşaklarıyla paylaşmayı ve sosyal sorumluluk projeleriyle topluma katkı sunmayı yerleştirmiştir. Ünlü tasarımcı ile gözlüklere bakış açısı, stüdyosu ve tüm yaratıcı çalışmaları hakkında gerçekleştirdiğimiz özel röportajı sunuyoruz.

Merhaba Selin Hanım. Okurlarımız için kendinizi tanıtıp, sektörle buluşma hikayenizden bahsedebilir misiniz?
Merhaba, ben Selin Olmsted. Aslen İstanbulluyum. Kariyerime erkek giyim tasarımcısı olarak başladım ve gözlüğe geçmeden önce on yılı aşkın bir süre bu alanda çalıştım. Yolum, önce serbest ardından tam zamanlı olarak çalıştığım New York’taki Warby Parker’a katıldığımda değişti. Burada, Oliver Peoples’ın Kurucu Ortağı ve sektörün efsane isimlerinden Kenny Schwartz’tan öğrenme ayrıcalığını yaşadım; onun mentorluğu benim için çok değerliydi. Yaklaşık üç yıl kıdemli tasarımcı olarak çalıştıktan sonra, ABD’deki ilk bağımsız gözlük tasarım stüdyosunu kurdum. Bu yıl itibarıyla 10. yılını kutlayan stüdyomuz, global gözlük markalarına tasarım, trend tahmini, ürün geliştirme, ithalat ve üretim hizmetleriyle destek sunuyor.

Selin Olmsted Studio nasıl doğdu? Markanızı hangi temel hedefler ve değerler üzerine inşa ettiniz?
Warby Parker’da çalışırken New York’ta düzenlenen Vision Expo East’e katılma fırsatı buldum. Bu deneyim, bağımsız gözlük markalarının yaratıcılığı ve özgünlüğünü keşfetmemi sağladı. O dönemde Selima Optics’ten Selima Salaun ile de tanıştım ve yaptığımız sohbet bende derin bir iz bıraktı. ABD’de resmi gözlük tasarımı programları ve yerel üretimin eksikliğinden, ben de dahil olmak üzere çoğu tasarımcının farklı yaratıcı ya da optik alanlardan bu sektöre neredeyse tesadüfi girişinden bahsetmiştik. Bağımsız markaların özel tasarım desteğine ihtiyaç duyduğu açıkça ortadaydı. İşte bu farkındalık, ABD’deki ilk bağımsız gözlük tasarım stüdyosu olarak Selin Olmsted Studio’yu kurmam için bana ilham verdi.

Gözlük tasarımı sizin için ne ifade ediyor ve ilham kaynağı olarak yaratıcılığınızı en çok hangi unsurlar etkiliyor?
Gözlük tasarımı benim için sadece bir mesleği değil, amacımı ifade ediyor. Sokakta yürürken gözlük takan birini gördüğümde, şeklin ve rengin ona nasıl uyduğunu, başka hangi kombinasyonların yeni ve güzel bir şey ortaya çıkarabileceğini hayal ediyorum. Tıbbı bir ihtiyaç oldukları doğru ancak çoğu zaman günde 10–12 saat boyunca en görünür yer olan yüzümüzde taşıdığımız bir stil ifadesi anlamına da geliyorlar. Bu da gözlüğün yüze rahat oturması, harika görünmesi ve kullanıcısına özgüven vermesi gibi sorumluluklar yüklerken, yaratıcılık fırsatı da sağlıyor. Tasarımlarımda sporla yaşam tarzını, sporla modayı birleştirmek ya da dandy estetiğini minimal ve modern bakışla yeniden yorumlamak gibi farklı dünyaları tek modelde bir araya getirmeyi seviyorum. Ayrıca, tanıdık gözlük formlarını beklenmedik malzeme, renk veya detaylarla yeniden kurgulamaktan keyif alıyorum. Üretim gelişmeleri de derinden etkiliyor. Kalıp işçiliğinin inceltilmesi, CNC yüzey işleme yenilikleri, çok renkli laminasyon teknikleri, olanakları genişletiyor ve tasarım sürecimizi ileriye taşıyor.

Sizce işlevsellik, yüze uyum, hafiflik gibi faktörler yaratıcı süreci kısıtlıyor mu? Tasarım Dna’nızı nasıl tanımlarsınız?
Tam tersine yaratıcılığın anlamlı ve giyilebilir bir şeye dönüşmesi bu unsurlarla garantilenir. Bizim için tasarım, her açı, her yarıçap ve her yüzeyin özenle çözülmesi demektir. Ön form ile sapın kusursuz şekilde akması ve gözü rahatsız eden geçişlerden kaçınılması gerekir ki, bakan göz bir uyum hissi yaşasın. Çerçevenin her parçası hatta gizli detayları bile titizlikle düşünülmelidir. Gözlükle kişisel ve samimi bir bağ kurarak özel bir anlam kazandırdığından, küçük ve ince detayların kullanıcı tarafından zamanla keşfedilmesi ise apayrı bir keyif veriyor. Bir tasarımı değerlendirirken ekibime sık sık; ürüne emeğimle kazandığım parayı harcar mıydım ya da bir randevuda taksam özgüvenli hisseder miydim sorularını hatırlatırım. Bu sorular bizi dürüst kılıyor. Misyonumuz, duygu uyandıran, özgüven aşılayan ve biraz da büyü taşıyan gözlükler tasarlamaktır. Ayrıca, verilen perakende fiyat noktasında en yüksek algılanan değeri sunmayı önemsiyoruz. Proje izin verdiğinde ise bio- malzemeler, ileri üretim teknikleri ve sürdürülebilir ambalajları araştırıyoruz. Çünkü günümüzde tasarım, estetiğin ötesinde bir sorumluluk da taşıyor.

İtalya, Japonya ve Çin merkezli üreticilerle çalışmanın en büyük avantajları ve zorlukları nelerdir?
İtalyan üreticiler düşük minimum sipariş miktarları, asetatta kusursuz polisaj ve tamburlama, enjeksiyon plastiklerde üstün renk uygulamaları gibi avantajlar sunuyor, ancak Çin’e kıyasla üretim yeniliklerinde daha sınırlılar ve yüksek kalıp maliyetleri olumsuzluk teşkil edebiliyor. Japon üreticiler titanyum işçiliği ve detay hassasiyetinde, asetatta polisaj ve renk çeşitliliğinde öne çıkıyor; ancak uzun teslim süreleri ve tasarım kısıtlamaları dezavantaj oluşturuyor. Çin üreticiler ise hızlı iletişim, yenilikçilik ve taleplerimize yönelik uyum ve esneklikte başarılılar, fakat minimum sipariş miktarlarının İtalya ve Japonya’ya kıyasla daha yüksek olması zorluk yaratabiliyor.

Prestijli markalarla yaptığınız işbirliklerinde kendi tasarım çizginizi korurken her markanın ruhunu da yansıtıyorsunuz. Bu dengeyi nasıl kuruyorsunuz? Yakın gelecek için yeni ortaklık sürprizleri var mı?
Biz her zaman tasarım sürecinin merkezine markanın kimliğini ve müşterisini koyarak başlıyoruz. Bir ön form, sap ya da renk hikayesi geliştirirken kendimize sürekli “Bu müşteri bunu takar mı? İster mi? Satın alır mı?” sorularını soruyoruz. Bazen müşterinin görsellerini oluşturuyor ya da referans alıyoruz, böylece onları net bir şekilde gözümüzde canlandırıp o kişi için tasarlayabiliyoruz. Markanın Dna’sı bizim yol haritamızdır. Kararlarımızı yönlendirir, seçimlerimizi sadeleştirmemize yardımcı olur ve kendi tasarım dilimizi ileriye taşırken markanın karakterine sadık kalmamızı sağlar. Yakın zamanda Raen’in dünyaca ünlü sörfçüler Mikey February ve Coco Ho ile yaptığı işbirliği için heyecan verici 2026 İlkbahar/Yaz güneş gözlüğü modellerini tamamladık. İlk çeyrekte piyasaya çıkacak.

Sürdürülebilirlik ve çevresel sorumluluk kavramları malzeme seçimlerinize nasıl yansıyor? Koleksiyonlarınızda hangi malzemeler öne çıkıyor?
Birkaç yıl önce müşterilerimizin bir kısmı standart malzemelerden bio-asetat ve bio-TR90 gibi bio-bazlı nylon’lara geçmeye başladı. Bu durum hem gözlük hem ambalajda sürdürülebilir malzeme seçeneklerine ve üretim tekniklerine dair araştırmalarımızı derinleştirmemizi sağladı. Sonuçlar umut vadediyor. Bu malzemelerin çoğunluğu henüz yüzde 100 yerine yaklaşık yüzde 66 oranında bio-bazlı olsa da devam eden AR-GE çalışmaları oranları istikrarlı bir şekilde iyileştiriyor ve zamanla fosil yakıt bazlı malzemelerin artışını bekliyoruz. Bizde en çok heyecan uyandıran malzeme ise Eastman’in patentli moleküler geri dönüşüm teknolojisiyle geliştirdiği CRT-Acetate da denilen yenilenebilir asetattır. Bu teknoloji, atık plastikleri moleküler geri dönüşüm yoluyla asetat üretimi için bakir hammaddeye dönüştürürken, geleneksel asetat renklerinin tamamına erişim imkanı veriyor. Ambalajda da sürdürülebilirliği destekleyen bio-bazlı/bitki bazlı kaplanmış kumaşlardan yapılan gözlük kılıflarından ilham alıyoruz.

Kosmos ve Myrtle isimli modelleriniz göz kamaştırıyor. Genel özelliklerini ve sizi heyecanlandıran detaylarını paylaşır mısınız?
Kosmos ve Myrtle’ı, New York merkezli bağımsız moda gözlük markası Carla Colour için tasarladık. Kosmos, heykelsi ve fütüristik bir “bat-eye” olarak cesur, eğlenceli ve alışılmışın ötesinde bir çerçevedir. Evrende yapılan bir yolculuk hissini uyandırmak için tasarlandı; görme ve görülme biçiminizi dönüştüren bir parça. Myrtle ise Gena Rowlands’ın 1977 yapımı kült film Opening Night’ın unutulmaz karakterinden ilham alıyor. Altın metal detaylara sahip, büyük boy geometrik bir aviator; saf dramayı ve varlığı kucaklıyor. Her ikisi de İtalyan eko-asetattan üretildi ve %100 UVA/UVB koruması sunan bio-nylon camlarla tamamlandı. Modelleri dünyanın ilk sürdürülebilir kaktüs derisi kumaşından yapılmış kılıf ve yüzde 100 geri dönüştürülmüş temizleme beziyle sunuyoruz.

Küresel gözlük trendleri üzerine kapsamlı ve güçlü çalışmalar sunuyorsunuz. Eyewear Trend Raporlarınızı nasıl hazırladığınızı ve 2026 trendlerinde öne çıkanları paylaşır mısınız?
Hazırlama süreci tüm yılı kapsıyor. İlhamı, moda defileleri, kültürel hareketler, sanat, tasarım, komşu endüstriler ve malzeme yenilikleri gibi pek çok kaynaktan toplayarak, bunları gözlük merceğinden süzüyoruz. Ayrıca perakende verilerini yakından takip ediyor, sektördeki iş ortaklarımızla görüşerek piyasada nelerin hareket ettiğini anlamaya çalışıyoruz. Amacımız, tüm bunları yalnızca ilham veren değil, aynı zamanda markalar için stratejik bir öngörü aracı işlevi gören net temalara dönüştürmektir. 2026 yılı için de birkaç yol gösterici tema belirledik. Cesur mimari formlar ve adeta giyilebilir sanat gibi hissedilen çerçeve yapıları üzerine odaklanan Sculptural; nostaljiye, zanaatkarlığa ve el işinin kusurlu güzelliğine yönelen Sentimental; tavır, cesaret ve bireysellik taşıyarak gündelik başkaldırıyı yakalayan Punk Quotidien, minimalizme, hafifliğe ve ileri düzey konfora odaklanan Ultralight ve gözlükleri alışılmışın çok ötesine taşıyan, beklenmedik oranlarla, görsel oyunlarla ve tekinsizlik hissine odaklanan Surrealism. Bu temaların tümü bir araya geldiğinde yeni yılla sektörün daha ifade dolu, teknik olarak daha yenilikçi ve kullanıcıyla daha fazla duygusal bağ kuran gözlüklere yöneleceğini görüyoruz.

Geçtiğimiz yılki Silmo İstanbul Akademik gibi birçok etkinlikte uzmanlığınızı paylaşmaktasınız. Sektörel eğitimlerdeki artışın optik dünyasına öncelikli yararları sizce nelerdir?
Sektörel eğitim, şu anda optik dünyası için en önemli gelişmelerden biridir. Gözlükler uzun süre öncelikli olarak tıbbi bir cihaz olarak değerlendirildi; moda aksesuarı ya da stil ürünü olarak görülmedi. Tüm sektörel eğitimlerin yükselişi bu boşluğu kapatmaya yardımcı oluyor. Optik mağaza sahipleri ve optisyenler için trendleri, ürün ve malzeme yeniliklerini, müşteri davranışlarını daha derinlemesine anlamanın önüne açıyor. Bilgi artışı, daha zekice kararlar almayı destekler. Ayrıca üreticiler ve tasarımcılarla daha güçlü bağlar kurmalarını sağlar. Optik öğrencileri ve genç tasarımcılar ise gözlük tasarımında gerçek bir kariyer şansı olduğunu görür. Eğitimler, sektörün yaratıcı ve teknik yönlerini tanıtır, sektörel aktörlerle bağlantı kurmalarına yardımcı olur ve yeni bakış açıları getirmeleri için ilham verir. Benim için Silmo İstanbul Akademik gibi platformlarda konuşmacı olmak yalnızca bilgi paylaşmak değil, aynı zamanda bir kıvılcım yakmak anlamına geliyor. Çünkü eğitim arttığında ve bağlantılar kurulduğunda tüm sektör birlikte ilerler.

Silmo İstanbul Optik Fuarı 19-22 Kasım 2025 tarihleri arasında 12. kez gerçekleşecek. Fuarın gelişimini ve endüstriye katkılarını nasıl yorumlarsınız?
Silmo İstanbul Optik Fuarı, özellikle bölgedeki optik endüstrisi için en önemli platformlardan biri haline geldi. Yıllar içinde hem ölçek hem de etki açısından büyüyerek yalnızca Türk optik profesyonelleri değil, giderek artan uluslararası bir kitleyi de kendine çekiyor. Bu gelişim de bağımsız markaların, distribütörlerin, büyük üreticilerin, optisyenlerin ve tasarımcıların buluşup fikir alışverişinde bulunabileceği değerli bir buluşma noktası yaratıyor. Silmo İstanbul ayrıca, yerel ve uluslararası markalar ile üreticilere Türkiye, Doğu Avrupa, Orta Doğu, Rusya, Orta Asya ve Kuzey Afrika gibi yeni pazarlarda işbirliği yapma ve genişleme fırsatı sunuyor.

Değerli röportajınız için çok teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes hakkındaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
Ben teşekkür ederim. 4 your eyes, Türkiye’de ve komşu ülkelerde optik sektörü için bilgilendiren, ilham veren ve profesyonelleri birleştiren bir platform yaratarak önemli bir rol üstleniyor. İş dünyasına yönelik içgörüleri yaratıcı yönelimlerle birleştirerek, sektörün nereye gittiğine dair kapsamlı bir bakış sunmanızı, aynı zamanda bağımsız markaların ve büyük moda evlerinin yeni sezon koleksiyonlarını tanıtmanızı gerçekten değerli buluyorum. Gerçek anlamda katkı sağlayan bir yayın ve parçası olmaktan onur duydum.

Eylül 2025

Rodenstock

Rodenstock

Rodenstock Çerçeveleriyle Yeni Hafiflik Çağını Başlatıyor…

Rodenstock için ultra hafiflik, markanın yeniden konumlanma süreciyle artık yalnızca işlevsel bir özellik değil, estetik vizyonunun da belirleyici unsuru haline geldi.

Alman mühendisliğinin gözlük tasarımındaki zirve temsilcilerinden biri olan Rodenstock, 145 yılı aşkın köklü geçmişiyle yalnızca bir marka değil, aynı zamanda bir teknik ustalık mirası taşıyor. Münih merkezli bu öncü üretici, gözlük endüstrisinde çığır açan teknolojilere imza atarken, yüksek hassasiyetle geliştirilen camları ve çerçeve tasarımlarıyla da fark yaratıyor. Optik mükemmeliyet ve konforu bir arada sunma hedefinde olan Rodenstock’un tasarım anlayışının temelinde; fonksiyon, estetik ve inovasyonun kusursuz bileşimi yer alıyor. Medikal optik alanında edindiği uzmanlık, markayı çerçeve tasarımında da sıra dışı bir konuma taşıdı. Rodenstock Eyewear ürünleri yalnızca teknik donanımıyla değil, aynı zamanda zamansız formlara dayalı yalın ve güçlü estetik diliyle de dikkat çekiyor. Her biri ileri mühendislik çözümleriyle destekleniyor. Koleksiyonlar, Alman tasarım geleneklerinin sadeliğini korurken, çağdaş minimalizmin sınırlarını zorlayan detaylarla tamamlanıyor.

Rodenstock’un Dna’sında yer alan hafiflik, markanın yeniden konumlanma süreciyle birlikte artık yalnızca işlevsel bir özellik değil, estetik vizyonunun da belirleyici unsuru haline geliyor. Rodenstock’un ‘Biçim Hafifliği Takip Eder’ (Form Follows Lightness) ilkesi; titanyumun farklı alaşımlarından esnek yay sistemlerine, vidasız bağlantılardan yarı saydam renk geçişlerine kadar tüm detaylar ile gözlüğün yüzle bütünleşmesini ve kişiliği gölgelemeden tamamlamasını hedefliyor. Her bir Rodenstock Eyewear koleksiyonu ‘tasarım yalındır ama sıradan değildir’ mottosunu yeniden yorumluyor. Özellikle Loop koleksiyonunun dinamik çizgileri genç kullanıcıyı yakalarken, Orbit’in çerçevesiz tasarımı Bauhaus felsefesine göz kırpıyor; InfiniTec ise görünür mühendislik detaylarıyla dikkat çekiyor. Sadelikten gelen şıklığı ileri teknolojiyle buluşturan Rodenstock’un tasarım dünyasına bakışı ve yeni ürünlerinde teknik ile stili nasıl harmanladığına dair Tasarım ve Mühendislik Direktörü Benjamin Heirich ile gerçekleştirilen röportajı sunuyoruz.

Merhaba Benjamin, Rodenstock şu sıralar yeniden konumlanıyor. Bu stratejinin arkasında ne var?
Yeniden konumlanma süreciyle birlikte Rodenstock markasını baştan tanımladık. Net bir tasarım dili, yapılandırılmış bir koleksiyon çerçevesi ve uzun vadeli bir strateji belirledik. Tasarım sürecimizin merkezinde yer alan ‘Biçim Hafifliği Takip Eder’ (Form Follows Lightness) ilkesi, ürün geliştirme anlayışımıza da yön veriyor. Hedefimiz, ultra hafif gözlükler tasarlamaktır. Bu amaç doğrultusunda minimal estetik anlayışını teknik yeniliklerle birleştiriyor ve maksimum hafifliği yakalamaya çalışıyoruz.

Rodenstock teknoloji ve veri odaklı inovasyona önem veriyor. Bu yaklaşım Alman premium markalarına özgü bir özellik mi?
Kesinlikle öyle. Alman premium markaları dünya çapında hassasiyet ve kaliteyle özdeşleşmiş durumdadır. Alman mühendisliği yaklaşımı, bizim ürün geliştirme zihniyetimizin temelini oluşturuyor. Çalışmalarımız verimlilik, mükemmeliyet ve mühendislik ustalığı üzerine kuruludur. Bu anlayış, çerçevelerimizin her bir detayında kendini gösteriyor. Geniş kapsamlı veri tabanımız sayesinde teknik parametreleri analiz edebiliyor ve tasarımlarımızda en ideal uyumu ve maksimum konforu sağlayabiliyoruz.

Rodenstock olarak sıklıkla vurguladığınız yeni ‘Hafiflik Çağı” kavramı pratiğe nasıl yansıyor?
Bu kavram, son derece hafif gözlükler geliştirmek anlamına geliyor; çünkü daha az ağırlık, daha fazla konfor ile eş anlamlıdır. Tüm odağımız fiziksel ve estetik hafiflik kavramı üzerindedir. Yeni teknolojiler ve malzemeler sayesinde, malzeme seçimi, yapı ve tasarım arasında mükemmel denge kuran ultra hafif modeller geliştiriyoruz. En temel vaadimiz, kullanıcılara maksimum konfor sunmaktır. Çünkü kullanıcılar için önemli olan, gözlüklerinin yüzlerinde neredeyse yokmuş gibi hissedilmesidir.

Hafiflik kavramının çerçeve tasarımlarınızı nasıl etkilediğinden bahsedebilir misiniz?
Hafiflik, tasarım yaklaşımımızın her yönünü şekillendiriyor. Zamansız bir estetik yaratmak amacıyla sade formlar, net hatlar ve indirgenmiş şekiller kullanıyoruz. Aynı zamanda, sağlamlıktan ödün vermeden malzeme kullanımını optimize ediyoruz. Titanyum ve RXP® gibi ultra hafif malzemelerle çalışarak çerçeve ağırlığını ciddi ölçüde azaltıyoruz. Saydam ve yarı saydam renkler de hem görsel hem de hissiyat olarak hafifliği pekiştiriyor. Vidasız menteşe sistemleri ve esnek bölge teknolojileri gibi yenilikçi detaylar da konforu artırıyor. Sonuç olarak minimalist çerçeveler yüzle bütünleşiyor ve kullanıcının karakterini ön plana çıkarıyor.

Koleksiyonlarınızın tasarım sürecinde estetik faktörleri nasıl ele alıyorsunuz?
Tasarım rehberimiz ‘Yalın Estetik’ (Pure Aesthetics) yaklaşımıdır. Özellikle Bauhaus akımı estetiğinden ve minimalizmden ilham alıyoruz. Bu yaklaşımımız tasarımlarımızdaki zamansız, sadeleştirilmiş görsel dili tanımlıyor. Çerçevelerimizde fonksiyon ve hafiflik bir araya geliyor. Modern ve uzun ömürlü tasarım anlayışı, Rodenstock ürünlerinin temel karakterini oluşturuyor. Tüm bu niteliklerle geliştirdiğimiz koleksiyonlar ile ultra hafifliği, görünmez hissiyatı, yüksek Alman mühendisliğine dayalı kaliteyi ve ileri seviye ergonomiyi kullanıcılara sunuyoruz.

Kullanılan malzemeler genel ağırlık açısından oldukça belirleyici. Özellikle hangi malzemeleri tercih ediyorsunuz?
Stabilite ile konfor arasında ideal dengeyi kurmak için genellikle malzeme kombinasyonları kullanıyoruz. Kendi prototipleme atölyemizde malzemeleri sürekli test ediyor, daha da hafif sonuçlar elde etmek için süreçleri geliştiriyoruz. Bu sayede optimum hafifliği hedefleyen bir tasarım süreci yürütebiliyoruz. Bu yaklaşımda özellikle titanyum ve RXP® öne çıkan temel malzemelerimiz arasında yer alıyor. Burun pedlerinde ise sadece tıbbi sınıf silikon kullanıyoruz. Tıbbi sınıf silikon cilt dostu olmasıyla öne çıkıyor ve farklı form seçenekleri sayesinde kullanıcılara ideal kullanım konforu sağlıyor.

Hangi türdeki titanyum Rodenstock çerçevelerinin hangi bölümlerinde kullanılıyor?
Her parçaya özel olarak seçtiğimiz titanyum alaşımları sayesinde ideal dengeyi sağlıyoruz. Örneğin; saf titanyumu sağlamlığı ve dayanıklılığı nedeniyle ön yüz, köprü ve uç parçalarda tercih ediyoruz. Beta titanyumu yüksek esneklik sunduğu için sap kısımlarda ve çerçevesiz modellerde kullanıyoruz. Nanometre titanyumu ise özellikle yaylı bağlantı (flex zone) gibi hassas ve işlevsel alanlarda sıklıkla tercih ediyoruz.

