Alain Mikli Stili Konuşturuyor

Stil ve özün eşsiz bir birleşimi olan Alain Mikli tasarımı A04501T’yi keşfediyoruz.  Japonya’da üretilen tasarımın, koyu mavi camlara sahip mat gümüş titanyum çerçevesi sofistike bir görünüm sergilerken, düzensiz (irregular) şekli hoş bir modernlik unsuru katıyor. Premium ama ulaşılabilir olan bu güneş gözlüğü hem geleneği hem de yeniliği eşit ölçüde kucaklıyor.

Temmuz 2025

Paloceras

Paloceras

Yükselen Yıldız

Gözlük modasında işlevden çok yaratıcı estetiği öne çıkaran bağımsız Paloceras, tasarım ve üretim tekniklerindeki çarpıcı inovasyonlarıyla tüm dikkatleri üzerine çekmeye başladı.

Yükselen gözlük markası Paloceras, kurulduğu 2022 yılı itibarıyla sessiz ama kararlı adımlarla global moda haritasında kendine yer edinmeye başlıyor. Geçtiğimiz ay Paloceras adına New York lansmanı önemli bir dönüm noktası oldu. Markanın büyük dikkat çeken ve çok beğenilen Pebble koleksiyonuna eklenen iki yeni formu, tüm ürün yelpazesindeki çarpıcı yeni renkleri ve kombinasyonları bir araya getiren görkemli lansman, markanın global gözlük modasındaki yerini sağlamlaştırdı. Paloceras’ın Ortak Kurucuları Mika Matikainen (Kreatif Direktör) ve Alexis Perron-Corriveau (Tasarım Direktörü) ile markanın kuruluşu, özgün tasarım yaklaşımı arkasındaki inovasyon arayışı ve yenilikleri hakkında yapılan röportajı beğenilerinize sunuyoruz.

Paloceras’tan önce ne üzerinde çalışıyordunuz?
Alexis: Montreal’de büyüdüm ve kariyerime marangozlukla başladım. Özel mobilyalar ve mimari parçalar tasarlıyordum. Bu deneyim beni, Montreal’de üniversitede ürün tasarımı okumaya yöneltti. Yerel olarak çalıştıktan sonra Kanada’nın dışına bakma ihtiyacı hissettim ve İsviçre’nin Lozan kentindeki ECAL’de Design for Luxury & Craftsmanship (Lüks ve Zanaatkarlık için Tasarım) Yüksek Lisans programına başvurdum. Mika ile orada tanıştık. İkimiz de bu programı tamamladık ve Paloceras böylece şekillenmeye başladı.

Mika: Benim geçmişim ise dijital tasarım üzerinedir. Finlandiya’da bir reklam ajansında sanat yönetmeni olarak, ardından teknoloji firmalarında çoğunlukla dijital ürün tasarımı alanında çalıştım. Yıllarca dijital ortamlarda çalıştıktan sonra daha fiziksel bir şey yapma isteği duydum. Covid karantinası sırasında Londra’da yaşarken tasarımcı bir arkadaşla yürüyüşe çıktığımızda olası gelecekten konuşurken ECAL’den bahsettik. Başvurdum, kabul edildim ve bu karar her şeyi değiştirdi. Alexis’le orada tanıştık. Ben dijitalden gelip dokunsallık arıyordum, o ise zanaattan gelip dijitale ilgi duyuyordu. Yeteneklerimiz birbirini tamamlıyordu ve birlikte bir şeyler denemenin mantıklı olacağını hissettik. Programın sonuna doğru Alexis tezinde güneş gözlüklerini araştırmaya başladı. Prototiplemelere giriştik ve sonunda gözlük tasarlamaya karar verdik. Bu alanın ne kadar karmaşık olduğunu o zaman henüz bilmiyorduk.

Paloceras ismini nasıl buldunuz ve marka nasıl oluştu?
Mika: Birlikte bir şey yapmaya karar verdikten sonra bir isme ihtiyacımız vardı. O sırada hala İsviçre’de yaşıyordum. Bir gün parkta yürürken kelebekler gördüm ve Latince kelebek demek olan Rhopalocera’yı düşündüm. “Rho” kısmını attım, sonuna bir “s” ekledim ve uygunlukları kontrol ettim. Şaşırtıcı şekilde domain’ler, sosyal medya hesapları da dahil olmak üzere hiçbir yerde kullanılmamıştı. Hemen Alexis’i aradım.

Alexis: Lozan’da küçük bir Afrika kafesinde buluştuk ve karar verdik. İsmi oracıkta tescilledik. Henüz Pebble koleksiyonunu bile düşünmemiştik.

Pebble koleksiyonu moda çevrelerinde hızla ilgi gördü. Bu ilgiyi ön görmüş müydünüz?
Mika: Gözlüğü, işlevsel bir nesne olarak değil, duygusal ve estetik bir etki aracı olarak ele almak istedik. Bu kategori genellikle kendine teknik ya da optik bir pencereden bakıyor. Biz ise modanın perspektifinden bakarsak ne olur, onu görmek istedik. Ben her zaman tasarım, teknoloji ve iş dünyasının kesişim noktasıyla ilgilendim. Sadece bir alanda kalmak bana yeterli gelmezdi. Gözlükte yeni bir şey tasarlamaktan fazlası vardı; daha geniş bir yaratıcı ekosistem inşa etmek gerekiyordu. Şimdi Londra’daki atölyemizde sanatçılarla birlikte özel tasarımlar yapıyoruz. Bu işbirlikleri, Paloceras çatısı altında farklı yaratıcı vizyonların da yer bulmasını sağlıyor. Böylece marka sadece bir ürün değil, aynı zamanda bir platform oluyor.

Alexis: Pebble koleksiyonu başta yaratıcı bir deneydi ama insanlarla bağ kurma amacı da hep vardı. Yüksek lisans tezim güneş gözlükleri ve onların kültürel anlamları üzerindeydi. Gözlük dünyasında pek çok “bekçi” olduğunu fark ettim. Bağımsız marka sayısı az ve bu sektöre adım atmak ise zorlu görünüyordu. Bu zorluk bizi daha da motive etti.

Yepyeni bir asetat estetiği geliştirdiniz. Süreçten ve üretimini nerede yaptığınızdan söz eder misiniz?
Alexis: Uzun bir süreçti. Çoğu tasarımın birbirine benzediği bu kategoride, tanıdık gelmeyen bir şey yapmak istedik. Gözlük tasarımını baştan icat ettiğimizi iddia etmiyoruz ama Paloceras’a özgü, hemen tanınan formlar yaratmak istedik. Asetatla denemeler yaptık, fizik yazılımları ve dijital araçlarla alışılmadık formlar araştırdık. Böylece şişirilmiş (inflated) form fikrine ulaştık. İtalya ve Fransa’daki üreticilere ulaştık ama bu formları üretmeye uygun teknoloji mevcut değildi. Gerçek uzmanlık Shenzhen’deydi, bu yüzden kaynağa yani Çin’e gittik. Shenzhen’de aradığımız teknik kapasiteye sahip küçük, yetenekli bir ekip bulduk. Onların kullandığı kalıplama tekniği, enjeksiyon kalıplamaya benziyor ama asetat için özel olarak uyarlanmış. O dönemde bu teknik Avrupa’da mevcut değildi, hala da pek yaygın değil. Bahsettiğim kalıplama süreci, geleneksel asetat üretiminden farklı makineler ve beceriler gerektiriyor. Tasarım niyeti ile teknik uygulamanın bu birleşimi, sınırları zorlamamıza olanak sağladı. Shenzhen’deki ekibi birçok kez ziyaret ettim. Üretimi yerinde görmek, çalışma koşullarını anlamak ve bizim standartlarımızla uyumlu olduklarından emin olmak bizim için çok önemliydi. Oradaki işbirliğimiz konusunda şeffafız çünkü gerçekten mükemmel bir iş çıkarıyorlar.

New York lansmanınızla Pebble serinize eklenen VX Aviator ve DX Diamond’ı tanıttınız. Özelliklerinden bahseder misiniz?
Mika: Pebble koleksiyonu bir kare ve bir yuvarlak formla başlamıştı. Elbette bu yeterli olmayacaktı. Biz aviator ve cat-eye gibi popüler formları kendi dilimizle yeniden yorumlamak istedik. Renk bu yılki evrimimizde çok büyük rol oynadı. Siyah ve kaplumbağa kabuğu gibi klasiklerin ötesinde, kendi deneyimlerimize dayalı çift laminasyonlar ve yoğun tonlar sunmak istedik. Bazılarını Mazzucchelli’nin özel laminatlarıyla, bazılarını ise farklı manyetik renkleri karıştırarak kendimiz geliştirdik. Bu yenilikler Pebble koleksiyonu için büyük bir sıçrama oldu.

Alexis: Heykel yapmakla takılabilir bir şey yapmak arasında hassas bir denge var. Bu gerilim bizi besliyor. VX Aviator cesur ve tanınabilir formuyla öne çıkıyor. DX Diamond ise daha açılı, daha sert bir karaktere sahip. Cat-eye’a gönderme yapıyor ama daha nötr. Tasarımlar herkes için olsun istiyoruz, bu yüzden tamamen feminen bir siluetten kaçındık. Bu yeni formlar, insanların bizden beklediği çeşitliliğe, yeni form arayışına ve renklere de cevap veriyor.

Portekiz ve Finlandiya arasında çalışıyorsunuz. Bu ikili sistem sizin için nasıl işliyor?
Mika: Şu anda ekibimizin çoğu Finlandiya’da. Alexis ise hala prototiplemenin büyük kısmının yapıldığı ve tasarım stüdyomuzun yer aldığı Lizbon’da. Aldığımız verimden ve tempomuzdan memnunuz.

Alexis: Markanın ilk evi Portekiz’di. İlk yıl her şey dijital olarak Lizbon’da geliştirildi. Mika ailevi nedenlerle Finlandiya’ya döndüğünde yeni bir düzen kurduk ve ikimiz için de işleyen ve işe yarayan bir ritim bulduk.

Paloceras için sıradaki hedefiniz nedir? Yeni sürprizler beklemeli miyiz?
Mika: İlk optik koleksiyonumuzu tanıtmaya hazırlanıyoruz.

Alexis: Geliştirme süreci zaten başladı. Koleksiyonu önümüzdeki Eylül ayında Silmo Paris fuarında sunmayı planlıyoruz. Perakende ortaklarımız için optik koleksiyonun çok önemli olduğunun bilincindeyiz. Bu yeni optik modellerimizi günlük kullanım için tasarlarken, güneş gözlüklerimizdeki yaratıcı yaklaşımımızı korumaya kararlıyız.

Kaynak: Eyestylist

Temmuz 2025

Akn Optik Group

AKN OPTİK GROUP

Kalite ve Müşteri Odaklı Duruş…

“Son iki yıldır katılımcısı olduğumuz Silmo İstanbul’da hem mevcut iş ortaklarımızla ilişkilerimizi pekiştirme hem de yeni işbirlikleri kurma fırsatı yakaladık.”

Merhaba İlyas Bey, kendinizi okurlarımıza kısaca tanıttıktan sonra sektördeki yolculuğunuzdan bahsedebilir misiniz?
Merhaba, ben İlyas Akın, Akn Optik Group’in kurucu ortağıyım. Optik sektöründeki uzun yıllara dayanan deneyimim ile kalite ve yenilikçilik odaklı çalışmalar yürütüyorum. Sektöre olan tutkum ve sürekli gelişim arzusu, beni bu yolculukta motive eden en önemli unsurlar oldu. Sektördeki yolculuğum, müşteri memnuniyetini ve teknolojiyi ön planda tutarak, sağlam ve sürdürülebilir iş ilişkileri kurmak üzerine şekillendi. Bu süreçte birçok önemli projeye imza atarak, Akn Optik Group’un bugün geldiği noktaya erişmesinde etkin bir rol oynadık. Gelecekte de sektördeki gelişmeleri yakından takip ederek, markamızı daha ileri taşımak için çalışmaya devam edeceğiz.

Akn Optik Group ’un kuruluş aşamasını, gelişimini ve sektörel vizyonunu bizimle paylaşır mısınız?
Akn Optik Group olarak optik sektöründe kalite, güven ve yenilikçiliği ön planda tutan bir anlayışa sahibiz. Kuruluşumuzun temelinde hem yerel hem de global ölçekte değişen tüketici ihtiyaçlarına cevap verebilecek; ileri teknolojiyle donatılmış, müşteri odaklı bir marka yaratma hedefi yatıyordu. İlk günden bu yana, sadece ürün satışı değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı ve görsel konfor sunma vizyonuyla hareket ettik. Göz sağlığına katkı sağlayacak, estetik ve işlevselliği bir arada sunan çözümler üretmeye odaklandık. Gelişim sürecimizde Ar-Ge yatırımlarına büyük önem verdik ve kalite standartlarımızı sürekli olarak yükselttik. Bugün hem yerli hem de uluslararası pazarda adımızı duyurmuş olmanın gururunu yaşıyoruz. Sektörel vizyonumuz ise; teknolojik gelişmeleri yakından takip eden, sürdürülebilirliği önceleyen ve müşteri memnuniyetini merkeze alan bir anlayışla büyümektir. Akn Optik Group olarak geleceği şekillendiren bir marka olmayı, dijitalleşmenin getirdiği fırsatları optik sektörüne entegre etmeyi ve insan odaklı çözümlerle fark yaratmayı amaçlıyoruz.

Pirloon ve Arcwang, sektörde kalite ve yenilikçilikle öne çıkıyor. Markalarınızın özelliklerini ve birbirlerinden ayrıştıkları noktaları paylaşır mısınız?
Pirloon ve Arcwang da kendi içinde farklı ihtiyaçlara ve kullanıcı profillerine hitap eden, özgün tasarım anlayışı ve yüksek üretim standartlarıyla öne çıkıyor. Her iki markamız da kalite ve yenilikçilik ile özdeşleşmiştir. Pirloon, zarafet ve incelik üzerine kurulmuş bir marka olarak; çoğunlukla minimal çizgilerdeki sofistike ve zamansız tasarım diliyle öne çıkıyor. Üretiminde hafifliği ve dayanıklılığı aynı anda garantileyen malzemeler kullanıyor. Pirloon ile özellikle şehirli, sade ama şıklığından ödün vermeyen kullanıcıları hedefliyoruz. Arcwang ise daha cesur, avangart ve özgün bir tasarım çizgisinde ilerliyor. Modern ve dinamik siluetler, kontrast detaylar ve trend belirleyici tasarım kodları taşıyor. Genç ve dinamik bir kullanıcı kitlesine hitap ederken, tasarım anlamında yeniliğe açık ve özgün çizgilerle öne çıkıyor. İkisi de kalite, konfor ve estetik açısından aynı titizlikle üretiliyor. Kullanıcının tarzına göre farklı bir deneyim sunmalarını amaçlıyoruz.

Gözlükler sadece aksesuar değil, kişisel ifade ve kimlik aracı olarak da önem kazanıyor. Markalarınız bu anlamda müşterilerin kişisel hikayelerine nasıl dokunuyor?
Gözlük, aslında kişinin kendini dünyaya ifade ettiği en özel araçlardan biridir. Biz Akn Optik Group olarak, sadece fonksiyonel bir ürün sunmanın ötesinde, müşterilerimizin kendi tarzlarını ve kimliklerini özgün şekilde yansıtabilecekleri tasarımlar yaratmayı önemsiyoruz. Her bireyin farklı bir hikayesi, zevki ve beklentisi var; bu yüzden Pirlon ve Arcwang markalarımızda çeşitlilik ve kişiselleştirilebilirlik bizim için kritik önemdedir. Müşterilerimizle kurduğumuz ilişkiyi, sadece ‘satış’ olarak değil, onların günlük yaşamlarına, tarzlarına ve duygusal dünyalarına dokunan bir bağ olarak görüyoruz. Örneğin, özel koleksiyonlarımızda müşterilerimizin isteklerine göre uyarlanabilen modellerimiz, onların benzersiz kişiliklerini dışa vurmasına imkan tanıyor. Böylece gözlüklerimiz sadece bir aksesuar olmaktan çıkıp onların hayat hikayelerine eşlik eden parçalara dönüşüyor. Bu yaklaşım, bizim için marka kimliğimizin temel taşlarından biridir. Müşterilerimizin ‘ben buyum’ demelerine aracılık etmek, koleksiyon stratejimizin ve temsil ettiğimiz markaların en önemli önceliğidir.

İhracat faaliyetlerinizden bahseder misiniz? Hangi pazarlarda aktifsiniz ve yurt dışı hedefleriniz nelerdir?
Akn Optik Group olarak sadece iç pazarda değil, uluslararası alanda da güçlü bir varlık göstermeye büyük önem veriyoruz. İhracat faaliyetlerimiz, markalarımızın global ölçekte de değer gördüğünün bir göstergesidir. Şu anda başta Yunanistan olmak üzere Mısır, Sudan ve bazı Afrika ülkelerinde faaliyet gösteriyoruz. Bu pazarlarda hem ürün kalitemiz hem de müşteri ilişkilerine verdiğimiz önem sayesinde kısa sürede güçlü bir konum elde ettik. Yırt dışında mevcut pazarlarda büyümeyi sürdürmek ve yeni coğrafyalarda kalıcı iş ortaklıkları kurarak markamızı daha geniş kitlelerle buluşturmayı hedefliyoruz. Özellikle Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Balkanlar gibi stratejik bölgelerdeki fırsatları yakından takip ediyoruz. İhracatı, yalnızca bir ticari faaliyet olarak değil, global marka olma vizyonumuzun temel taşlarından biri olarak görüyoruz. Kalite, güven ve sürdürülebilir işbirlikleri odağında ilerlemeye devam ediyor, uluslararası pazarlarda kalıcı ve güçlü bir oyuncu olma hedefimize adım adım yaklaşıyoruz.

Kısa sürede 450 bayiye ulaşmak oldukça etkileyici. Bu başarının arkasındaki temel stratejiler nelerdir?
Akn Optik Group olarak kısa sürede 450 bayiye ulaşmamız tesadüf değil; planlı, sürdürülebilir ve vizyoner bir büyüme stratejisinin sonucudur. Bu başarının temelinde güvenilir ve şeffaf iş ortaklıkları yatmaktadır. Ürün kalitesi ve marka gücümüz de büyüme sürecinde önemli rol oynamaktadır. Sahip olduğumuz Pirloon ve Arcwang markalarının sektörde hızla kabul görmesi, bayilerimizin satış performansını doğrudan artırmaktadır. Ayrıca güçlü lojistik ve stok yönetimi altyapımız, zamanında teslimat ve doğru stok planlaması sayesinde bayilerimizin operasyonel verimliliğini yükseltmektedir. Bayilerimize sunduğumuz pazarlama ve satış desteği ise, onların pazardaki görünürlüklerini artırarak rekabet güçlerini pekiştirmektedir. Son olarak, büyüme stratejimizi, farklı bölgelerde dengeli ve sürdürülebilir bir ağ oluşturacak şekilde planlıyoruz. Tüm bu unsurlar birleştiğinde sürdürülebilir ve sağlam temellere dayanan bir büyüme modeli ortaya çıkıyor. Bizim için bayi sayısından çok, her bir bayimizin memnuniyeti ve başarısı esas olup, gelecekte bu ağı daha da güçlendirmeyi ve bayilerimize katma değer sağlayan çözümlerle yol arkadaşlığımızı büyütmeyi hedefliyoruz.

İş ortaklarıyla birlikte büyümeyi hedefleyen bir firma olarak bayilerinize satış sırası ve sonrası sunduğunuz desteklerinizden bahseder misiniz?
Akn Optik Group olarak bayilerimizi sadece iş ortaklarımız değil, aynı zamanda büyüme yolundaki en önemli paydaşlarımız olarak görüyoruz. Biz müşteri memnuniyetini sadece satış anına değil satış sonrasına da taşıyan bütüncül ve kesintisiz bir yaklaşımı benimsiyoruz. Bu anlayışla onlara kapsamlı ve entegre bir destek sunuyoruz. Ürün tarafında, bayilerimizin ihtiyaçlarına hızlı ve doğru şekilde yanıt verebilmek için geniş ve sürekli güncellenen ürün portföyümüzle destek sağlıyoruz. Stok yönetimi ve teslimat süreçlerimizi optimize ederek, bayilerimizin operasyonel verimliliğini artırıyoruz. Satış süreçlerini kolaylaştırmak amacıyla mağaza içinde kullanılan stand, ayna, poster, kutu ambalajları gibi satış destek enstrümanlarımızı sürekli güncel tutuyoruz. Böylece bayilerimizin müşterilere daha etkili sunum yapabilmelerine ve satışlarını artırmalarına katkı sağlıyoruz. Tanıtım alanında ise kampanya ve promosyonlarla bayilerimizin yerel pazarlarda görünürlüğünü artırıyoruz. Sosyal medyada uzman ekibimizle özel içerikler üretirken hem ulusal hem yerel basında reklam faaliyetlerimizi de sürdürüyoruz. Satış sonrası hizmet politikamızın temelinde de erişilebilirlik, hızlı ve etkin çözümler ile çözüm odaklılık yer alıyor. Ürünle ilgili her türlü teknik destek, bakım, değişim veya iade süreçlerini mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırmaya özen gösteriyoruz. Ayrıca bayilerimize yönelik destek ekiplerimizle süreci anlık olarak takip ediyor, satış sonrası yaşanabilecek olası sorunların önüne geçmek için proaktif ve kalıcı çözümler geliştiriyoruz. ‘Satıştan sonra da yanınızdayız’ anlayışını her adımda uygulamaya koyuyoruz. Bu anlayış, markamızın müşteri odaklı duruşunun ve kaliteye olan bağlılığının en somut göstergesidir.

