İyi bir gece uykusu bir lüks değil; sağlıklı bir yaşamın temelidir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, uyku kalitesi ile kronik göz hastalıkları arasındaki ilişkiye ışık tutmuştur. Özellikle glokom ile çeşitli uyku bozuklukları arasında önemli bağlantılar olduğu görülmektedir.
Glokom, genellikle “sessiz hırsız” olarak tanımlanır; çünkü hastalık ilerleyene kadar belirti vermez. Ancak yeni veriler, glokomun yalnızca görme kaybı ile değil, aynı zamanda bireylerin genel yaşam kalitesi, günlük işlevsellikleri ve hatta ruh sağlıkları ile derin ilişkileri olduğunu ortaya koymaktadır. Görme alanı kaybı ilerledikçe bireylerin gece araç kullanma, merdiven inip çıkma, okuma veya yüz tanıma gibi temel yaşam becerilerinde zorluk yaşadığı saptanmıştır. Bu işlev kaybı, bireylerde artan düzeyde stres, kaygı ve sosyal izolasyona neden olabilir. Uyku bozukluklarının eşlik etmesi ise bu döngüyü daha da ağırlaştırır. Glokom hastalarında yapılan anket bazlı çalışmalarda, uyku kalitesinin düşük olduğu bireylerde depresif belirtiler ve günlük yaşam aktivitelerinde zorluk yaşama oranları daha yüksek bulunmuştur. Uyku sırasında melatonin salınımındaki bozulmaların sadece biyolojik saat üzerinde değil, ruh hali üzerinde de etkili olabileceği düşünülmektedir. Glokom sadece bir göz hastalığı değil; sistemik etkileri olan, multidisipliner yaklaşım gerektiren bir durumdur. Bu nedenle, glokom tanısı konulan bireylerde sadece göz içi basıncı kontrolü değil, yaşam tarzı alışkanlıkları, uyku kalitesi, uyku apnesi riski ve ruh sağlığı da bütüncül bir şekilde değerlendirilmelidir.
Glokom ve Uyku Düzeni: Nörolojik Bir Bağlantı
Uyku sırasında vücudumuz dinlenirken beynimiz aktif olarak çalışır; sinir hücreleri arasında yeni bağlantılar kurulur, hafıza pekiştirilir ve sinir sistemi dengelenir. Ancak uyku kalitesindeki bozulmalar, bu dengeyi zedeleyerek bazı nörodejeneratif hastalıkların ilerlemesini tetikleyebilir. Glokom da bunlardan biridir. ABD Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi (NHANES) verilerine dayanan büyük ölçekli bir çalışmada, glokom hastalarında uyku süresi ve kalitesi ile optik sinir hasarı ve görme alanı kaybı arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Fundus fotoğrafçılığı ve otomatik görme alanı testleriyle değerlendirilen katılımcılarda, aşağıdaki bulgular öne çıkmıştır:
- Gecede 10 saatten fazla uyuyan bireylerde, glokom görülme olasılığı 7 saat uyuyanlara kıyasla 3 kat daha yüksektir.
- 9 dakikadan kısa sürede ya da 30 dakikadan uzun sürede uykuya dalan bireylerde, glokom riski iki kat artmıştır.
- Gecede 3 saatten az veya 10 saatten fazla uyuyanlarda, görme kaybı yaşama riski, ideal uyku süresi olan 7 saatlik gruba göre üç kat daha fazladır.
- Gündüz uykululuk nedeniyle bir şeyleri hatırlamada zorluk çektiğini söyleyen kişilerin, gün içinde uykulu olmadığını ve hafıza sorunları yaşamadığını söyleyen kişilere göre görme alanı kaybı yaşama olasılığının iki kat daha fazla olduğu görülmüştür.
- Gün içinde uykulu oldukları için hobileriyle ilgili çalışmalarda zorluk çektiklerini söyleyen kişilerin, hobileriyle ilgili çalışmalarında sorun yaşamadıklarını ve gündüzleri uykulu olmadıklarını söyleyen kişilere göre görme kaybı yaşama olasılıkları daha fazladır.
Bu veriler, uyku süresi ve kalitesinin yalnızca genel sağlık değil, aynı zamanda göz sağlığı açısından da kritik öneme sahip olduğunu göstermektedir.
Obstrüktif Uyku Apnesi ve Glokom
Obstrüktif Uyku Apne Sendromu (OSAS), hava yolunun uyku sırasında tekrarlayan şekilde tıkanmasıyla karakterize edilen ciddi bir hastalıktır. OSAS, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları ve inme gibi sistemik sorunların yanı sıra glokomla da ilişkilidir. Araştırmalar, uyku apnesi olan bireylerde glokom gelişme riskinin 10 kat artabileceğini göstermiştir. Son yıllarda geliştirilen kontakt lens sensörleri (CLS) ile göz içi basıncı (GİB) 24 saat boyunca, özellikle gece boyunca kesintisiz şekilde izlenebilmektedir. Bu teknolojiler, glokom ile uyku apnesi arasındaki bağlantının daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamaktadır.
Uyku Pozisyonları ve Göz İçi Basıncı
Yapılan çalışmalar, yatay pozisyonda göz içi basıncının oturur pozisyona göre daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu fark, glokom hastalarında daha belirgindir. Özellikle yüz üstü veya yan yatma gibi bazı uyku pozisyonları, bir gözdeki GİB’yi artırarak asimetrik optik sinir hasarına neden olabilir. Bu durumun nedenine dair kesin mekanizma tam olarak bilinmemekle birlikte, episkleral venöz basınçta artış ve koroidal kan akımındaki değişiklikler gibi faktörlerin rol oynayabileceği düşünülmektedir.
Korunma ve Erken Tanı: Düzenli Göz Muayenesi Şart
Glokom, genellikle sessiz seyreden ve geç dönemde semptom veren bir hastalıktır. Bu nedenle 40 yaşından itibaren düzenli göz muayeneleri, erken tanı açısından büyük önem taşır. Risk faktörleri taşıyan bireylerde – örneğin uyku bozuklukları, OSAS tanısı olanlarda daha sık aralıklarla kontrol önerilir.
Sonuç ve Öneriler
- Uyku süresi ve kalitesi, glokom gelişimi ve ilerlemesiyle yakından ilişkilidir.
- Uyku apnesi gibi sistemik hastalıkların kontrol altına alınması, glokom riskini azaltabilir.
- Uyku pozisyonlarının, özellikle uzun süreli yüzüstü yatışın, GİB üzerindeki etkisi göz önünde bulundurulmalıdır.
- Uyku bozukluğu yaşayan bireylerde glokom açısından tarama yapılması önerilebilir.
Göz sağlığı uzmanlarının, uyku hijyeni hakkında hastalarını bilgilendirmesi ve gerekirse uyku uzmanlarıyla iş birliği yapması önemlidir.
Temmuz 2025