ŞEFFAF ATÖLYE
Kurucusu ve Tasarımcısı ile aynı adı taşıyan bağımsız Alman gözlük markası Sashee Schuster, yeni kampanyasını 1968 kuşağına ithaf ediyor.
Kusursuz ve özel bir yüzeye sahip gözlük tasarımı söz konusu olduğunda, Alman markası Sashee Schuster dikkatleri üzerine çekiyor. Kendisiyle aynı adı taşıyan gözlük tasarımcısı tarafından kurulan bağımsız marka, gerçek doğal malzemelerle enjekte edilmiş el yapımı asetat çerçeveler üretiyor. Tanınabilir bir görünüme sahip muhteşem çerçevelerin anahtarı, Sashee Schuster’in öncülüğünü yaptığı bir laminasyon tekniğinde yatıyor. Bu teknik, vintage ihtişamından ilham alan bir biçim diliyle vurgulanan çerçevelere doğa unsurlarının dahil edilmesine olanak tanıyor. Merkezi Bavyera’nın Kinsau kasabasında bulunan Sashee Schuster, bağımsız markalardan oluşan Funkeyewear kolektifinin bir parçasıdır. Sashee Schuster ile markasına ait bilinmeyenler ve yeni İlkbahar/Yaz kampanyası hakkında yapılan röportajı sunuyoruz.
Merhaba Sashee, gözlük dünyasına girişiniz nasıl oldu? Kendi gözlüklerinizi tasarlamaya nasıl başladınız?
Gözlük tasarımcısı ve şuanki eşim Dieter Funk ile bir ‘kör randevu’ aracılığıyla tanıştıktan sonra gözlüklerle olan yolculuğum başlamış oldu. O tanışmadan bu yana Dieter ile gözlükler için tam bir takım olduk. Bu dünyaya girişim ile birlikte babamın anısına ilk gözlük koleksiyonum olan ‘Daddycated’ı çıkardım. Babam 1925’te doğdu ve birçok yönden zamanının çok ötesinde olduğunu sık sık hissederdim. Ne yazık ki onu oldukça erken yaşta kaybettim. Geçmişi düşündüğümde, ikimizi ormanda mantar ararken görüyorum. Isar nehri kıyısında kumdan kaleler yaptığımızı, Bibisee gölünde yıkandığımızı ve kendi yöresinin geleneksel meyveli keklerini yediğimizi hatırlıyorum. Yani bir sürü harika baba-kız anlarına sahibiz. Bu anları ilk koleksiyonumda ilham kaynağı olarak kullandım.
O halde babanızın stil anlayışınıza önemli katkıları olduğunu söyleyebiliriz…
Görsel bir bakış açısıyla, ailemin 1930’lardan 1950’lere kadar olan eski fotoğrafları bugün hala beni heyecanlandırıyor. Şık kıyafetleri ve gözlüklerin şekillerini baz aldığımızda tek kelimeyle stil sahibi olduklarını söyleyebilirim. Bu vintage fotoğraflardan yola çıkarak kendi tasarım eskizlerimi oluşturmaya başladım. Bunun da ötesinde, klasik çerçeve malzemesi pamuk asetat ve onun fantastik özellikleri beni büyüledi. Denemeye olan sevgimden ve doğal malzemeleri harika renklerini sonsuza kadar koruyarak bütünleştirme fikrinden yola çıkarak ‘Colours of Nature’ koleksiyonunu hazırladım.
Eşiniz Dieter ile Funkeyewear koleksiyonlarını geliştirmede birlikte çalıştığınızı biliyoruz. Biraz da Bavyera kırsalındaki üretim atölyenizden bahsedebilir misiniz?
Doksanlardaki ve 2000’lerin başındaki asi yıllarımız boyunca Münih’in kalbinde birlikte yaşadık. Ancak 2000 yılında, kendi üretim tesisimizle gözlük tasarımına tavizsiz bir şekilde köklü bir dönüş yapma arzusu duyduk. Böylece küçük bir kasaba olan Kinsau’daki yeni merkezimize taşınmak daha iyisini gerçekleştirebilmek adına bizim için büyük bir değişiklik oldu. Sonunda tüm gözlüklerimizi hazırlamak ve yaratıcı fikirlerimizi oluşturabilmek için yeterli alana sahip olduk. Ayrıca atölyemizde en iyi gözlük üreticileri ve teknisyenleriyle çalışıyoruz.