Önümüzdeki dönemde ürün gamınızda ya da marka yapılanmanızda yeni projeler ya da yatırımlar olacak mı?
Evet, Akn Optik Group olarak yenilikçi ve dinamik yapımızı her zaman koruyoruz. Yakın zamanda lansmanını yapmayı planladığımız, üst segment bir markamızın hazırlıkları büyük bir heyecanla devam ediyor. Bu yeni marka, sektörde çıtayı yükseltecek tasarım ve teknoloji standartlarıyla kullanıcılarla buluşacak. Bunun yanı sıra mevcut markalarımız için de yeni koleksiyon çalışmaları hiç durmadan sürüyor. Her sezon tüketici beklentilerini ve trendleri yakından takip ederek ürün yelpazemizi zenginleştirmeye devam ediyoruz. Böylece hem farklı segmentlerde hem de çeşitli kullanıcı ihtiyaçlarında güçlü alternatifler sunmayı hedefliyoruz. Özetle hem marka yapılanmamızı hem de ürün gamımızı sürekli geliştirmek adına önemli yatırımlar yapmaya devam ediyoruz.

Ekip çalışmasına ve sürekli iyileştirmeye önem veren bir anlayışa sahipsiniz. Bu kültürü şirket içinde nasıl sağlıyorsunuz?
Akn Optik Group olarak başarının temelinde güçlü bir ekip çalışması ve sürekli iyileştirme kültürünün yattığına inanıyoruz. Bu yaklaşımı şirketimizin her kademesine yaymak için öncelikle açık iletişim kanalları oluşturuyoruz. Çalışanlarımızın fikirlerini özgürce paylaşabilecekleri, önerilerde bulunabilecekleri bir ortam yaratmak bizim için çok önemlidir. Düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz iç toplantılar, geri bildirim oturumları ve eğitim programlarıyla ekiplerin gelişimini destekliyoruz. Ayrıca bireysel ve takım performansını izleyip, sonuçları şeffaf bir şekilde paylaşıyoruz; bu da motivasyonu artırıyor ve gelişim alanlarının belirlenmesini kolaylaştırıyor. Sürekli iyileştirme prensibini günlük iş akışlarımızın ayrılmaz bir parçası haline getirdik. Her süreçte verimliliği artırmak, kaliteyi yükseltmek ve inovasyonu teşvik etmek amacıyla küçük de olsa her öneriyi titizlikle değerlendiriyor, deneyip sonuçlarını yakından takip ediyoruz. Bu sayede hem çalışanlarımız hem de şirketimiz kendini sürekli ileriye taşıyor. Böylece, sadece bugünün değil, yarının da başarılarını inşa eden; yeniliğe açık, dayanışma içinde ve sürekli gelişimi benimsemiş bir Akn Optik Group kültürü oluşturuyoruz.

Silmo İstanbul Optik Fuarı hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Fuarın sektöre katkılarını nasıl değerlendirirsiniz?
Akn Optik Group olarak son iki yıldır katıldığımız Silmo İstanbul Optik Fuarı’nda, hem mevcut iş ortaklarımızla ilişkilerimizi pekiştirme hem de yeni iş birlikleri kurma fırsatı yakaladık. Fuarda ürünlerimizi ve yenilikçi çözümlerimizi tanıtırken, aynı zamanda sektördeki en güncel trendleri ve teknolojik gelişmeleri yakından takip etme imkanı bulduk. Silmo İstanbul, sadece bir ticaret fuarı olmanın ötesinde; sektör profesyonellerinin bir araya gelerek deneyimlerini paylaştığı, bilgi alışverişinde bulunduğu ve geleceğe dair stratejiler geliştirdiği önemli bir buluşma noktası haline gelmiştir. Bu tür etkinlikler, sektör içindeki sinerjiyi artırmakta; inovasyonu teşvik ederek optik endüstrisinin global ölçekteki rekabet gücünü desteklemektedir. Günümüzde optik sektörünün gelişimi için bu tür fuarların sağladığı etkileşim alanları her zamankinden daha değerlidir. Silmo İstanbul gibi organizasyonlar, sektör paydaşlarını ortak bir vizyonda buluşturarak sadece bugünü değil, yarının optik dünyasını da şekillendirmeye katkı sunuyor.

Değerli röportajınız için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes ile ilgili yorumlarınız nelerdir?
Öncelikle bu röportaj fırsatı için teşekkür ederiz. 4 your eyes dergisini, optik sektörüne yönelik kaliteli, güncel ve yön gösterici içerikler sunan, sektör paydaşlarını bir araya getiren değerli bir yayın olarak görüyoruz. Derginizin vizyoner yaklaşımı ve sektöre kattığı değer, firmaların sektörel etkileşimlerini güçlendirmelerine ve kendilerini doğru şekilde ifade edebilmelerine olanak sağlıyor. Bu kapsamda 4 your eyes ile iş birliği yapmaktan büyük memnuniyet duyuyor, yayın hayatınızda başarılarınızın artarak devam etmesini diliyoruz.

Temmuz 2025

Kübra Karaca Optik

KÜBRA KARACA OPTİK

İzmir’e Yeni Soluk

Silmo İstanbul Optik Fuarının sektörümüzdeki büyümeye, dönüşüme katkısını ve yeni iş bağlantıları kurmadaki güçlü etkisini destekliyoruz.

Merhaba Fatma Hanım. Okurlarımız için kendinizi tanıtarak, optik sektörüyle nasıl buluştuğunuzu paylaşır mısınız?
Merhaba, aslen 1964 Trabzon doğumluyum. Optik sektöründe yeniyim ancak sağlık sektöründe oldukça eskiyim. 35 yıl devlete hizmet etmiş emekli bir hemşireyim. Emekli olduktan sonra İzmir’e yerleştim. Kızım da uzun yıllardır eczacı ve eczanesini Çiğli‘ye taşımaya karar verdiğinde yanındaki dükkanın boş olduğunu söyledi. Aslında sektörle oğlumun üniversite tercihlerinin olduğu 2014 senesinde tanışmıştım kendisi de optisyenlik okudu. Sektöre ondan aşinaydım da diyebilirim bu sebeple neden olmasın diyerek, kızımdan da alacağım komşuluk desteğinin işime yarayacağını düşünüp emekli olmama rağmen üretkenliğime devam edebileceğime inandım. Bu vesileyle mağazayı açmaya karar verdim. Mesul Müdürümüz ve optisyenimiz Nermin Akman’ın da desteğiyle çok keyifli işler çıkarıyoruz.

