MATSUDA

Moda Sanatla Buluşuyor

Matsuda’yı gözlük dünyasına on iki yıl önce yeniden kazandıran Ceo James Kisgen ile markanın geçmişi, güncel faaliyetleri ve gelecek hedefleri hakkında yapılan röportajı sunuyoruz.

Japon tasarımcı Mitsuhiro Matsuda tarafından kurulan moda markası, 1990’lı yıllarda faaliyetlerine son verdiğinde, başta markanın takipçileri olmak üzere moda çevreleri büyük hayal kırıklığı yaşamıştı. Yıllar içerisinde değişen trendler ve değişen müşteri taleplerine rağmen Matsuda’ya duyulan özlem azalmamıştı. Özellikle markanın Japonya’da usta el işçiliği ile titizlikle üretilen optik ve güneş gözlüklerinin çoğu koleksiyonerler tarafından yüksek talep görmeye devam etti. Matsuda’nın sönmeyen bu ışığının yeniden moda severlerle buluşması ve markanın kendisi için yeni bir sayfa açması ise 2011 yılına denk geliyor. Başarılı iş insanı James Kisgen, Mitsuhiro Matsuda’nın efsanevi markasına yeni bir soluk getirerek, Matsuda’yı moda dünyasıyla 2011 yılında yeniden buluşturdu. Matsuda’nın Ceo’su James Kisgen ile markanın geçmişi, güncel faaliyetleri ve gelecek hedefleri hakkında yapılan röportajı beğenilerinize sunuyoruz.

James, bu röportajı yapma fırsatı verdiğiniz için teşekkürler. Şu anda nerede, neler üzerinde çalışıyorsunuz?
Sizinle bu röportajı yapmak benim için zevk. Asıl ben teşekkür ederim. Ailemi büyüdüğüm yer olan Atlanta, Georgia’ya taşıdım. Kısa bir süre önce burada bir tasarım stüdyosu açtık ve yeni stüdyoda ekip oluşturmak için çalışıyorum. Geçtiğimiz yıl Los Angeles’ta ve Avrupa’da daha büyük ofislere taşınmıştık ve şimdi de büyümek için daha fazla alan sağlamak amacıyla Japonya ofisimizi daha büyük bir binaya taşıyoruz. Çok sayıda projemiz var ve her şeyin üstesinden geldiğimizden emin olmak için çok yoğun çalıyoruz. Tüm bu süreçten son derece memnunum.

Matsuda’yı yeniden lanse etmenizin üzerinden on yıldan fazla zaman geçti. Markanın Dna’sına sadık kalmayı gerçekten başardınız. Başarınızı neye bağlıyorsunuz?
Bu süreç bizim için her zaman kolay olmadı ve her zaman doğru olanı yapamadık. Ancak başarılarımızı ve başarısızlıklarımızı sahiplendik. Her zaman markayı tüm ihtişamıyla geri getirme vizyonumuza odaklandık. Bunu gerçekleştirmek için çalışan, tanıdığım en zeki ve en yaratıcı insanlardan oluşan ekibimle gurur duyuyorum. Onlar olmadan başardıklarımızın hiçbiri mümkün olmazdı.

Böylesine tarihi bir markanın geçmişi ile geleceğini uzlaştırmak zor mu?
Matsuda’nın tarihini yaşatabilmek için daima çok iyi iş çıkarmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Bu köklü markayla ilgili en sevdiğim şeylerden biri, elli yılı aşkın tarihi boyunca Mitsuhiro Matsuda’nın vizyonuna sadık kalırken “güncel” ve “anın içinde” hissettirmesi. Sorunuza cevap vermek gerekirse, bu durum biraz zorlayıcı olsa da bizi harekete geçiren de bu zorluklardır.

Mitsuhiro ile paylaştığınız benzerliklerden biri de Fransa’ya olan sevginiz. Mitsuhiro 80’li yıllarda giyim serisine ilham bulmak için Paris’e seyahat etmiş. Siz de genç yaşta Fransa’ya hayran oldunuz. Fransa sizin için ne ifade ediyor?
İlham veren Fransa… Dünyanın en güzel, en büyüleyici ülkelerinden biri. Bence Fransız kültüründe hayata ve tarihe karşı duyulan büyük bir takdir var. Gençken Fransa’ya taşındığımda keşfedecek çok şey vardı. Fransa büyüdüğüm yerden çok farklıydı. Aynı zamanda “eski dünya” ve “yeni dünya “nın aynı anda var olduğunu görmeyi de seviyorum. Matsuda için bu vizyondan yararlanmaya çalışıyorum.

Orijinal materyalleri, Mitsuhiro’nun eskizlerini veya Matsuda’nın eski ürünlerini günümüzde nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son on yılda oluşturduğumuz; orijinal eskizler, giysiler, gözlükler, aksesuarlar ve koleksiyon albümlerinden oluşan inanılmaz bir arşivimiz var. Bunları ilham almak için sürekli kullanıyoruz. Bildiğiniz gibi, Heritage Koleksiyonumuzda arşivden çıkardığımız ve sınırlı sayıda yeniden piyasaya sürdüğümüz ürünleri beğenilere sunmuştuk.