RXP® malzemesini benzersiz kılan nedir ve Rodenstock RXP’i nasıl kullanıyor?
RXP®, İsviçre’de üretilen yüksek teknoloji ürünü bir polimerdir. Olağanüstü hafifliği ve yüksek dayanıklılığıyla dikkat çekmektedir. Bu sebeple RXP® malzemesi ince çerçevelerin üretimi için idealdir. Ayrıca RXP® malzemesi cilt dostu ve kolay şekil alabilen bir yapıya olduğundan çerçevelerimizin günlük kullanımda son derece konforlu hale gelmesine olanak sağlıyor.

Özellikle Loop, Orbit ve InfiniTec koleksiyonlarınız yoğun ilgi görüyor. Bu serileri birbirinden ayıran özellikler nelerdir?
Her koleksiyonun kendine özgü bir tasarım dili ve teknik inovasyonu var. Ancak tüm Rodenstock çerçeveleri yüksek konfor sunar ve bireysel olarak ayarlanabilir. Loop koleksiyonu, ileri teknolojiyi vurgulayan, saf titanyumdan yapılmış, sağlam ve hafif saplarıyla öne çıkar. Loop özel bir menteşe sistemine sahiptir. Özellikle modern tasarım diline ilgi duyan genç kullanıcılar için caziptir. Orbit koleksiyonu, vidasız yapısıyla bakım gerektirmeyen bir sistem sunuyor. Bauhaus felsefesi ve dairesel geometri ilhamıyla tasarlandı. RXP® ve titanyum gibi ultra hafif malzemeler içeriyor. Bu serideki çerçevesiz model, 2025 Alman Tasarım Ödülü’nü kazandı. InfiniTec koleksiyonu ise teknolojiyi görünür kılmayı amaçlıyor. Açıkta kalan yaylı menteşe hem işlevsel hem de estetik bir unsur olarak tasarlandı. Bu yay parçası nanometre titanyumdan üretiliyor ve üstün hassasiyet sunuyor.

Son olarak Rodenstock Eyewear ile hangi kullanıcı kitlesine hitap ettiğinizi öğrenebilir miyiz?
Yeniden konumlanma stratejimizle birlikte hedef kitlemizi daha da netleştirdik. Önceliğimiz; kaliteye, uzun ömürlü kullanım avantajına ve teknik hassasiyete değer veren, 35 yaş ve üzerindeki erkek kullanıcılardır. Konfor onlar için büyük önem taşıyor. Stil anlayışları ise sade, zamansız ve işlevsel tasarımları tercih eden bir çizgide şekilleniyor.

Kaynak: Spectr

Ağustos 2025

Biz Grup Optik

BİZ GRUP OPTİK

Sürreal Esintiler ve Sofistike Kreasyonların İzinde….

“Silmo İstanbul Optik Fuarının Coco&Dali markamızın Türkiye optik pazarına doğru tanıtımında son derece olumlu katkı sağlandığını belirtmek isterim.”

Merhaba Tahsin Bey. Okurlarımız için kendinizden ve sektörel kariyerinizin nasıl başladığından bahseder misiniz?
Merhaba, ben Tahsin Mavili. Yüksek biyomedikal mühendisiyim. Başkent Üniversitesi’nden mezun oldum. 45 yıllık gözlükçü bir ailenin en büyük ferdiyim. İki kardeşim var, onlar gözlükçülüğe devam ediyor. Çocukluk yıllarımdan beri işin içinde olmam nedeniyle sektörün dışında kaldığım bir dönem olmadı diyebilirim. Diğer yandan, mesleğimin bir gereği olarak medikal sektörde de girişimim bulunmaktadır. Fizik tedavi, rehabilitasyon ve spor hekimliği alanında profesyonel tedavi alet ekipmanları ve sarf malzemelerin ithalatı ile yurtiçi satışını ve teknik servis hizmetlerini gerçekleştirmekteyiz. Yeni bilgiler öğrenmeye ve farklı ticaret alanları geliştirmeye duyduğum ilgi sayesinde, yaklaşık 10 yıl boyunca enerji (petrol ve doğalgaz) sektöründe ülkemizin en deneyimli isimleriyle birlikte çalıştım. Bu süreçte, Türkiye’ye katkı sağlayan iş anlaşmalarının hayata geçirilmesinde aktif görev aldım.

Biz Grup Optik ne zaman ve nasıl doğdu? Firmanızı kurarken temel hedefleriniz ve motivasyonunuz neydi?
Ülkemizdeki perakende gözlük sektörüne arz edilen mevcut optik çerçeve ve güneş gözlüğü kreasyonlarından ayrı olarak, kendine özgü bir stile sahip olan, sofistike ve modern çizgileri bünyesinde barındıran ve bu bakış açısının kreasyondaki tüm modellere yansıdığı, tamamen özel bir optik çerçeve ve güneş gözlüğü kreasyonu elde etmek maksadıyla 2023 yılı ortalarında Coco&Dali markamızın Türkiye’deki temsiliyetini aldık. Bu şevk ile 2023 yılında firmamızı kurarak girişimlerimize başladık. Bizim en temel motivasyonumuz, toplum genelinde kabul gören konservatif çizgilerden mümkün mertebede kaçınmaksızın, keyifli, sürreal esintiler ve modern dokunuşları harmanlayan; stilde özgün bir kreasyon yaratarak, son kullanıcının zevk alarak kullandığı ürünleri sunmaktır.

Coco&Dali markasının Dna’sından, tasarım çizgilerinden, materyal seçimlerinden ve etkileşim gruplarından söz eder misiniz?
Coco&Dali markamızın Dna’sında dahi İspanyol sanatçı Salvador Dali ile Fransız modacı Coco Chanel’in sıra dışı çarpıcılıktaki efsanevi sanat eserlerinin o büyülü etkileri barınmaktadır. Materyallerimiz, dünyadaki en kaliteli biyobozunur, cilde zarar vermeyen, anti-alerjik malzemelerden üretilmektedir. Ürünlerimiz fabrikasyon değildir; tamamen el işçiliğiyle üretilmektedir. Çerçevelerimiz asetat ve metaldir. Güneş gözlüklerimiz UV 400 korumalı, anti-refle kaplamalı, sektörün iyi bildiği yüksek görüş refahını sağlayan camlara sahiptir.

Coco&Dali’yi Türkiye’de hangi kanallar aracılığıyla satışa sunmayı tercih ediyorsunuz?
Satış yönteminin gelenekselliği koruyarak yüz yüze yapıldığında daha etkin ve samimi olduğuna inanıyoruz. Biz Grup Optik olarak bu sistemimizden vazgeçmemek konusunda ısrarcıyız. Yenilikçi satış kanallarının satış oranı üzerindeki etkilerinin bilincindeyiz. Ancak satışını yaptığımız ürünler optik çerçeve ve güneş gözlüğü olduğu için müşterilerimizle her zaman yüz yüze görüşerek anlaşmalara varmamızın; güven ve çözüm odaklı oluşumuzun kolaylıkla fark edilmesini sağladığına inanıyoruz. İşbirliklerimizin, yüz yüze iletişim vasıtasıyla samimiyete dayalı ve şeffaf olmasından memnuniyet duyuyoruz. Tam da bu sebeple, web sitemiz tamamen ürünlerimizin göstermek üzere tasarlanmış olup, web sitemiz üzerinden herhangi bir satış pazarlama yapılmamaktadır.

İşbirliği yaptığınız optik mağazaları nasıl belirliyor ve onlara hangi hizmetlerle destek oluyorsunuz?
Uzun yıllardır sektörün içerisinde olduğumuzdan dolayı, optik mağazaları ile görüşürken ve iş yapılacak mağazayı belirlemede, bilimsel yöntemlerle müşteriye ulaşma ve müşteriyi seçme dinamiklerini kullanmıyoruz. Diğer taraftan, yaşadığımız şu bilgi çağında, müşteriyi değerlendirmek ve onlara ulaşmak eskiye nazaran daha kolay gerçekleşiyor. Müşterilerimize, ürün seçimlerini yaparken son derece dürüst olarak tavsiyelerimizi vermekteyiz. Bununla beraber, her mağaza için ayrı olarak, lokasyonları ve hitap ettikleri müşteri kitlesini anlayarak, en doğru seçimleri yapmaları konusunda samimiyetimizden ödün vermeden, ilkeli şekilde yardımcı olmaktayız. Teslim tarihi ile ilgili bir öncelikleri var ise bu taleplerine harfiyen uyarak müşteriyi memnun etmekteyiz. Satış sonrası hizmetimiz ise ürünün fabrikasyon hatası barındırması koşuluyla; parça değiştirmeden, tamamen yeni ürünü teslim etmektir. Burada istediğimiz tek şey ise son kullanıcıdan tatmin olduklarına dair bir geri bildirim almaktır.

Medikal estetik ve fiziksel tedavi alanlarında sunduğunuz hizmetler hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz?
Rehabilitasyon, fizik tedavi ve spor hekimliği alanında profesyonellerin kullandıkları tıbbi alet, ekipman ve sarf malzemelerini tedarik etmekteyiz. Medikal estetik alanında yeni girişim planlamaktayız. Bu girişimimiz, estetik alanında profesyonellere yönelik sarf malzemeler ve aletler ile ekipmanlar tedarik etmek olacaktır.

Biz Grup Optik’ten yeni marka sürprizleri beklemeli miyiz? Firmanız için yakın gelecek planlarınız neler?
Biz Grup Optik olarak, Coco&Dali markasının enerjisine olan inancımız yüksektir. Markanın motivasyonu ve sağlıklı ilerleyişi bizim için çok önemlidir. Bu nedenle farklı markaları bünyemize katarken dikkate alacağımız en önemli husus bu olacaktır. Yeni sürprizlerimizin hazırlıkları içerisinde olduğumuzu rahatlıkla belirtebilirim. Sürprizlerimizi, titiz hazırlık sürecimizin tamamlanmasını öngördüğümüz 2027 yılında değerli optik profesyonellerinin beğenilerine memnuniyetle sunacağız.

Sektörün deneyimli bir ismi olarak Türkiye optik pazarının bugünü ve yakın geleceğini nasıl değerlendirirsiniz?
Ülkemizdeki optik pazarı, diğer tüm sektörlerde olduğu gibi maalesef global ekonomik krizlerden bir nebze nasibini almaktadır. Ancak, doğal yöneliş ile her yıl adeta bir nehrin yolunu bularak ilerlemesi gibi Türkiye optik pazarı da kendi yolunu bulmakta ve yenilenerek canlılığını sürdürmektedir.

Biz Grup Optik 11.si gerçekleşen Silmo İstanbul Optik Fuarında markasını ilk kez sergiledi. Deneyiminizi ve fuarın sektöre katkılarını nasıl değerlendirirsiniz?
Silmo İstanbul Optik Fuarının Coco&Dali markamızın Türkiye optik pazarına doğru tanıtımında son derece olumlu katkı sağlandığını belirtmek isterim. Katılımcısı olarak yer almamızın çok sayıda optik profesyonele aynı atmosferde ve yüz yüze ulaşma fırsatını vermesi sebebiyle değerli ve önemli organizasyon olduğunu düşünüyorum. Biz Grup Optik olarak Silmo İstanbul’a katılımcı olmamızın markamızın ülkemizdeki tanıtımında ve bilinirliğinin artmasında etkili olacağına inancımız tamdı ve organizasyon kalitesi ve yapısıyla bu beklentimizi karşıladı. Silmo İstanbul’un önümüzdeki yıllarda da tüm sektör oyuncularının takibinde ve ilgi odağında olmaya devam edeceği inancındayım.

Bu değerli röportaj için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes ile ilgili yorumlarınız nelerdir?
Biz Grup Optik ailesi adına ben de teşekkür ederim. 4 your eyes dergisinin, hazırladığı kapsamlı ve güncel içeriklerle tüm sektör profesyonellerine değerli bilgiler verip, vizyon sunmasının yanı sıra; dijital yayıncılığa geçişiyle birlikte, gözlük kullanıcılarına ve modayı takip eden kitleye de tam anlamıyla istediğini vermesini değerli buluyorum. Emeği geçen tüm ekibinize başarılarının devamını diliyorum.