Kübra Karaca Optik’in açılış sürecini paylaşır mısınız? Mağazanızın ismini nasıl seçtiniz?
İzmir’de özel hastane sayısı diğer büyük illerimize göre nispeten az diyebilirim, hal böyle olunca açılacak olan yeni hastanenin potansiyeli olabileceğini düşündüm. Geçen yıl Nisan ayında dükkanı kiraladık. Ancak gerek dekorasyon işleri gerekse ruhsat işlemleri derken açmamız Kasım 2024’ü buldu. Aslında yaklaşık altı aydır faaliyette olan çiçeği burnunda bir işletmeyiz diyebilirim. Marka ismini seçerken kızımın ismini kullanmayı tercih ettim. Bunun asıl sebebi uzun yıllardır eczanesi olduğu için çevredeki halka güler yüzle hizmet eden ve onların güvenini kazanmış bir isim olmasıydı. Mağazamızı tanıtırken kolaylık sağlayacağını düşündüğümden kızımın adını verdim.

Logonuzdan dekorasyonunuza kadar mağaza konseptiniz birbiriyle uyum içinde. Bu uyumu kurgularken nasıl bir yol izlediniz?
Mağazamız alanında deneyimli iç mimar ve mobilya dekorasyon firmaları tarafından özel olarak tasarlandı. Dekorasyonda özellikle insanlara sıcak ve samimi bir ortam hissi yaratmak için turuncu rengini tercih ettik. Aynı zamanda gerek tasarımda gerekse de aydınlatmada oval çizgiler kullanarak yine bu samimiyeti hissettirmeye çalıştık. Markamızda kullandığımız rengi ve logoyu tabelamızdan tutun da alışveriş poşetlerimizde, mendillerimizde, gözlük temizleme solüsyonlarımızın üzerinde ve kartvizitimizde de bir bütün halinde sunmaya çalıştık. Logo seçiminde çok titiz davrandık hem şık hem de gözlüğü çağrıştıracak bir tasarım olsun istedik.

Mağazanızda her segmentten ürüne yer veriyor musunuz? Satışını en çok yaptığınız optik ve güneş gözlüğü markaları hangileri?
Müşteri memnuniyeti ve devamlılığını en üst düzeyde tutmak adına ürünlerimizi seçerken tüm model ve markalarda detaylı incelemeler yaparak seçimlerimizi özenle oluşturuyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaçlarına ve zevklerine hitap etmek temel amacımız olduğundan, mağazamızın ürün portföyü konusunda çeşitlilik odaklıyız. Dünyanın önde gelen optik ve güneş gözlüğü markalarının hemen hemen hepsiyle çalışıyoruz. Hastane yanı olduğumuz için optik çerçevelerimizin sayısı daha fazla olmakla birlikte İzmir’in güneşli ve yazlık havasına ayak uydurabilmek için güneş gözlükleri için de tabii ki geniş bir alan ayırdık. Çoğunlukla Luxottica Group bünyesindeki marka ve ürünleriyle çalışıyoruz. Aynı zamanda Lacoste, Calvin Klein, Furla, Guess, Vycoz, Silhouette, Dutz gibi çeşitli markaları da bünyemizde bulunduruyoruz.

Kübra Karaca Optik’i Çiğli’deki diğer optik mağazalardan ayrıştıran özellikleri nelerdir?
Optik mağazamız dizayn ve tasarımıyla bölgemize yeni bir soluk getirdi. Özenle seçtiğimiz dekorumuz, trend markalardan optik ve güneş gözlüğü seçimlerimiz, sıcak ve güler yüzlü yaklaşımımız çevremizden olumlu yönde tepkiler gördü. Satış esnasında ve sonrasında açıklayıcı anlatımımız ve samimi bir şekilde sunmuş olduğumuz bilgiler yeni bir mağaza olmamıza rağmen müşterilerimizin güvenini kazanmamızı kolaylaştırdı.

Müşteri memnuniyetinde öncelikleriniz nelerdir? Satış sonrası sunduğunuz hizmetlerden bahseder misiniz?
Müşterilerimiz için hediyeler, indirimler ve avantajlar sunarak, müşterilerimizin memnuniyetini artırıyoruz. Özel günlerde yaptığımız kampanyalar, yeni ürün lansmanları ve sezon indirimleri gibi etkinliklerimiz ilgi görüyor. Bu etkinliklerde hediye çeki, indirim kuponu gibi fırsatlarla müşteri memnuniyetimizi en üst seviye tutmayı hedefliyoruz. Ürünlerimizde herhangi bir sorun yaşandığında, yedek parça desteği sunmakla beraber, mağazamızdan alınmamış olsa dahi her türlü gözlüğün onarım ve bakım hizmetini de sunuyoruz.

Sizce bu yaz optik çerçeve ve güneş gözlüklerinde hangi şekil, materyal ve renkler ön planda olacak?
Bu konuda kendimden ziyade, uzun yıllara varan sektör deneyime sahip optisyenimiz Nermin Hanım’ın görüşlerini paylaşmayı daha değerli buluyorum. Kendisi 2025 yaz sezonunu gözlük modasında, geometrik formlar, büyük çerçeveler, renkli camlar ve retro etkiler görüleceğinin; trend renklerin kesinlikle pembe, turuncu, mavi ve yeşil gibi cesur ve popüler renkler olacağının altını çiziyor. Artık ülkemizde de gözlükler kişisel ifadeyi yansıtan, modern yaşamın hızına ayak uydurabilen stil sahibi aksesuarlar olarak kabul görmeye başlandı. Özellikle güneşli günleri yaşadığımız şu günlerde canlı renklerin enerjisinin mutlu olmamıza iyi yönde etki göstereceğine inanıyoruz.

Sektörel yenilikler, trendler ve son teknolojiler hakkında verilen satış ve eğitim programları sizce yeterli mi, gelişmesi için neler yapılmalı?
Gerek yurtiçi gerek yurt dışı düzenlenen fuarlarda belirli oturumlarda eğitim sunmaya çalışan firmaları gözlemliyoruz. Ancak fuarlarda yeni ürünlerle tanışma fırsatını yakalamak için harcadığımız kısıtlı zaman diliminde verilen bu sunumların yetersiz kaldığını düşünüyoruz. Bazı markaların özellikle optik cam teknolojileri ile alakalı eğitim kampları ya da seminer günleri gibi etkinlikler düzenleyerek bizlerin müşterilerimize daha sağlıklı ve daha bilimsel açıdan bilgiler vermemizi sağlamaları gerektiğine inanıyoruz.

Yurtdışındaki fuarları ziyaret ediyor musunuz? Bu fuarları takip etmek sizce ne derece önemli?
Nermin hanımın bu konuda tecrübesi var ancak röportajımızın başında çiçeği burnunda bir işletme olduğumuzdan bahsetmiştik. Umuyoruz ki ilk yılımızda 2025 Silmo Paris Fuarına Kübra Karaca Optik olarak katılım gösterebiliriz. Yurtdışındaki fuarlara katılmanın, bakış açımızı genişletmenin yanında sektörün gidişatından ilk haberdar olanlardan olmak için de önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu fuarların yurtdışındaki meslektaşlarımızla fikir alışverişinde bulunmak için de yararlı olduğuna inanıyoruz. Gelişen yeni teknolojilerin ülkemizde de kullanımına alan açmaları açısında da değerli olduklarını düşünüyoruz.