Matsuda markasının size en çok ilham veren yönleri nelerdir?
Matsuda her zaman sanatçıları ve sanatı onurlandırmıştır. Ürün tasarımından her bir çerçeveyi üreten zanaatkarlara ve kampanyaların oluşturulma biçimine kadar sanatçılar yaptığımız işte önemli bir rol oynuyor. Sanatçıların çalışmalarını her zaman sevecek ve saygı ile onurlandıracağız.

Cartier’de satış müdürü olarak çalıştınız ve lüks segment hakkında zengin bir bilgiye sahipsiniz. Son on yılda lüks alanında tanık olduğunuz en büyük değişiklikler nelerdir?
Lüks markalar bugün başarılı hikaye anlatıcıları olmak zorunda. Halihazırda tüketicilerin ilgisini çeken şey bu. Elbette ürünün kalitesi ve tasarımı hala en önemli unsurlar, ancak artık tüketiciler markalarla bağlantı kurmak ve kendilerini onların bir parçası gibi hissetmek istiyor. Günümüzde çok sayıda harika lüks markanın olması ilham verici ama biz sadece vizyonumuza sadık kalmayı tercih ediyoruz.

Geçmişteki en büyük akımlardan biri, tasarımda giderek daha az ayrıntıya yönelmekti. Matsuda’nın bu kadar fresh hissettirmesinin nedeni çok sayıda filigran, metal işçiliği ve “eski dünya detaylarına” sahip olması…
Bence tüketiciler sürekli ortaya çıkan her yerde bulunan yeni markaların tekdüzeliğinden bıktı. Bence minimalizmi hala takdir edip saygı duyabilir ve Matsuda gibi markalara benzersiz bir kişilik kazandıran ilginç ayrıntılarla eşleştirebilirsiniz. Yine de biz vizyonumuzu trendlerin mevcut durumuna uyacak şekilde değiştirmedik. Sadece bizim kim olduğumuza ve yapmaktan keyif aldığımız şeye odaklanıyoruz.

Geçtiğimiz on yıl içinde Matsuda ile öğrendiğiniz en önemli ders neydi?
Her zaman tasarım ve gözlüğün sınırlarını daha da zorlamamızı sağlayacak yeni üretim süreçleri arıyoruz. Tüm bu yeni teknolojilerin nasıl geliştiğini ve daha erişilebilir hale geldiğini görmeyi seviyorum. Bununla birlikte, zanaatkarlar şirketimizin ayrılmaz bir parçası ve yakın zamanda da ustalarımızı makineler için terk etmeyeceğiz…

Markayı yeniden canlandırma çabanızın en önemli yönlerinden biri orijinal Matsuda ekibini bir araya getirmekti. Bugünkü durum nasıl?
Orijinal ekip üyelerinin birçoğu hala bizimle birlikte ve şirkette bu kadar çok deneyim ve geçmişe sahip çalışanlarımız olduğu için şanslı hissediyorum.

Mitsuhiro Matsuda için moda ve sanat birbirinden ayrılamazdı. Sizce bu yaklaşım bugün hala geçerli mi?
Bu bakış açısının ve eğilimin yüzde yüz devam ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü moda sanattır ve sanat ise kendini ifade etmek için mükemmel bir araçtır.

Kampanyalar Matsuda mirasının son derece güçlü bir yanıydı. Siz bu geleneği çok iyi bir şekilde sürdürdünüz. Bir marka olarak modern kalmayı nasıl başarıyorsunuz?
Biz sadece sınırları zorlamayı ve kampanyalarımızda güzel görüntüler yaratmayı seviyoruz. Kampanyalarımız hiç ticari değil. Onlara asla ticari bir bakış açısıyla yaklaşmıyoruz, daha ziyade bir sanat projesi olarak yaklaşıyoruz. Bu noktada daha çok ilgimizi çeken şeyler yaratmaya odaklanıyoruz. Bence sevdiğimiz şeylere sadık kalarak insanların bağ kurabileceği ve bir hikaye anlatmaya yardımcı olacak görüntüler ortaya koyabiliyoruz.

Matsuda’yı devralmanızın üzerinden on yıl geçti, bu süre zarfında gözlük alanında gözlemleyebildiğiniz en anlamlı trend nedir?
Açıkçası nereden başlayacağımı bilemiyorum. Sektörün sürekli değiştiğini hissediyorum. Benim için en önemli değişim, bağımsız markaların yükselişi ve bu markaların bugün ortaya koydukları inanılmaz yaratıcılık seviyesi. Son on yılda hem perakende ortakları hem de tüketiciler bağımsız markalara yeniden hayran oldu.

Mitsuhiro’nun ve markanın vizyonu hakkında uzun uzun konuştuk. Peki siz kişisel olarak bugün hayatınızda nereden ilham alıyorsunuz?
Kulağa ne kadar klişe gelse de her yerden ilham aldığımı söylemek istiyorum. Seyahat, sanat, moda ve müzik en büyük ilham kaynaklarım. Eğlenerek ve keyif alarak ilginç şeyler ortaya koymayı seviyorum.

Kaynak: Favrspecs

Nisan 2023

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir