Optist Optik Ürünler
İşlevsel Tasarımlar
“Silmo İstanbul’un yerli markaların yakın pazarlara ihracatına katkı sağlamasının yanında, geniş satış ekibi olmayan bizim gibi firmaların markalarını/ürünlerini tanıtması ve network kurabilmesi anlamında da çok faydalı bir organizasyon olduğunu düşünüyoruz.”
Merhaba Cenk Bey, öncelikli olarak bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Uzun yıllardır bu sektörde çalışıyorsunuz. Sektöre giriş hikayenizden bahsedebilir misiniz? Optist Optik Ürünleri kurmaya nasıl karar verdiniz?
Üniversiteden mezun olduktan kısa bir süre sonra profesyonel iş hayatıma Luxottica İstanbul satış ekibinde başladım. Burada dokuz yıl çalıştıktan sonra kurumsal hayatın mizacıma çok uygun olmadığını anlayıp kendi işimi kurmaya karar verdim. Yıllar içerisinde edindiğim deneyimle 2011 yılının Kasım ayında Optist ismiyle kendi firmamı kurarak, sektördeki yolculuğumu sürdürmekteyim.
Slastik markasının patentli teknik özellikleri ve teknolojisinin ürün satışındaki avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Slastik fonksiyonel tasarımı gereği, ürün kullanılmadığı zamanlarda tüketicinin gözlüğü kaybetmeden boynunda taşıyabilmesine imkan sağlıyor. Tüketicinin kullanmak istediğinde gözlüğü tek tık ile takabilmesi de Slastik tasarımlarını tercih etme sebepleri arasında yer alıyor. Bu bizim için satışlarımızda büyük bir avantaj sağlıyor. Biyo-bazlı malzemelerle yani üretimde yenilenebilir malzemelerin kullanılıyor olması da satışlarımızda bizlere avantaj sunuyor. Diğer taraftan önceki yıllarda piyasada yerli ve Çin üretimi imitasyon çok fazla ürün vardı. Bu durum maalesef Slastik’in patentli teknik özelliklerinin kopyalanarak patentinin ihlaline sebep oluyor ve satış anlamında dezavantaj yaratıyordu. Marka sahibinin yıllardır faydalı buluş patent ihlaline karşı Çin’deki çok büyük üreticiler dahil tüm dünyada sürdürdüğü yasal mücadele sayesinde bu durum Slastik’in lehine dönmeye başladı ve sektörde son yıllarda rakipsiz olması gibi yeni bir durum sağladı. Slastik’in teknik özellikleri dünyada bir rakibi olmamasını sağlıyor; ancak bunu sağlayan ürünün faydalı buluş patenti ve bu patent için gereken ve sürekli devam eden Ar-Ge çalışmalarıdır. Ar-Ge çalışmaları sebebiyle ürün maliyetleri diğer gözlüklere göre daha fazla oluyor bu da ürünün fiyat anlamında Türkiye koşullarında geniş bir tüketiciye hitap etmesini zorlaştırıyor. Bir diğer dezavantaj ise Slastik’in ilk yıllarında piyasada olan diğer markanın sadece yakın gözlüğü olması idi. Bu durum da Slastik’in gelişmesi ve yaygınlaşması esnasında Slastik’in de sadece yakın gözlüğü gibi algılanmasına sebep oldu. Oysa ki Slastik’in sadece yakın değil uzak gözlüğü modelleri de bulunuyor. Bu ürünlerin satış grafiği azımsanamayacak seviyede olmasına rağmen bu konuda çoğu optisyen direnç gösteriyor ve bu da bir dezavantaj oluyor.
Slastik markasının üretilirken kullanılan malzemelerin özelliklerinden ve üretimin teknolojisinden söz edebilir misiniz?
Slastik birçok sektörde trend olmaya başlayan sürdürülebilirlik konusuna özel önem veren ve bu konuda proaktif davranarak önceden aksiyona geçen vizyoner firmalardan birisidir. Devamlı geliştirmeye dayalı Ar-Ge çalışmalarını yaparken de yıllardır bu hususu göz önünde bulunduruyor. Önce gözlüklerin üretiminde biyo-bazlı diye tabir ettiğimiz bitkisel bazlı bir malzeme olan Rilsan® Clear G850’yi kullanarak çevre dostu ürünler üretmeye başladı. Bu malzeme ürün için oldukça esnek bir yapıyla yüksek performans sağlamanın yanı sıra, daha düşük karbon ayak izi salınımına olanak sağlıyor. Marka, bir süredir de gözlük kılıfları ve gözlük saklama poşetleri dahil tüm yan malzemelerin üretiminde geri dönüştürülmüş malzemeler kullanmaya çalışarak çevre dostu kimliğini geliştirmeye devam ediyor.
Biraz da Slastik gözlüklerinin yeni tasarımlarımdan bahsedelim. Özel bir teknoloji ve teknik ile üretilen koleksiyonlarında farklı tasarımlar uygulamak zor oluyor mu?