Silmo İstanbul Optik Fuarı’nın gelişimi ve sektöre kattığı değerleri nasıl yorumlarsınız?
Öncelikle Silmo İstanbul Optik Fuarının mağazamızın kuruluş aşamasında oldukça önemli bir yere sahip olduğunu belirtmek istiyoruz. Silmo İstanbul sayesinde mağazamızı açma sürecinde birçok ürünü yerinde inceleme fırsatımız oldu. Özellikle atölyemizde kullandığımız cihazların ve araçların teminini Silmo İstanbul’dan yaptık. Tüm ürünlerin aynı anda bütün özelliklerini kıyaslama ve inceleme fırsatını sunması sektörel yolumuzu çizmemize büyük katkı sağladı. Üstelik sadece Silmo İstanbul Optik Fuarı’na giriş kartımızı online çıkarmamız ile fuarın çekilişlerinde işletmemiz de bir hediye kazandı. Motivasyon ve şevkimizi artıran hediyelerin düşünülmüş olmasını değerli buluyor ve mağazamız adına teşekkür ediyoruz. Bunun ötesinde Silmo İstanbul Optik Fuarının sektörümüzün büyümesi ve gelişmesi adına çok önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyoruz. Fuar, birçok marka ve alanında profesyonel kişileri bir araya getirerek son trend ve teknolojiyi bizlere sunuyor. Yeni ürün keşifleri, yeni teknolojiler ve bilgi paylaşımları gibi ortamlar sağlıyor. Silmo İstanbul Optik Fuarının sektörümüzdeki büyümeye, dönüşüme katkısını ve yeni iş bağlantıları kurmadaki güçlü etkisini destekliyoruz.

Değerli röportajınız için teşekkür ederiz. Son olarak 4 your eyes ile ilgili görüşlerinizi öğrenmek isteriz?
Günümüz teknoloji dünyasında dijital yayıncılığın çok daha fazla kitleye hitap ederek kolay erişim imkanı sunduğunu düşünüyoruz. Yenilikçi içeriklerini geliştirebilir, teknolojileri genişleterek bu anlamdaki deneyimleri daha fazla zenginleştirebilir ve farklı deneyimler bizlere sunabilir. Bizlere sağladığınız bu röportaj imkanı için teşekkür ediyoruz ve tüm ekibinize başarılar diliyoruz.

Temmuz 2025

Markus T

Markus T

Yalın, tutarlı ve inovatif tasarımların adresi…

Markus T, seçkin renk paletine yeni eklediği çarpıcı yoğunlukla ışıldayan tonu Dark Red (Koyu Kırmızı) ile yaz sezonuna sofistike zarafeti vadediyor.

Markus Temming tarafından Almanya’nın Münster şehrinde kurulan dünyaca ünlü bağımsız gözlük markası Markus T, 1998 yılından bu yana yüksek düzeyde tasarım odaklı optik çözümler sunmaktadır. Tasarımcı ve Kreatif Direktör Markus Temming markanın vizyonunu ve tasarım dilini şekillendirmektedir. Dünyanın en etkili gözlük tasarımcılarından biri olarak tanınan Temming, tasarımlarında sadelik, tutarlılık ve alçakgönüllülüğü ön planda tutmaktadır. Markanın merkezi, Gütersloh’un Isselhorst kasabasında restore edilmiş bir tahıl damıtma tesisinde yer almaktadır. Bu tesis, markanın el yapımı üretim ve tasarım süreçlerinin merkezi olmanın yanında ziyaretçilere açık, çağdaş ve özgürleştirici bir çalışma atmosferi sunmaktadır.

Markus T, yıllar içerisinde tasarım ve teknolojideki mükemmeliyetini birçok prestijli ödülle taçlandırmıştır. Bağımsız markanın 2015 yılında tanıttığı Design/D3 koleksiyonu, aynı yıl içinde iF Altın Ödülü, Red Dot Ödülü ve Alman Tasarım Ödülü’nü kazanarak markanın tasarım alanındaki öncülüğünü pekiştirmiştir. Markus T tasarımda yalınlık yaklaşımıyla az ama etkili unsurlar kullanmaktadır. Teknik detayları azaltmayıp aksine onları minimal bir estetikle sergilemektedir. Markus T çerçevelerindeki hiçbir parça kullanıcı görüşünü engellemez, çünkü tüm detaylar fonksiyonla uyumlu şekilde entegre edilmektedir.

Markanın mühendislik alanındaki yenilikleri arasında, vidasız menteşe teknolojisi ve patentli Multi-Step-Colouring (Msc) renklendirme süreci öne çıkmaktadır. Markus T’nin tüm koleksiyonlarında kullandığı kendine özgü vidasız menteşe teknolojisi, çerçeveye uzun ömür, esneklik ve kusursuz görünüm kazandırırken; patentli Multi-Step-Colouring renklendirme süreci ise çerçevelere doğal ve mat bir görünüm sağlamaktadır. Tüm Markus T çerçeveleri, titanyum veya patentli hafif sentetik TMi malzemesinden üretiliyor. Sağlamlık ile düşük ağırlık arasında dengeli bir yapıya sahip patentli TMi malzemesi hem hafifliği hem konforu bir arada sunmasıyla dikkat çekerken, UV ışınlarına dirençli, geri dönüştürülebilir ve hipoalerjenik olma özelliklerini de taşıyor.

İkonik Markus T Koleksiyonları
Markus T’nin Dna’sını tam anlamıyla taşıyan Design (Classic / D3) koleksiyonu, tek bir titanyum telden işlenerek minimalist bir zarafet sunar. Vidasız menteşe ve özel montaj teknolojisiyle dikkat çeken bu özel koleksiyon; iF, Red Dot ve Alman Tasarım Ödülü gibi önemli tasarım ödüllerini kazanmıştır. Dot / Dot Mono koleksiyonu, yatay sap tasarımı ve lazer kesimli ultra-ince titanyum plakalarla öne çıkar. Karmaşık menteşe sistemi, minimum hacimde maksimum işlevsellik sağlayarak sade ama etkileyici bir estetik oluşturur. Marka, bu koleksiyonuna yeni eklediği Noble Glow modeliyle 2025 Red Dot ödülünün de sahibi oldu. Vidasız menteşeli, çerçevesiz tasarımıyla yalnızca 3.6 gram ağırlığındaki modellerden oluşan Ease Pro koleksiyonu da ödüllere doymayan markanın ikonik serilerinden biri haline geldi. Titanyum tel ve hassas cam montaj teknolojisiyle tasarlanmış 2020 Red Dot ödüllü çarpıcı koleksiyon ince dokunuşları barındırıyor. Markus T Titan koleksiyonunda mat yüzeyli titanyum plakalardan yararlanmıştır. Modeller ince olmalarına rağmen son derece dayanıklı oluşlarıyla dikkat çeker. Titan modelleri uzun ömürlü, minimum bakım gerektiren tasarımlarıyla işlevsel estetiği ön plana çıkartır. Mio koleksiyonu, transparan ve ışığa duyarlı renk geçişleriyle öne çıkar. TMi ve titanyum sapların zarif kombinasyonu, yoğun ışıkta bile uyumlu ve yumuşak görünümler sunar. Bağımsız markanın Me koleksiyonu ise renk ve malzeme çeşitliliğiyle öne çıkar. Titanyumla TMi’yi birleştirerek esnek ve dayanıklı yapıda, uzun ömürlü yüzeyler sunar. İnce lazer kesim detayları hem estetik hem teknik bir zarafet yaratır.