Ağustos 2025

Bal Optik

bal OPTİK

Optik Tutkusuna Eklenen Güçlü Vizyon…

“Silmo İstanbul’un bizlere en büyük katkısı, sadece ürün çeşitliliği sunmakla kalmayıp; yeni teknolojileri, üretim trendlerini ve tasarım anlayışlarını yerinde inceleme imkanı sağlamasıdır. Bir vitrin değil, okul olarak görüyorum.”

Merhaba Havvanur Hanım. Okurlarımız için kendinizi kısaca tanıtarak, sektörel yolculuğunuzun nasıl başladığından söz eder misiniz?
Merhaba, ben Havvanur Çoban. Yirmi altı yaşımdayım. Aslen Ankaralı olsam da doğma büyüme Boluluyum. Lise son senemde annemin yönlendirmesi ile mesleki yolculuğum da başlamış oldu. Samimi olduğum bir ağabeyim bir optik mağazası açmıştı ve onun yanında çalışmaya başladım. O dönemde mesleğe ve optik mağazacılığa dair ilk deneyimlerim, insanların görme konforunu artırmaya yönelik bilgiler, optik dünyasına ait her detay ve müşterilerle kurulan sıcak iletişim beni fazlasıyla etkiledi. Zamanla optik perakendeciliğin sadece teknik bilgi değil, aynı zamanda empati ve güven gerektiren bir meslek olduğunu keşfettim.

Bal Optik’in kuruluş aşamasını paylaşır mısınız? Sizi mağazanızı açmaya teşvik eden unsurlar nelerdi?
Bal Optik’in kuruluşu benim için sadece bir iş girişiminin başlangıcı değil, aynı zamanda bir hayalin gerçeğe dönüşmesiydi. Bu mesleği seçmemde üç önemli unsur etkili oldu. İlki, her zaman yanımda olan ve beni destekleyen annemdir. Onun sevgisi ve güveni bana daima cesaret vermiştir. İkincisi, çok sevdiğim bir ağabeyimin de bu mesleği yapıyor olması ve onun sayesinde mesleğin ne kadar özel ve insana dokunan yanları olduğunu çok erken yaşlarımdan fark etmemdir. Son ama belki de en önemli unsur ise çocukluğumdan beri kendi işimi yapma hayaline sahip olmamdır. Kendi emeğimle, kendi değerlerimle bir iş kurma fikri daima beni motive etmiştir. Bal Optik’i kurarken hedefim sadece bir mağaza açmak değildi; insanların göz sağlığına değer veren, onları anlayan, güven veren bir adres olmak istedim. Kılıçarslan Mahallesi gibi sıcak ve samimi bir yerde bu hayali gerçekleştirmiş olmak da benim için ayrı bir mutluluktur. Burada her müşteri aynı zamanda bir komşu, bir tanıdıktır. Bu bağ bizi özel kılıyor ve işimi her gün ilk günkü heyecanla yapmamı sağlıyor.

Bölgedeki tek optik mağazasınız. Rakipsiz olmak sektörel gelişiminize, kalite standartlarınıza veya ürün çeşitliliğinize nasıl yansıyor?
Kılıçarslan Mahallesi gelişmiş ama sıcak mahalle kültürünün hala yaşatıldığı, insanlar arasında güven ve samimiyetin ön planda olduğu bir yerleşkedir. Burada esnaflık sadece satış yapmak anlamına gelmez. Mahallelinin bir parçası olmak, onların ihtiyaçlarına duyarlılıkla yaklaşmak anlamına da gelir. Biz de bu anlayışla bölgedeki tek optik mağaza olarak yalnızca bir işletme değil, aynı zamanda bir ihtiyaç noktasıyız. Rakipsiz olmak, elbette beraberinde büyük bir sorumluluk getiriyor. Ancak rekabet eksikliği bizde bir rahatlık yaratmıyor aksine daha yüksek bir iç motivasyonla sürekli gelişim isteği uyandırıyor. Bu sebeple Bal Optik için belirlediğimiz kalite standartlarımızı, ürün çeşitliliğimizi ve hizmet yaklaşımımızı hep güncel tutuyor, yenilikleri yakından takip ediyoruz. Gelecekte bölgemize başka optik mağazaları da açılabilir; bu bizi asla endişelendirmez, aksine sektörün hareketlenmesi bizce olumlu bir gelişme olur. Biz rekabeti tehdit değil, gelişim fırsatı olarak görürüz. Çünkü bizim mağazacılık anlayışımız; samimiyet, şeffaflık, bilgi paylaşımı ve çözüm odaklı hizmet üzerine kuruludur. Bu değerler değişmediği sürece, hangi ortamda olursak olalım, müşterilerimizin ilk tercihi olmaya devam edeceğimize inanıyoruz.

Beşinci yılını tamamlamış bir optik perakendeci olarak yakın gelecek hedef ve planlarınız nelerdir?
Beşinci yılımızı geride bırakmak hem gurur verici hem de sorumluluklarımızı artıran bir dönüm noktası oldu. Bu süreçte edindiğimiz deneyimlerle birlikte artık sadece günlük operasyonlarımızı değil, geleceğe yönelik stratejik adımları da planlıyoruz. Yakın gelecekte öncelikli hedefim, Bal Optik’i daha fazla kişiye ulaştırmaktır. Bunun için dijital varlığımızı güçlendirmeyi planlıyorum. Online randevu, ürün tanıtımları ve bilgilendirici içeriklerle sosyal medya ve internet üzerinden de danışmanlık sunmayı hedefliyorum. Ayrıca yeni koleksiyonlarla ürün çeşitliliğimizi artırmak, özellikle gençlere yönelik tasarımlara daha fazla yer vermek istiyorum. Beni en çok heyecanlandıran bir diğer hedefim, kendi tasarım gözlük markamı hayata geçirmektir. ‘Honey’ (Bal) adını taşıyacak bu özel koleksiyonla hem stil hem kalite açısından fark yaratmayı amaçlıyorum. Bu markayla, sadece mağazamda değil; ilerleyen dönemde farklı şehirlerde ve online platformlarda da müşterilerle buluşmayı planlıyorum. Uzun vadede mağazamızı farklı lokasyonlarda şubeleştirmek gibi bir hayalim de var. Ama bu süreçte en önemli önceliğim; kurduğumuz samimiyeti, güveni ve kalite anlayışını korumaktır. Özümüzden ödün vermeden büyümeyi istiyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını ve beklentilerini merkezde tutarak ilerlemeye devam edeceğiz.

Farklı özelliklerde ve fiyat skalasında ürün segmentleri bulundurmak sizce ne kadar önemli? Satışlarınıza etkisini nasıl değerlendirirsiniz?
Farklı özelliklerde ve fiyat aralıklarında ürün segmentleri sunmak bizim için olmazsa olmaz bir misyondur. Çünkü her müşterinin ihtiyacı, beklentisi ve bütçesi farklıdır. Bir öğrenciyle bir emeklinin ya da bir kurumsal çalışanla bir ev hanımının aynı ürünü tercih etmesini bekleyemeyiz. Bu yüzden mağazamızda hem ekonomik hem de premium segmentte geniş bir ürün yelpazesi sunuyoruz. Bu yaklaşım hem müşteri memnuniyetini artırıyor hem de satışlarımıza doğrudan olumlu yansıyor. Müşteri kendine uygun bir ürünü bulduğunda, mağazamızdan memnun ayrılıyor ve bu da sadakati güçlendiriyor. Aynı zamanda ‘sadece yüksek fiyatlı ürün satıyor’ ya da ‘sadece uygun fiyatlı ürün sunuyor’ gibi tek yönlü bir algının da önüne geçmiş oluyoruz. Bizim için her bütçeye hitap edebilmek ama her üründe kalite ve güveni standart tutmak öncelikli bir değerdir. Bal Optik’te fiyat aralığı değişebilir ama müşteri deneyimi ve hizmet kalitesi asla değişmez.

Bal Optik’te en çok rağbet gören optik ve güneş gözlüğü markaları hangileri?
Aslında mağazamızdaki markalar konusu biraz benim zevklerim ve öngörülerime göre şekilleniyor. Çünkü mağazama aldığım optik/güneş fark etmez, her gözlüğü önce kendim deniyor, test ediyorum ve müşterime bu koşulla önerilerde bulunuyorum. Dönem dönem değişiyor ama mağazamı açtığımdan beri hiç bırakmadığım, satmayı da çok sevdiğim üç güneş markam; Rachel Paris, Bruno Mazzini ve U.S.P.A. vazgeçilmezlerimdir. Bunların arasına 2 yıl önce tanıştığım Goodlook markası dahil oldu. Bu 4 markaya beğenim sebebiyle modelleri de zevkle ve özenle seçiyorum. Sevdiğim, beğendiğim markalar ve ürünlerle satış yapmayı çok sevdiğimden, müşterilerimden de dikkat çekici bu modellere ilgi ve rağbet görüyorum. Optik gözlükte ise ürünlerini özellikle beğendiğim De Valentini, U.S.P.A, Gigi Milano, Hermod, Goodlook ve Tommy Miller satışlarda öne çıkıyor.

Müşteri memnuniyetini artırmak için sunduğunuz satış esnası ve sonrası hizmetlerden bahseder misiniz?
Müşteri memnuniyeti bizim için sadece bir hedef değil, aynı zamanda işimizin temel taşıdır. Satış esnasında müşterilerimize ihtiyaçlarını en iyi şekilde anlayarak hem sağlık hem de stil açısından onlara en uygun ürünleri sunmaya özen gösteriyoruz. Gözlük seçiminden cam kalitesine kadar her aşamada detaylı bilgilendirme yaparak karar sürecine aktif olarak katılmalarını sağlıyoruz. Satış sonrası ise müşterilerimizi asla yalnız bırakmıyoruz. Ürün uyumu kontrolleri, ücretsiz ayar ve bakım hizmetlerimiz, cam ve çerçeve garantileri ile her zaman yanlarında oluyoruz. Ayrıca kontakt lens kullanıcılarına düzenli takip hatırlatmaları ve ilk defa kullananlar için özel bilgilendirme hizmetimiz de var. Bizim için önemli olan bir kez ürün satmak değil, uzun süreli bir güven ilişkisi kurmaktır.

Genç bir girişimcisiniz. Türkiye optik endüstrisini nasıl değerlendirirsiniz? Sizce gelişimi için neler yapılmalı?
Türkiye optik sektörü son yıllarda önemli bir gelişim sürecine girdi. Tüketici bilinci arttıkça kaliteli ürün ve hizmet beklentisi de yükseldi. Bu durum sektörü hem daha profesyonel hem de daha müşteri odaklı hale getirdi. Aynı zamanda teknolojik yenilikler, kişiselleştirilmiş çözümler ve dijitalleşme, optik alanında yeni fırsatlar yaratıyor. Ancak sektör olarak hala atmamız gereken adımlar var. Özellikle mesleki eğitimlerin güçlendirilmesi, standartların netleşmesi ve yerli üretimin teşvik edilmesini önemli buluyorum. Ayrıca optik mağazalarının sadece satış noktası değil, göz sağlığı konusunda danışmanlık veren merkezler olarak konumlandırılması gerektiğine inanıyorum. Gelişim için birlikte hareket etmenin ve bilgi paylaşımını artırmanın, vizyonumuzu daha ileriye taşımak için şart olduğunu düşünüyorum.

On birinci kez gerçekleşen Silmo İstanbul Optik Fuarını ziyaret ettiniz mi? Fuarın endüstriye kattığı değerleri nasıl yorumlarsınız?
Evet, geçtiğimiz Kasım’da gerçekleşen 11. Silmo İstanbul Optik Fuarı’nı ziyaret ettim. Her yıl olduğu gibi bu yıl da fuar, sektör profesyonellerini bir araya getiren, bilgi paylaşımını ve yenilikleri görme fırsatı sunan çok değerli bir organizasyondu. Gerek yerli gerek yabancı markaların katılımıyla optik dünyasının nabzını tutmak mümkün oldu. Silmo İstanbul’un bizlere en büyük katkısının, sadece ürün çeşitliliği sunmakla kalmayıp; yeni teknolojileri, üretim trendlerini ve tasarım anlayışlarını yerinde inceleme imkanı sağlaması olduğuna inanıyorum. Biz perakendeciler için bu fuarlar hem tedarik anlamında hem de vizyon geliştirme açısından çok kıymetlidir. Ayrıca, bu yıl Silmo İstanbul sayesinde kendi markam ‘Honey’ için ilham verici detaylar da yakaladım. Tasarım trendlerini, materyal tercihlerini ve kullanıcı beklentilerini daha yakından görmek, markamı şekillendirme sürecimde bana büyük katkı sağladı. Kısacası Silmo İstanbul gibi fuarları sektörün gelişimi için bir vitrin değil, bir okul olarak görüyorum.

Değerli röportajınız için teşekkür ederiz. Son olarak 4 your eyes ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Ben çok teşekkür ederim, böyle bir röportajla hem kendimi hem de mesleğimi anlatma fırsatı bulduğum için gerçekten mutluyum. 4 your eyes dergisini uzun zamandır takip ediyorum; sektöre kattığı değeri, vizyoner yaklaşımını ve biz perakendecilere sağladığı ilhamı gerçek anlamda kıymetli buluyorum. Her sayfasında mesleğimize dair yeni bir bakış açısı kazanıyoruz. Sektörün nabzını tutan, yenilikleri aktaran ve bizim gibi yerel mağazalara da ses olma fırsatı tanıyan böyle bir yayının parçası olmaktan gurur duydum. Emek veren tüm ekibe teşekkür ederim, nice güzel içeriklerde yeniden buluşmayı dilerim.

Ağustos 2025

Paloceras

Paloceras

Yükselen Yıldız

Gözlük modasında işlevden çok yaratıcı estetiği öne çıkaran bağımsız Paloceras, tasarım ve üretim tekniklerindeki çarpıcı inovasyonlarıyla tüm dikkatleri üzerine çekmeye başladı.

Yükselen gözlük markası Paloceras, kurulduğu 2022 yılı itibarıyla sessiz ama kararlı adımlarla global moda haritasında kendine yer edinmeye başlıyor. Geçtiğimiz ay Paloceras adına New York lansmanı önemli bir dönüm noktası oldu. Markanın büyük dikkat çeken ve çok beğenilen Pebble koleksiyonuna eklenen iki yeni formu, tüm ürün yelpazesindeki çarpıcı yeni renkleri ve kombinasyonları bir araya getiren görkemli lansman, markanın global gözlük modasındaki yerini sağlamlaştırdı. Paloceras’ın Ortak Kurucuları Mika Matikainen (Kreatif Direktör) ve Alexis Perron-Corriveau (Tasarım Direktörü) ile markanın kuruluşu, özgün tasarım yaklaşımı arkasındaki inovasyon arayışı ve yenilikleri hakkında yapılan röportajı beğenilerinize sunuyoruz.

Paloceras’tan önce ne üzerinde çalışıyordunuz?
Alexis: Montreal’de büyüdüm ve kariyerime marangozlukla başladım. Özel mobilyalar ve mimari parçalar tasarlıyordum. Bu deneyim beni, Montreal’de üniversitede ürün tasarımı okumaya yöneltti. Yerel olarak çalıştıktan sonra Kanada’nın dışına bakma ihtiyacı hissettim ve İsviçre’nin Lozan kentindeki ECAL’de Design for Luxury & Craftsmanship (Lüks ve Zanaatkarlık için Tasarım) Yüksek Lisans programına başvurdum. Mika ile orada tanıştık. İkimiz de bu programı tamamladık ve Paloceras böylece şekillenmeye başladı.

Mika: Benim geçmişim ise dijital tasarım üzerinedir. Finlandiya’da bir reklam ajansında sanat yönetmeni olarak, ardından teknoloji firmalarında çoğunlukla dijital ürün tasarımı alanında çalıştım. Yıllarca dijital ortamlarda çalıştıktan sonra daha fiziksel bir şey yapma isteği duydum. Covid karantinası sırasında Londra’da yaşarken tasarımcı bir arkadaşla yürüyüşe çıktığımızda olası gelecekten konuşurken ECAL’den bahsettik. Başvurdum, kabul edildim ve bu karar her şeyi değiştirdi. Alexis’le orada tanıştık. Ben dijitalden gelip dokunsallık arıyordum, o ise zanaattan gelip dijitale ilgi duyuyordu. Yeteneklerimiz birbirini tamamlıyordu ve birlikte bir şeyler denemenin mantıklı olacağını hissettik. Programın sonuna doğru Alexis tezinde güneş gözlüklerini araştırmaya başladı. Prototiplemelere giriştik ve sonunda gözlük tasarlamaya karar verdik. Bu alanın ne kadar karmaşık olduğunu o zaman henüz bilmiyorduk.

Paloceras ismini nasıl buldunuz ve marka nasıl oluştu?
Mika: Birlikte bir şey yapmaya karar verdikten sonra bir isme ihtiyacımız vardı. O sırada hala İsviçre’de yaşıyordum. Bir gün parkta yürürken kelebekler gördüm ve Latince kelebek demek olan Rhopalocera’yı düşündüm. “Rho” kısmını attım, sonuna bir “s” ekledim ve uygunlukları kontrol ettim. Şaşırtıcı şekilde domain’ler, sosyal medya hesapları da dahil olmak üzere hiçbir yerde kullanılmamıştı. Hemen Alexis’i aradım.

Alexis: Lozan’da küçük bir Afrika kafesinde buluştuk ve karar verdik. İsmi oracıkta tescilledik. Henüz Pebble koleksiyonunu bile düşünmemiştik.

Pebble koleksiyonu moda çevrelerinde hızla ilgi gördü. Bu ilgiyi ön görmüş müydünüz?
Mika: Gözlüğü, işlevsel bir nesne olarak değil, duygusal ve estetik bir etki aracı olarak ele almak istedik. Bu kategori genellikle kendine teknik ya da optik bir pencereden bakıyor. Biz ise modanın perspektifinden bakarsak ne olur, onu görmek istedik. Ben her zaman tasarım, teknoloji ve iş dünyasının kesişim noktasıyla ilgilendim. Sadece bir alanda kalmak bana yeterli gelmezdi. Gözlükte yeni bir şey tasarlamaktan fazlası vardı; daha geniş bir yaratıcı ekosistem inşa etmek gerekiyordu. Şimdi Londra’daki atölyemizde sanatçılarla birlikte özel tasarımlar yapıyoruz. Bu işbirlikleri, Paloceras çatısı altında farklı yaratıcı vizyonların da yer bulmasını sağlıyor. Böylece marka sadece bir ürün değil, aynı zamanda bir platform oluyor.

Alexis: Pebble koleksiyonu başta yaratıcı bir deneydi ama insanlarla bağ kurma amacı da hep vardı. Yüksek lisans tezim güneş gözlükleri ve onların kültürel anlamları üzerindeydi. Gözlük dünyasında pek çok “bekçi” olduğunu fark ettim. Bağımsız marka sayısı az ve bu sektöre adım atmak ise zorlu görünüyordu. Bu zorluk bizi daha da motive etti.

Yepyeni bir asetat estetiği geliştirdiniz. Süreçten ve üretimini nerede yaptığınızdan söz eder misiniz?
Alexis: Uzun bir süreçti. Çoğu tasarımın birbirine benzediği bu kategoride, tanıdık gelmeyen bir şey yapmak istedik. Gözlük tasarımını baştan icat ettiğimizi iddia etmiyoruz ama Paloceras’a özgü, hemen tanınan formlar yaratmak istedik. Asetatla denemeler yaptık, fizik yazılımları ve dijital araçlarla alışılmadık formlar araştırdık. Böylece şişirilmiş (inflated) form fikrine ulaştık. İtalya ve Fransa’daki üreticilere ulaştık ama bu formları üretmeye uygun teknoloji mevcut değildi. Gerçek uzmanlık Shenzhen’deydi, bu yüzden kaynağa yani Çin’e gittik. Shenzhen’de aradığımız teknik kapasiteye sahip küçük, yetenekli bir ekip bulduk. Onların kullandığı kalıplama tekniği, enjeksiyon kalıplamaya benziyor ama asetat için özel olarak uyarlanmış. O dönemde bu teknik Avrupa’da mevcut değildi, hala da pek yaygın değil. Bahsettiğim kalıplama süreci, geleneksel asetat üretiminden farklı makineler ve beceriler gerektiriyor. Tasarım niyeti ile teknik uygulamanın bu birleşimi, sınırları zorlamamıza olanak sağladı. Shenzhen’deki ekibi birçok kez ziyaret ettim. Üretimi yerinde görmek, çalışma koşullarını anlamak ve bizim standartlarımızla uyumlu olduklarından emin olmak bizim için çok önemliydi. Oradaki işbirliğimiz konusunda şeffafız çünkü gerçekten mükemmel bir iş çıkarıyorlar.

New York lansmanınızla Pebble serinize eklenen VX Aviator ve DX Diamond’ı tanıttınız. Özelliklerinden bahseder misiniz?
Mika: Pebble koleksiyonu bir kare ve bir yuvarlak formla başlamıştı. Elbette bu yeterli olmayacaktı. Biz aviator ve cat-eye gibi popüler formları kendi dilimizle yeniden yorumlamak istedik. Renk bu yılki evrimimizde çok büyük rol oynadı. Siyah ve kaplumbağa kabuğu gibi klasiklerin ötesinde, kendi deneyimlerimize dayalı çift laminasyonlar ve yoğun tonlar sunmak istedik. Bazılarını Mazzucchelli’nin özel laminatlarıyla, bazılarını ise farklı manyetik renkleri karıştırarak kendimiz geliştirdik. Bu yenilikler Pebble koleksiyonu için büyük bir sıçrama oldu.

Alexis: Heykel yapmakla takılabilir bir şey yapmak arasında hassas bir denge var. Bu gerilim bizi besliyor. VX Aviator cesur ve tanınabilir formuyla öne çıkıyor. DX Diamond ise daha açılı, daha sert bir karaktere sahip. Cat-eye’a gönderme yapıyor ama daha nötr. Tasarımlar herkes için olsun istiyoruz, bu yüzden tamamen feminen bir siluetten kaçındık. Bu yeni formlar, insanların bizden beklediği çeşitliliğe, yeni form arayışına ve renklere de cevap veriyor.

Portekiz ve Finlandiya arasında çalışıyorsunuz. Bu ikili sistem sizin için nasıl işliyor?
Mika: Şu anda ekibimizin çoğu Finlandiya’da. Alexis ise hala prototiplemenin büyük kısmının yapıldığı ve tasarım stüdyomuzun yer aldığı Lizbon’da. Aldığımız verimden ve tempomuzdan memnunuz.

Alexis: Markanın ilk evi Portekiz’di. İlk yıl her şey dijital olarak Lizbon’da geliştirildi. Mika ailevi nedenlerle Finlandiya’ya döndüğünde yeni bir düzen kurduk ve ikimiz için de işleyen ve işe yarayan bir ritim bulduk.

Paloceras için sıradaki hedefiniz nedir? Yeni sürprizler beklemeli miyiz?
Mika: İlk optik koleksiyonumuzu tanıtmaya hazırlanıyoruz.

Alexis: Geliştirme süreci zaten başladı. Koleksiyonu önümüzdeki Eylül ayında Silmo Paris fuarında sunmayı planlıyoruz. Perakende ortaklarımız için optik koleksiyonun çok önemli olduğunun bilincindeyiz. Bu yeni optik modellerimizi günlük kullanım için tasarlarken, güneş gözlüklerimizdeki yaratıcı yaklaşımımızı korumaya kararlıyız.

Kaynak: Eyestylist

Temmuz 2025

Akn Optik Group

AKN OPTİK GROUP

Kalite ve Müşteri Odaklı Duruş…

“Son iki yıldır katılımcısı olduğumuz Silmo İstanbul’da hem mevcut iş ortaklarımızla ilişkilerimizi pekiştirme hem de yeni işbirlikleri kurma fırsatı yakaladık.”