Ayrıca merkezinizde halka açık bir ‘şeffaf atölye’ işletiyorsunuz. Üretime tanıklık etmek için uğrayan çok sayıda optisyen var mı?
Kesinlikle. Üstelik sadece şeffaf atölyemiz değil, Berlin Mitte’deki Funk Optik Mağazası da kendi gözlüklerini üretiyor. Burada, Kinsau’da, rehber eşliğinde organize edilen turlar eşliğinde üretim sürecinin gerçekten ne kadar ayrıntılı olduğunu öğrenen çok sayıda insan var.
Kendinize ait üretim atölyesine sahip olmanın başlıca avantajları nelerdir?
Öncelikle yeni tasarımları oldukça hızlı bir şekilde test etme olanağı demeliyim. Ayrıca dış üreticilerden tam bağımsızlık durumu da bizim için büyük bir avantaj sağlıyor. Çünkü sonuçlandırma ve sevkiyatta öncelik vermek istediğimiz model türleri üzerinde tam kontrole sahibiz.
Özellikle kadın kullanıcılara yönelik kendi adınızı taşıyan markanız Sashee Schuster’i geliştirdiniz. Markayı ne zaman ve nasıl kurdunuz?
Sashee Schuster markası neredeyse on beş yıldır koleksiyonlarını sunuyorve. Eşim Dieter’in verdiği motivasyon ve destek sayesinde kendime ait bir marka geliştirme ihtiyacı duymam, Sashee Schuster’in kuruluşunun ardındaki itici güçtür. Markamı kurduğumda çok şanslıydım. Çünkü yanımda güçlü bir ekibin bilgi birikimi ve güvencesi vardı.
Kendi tasarımlarınızı Dieter Funk gözlüklerinden ayıran özellikler nelerdir?
Tasarımların netliği ve sadeliği diyebilirim. Bu aslında Dieter ile ortak bir noktamız. Ama yine de benim koleksiyonum oldukça feminen iken Dieter’inki oldukça maskülen. Bu yüzden iyi bir uyum sergilediğimizi söyleyebilirim.
İkiniz de kendi markalarınız üzerinde bağımsız olarak mı çalışıyorsunuz yoksa her iki marka için de el ele gerçekleşen bir tür marka inşası var mı?
Her marka kendi fotoğraf çekimlerini, lookbook’larını ve kampanyalarını hazırlıyor. Doğal olarak, markalarımızın dış sunumunda bazı örtüşmeler var. Ancak bu kasıtlı olmaktan çok tesadüfi bir durum. Ayrıca her iki markamızın da aynı imalatta üretilmiş olması olumsuz bir şey değil. Ama yine de sorunuza cevap vermek gerekirse, her koleksiyon kendi başına ayakta duruyor.
En çok hangi malzemelerle çalışmaktan hoşlanıyorsunuz ve neden?
Eğer dürüst olmak gerekirse, asetat en iyi dostumuz. Ama işin içine titanyum da girince daha da mutlu oluyoruz. Asetat muhteşem bir hammadde. Cila makinesinde birkaç aşamalı cila ve son bir manuel cila ile elde edilen tüm yüzey hissi çok güzel. Asetat ayrıca gözlük çerçevelerinde muazzam bir uzun ömürlülük sunuyor. Bunun nedeni, cilalama ile yüzeydeki her çiziği hemen giderebilmenizdir. Bu sayede bir şeyleri yamalayabilir, onarabilir, yeniden işleyebilir ve nihai ürünü yükseltebilirsiniz. Gerçekten de bunları yapmaya olanak tanıyan başka bir malzeme bilmiyorum.
Merkezinizde gizli bir vintage asetat arşiviniz olduğu doğru mu?