Teknik Ustalıktan Yepyeni Renk
Markus T’nin seçkin renk paletine yeni eklediği Dark Red (Koyu Kırmızı), çarpıcı bir yoğunlukla ışıldayan bir ton olarak yeni sezonu kucaklıyor. Markanın bu yeni etkileyici kırmızı tonu, çerçevelere belirgin ve etkileyici bir duruş kazandırıyor. Dünyaca ünlü bağımsız Markus T, Dot, Ease Pro ve Titan koleksiyonlarındaki üstün kaliteli titanyum yüzeylere ve Mio serisindeki TMi malzemesine; karakteristik, yeni koyu kırmızı rengini ustalıkla uyguladı. Ortaya çıkan sonuç ise teknik açıdan sofistike, zengin ve rafine bir renk ışıltısı olarak beğeni topluyor.

Markus T, TMi’den ürettiği modelleri için pigmentlerin malzemenin derinliklerine işleyerek olağanüstü bir renk yoğunluğu sağladığı, yumuşak bir döner boyama yöntemi kullanılıyor. Pigment karışımının hassas oranlarından tonun incelikle ayarlanmasına kadar, tüm süreç homojen ve kusursuz bir sonuç için titizlikle yönetiliyor. Marka titanyumun renklendirme sürecinde de rafine bir yaklaşım benimsiyor. Yeni Dark Red modeller, özel olarak geliştirilmiş ve patentli bir elektrolitik anotlama yöntemiyle büyüleyici tonuna kavuşuyor. Bu ince ayarlı oksidasyon tekniği, yalnızca titanyumun yüzeyinde olağanüstü bir renk derinliği yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda koleksiyonun imzası haline gelen kadifemsi ışıltıyı da ortaya çıkarıyor. Markanın kendine özgü kaplama süreci sayesinde yeni rengin yoğunluğu zaman içinde canlılığını koruyor ve her bir çerçeveye cesur ama zamansız bir karakter kazandırıyor. Markus T, bir kez daha teknolojik yenilik ile rafine tasarımın birbirine zıt değil, mükemmel tamamlayıcılar olduğunu kanıtlıyor.

Kaynak: Spectr

Temmuz 2025

Glokom ve Kötü Uyku Arasındaki İlişki

İyi bir gece uykusu bir lüks değil; sağlıklı bir yaşamın temelidir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, uyku kalitesi ile kronik göz hastalıkları arasındaki ilişkiye ışık tutmuştur. Özellikle glokom ile çeşitli uyku bozuklukları arasında önemli bağlantılar olduğu görülmektedir.

Glokom, genellikle “sessiz hırsız” olarak tanımlanır; çünkü hastalık ilerleyene kadar belirti vermez. Ancak yeni veriler, glokomun yalnızca görme kaybı ile değil, aynı zamanda bireylerin genel yaşam kalitesi, günlük işlevsellikleri ve hatta ruh sağlıkları ile derin ilişkileri olduğunu ortaya koymaktadır. Görme alanı kaybı ilerledikçe bireylerin gece araç kullanma, merdiven inip çıkma, okuma veya yüz tanıma gibi temel yaşam becerilerinde zorluk yaşadığı saptanmıştır. Bu işlev kaybı, bireylerde artan düzeyde stres, kaygı ve sosyal izolasyona neden olabilir. Uyku bozukluklarının eşlik etmesi ise bu döngüyü daha da ağırlaştırır. Glokom hastalarında yapılan anket bazlı çalışmalarda, uyku kalitesinin düşük olduğu bireylerde depresif belirtiler ve günlük yaşam aktivitelerinde zorluk yaşama oranları daha yüksek bulunmuştur. Uyku sırasında melatonin salınımındaki bozulmaların sadece biyolojik saat üzerinde değil, ruh hali üzerinde de etkili olabileceği düşünülmektedir. Glokom sadece bir göz hastalığı değil; sistemik etkileri olan, multidisipliner yaklaşım gerektiren bir durumdur. Bu nedenle, glokom tanısı konulan bireylerde sadece göz içi basıncı kontrolü değil, yaşam tarzı alışkanlıkları, uyku kalitesi, uyku apnesi riski ve ruh sağlığı da bütüncül bir şekilde değerlendirilmelidir.

Glokom ve Uyku Düzeni: Nörolojik Bir Bağlantı
Uyku sırasında vücudumuz dinlenirken beynimiz aktif olarak çalışır; sinir hücreleri arasında yeni bağlantılar kurulur, hafıza pekiştirilir ve sinir sistemi dengelenir. Ancak uyku kalitesindeki bozulmalar, bu dengeyi zedeleyerek bazı nörodejeneratif hastalıkların ilerlemesini tetikleyebilir. Glokom da bunlardan biridir. ABD Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi (NHANES) verilerine dayanan büyük ölçekli bir çalışmada, glokom hastalarında uyku süresi ve kalitesi ile optik sinir hasarı ve görme alanı kaybı arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Fundus fotoğrafçılığı ve otomatik görme alanı testleriyle değerlendirilen katılımcılarda, aşağıdaki bulgular öne çıkmıştır:

  • Gecede 10 saatten fazla uyuyan bireylerde, glokom görülme olasılığı 7 saat uyuyanlara kıyasla 3 kat daha yüksektir.
  • 9 dakikadan kısa sürede ya da 30 dakikadan uzun sürede uykuya dalan bireylerde, glokom riski iki kat artmıştır.
  • Gecede 3 saatten az veya 10 saatten fazla uyuyanlarda, görme kaybı yaşama riski, ideal uyku süresi olan 7 saatlik gruba göre üç kat daha fazladır.
  • Gündüz uykululuk nedeniyle bir şeyleri hatırlamada zorluk çektiğini söyleyen kişilerin, gün içinde uykulu olmadığını ve hafıza sorunları yaşamadığını söyleyen kişilere göre görme alanı kaybı yaşama olasılığının iki kat daha fazla olduğu görülmüştür.
  • Gün içinde uykulu oldukları için hobileriyle ilgili çalışmalarda zorluk çektiklerini söyleyen kişilerin, hobileriyle ilgili çalışmalarında sorun yaşamadıklarını ve gündüzleri uykulu olmadıklarını söyleyen kişilere göre görme kaybı yaşama olasılıkları daha fazladır.

Bu veriler, uyku süresi ve kalitesinin yalnızca genel sağlık değil, aynı zamanda göz sağlığı açısından da kritik öneme sahip olduğunu göstermektedir.