Koleksiyonlar İspanya’da tasarlandığı için biz tasarım sürecine dahil olmasak da marka sahibiyle tasarım anlamında fikir alışverişinde bulunduğumuz dönemler oluyor. Genel olarak farklı tasarımlar uygulamak zor olmasa da marka daha zamansız tasarımlar üzerine yoğunlaşıyor. Koleksiyona yeni modeller eklense bile markanın her yıl yeni koleksiyon yaratmak gibi bir hedefi yok. Onun yerine modellerde renk yelpazesini sürekli geliştirmeyi tercih ediyor.
Slastik markası birkaç yıl önce Türkiye’de bazı üretici firma ve bayilere taklitlerinin yapılıyor ve satılıyor olması sebebiyle dava açmıştı. Bununla ilgili süreçte üstlendiğiniz rolden bahseder misiniz, dava nasıl devam ediyor?
Aslında bu süreçte bizim aldığımız bir rol yok. Daha önce belirttiğim gibi marka sahibi, yıllardır Çin’deki en büyük imitasyon gözlük üreticisi dahil dünyanın birçok ülkesinde Slastik patentlerini ihlal eden üretici ve satıcılara karşı davalar açıyordu. Bilinenin aksine Türkiye’deki ilk davalar da aslında 2014-2015 yıllarında açıldı ve Slastik lehine sonuçlandı. Son yıllarda bu konunun sektörde bilinirliğinin artmasının sebebi, marka sahibinin özellikle patent hakları konusunda uzmanlaşmış yeni bir avukatlık firmasıyla anlaşmasıdır. Bildiğimiz kadarıyla, bu yeni avukatlık firması marka sahibinin vekaletini alır almaz çok hızlı bir şekilde harekete geçerek, imitasyon ürün satıcıları ve üreticilerini araştırdı ve yasalar kapsamında süreçleri başlattı. Dediğim gibi bizim bu süreçte hiçbir dahlimiz yoktu, ancak olabilecek her türlü kanaldan konunun taraflarını bilgilendirmek için elimizden geleni yaptık. Şu an imitasyon ürün satışı yapan bazı optisyenlik müesseselerine dava açıldığını ve davaların devam ettiğini biliyoruz.
Optist Optik Ürünler olarak kendi markanızı yarattığınızı biliyoruz. Blue-Coral ile yolculuğunuz nasıl gidiyor? Tasarımlar için ilham kaynağınız neler? Markanın üretimini Türkiye’de mi yapıyorsunuz?
Kendi markamızı yaratmak uzun zamandır hayalimdi ve sonunda bu yıl üretime geçtik. Ürünlerimiz İtalya’da asetat malzemeden üretiliyor. Markamızın ilk koleksiyonunu yaratırken sektörde açık olduğunu düşündüğümüz orta ve üst segment yakın gözlüğü ürün tipini tercih ettik. Türkçede Mavi Mercan anlamına gelen BlueCoral ismini seçerken ise deniz temasını ön plana aldık. Dört modelle başlangıcını yaptığımız koleksiyonumuzda model isimlerini de deniz temasını göz önünde bulundurarak belirledik. Dört modelle başlamamıza rağmen renk skalasını oldukça geniş tuttuk. Bundan sonra kendi markamıza yatırım yapmaya devam edeceğiz. Ürünlerimizi piyasaya sunma aşamasındayız bundan sonraki adımımız yeni tasarımlarla koleksiyonumuzu çeşitlendirmek olacak.
Uzun yıllardır Silmo İstanbul Optik fuarında yer alan bir firma olarak fuar hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Silmo İstanbul’un size ve sektöre katkılarını nasıl yorumlarsınız?
Geniş satış ekibimiz olmadığı için fuarlarda varlığımızı göstermek bizim için oldukça önemli. Satış ekibi kurma maliyeti yerine modern alışveriş trendleri kapsamında online bayi portalımıza yatırım yapmayı ve Silmo İstanbul Optik Fuarında Türkiye çapında optisyenlere ulaşmayı ve markalarımızı tanıtmayı tercih ediyoruz. Bu sayede bayilerimize sunduğumuz satış fiyatlarımızı geriye çekebilmeye çalışıyoruz. Optist Optik Ürünler olarak başlangıcından beri Silmo İstanbul Optik Fuarında yer almaktan çok mutluyuz. Tüm fuar sürecinde sizlerin enerjisinin, daima sorun çözücü ve pozitif yaklaşımının sektör için eşi görülmeyen bir sinerji yarattığını düşünüyoruz. Uluslararası bir fuar olmasının yerli markaların yakın pazarlara ihracatına katkı sağlamasının yanında, Silmo İstanbul’un geniş satış ekibi olmayan bizim gibi firmaların markalarını/ürünlerini tanıtması, sektördeki gelişmeleri takip edebilmesi ve network kurabilmesi anlamında da çok faydalı bir organizasyon olduğunu düşünüyoruz.
Ağustos 2023