Merhaba İlyas Bey, kendinizi okurlarımıza kısaca tanıttıktan sonra sektördeki yolculuğunuzdan bahsedebilir misiniz?
Merhaba, ben İlyas Akın, Akn Optik Group’in kurucu ortağıyım. Optik sektöründeki uzun yıllara dayanan deneyimim ile kalite ve yenilikçilik odaklı çalışmalar yürütüyorum. Sektöre olan tutkum ve sürekli gelişim arzusu, beni bu yolculukta motive eden en önemli unsurlar oldu. Sektördeki yolculuğum, müşteri memnuniyetini ve teknolojiyi ön planda tutarak, sağlam ve sürdürülebilir iş ilişkileri kurmak üzerine şekillendi. Bu süreçte birçok önemli projeye imza atarak, Akn Optik Group’un bugün geldiği noktaya erişmesinde etkin bir rol oynadık. Gelecekte de sektördeki gelişmeleri yakından takip ederek, markamızı daha ileri taşımak için çalışmaya devam edeceğiz.

Akn Optik Group ’un kuruluş aşamasını, gelişimini ve sektörel vizyonunu bizimle paylaşır mısınız?
Akn Optik Group olarak optik sektöründe kalite, güven ve yenilikçiliği ön planda tutan bir anlayışa sahibiz. Kuruluşumuzun temelinde hem yerel hem de global ölçekte değişen tüketici ihtiyaçlarına cevap verebilecek; ileri teknolojiyle donatılmış, müşteri odaklı bir marka yaratma hedefi yatıyordu. İlk günden bu yana, sadece ürün satışı değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı ve görsel konfor sunma vizyonuyla hareket ettik. Göz sağlığına katkı sağlayacak, estetik ve işlevselliği bir arada sunan çözümler üretmeye odaklandık. Gelişim sürecimizde Ar-Ge yatırımlarına büyük önem verdik ve kalite standartlarımızı sürekli olarak yükselttik. Bugün hem yerli hem de uluslararası pazarda adımızı duyurmuş olmanın gururunu yaşıyoruz. Sektörel vizyonumuz ise; teknolojik gelişmeleri yakından takip eden, sürdürülebilirliği önceleyen ve müşteri memnuniyetini merkeze alan bir anlayışla büyümektir. Akn Optik Group olarak geleceği şekillendiren bir marka olmayı, dijitalleşmenin getirdiği fırsatları optik sektörüne entegre etmeyi ve insan odaklı çözümlerle fark yaratmayı amaçlıyoruz.

Pirloon ve Arcwang, sektörde kalite ve yenilikçilikle öne çıkıyor. Markalarınızın özelliklerini ve birbirlerinden ayrıştıkları noktaları paylaşır mısınız?
Pirloon ve Arcwang da kendi içinde farklı ihtiyaçlara ve kullanıcı profillerine hitap eden, özgün tasarım anlayışı ve yüksek üretim standartlarıyla öne çıkıyor. Her iki markamız da kalite ve yenilikçilik ile özdeşleşmiştir. Pirloon, zarafet ve incelik üzerine kurulmuş bir marka olarak; çoğunlukla minimal çizgilerdeki sofistike ve zamansız tasarım diliyle öne çıkıyor. Üretiminde hafifliği ve dayanıklılığı aynı anda garantileyen malzemeler kullanıyor. Pirloon ile özellikle şehirli, sade ama şıklığından ödün vermeyen kullanıcıları hedefliyoruz. Arcwang ise daha cesur, avangart ve özgün bir tasarım çizgisinde ilerliyor. Modern ve dinamik siluetler, kontrast detaylar ve trend belirleyici tasarım kodları taşıyor. Genç ve dinamik bir kullanıcı kitlesine hitap ederken, tasarım anlamında yeniliğe açık ve özgün çizgilerle öne çıkıyor. İkisi de kalite, konfor ve estetik açısından aynı titizlikle üretiliyor. Kullanıcının tarzına göre farklı bir deneyim sunmalarını amaçlıyoruz.

Gözlükler sadece aksesuar değil, kişisel ifade ve kimlik aracı olarak da önem kazanıyor. Markalarınız bu anlamda müşterilerin kişisel hikayelerine nasıl dokunuyor?
Gözlük, aslında kişinin kendini dünyaya ifade ettiği en özel araçlardan biridir. Biz Akn Optik Group olarak, sadece fonksiyonel bir ürün sunmanın ötesinde, müşterilerimizin kendi tarzlarını ve kimliklerini özgün şekilde yansıtabilecekleri tasarımlar yaratmayı önemsiyoruz. Her bireyin farklı bir hikayesi, zevki ve beklentisi var; bu yüzden Pirlon ve Arcwang markalarımızda çeşitlilik ve kişiselleştirilebilirlik bizim için kritik önemdedir. Müşterilerimizle kurduğumuz ilişkiyi, sadece ‘satış’ olarak değil, onların günlük yaşamlarına, tarzlarına ve duygusal dünyalarına dokunan bir bağ olarak görüyoruz. Örneğin, özel koleksiyonlarımızda müşterilerimizin isteklerine göre uyarlanabilen modellerimiz, onların benzersiz kişiliklerini dışa vurmasına imkan tanıyor. Böylece gözlüklerimiz sadece bir aksesuar olmaktan çıkıp onların hayat hikayelerine eşlik eden parçalara dönüşüyor. Bu yaklaşım, bizim için marka kimliğimizin temel taşlarından biridir. Müşterilerimizin ‘ben buyum’ demelerine aracılık etmek, koleksiyon stratejimizin ve temsil ettiğimiz markaların en önemli önceliğidir.

İhracat faaliyetlerinizden bahseder misiniz? Hangi pazarlarda aktifsiniz ve yurt dışı hedefleriniz nelerdir?
Akn Optik Group olarak sadece iç pazarda değil, uluslararası alanda da güçlü bir varlık göstermeye büyük önem veriyoruz. İhracat faaliyetlerimiz, markalarımızın global ölçekte de değer gördüğünün bir göstergesidir. Şu anda başta Yunanistan olmak üzere Mısır, Sudan ve bazı Afrika ülkelerinde faaliyet gösteriyoruz. Bu pazarlarda hem ürün kalitemiz hem de müşteri ilişkilerine verdiğimiz önem sayesinde kısa sürede güçlü bir konum elde ettik. Yırt dışında mevcut pazarlarda büyümeyi sürdürmek ve yeni coğrafyalarda kalıcı iş ortaklıkları kurarak markamızı daha geniş kitlelerle buluşturmayı hedefliyoruz. Özellikle Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Balkanlar gibi stratejik bölgelerdeki fırsatları yakından takip ediyoruz. İhracatı, yalnızca bir ticari faaliyet olarak değil, global marka olma vizyonumuzun temel taşlarından biri olarak görüyoruz. Kalite, güven ve sürdürülebilir işbirlikleri odağında ilerlemeye devam ediyor, uluslararası pazarlarda kalıcı ve güçlü bir oyuncu olma hedefimize adım adım yaklaşıyoruz.

Kısa sürede 450 bayiye ulaşmak oldukça etkileyici. Bu başarının arkasındaki temel stratejiler nelerdir?
Akn Optik Group olarak kısa sürede 450 bayiye ulaşmamız tesadüf değil; planlı, sürdürülebilir ve vizyoner bir büyüme stratejisinin sonucudur. Bu başarının temelinde güvenilir ve şeffaf iş ortaklıkları yatmaktadır. Ürün kalitesi ve marka gücümüz de büyüme sürecinde önemli rol oynamaktadır. Sahip olduğumuz Pirloon ve Arcwang markalarının sektörde hızla kabul görmesi, bayilerimizin satış performansını doğrudan artırmaktadır. Ayrıca güçlü lojistik ve stok yönetimi altyapımız, zamanında teslimat ve doğru stok planlaması sayesinde bayilerimizin operasyonel verimliliğini yükseltmektedir. Bayilerimize sunduğumuz pazarlama ve satış desteği ise, onların pazardaki görünürlüklerini artırarak rekabet güçlerini pekiştirmektedir. Son olarak, büyüme stratejimizi, farklı bölgelerde dengeli ve sürdürülebilir bir ağ oluşturacak şekilde planlıyoruz. Tüm bu unsurlar birleştiğinde sürdürülebilir ve sağlam temellere dayanan bir büyüme modeli ortaya çıkıyor. Bizim için bayi sayısından çok, her bir bayimizin memnuniyeti ve başarısı esas olup, gelecekte bu ağı daha da güçlendirmeyi ve bayilerimize katma değer sağlayan çözümlerle yol arkadaşlığımızı büyütmeyi hedefliyoruz.

İş ortaklarıyla birlikte büyümeyi hedefleyen bir firma olarak bayilerinize satış sırası ve sonrası sunduğunuz desteklerinizden bahseder misiniz?
Akn Optik Group olarak bayilerimizi sadece iş ortaklarımız değil, aynı zamanda büyüme yolundaki en önemli paydaşlarımız olarak görüyoruz. Biz müşteri memnuniyetini sadece satış anına değil satış sonrasına da taşıyan bütüncül ve kesintisiz bir yaklaşımı benimsiyoruz. Bu anlayışla onlara kapsamlı ve entegre bir destek sunuyoruz. Ürün tarafında, bayilerimizin ihtiyaçlarına hızlı ve doğru şekilde yanıt verebilmek için geniş ve sürekli güncellenen ürün portföyümüzle destek sağlıyoruz. Stok yönetimi ve teslimat süreçlerimizi optimize ederek, bayilerimizin operasyonel verimliliğini artırıyoruz. Satış süreçlerini kolaylaştırmak amacıyla mağaza içinde kullanılan stand, ayna, poster, kutu ambalajları gibi satış destek enstrümanlarımızı sürekli güncel tutuyoruz. Böylece bayilerimizin müşterilere daha etkili sunum yapabilmelerine ve satışlarını artırmalarına katkı sağlıyoruz. Tanıtım alanında ise kampanya ve promosyonlarla bayilerimizin yerel pazarlarda görünürlüğünü artırıyoruz. Sosyal medyada uzman ekibimizle özel içerikler üretirken hem ulusal hem yerel basında reklam faaliyetlerimizi de sürdürüyoruz. Satış sonrası hizmet politikamızın temelinde de erişilebilirlik, hızlı ve etkin çözümler ile çözüm odaklılık yer alıyor. Ürünle ilgili her türlü teknik destek, bakım, değişim veya iade süreçlerini mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırmaya özen gösteriyoruz. Ayrıca bayilerimize yönelik destek ekiplerimizle süreci anlık olarak takip ediyor, satış sonrası yaşanabilecek olası sorunların önüne geçmek için proaktif ve kalıcı çözümler geliştiriyoruz. ‘Satıştan sonra da yanınızdayız’ anlayışını her adımda uygulamaya koyuyoruz. Bu anlayış, markamızın müşteri odaklı duruşunun ve kaliteye olan bağlılığının en somut göstergesidir.

Önümüzdeki dönemde ürün gamınızda ya da marka yapılanmanızda yeni projeler ya da yatırımlar olacak mı?
Evet, Akn Optik Group olarak yenilikçi ve dinamik yapımızı her zaman koruyoruz. Yakın zamanda lansmanını yapmayı planladığımız, üst segment bir markamızın hazırlıkları büyük bir heyecanla devam ediyor. Bu yeni marka, sektörde çıtayı yükseltecek tasarım ve teknoloji standartlarıyla kullanıcılarla buluşacak. Bunun yanı sıra mevcut markalarımız için de yeni koleksiyon çalışmaları hiç durmadan sürüyor. Her sezon tüketici beklentilerini ve trendleri yakından takip ederek ürün yelpazemizi zenginleştirmeye devam ediyoruz. Böylece hem farklı segmentlerde hem de çeşitli kullanıcı ihtiyaçlarında güçlü alternatifler sunmayı hedefliyoruz. Özetle hem marka yapılanmamızı hem de ürün gamımızı sürekli geliştirmek adına önemli yatırımlar yapmaya devam ediyoruz.