Evet, Dieter 1980’lerden 2000’lere uzanan bir retrospektifle sekiz tondan fazla ağırlığa sahip geniş vintage asetat kaynağına oldukça düşkün. Bu kaynaktan düzenli olarak küçük parti koleksiyonlar oluşturmaya devam ediyoruz.
Koleksiyonlarınızda tipik imza stiliniz olarak tanımlanabilecek tasarımlar var mı?
Ortak bir payda olarak, belki de şakaklardaki gereksiz hilelerden kaçınmamızı söyleyebilirim. Sapları basit ve anatomik olarak dengeli, en önemlisi de mükemmel giyilebilirlik hedefine yönelik olarak seviyoruz. Bu da gösterişli logolara ihtiyacınız olmadığı anlamına geliyor. Kendi koleksiyonumda, muhtemelen asetattan özel laminasyon ve finisaj tekniğimi kullanıyorum. Bu sayede ortaya türünün tek örneği olan gözlükler çıkıyor.
Sashee Schuster’in yeni kampanyası tamamen 1968 kuşağı hakkında. İlhamınızı nereden aldınız?
Ablam Renate 1968 kuşağından bir kadındı. Evcilleştirilemez, vahşi, özgür, kışkırtıcı… Büyüleyici bir kuşaktı. Bana Afganistan’dan, oradaki kadınların üniversite kampüslerinde mini etekleriyle özgürce ve rahatsız edilmeden hareket edebildiklerinden bahsetti. Birçok guru ve özgür düşünürle tanıştığı Hindistan’ı. Doğru, kırklı ve ellili yıllarda doğan 1968 kuşağından bahsediyoruz. O zamanın hippi kuşağı şimdi 70-80 yaşlarında. Torunlarının muhtemelen şehirde evleri ve hayat sigortaları var. Bazı durumlarda eminim asla yaşamayı düşünmedikleri tipik – o zamanlar çok havasız olduğu için reddedilen – yaşam tarzlarını benimsediler. 68’lilerden bir şeyler öğrenebiliriz. İlk mega etkinlik olan Woodstock’u sezgisel ve konseptsiz bir şekilde, ama cesaret ve büyük bir müzik tutkusuyla onlar başlattı. Sık sık kafa yapıları ile eleştirilseler de savaş yerine sevginin ne anlama geldiğini, muhafazakar iplerin nasıl koparılacağını ve dünyayı renkli gözlerle nasıl görebileceğimizi örneklediler. Ondan sonraki tüm diğer nesilleri etkilediler. Büyükannelerinize farklı gözlerle bakın. Onlar ateşli, bağımsız, meydan okuyan, hayalleri olan ve saçlarında çiçekler olan kadınlardı. Ruhen ve kalben hala öyleler. Bu sebeple yeni koleksiyonumun kampanyasında “Hippi büyükannelerinizi kucaklayın, onların ruhunu kucaklayın, ileriye taşıyın ve saklayın” demek istedim.
Kampanyanız eğer 68 kuşağının kadınları hala bu kadar vahşi, özgür ve kışkırtıcı olsalardı bugün nasıl görünürler sorusunu yanıtlıyor diyebilir miyiz?
Bu soru, o kuşağı temsil ettiğine inandığım yapay zeka ile diyalog halinde görüntüler üretmek için bana ilham kaynağı oldu. Böylece onlara gerçek hayattaki nesiller boyunca kullanıcının güzelliğini vurgulayan gözlük modellerini taktım. Yılların deneyimiyle rafine edilen asetatla laminasyon tekniği, Funk’ın gözlük üretiminde en güzel sanat eserlerini yaratmayı mümkün kılıyor. Çiçekler, tohumlar, tüyler, ipek ve çok daha fazlası ile benzersiz parçalar oluşturduk ve gözlük imalathanesinde biriken kesikler atılmıyor, küpe veya kolye haline getiriliyor. Hammaddeden bitmiş gözlüğe, hepsi tek bir atölyeden sunuluyor.
Kaynak: Favrspecs
Temmuz 2023