Ekip çalışmasına ve sürekli iyileştirmeye önem veren bir anlayışa sahipsiniz. Bu kültürü şirket içinde nasıl sağlıyorsunuz?
Akn Optik Group olarak başarının temelinde güçlü bir ekip çalışması ve sürekli iyileştirme kültürünün yattığına inanıyoruz. Bu yaklaşımı şirketimizin her kademesine yaymak için öncelikle açık iletişim kanalları oluşturuyoruz. Çalışanlarımızın fikirlerini özgürce paylaşabilecekleri, önerilerde bulunabilecekleri bir ortam yaratmak bizim için çok önemlidir. Düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz iç toplantılar, geri bildirim oturumları ve eğitim programlarıyla ekiplerin gelişimini destekliyoruz. Ayrıca bireysel ve takım performansını izleyip, sonuçları şeffaf bir şekilde paylaşıyoruz; bu da motivasyonu artırıyor ve gelişim alanlarının belirlenmesini kolaylaştırıyor. Sürekli iyileştirme prensibini günlük iş akışlarımızın ayrılmaz bir parçası haline getirdik. Her süreçte verimliliği artırmak, kaliteyi yükseltmek ve inovasyonu teşvik etmek amacıyla küçük de olsa her öneriyi titizlikle değerlendiriyor, deneyip sonuçlarını yakından takip ediyoruz. Bu sayede hem çalışanlarımız hem de şirketimiz kendini sürekli ileriye taşıyor. Böylece, sadece bugünün değil, yarının da başarılarını inşa eden; yeniliğe açık, dayanışma içinde ve sürekli gelişimi benimsemiş bir Akn Optik Group kültürü oluşturuyoruz.

Silmo İstanbul Optik Fuarı hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Fuarın sektöre katkılarını nasıl değerlendirirsiniz?
Akn Optik Group olarak son iki yıldır katıldığımız Silmo İstanbul Optik Fuarı’nda, hem mevcut iş ortaklarımızla ilişkilerimizi pekiştirme hem de yeni iş birlikleri kurma fırsatı yakaladık. Fuarda ürünlerimizi ve yenilikçi çözümlerimizi tanıtırken, aynı zamanda sektördeki en güncel trendleri ve teknolojik gelişmeleri yakından takip etme imkanı bulduk. Silmo İstanbul, sadece bir ticaret fuarı olmanın ötesinde; sektör profesyonellerinin bir araya gelerek deneyimlerini paylaştığı, bilgi alışverişinde bulunduğu ve geleceğe dair stratejiler geliştirdiği önemli bir buluşma noktası haline gelmiştir. Bu tür etkinlikler, sektör içindeki sinerjiyi artırmakta; inovasyonu teşvik ederek optik endüstrisinin global ölçekteki rekabet gücünü desteklemektedir. Günümüzde optik sektörünün gelişimi için bu tür fuarların sağladığı etkileşim alanları her zamankinden daha değerlidir. Silmo İstanbul gibi organizasyonlar, sektör paydaşlarını ortak bir vizyonda buluşturarak sadece bugünü değil, yarının optik dünyasını da şekillendirmeye katkı sunuyor.

Değerli röportajınız için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes ile ilgili yorumlarınız nelerdir?
Öncelikle bu röportaj fırsatı için teşekkür ederiz. 4 your eyes dergisini, optik sektörüne yönelik kaliteli, güncel ve yön gösterici içerikler sunan, sektör paydaşlarını bir araya getiren değerli bir yayın olarak görüyoruz. Derginizin vizyoner yaklaşımı ve sektöre kattığı değer, firmaların sektörel etkileşimlerini güçlendirmelerine ve kendilerini doğru şekilde ifade edebilmelerine olanak sağlıyor. Bu kapsamda 4 your eyes ile iş birliği yapmaktan büyük memnuniyet duyuyor, yayın hayatınızda başarılarınızın artarak devam etmesini diliyoruz.

Temmuz 2025

Kübra Karaca Optik

KÜBRA KARACA OPTİK

İzmir’e Yeni Soluk

Silmo İstanbul Optik Fuarının sektörümüzdeki büyümeye, dönüşüme katkısını ve yeni iş bağlantıları kurmadaki güçlü etkisini destekliyoruz.

Merhaba Fatma Hanım. Okurlarımız için kendinizi tanıtarak, optik sektörüyle nasıl buluştuğunuzu paylaşır mısınız?
Merhaba, aslen 1964 Trabzon doğumluyum. Optik sektöründe yeniyim ancak sağlık sektöründe oldukça eskiyim. 35 yıl devlete hizmet etmiş emekli bir hemşireyim. Emekli olduktan sonra İzmir’e yerleştim. Kızım da uzun yıllardır eczacı ve eczanesini Çiğli‘ye taşımaya karar verdiğinde yanındaki dükkanın boş olduğunu söyledi. Aslında sektörle oğlumun üniversite tercihlerinin olduğu 2014 senesinde tanışmıştım kendisi de optisyenlik okudu. Sektöre ondan aşinaydım da diyebilirim bu sebeple neden olmasın diyerek, kızımdan da alacağım komşuluk desteğinin işime yarayacağını düşünüp emekli olmama rağmen üretkenliğime devam edebileceğime inandım. Bu vesileyle mağazayı açmaya karar verdim. Mesul Müdürümüz ve optisyenimiz Nermin Akman’ın da desteğiyle çok keyifli işler çıkarıyoruz.

Kübra Karaca Optik’in açılış sürecini paylaşır mısınız? Mağazanızın ismini nasıl seçtiniz?
İzmir’de özel hastane sayısı diğer büyük illerimize göre nispeten az diyebilirim, hal böyle olunca açılacak olan yeni hastanenin potansiyeli olabileceğini düşündüm. Geçen yıl Nisan ayında dükkanı kiraladık. Ancak gerek dekorasyon işleri gerekse ruhsat işlemleri derken açmamız Kasım 2024’ü buldu. Aslında yaklaşık altı aydır faaliyette olan çiçeği burnunda bir işletmeyiz diyebilirim. Marka ismini seçerken kızımın ismini kullanmayı tercih ettim. Bunun asıl sebebi uzun yıllardır eczanesi olduğu için çevredeki halka güler yüzle hizmet eden ve onların güvenini kazanmış bir isim olmasıydı. Mağazamızı tanıtırken kolaylık sağlayacağını düşündüğümden kızımın adını verdim.

Logonuzdan dekorasyonunuza kadar mağaza konseptiniz birbiriyle uyum içinde. Bu uyumu kurgularken nasıl bir yol izlediniz?
Mağazamız alanında deneyimli iç mimar ve mobilya dekorasyon firmaları tarafından özel olarak tasarlandı. Dekorasyonda özellikle insanlara sıcak ve samimi bir ortam hissi yaratmak için turuncu rengini tercih ettik. Aynı zamanda gerek tasarımda gerekse de aydınlatmada oval çizgiler kullanarak yine bu samimiyeti hissettirmeye çalıştık. Markamızda kullandığımız rengi ve logoyu tabelamızdan tutun da alışveriş poşetlerimizde, mendillerimizde, gözlük temizleme solüsyonlarımızın üzerinde ve kartvizitimizde de bir bütün halinde sunmaya çalıştık. Logo seçiminde çok titiz davrandık hem şık hem de gözlüğü çağrıştıracak bir tasarım olsun istedik.

Mağazanızda her segmentten ürüne yer veriyor musunuz? Satışını en çok yaptığınız optik ve güneş gözlüğü markaları hangileri?
Müşteri memnuniyeti ve devamlılığını en üst düzeyde tutmak adına ürünlerimizi seçerken tüm model ve markalarda detaylı incelemeler yaparak seçimlerimizi özenle oluşturuyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaçlarına ve zevklerine hitap etmek temel amacımız olduğundan, mağazamızın ürün portföyü konusunda çeşitlilik odaklıyız. Dünyanın önde gelen optik ve güneş gözlüğü markalarının hemen hemen hepsiyle çalışıyoruz. Hastane yanı olduğumuz için optik çerçevelerimizin sayısı daha fazla olmakla birlikte İzmir’in güneşli ve yazlık havasına ayak uydurabilmek için güneş gözlükleri için de tabii ki geniş bir alan ayırdık. Çoğunlukla Luxottica Group bünyesindeki marka ve ürünleriyle çalışıyoruz. Aynı zamanda Lacoste, Calvin Klein, Furla, Guess, Vycoz, Silhouette, Dutz gibi çeşitli markaları da bünyemizde bulunduruyoruz.

Kübra Karaca Optik’i Çiğli’deki diğer optik mağazalardan ayrıştıran özellikleri nelerdir?
Optik mağazamız dizayn ve tasarımıyla bölgemize yeni bir soluk getirdi. Özenle seçtiğimiz dekorumuz, trend markalardan optik ve güneş gözlüğü seçimlerimiz, sıcak ve güler yüzlü yaklaşımımız çevremizden olumlu yönde tepkiler gördü. Satış esnasında ve sonrasında açıklayıcı anlatımımız ve samimi bir şekilde sunmuş olduğumuz bilgiler yeni bir mağaza olmamıza rağmen müşterilerimizin güvenini kazanmamızı kolaylaştırdı.

Müşteri memnuniyetinde öncelikleriniz nelerdir? Satış sonrası sunduğunuz hizmetlerden bahseder misiniz?
Müşterilerimiz için hediyeler, indirimler ve avantajlar sunarak, müşterilerimizin memnuniyetini artırıyoruz. Özel günlerde yaptığımız kampanyalar, yeni ürün lansmanları ve sezon indirimleri gibi etkinliklerimiz ilgi görüyor. Bu etkinliklerde hediye çeki, indirim kuponu gibi fırsatlarla müşteri memnuniyetimizi en üst seviye tutmayı hedefliyoruz. Ürünlerimizde herhangi bir sorun yaşandığında, yedek parça desteği sunmakla beraber, mağazamızdan alınmamış olsa dahi her türlü gözlüğün onarım ve bakım hizmetini de sunuyoruz.

Sizce bu yaz optik çerçeve ve güneş gözlüklerinde hangi şekil, materyal ve renkler ön planda olacak?
Bu konuda kendimden ziyade, uzun yıllara varan sektör deneyime sahip optisyenimiz Nermin Hanım’ın görüşlerini paylaşmayı daha değerli buluyorum. Kendisi 2025 yaz sezonunu gözlük modasında, geometrik formlar, büyük çerçeveler, renkli camlar ve retro etkiler görüleceğinin; trend renklerin kesinlikle pembe, turuncu, mavi ve yeşil gibi cesur ve popüler renkler olacağının altını çiziyor. Artık ülkemizde de gözlükler kişisel ifadeyi yansıtan, modern yaşamın hızına ayak uydurabilen stil sahibi aksesuarlar olarak kabul görmeye başlandı. Özellikle güneşli günleri yaşadığımız şu günlerde canlı renklerin enerjisinin mutlu olmamıza iyi yönde etki göstereceğine inanıyoruz.

Sektörel yenilikler, trendler ve son teknolojiler hakkında verilen satış ve eğitim programları sizce yeterli mi, gelişmesi için neler yapılmalı?
Gerek yurtiçi gerek yurt dışı düzenlenen fuarlarda belirli oturumlarda eğitim sunmaya çalışan firmaları gözlemliyoruz. Ancak fuarlarda yeni ürünlerle tanışma fırsatını yakalamak için harcadığımız kısıtlı zaman diliminde verilen bu sunumların yetersiz kaldığını düşünüyoruz. Bazı markaların özellikle optik cam teknolojileri ile alakalı eğitim kampları ya da seminer günleri gibi etkinlikler düzenleyerek bizlerin müşterilerimize daha sağlıklı ve daha bilimsel açıdan bilgiler vermemizi sağlamaları gerektiğine inanıyoruz.

Yurtdışındaki fuarları ziyaret ediyor musunuz? Bu fuarları takip etmek sizce ne derece önemli?
Nermin hanımın bu konuda tecrübesi var ancak röportajımızın başında çiçeği burnunda bir işletme olduğumuzdan bahsetmiştik. Umuyoruz ki ilk yılımızda 2025 Silmo Paris Fuarına Kübra Karaca Optik olarak katılım gösterebiliriz. Yurtdışındaki fuarlara katılmanın, bakış açımızı genişletmenin yanında sektörün gidişatından ilk haberdar olanlardan olmak için de önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu fuarların yurtdışındaki meslektaşlarımızla fikir alışverişinde bulunmak için de yararlı olduğuna inanıyoruz. Gelişen yeni teknolojilerin ülkemizde de kullanımına alan açmaları açısında da değerli olduklarını düşünüyoruz.

Silmo İstanbul Optik Fuarı’nın gelişimi ve sektöre kattığı değerleri nasıl yorumlarsınız?
Öncelikle Silmo İstanbul Optik Fuarının mağazamızın kuruluş aşamasında oldukça önemli bir yere sahip olduğunu belirtmek istiyoruz. Silmo İstanbul sayesinde mağazamızı açma sürecinde birçok ürünü yerinde inceleme fırsatımız oldu. Özellikle atölyemizde kullandığımız cihazların ve araçların teminini Silmo İstanbul’dan yaptık. Tüm ürünlerin aynı anda bütün özelliklerini kıyaslama ve inceleme fırsatını sunması sektörel yolumuzu çizmemize büyük katkı sağladı. Üstelik sadece Silmo İstanbul Optik Fuarı’na giriş kartımızı online çıkarmamız ile fuarın çekilişlerinde işletmemiz de bir hediye kazandı. Motivasyon ve şevkimizi artıran hediyelerin düşünülmüş olmasını değerli buluyor ve mağazamız adına teşekkür ediyoruz. Bunun ötesinde Silmo İstanbul Optik Fuarının sektörümüzün büyümesi ve gelişmesi adına çok önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyoruz. Fuar, birçok marka ve alanında profesyonel kişileri bir araya getirerek son trend ve teknolojiyi bizlere sunuyor. Yeni ürün keşifleri, yeni teknolojiler ve bilgi paylaşımları gibi ortamlar sağlıyor. Silmo İstanbul Optik Fuarının sektörümüzdeki büyümeye, dönüşüme katkısını ve yeni iş bağlantıları kurmadaki güçlü etkisini destekliyoruz.

Değerli röportajınız için teşekkür ederiz. Son olarak 4 your eyes ile ilgili görüşlerinizi öğrenmek isteriz?
Günümüz teknoloji dünyasında dijital yayıncılığın çok daha fazla kitleye hitap ederek kolay erişim imkanı sunduğunu düşünüyoruz. Yenilikçi içeriklerini geliştirebilir, teknolojileri genişleterek bu anlamdaki deneyimleri daha fazla zenginleştirebilir ve farklı deneyimler bizlere sunabilir. Bizlere sağladığınız bu röportaj imkanı için teşekkür ediyoruz ve tüm ekibinize başarılar diliyoruz.

Temmuz 2025

Yeni İnci Optik

YENİ İNCİ OPTİK

Mirasın İzinde

Silmo İstanbul Optik Fuarı sektör profesyonelleriyle buluşma, sergilenen her türlü yenilikten ilham alma ve işbirliği fırsatları yakalama imkanı sağlıyor.

Merhaba Hikmet Bey. Okurlarımız için kendinizi biraz tanıtarak, optik sektörüyle nasıl tanıştığınızı paylaşır mısınız?
Merhabalar ben Hikmet İnci, 1983 İstanbul doğumluyum. Eskişehir Üniversitesi’nde İşletme Bölümünü tamamladım. Optik sektörü ile bu işin duayenlerinden olan babam Hasan İnci sayesinde çok ufak yaşlarda tanıştım. Bu sebeple rahatlıkla mesleğin içine doğdum diyebilirim. Optisyenlik eğitimimi de Muğla Üniversitesi’nde aldım.

İnci Optik 40 yılın üzerinde köklü bir mağaza. Kurucu Hasan İnci’nin sektöre yaklaşımı ve perakendecilik anlayışı nasıldı? Bu mirası günümüze ne şekilde aktarıyorsunuz?
Babam Hasan İnci’nin sektöre olan yaklaşımı müşteri memnuniyeti ve kaliteli hizmet üzerine kuruluydu. Hem müşteri memnuniyeti hem de kaliteli hizmet sadece optik perakendeciler için değil, aslında tüm perakendeciler için değerli kavramlardır. Ancak bunların gerçek anlamda hayata geçirilmesinin önemini ve değerini, babam sayesinde öğrendim. Sadece satış yapmak asla ilk odağı olmamıştır. Onun için müşterilerini en şekilde memnun edebilmenin yolu; onların moda, aksesuar ve stil kazanabilecekleri bir ürüne ulaşmalarını sağlamaktan geçiyordu. Bu da müşterilerinin ihtiyaçlarını anlamayı ve onlarla güçlü, samimi bir iletişim kurmayı gerektiriyordu. Benim için en önemli mirası bu yaklaşımıdır diyebilirim.

Optik sektörünün kalbi Sirkeci’de kurulan İnci Optik şubeleşmeye ne zaman, nasıl başladı? Şubelerinizin lokasyonlarından ve özelliklerinden söz eder misiniz?
Benim açımdan Sirkeci çocukluğumun, gençliğimin geçtiği tarihi dokusu ve kokusu olan özel bir bölgedir. Aynı zamanda müşteri profili açısından biraz zor bir bölge diyebilirim. Mağazanın başına geçtikten sonra farklı lokasyonlarda da mağaza açmak her zaman hedefim olmuştu. Sirkeci’deki gibi cadde mağazası olmasını isteyerek, kapalı mekanlardan daha çok, insan sirkülasyonunun daha yoğun olduğu lokasyonları bu sebeple uzun süre takip ettim. 2023 yılına geldiğimizde, uzun yıllar beraber çalıştığım iş arkadaşım Haluk Etüs ile birlikte Beşiktaş çarşısı içinde ikinci mağazamızı açtık ve aynı hizmet anlayışıyla faaliyet göstermekteyiz.

İnci Optik’in müşterilerine yaklaşımı nasıldır? Satış esnası ve sonrasında diğer optik mağazalardan nasıl ayrışıyorsunuz?
Müşterilere olan yaklaşımımız bir gözlükten daha çok farklılaşabilecekleri bir ürün aldıklarını hissettirmemizdir. Mağazamızdan içeri giren her müşteri henüz daha satışa başlamadan kaliteli ve benzerlerinden farklı, iyi bir hizmet alacaklarını fark ederler. Bunu ürün sunumlarımızın şekli veya mağaza düzenimiz kadar bizlerin onlara yaklaşımımızdan rahatlıkla anlayabilirler. Satış esnasında farklı ve butik ürün çeşitliliğimiz sayesinde müşterilerimizin en doğru seçimi yapmalarına yardımcı oluruz. İhtiyaçlarına ve zevklerine göre tercihler sunmak, memnun ayrılmalarını sağlamak ve satış sonrasında dahi karşılaşabilecekleri sorunlar olduğunda maksimum düzeyde destek sağladığımızı bildirmek temel çalışma yöntemimizdir.

Çalışanlarınızı seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Usta-çırak ilişkileri bu köklü mağazada halen yaşıyor mu?
Usta-çırak ilişkisi her zaman çoğu iş için değerlidir. Özellikle bizim işimizin olmazsa olmazlarından olduğunu belirtmem gerekir. Yanımızda yetişen, staj yapan birçok arkadaşımız oldu. Açıkçası ben çalışanlarıma patron gibi yaklaşmaktan daha çok arkadaşça, saygı çerçevesinde yaklaşmayı tercih ediyorum. Aynısını da onlardan bekliyorum. Öğrenebilmeleri için destek olurken, birbirimize karşı yardım ve dayanışma içinde hareket etmemizi önemsiyorum. Bu sebeple çalışan seçimlerimi bu ilkelerime uygun; yetişmeye, öğrenmeye istekli ve rahat iletişim kurabileceğim kişilerden yapıyorum.

İnci Optik’te en çok satışı yapılan gözlük ve cam markaları hangileridir?
İnci Optik’te en çok satışı yapılan gözlük markaları arasında EssilorLuxottica Group markalarının ürünleri öne çıkıyor. Ray-Ban, Vogue, Prada, Versace gibi markalar müşteriler tarafından sıkça tercih ediliyor. Cam tercihlerinde ise Hoya ve Essilor hem kalite hem de müşteri memnuniyeti açısından ön plana çıkıyor. Özellikle bu cam markalarının, kişiye özel çözümler sunan teknolojileri, müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun seçenekleri sunmamıza yardımcı oluyor.

Marka çeşitliliği, segmentleri ve farklı fiyat skalaları sizce ne derece önemli? Şubelerinizde bu dengeyi koruyor musunuz?
Marka çeşitliliği anlamında merkez veya şube ayrımı yapmıyoruz; tüm şubelerimizde aynı ürün ve hizmet kalitesini sunmaya özen gösteriyoruz. Adetsel anlamda küçük farklılıklar olabiliyor ancak her müşterinin tarzına ve bütçesine hitap edebilecek geniş bir ürün yelpazesiyle hizmet veriyoruz. Bu dengeyi koruyarak her şubemizde müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutmayı hedefliyoruz.

Sizce 2025 İlkbahar/Yaz sezonunda optik ve güneş gözlüklerinde hangi şekiller, renkler ve materyaller ön planda olacak?
Yeni 2025 yaz sezonu için beklentim kalın çerçeveler ve renkli camların güneş gözlüğü modellerinde ön planda olacağı yönündedir. Optik gözlüklerde ise daha minimal hatlara sahip, oval ve hafif yapılı modellerin öne çıkacağını düşünüyorum. Aynı zamanda soft tonlar ve pastel renkler de bu sezonun favorileri arasında yer alacak gibi görünüyor. Hem tarz hem konfor sunan materyallerin tercih edilmesi de dikkat çekecek bir diğer unsur olacaktır.

Deneyimli bir perakendeci olarak optik sektörünün bugünü ve yakın geleceğini nasıl değerlendirirsiniz?
Bu soruya samimi cevap vermek gerekirse ülkemizdeki enflasyonist ortamın düzelmesi ve fiyatların istikrara kavuşması bizler için fazlasıyla önemli bir durum haline geldi. Şüphesiz bu problem tüm ülkemiz için tüm sektörler için geçerli ancak sattığımız ürünlerin büyük bir çoğunluğu ithal ürün olduğu için fiyat dengesini sağlamakta ve karlılığı korumakta zorlanıyoruz. Güncel ekonomik ortam; optik sektörünün, işimizin önünde büyük bir engel oluşturuyor.

Sektör içi eğitim programları ve firmaların bilgilendirmeleri sizce yeterli mi? Gelişim ve bilinçlenme için önerileriniz nelerdir?
Sektör içi eğitim programlarının halen yeterli düzeyde olmadığına inanıyorum. Bizler için daha fazla toplantı ve organizasyonlar yapılmalı; yenilikler, gelişmeler hakkındaki tüm bilgiler bizlere daha etkin bir şekilde ulaştırılmalı diye düşünüyorum. Önceki yıllarda, Essilor ve Zeiss firmalarının seminerlerine katılım sağlamıştım. Bu gibi seminerlerin firmalar tarafından düzenli ve sık sık yapılması gerektiğine inanıyorum. Bu gibi programların sadece bizim için değil, sektöre yeni başlayanlar için de çok faydalı olacağını düşünüyorum.

Silmo İstanbul Optik Fuarı hakkındaki görüşlerinizi ve fuarın sektöre katkılarıyla ilgili yorumlarınızı öğrenebilir miyiz?
Silmo İstanbul Optik Fuarı, sektörümüz açısından son derece önemli bir konumda yer alıyor. Tüm yeniliklerin ve gelişmelerin bir araya geldiği, biz optik mağaza sahiplerinin bu gelişmeleri birebir deneyimleyebildiği bir ortam sunuyor. Fuar bizlere aynı zamanda diğer sektör profesyonelleriyle buluşma, sergilenen markalar, koleksiyonları ve sektöre dair son teknolojiler ve trendlerden ilham alma yanında işbirliği fırsatları yakalama imkanı da sağlıyor.

Değerli röportajınız için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes ile ilgili görüşlerinizi öğrenmek isteriz?
Derginizde bize yer verdiğiniz için teşekkür ederim. 4 your eyes dergisinin sektöre katkı sağlayan kaliteli ve güncel içerikleriyle gerçekten çok kıymetli bir yayın olduğunu düşünüyorum. Sektörle ilgili gelişmeleri, yenilikleri ve farklı bakış açılarını derginiz sayesinde takip edebiliyoruz. Aynı zamanda meslektaşlarımızla bağ kurmamıza ve ilham almamıza da vesile oluyorsunuz. İyi ki varsınız, başarılarınızın devamını dilerim.

Haziran 2025