Obstrüktif Uyku Apnesi ve Glokom
Obstrüktif Uyku Apne Sendromu (OSAS), hava yolunun uyku sırasında tekrarlayan şekilde tıkanmasıyla karakterize edilen ciddi bir hastalıktır. OSAS, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları ve inme gibi sistemik sorunların yanı sıra glokomla da ilişkilidir. Araştırmalar, uyku apnesi olan bireylerde glokom gelişme riskinin 10 kat artabileceğini göstermiştir. Son yıllarda geliştirilen kontakt lens sensörleri (CLS) ile göz içi basıncı (GİB) 24 saat boyunca, özellikle gece boyunca kesintisiz şekilde izlenebilmektedir. Bu teknolojiler, glokom ile uyku apnesi arasındaki bağlantının daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamaktadır.

Uyku Pozisyonları ve Göz İçi Basıncı
Yapılan çalışmalar, yatay pozisyonda göz içi basıncının oturur pozisyona göre daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu fark, glokom hastalarında daha belirgindir. Özellikle yüz üstü veya yan yatma gibi bazı uyku pozisyonları, bir gözdeki GİB’yi artırarak asimetrik optik sinir hasarına neden olabilir. Bu durumun nedenine dair kesin mekanizma tam olarak bilinmemekle birlikte, episkleral venöz basınçta artış ve koroidal kan akımındaki değişiklikler gibi faktörlerin rol oynayabileceği düşünülmektedir.

Korunma ve Erken Tanı: Düzenli Göz Muayenesi Şart
Glokom, genellikle sessiz seyreden ve geç dönemde semptom veren bir hastalıktır. Bu nedenle 40 yaşından itibaren düzenli göz muayeneleri, erken tanı açısından büyük önem taşır. Risk faktörleri taşıyan bireylerde – örneğin uyku bozuklukları, OSAS tanısı olanlarda daha sık aralıklarla kontrol önerilir.

Sonuç ve Öneriler

  • Uyku süresi ve kalitesi, glokom gelişimi ve ilerlemesiyle yakından ilişkilidir.
  • Uyku apnesi gibi sistemik hastalıkların kontrol altına alınması, glokom riskini azaltabilir.
  • Uyku pozisyonlarının, özellikle uzun süreli yüzüstü yatışın, GİB üzerindeki etkisi göz önünde bulundurulmalıdır.
  • Uyku bozukluğu yaşayan bireylerde glokom açısından tarama yapılması önerilebilir.

Göz sağlığı uzmanlarının, uyku hijyeni hakkında hastalarını bilgilendirmesi ve gerekirse uyku uzmanlarıyla iş birliği yapması önemlidir.

Temmuz 2025

Yaz Aylarının Gelmesiyle Güneşin Zararlı Etkileri Artıyor

Yaz ayları, dışarıda geçirilen sürelerin arttığı, güneşe daha fazla maruz kalındığı ve dolayısıyla göz sağlığının risk altına girdiği dönemlerdir. Göz sağlığını korumak hem kısa vadede hem de uzun vadede göz rahatsızlıklarını önlemek için kritik öneme sahiptir.

Op. Dr. Umut Akbaş, yaz aylarında göz sağlığını korumanın en etkili yollarından birinin kaliteli bir güneş gözlüğü kullanmak olduğunu belirtiyor. Güneşin UV ışınları, gözlerde ciddi hasarlara yol açabilir. Bu nedenle UV 400 koruması olan gözlükler tercih edilmelidir. Kalitesiz güneş gözlükleri gözlerinizin daha fazla zarar görmesine neden olabilir. Yaz aylarında artan sıcaklıklar vücudun sıvı ihtiyacını artırır. Göz sağlığı için de yeterli sıvı alımı oldukça önemlidir. Gözlerin yeterince nemli kalabilmesi sıvı tüketimi çok önemlidir. Su tüketimi, göz kuruluğunu önlemeye yardımcı olur ve gözlerin sağlıklı kalmasını sağlar.

Deniz ve Havuz Kullanımı
Yazın deniz ve havuz kullanımı oldukça yaygındır. Ancak bu ortamlardaki tuzlu su ve klor göz sağlığını olumsuz etkileyebilir. Deniz veya havuza girdikten sonra gözlerinizi temiz su ile yıkayarak olası irritasyonlardan koruyabilirsiniz. Ayrıca, yüzme sırasında gözlerinizi korumak için yüzücü gözlüğü kullanmanız önerilir.

Göz Makyajı ve Gözleri Dinlendirme
Yaz aylarında göz makyajı kullanımı dikkat gerektirir. Terleme nedeniyle makyaj ürünleri gözlere zarar verebilir. Göz makyajını gece yatmadan önce mutlaka temizleyerek göz sağlığınızı koruyabilirsiniz. Uzun süre güneşe maruz kalmak gözlerde yorgunluğa neden olabileceği için gözlerinizi dinlendirmek için sık sık gölge alanlara geçerek ve güneş gözlüğü takmanız gerekmektedir.

Doğru Beslenme
Sağlıklı beslenme, göz sağlığı için de büyük önem taşır. Yaz meyve ve sebzeleri göz sağlığını destekleyen vitaminler açısından zengindir. Yaz aylarında göz sağlığını korumak için basit ama etkili önlemler alabilirsiniz.

Temmuz 2025

Suya Dayanıklı Maskaralara Dikkat

Kalıcılığıyla öne çıkan bazı maskaralar, göz çevresinde göz kuruluğu ve iritasyona neden olabilir. Göz sağlığını korumak isteyenler için ürün seçimi her zamankinden daha önemli hale geliyor.

Makyaj günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelirken, özellikle suya dayanıklı ürünler dayanıklılık ve kalıcılıklarıyla öne çıkıyor. Ancak göz sağlığı uzmanları, bu ürünlerin uzun vadede göz çevresi üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğine dikkat çekiyor. Suya dayanıklı maskaraların içerdiği bazı maddeler, göz kuruluğuna ve çeşitli rahatsızlıklara neden olabiliyor.

Göz Kuruluğu ve İrritasyon Riski
Suya dayanıklı maskaralar, kirpiklerde uzun süre kalabilmeleri için güçlü ve kurutucu içeriklerle formüle edilir. Ancak bu formülasyonlar, göz yüzeyini nemli tutan doğal gözyaşı tabakasını olumsuz etkileyebilir. Özellikle hassas göz yapısına sahip bireylerde, bu durum; Göz kuruluğu, Yanma ve batma hissi, Kızarıklık, Bulanık görme gibi şikayetlere yol açabilir.

Temizleme Sürecinde Oluşan Zararlar
Suya dayanıklı ürünlerin en büyük dezavantajlarından biri de zorlu temizlik sürecidir. Bu tür maskaralar, göz çevresinden arındırılırken genellikle yoğun ovalama ya da sert temizleyiciler gerektirir. Bu durum; Göz çevresindeki hassas cilt dokusunun tahriş olmasına, Gözyaşı tabakasının bozulmasına ve Zamanla görme kalitesinde düşüşe neden olabilir. Birçok kullanıcı, sosyal medya platformlarında paylaştıkları deneyimlerde, uzun süre devam eden göz kuruluğu şikayetlerinin bu ürünlerden kaynaklanabileceğini yeni fark ettiklerini ifade etmektedir.

Kimyasal İçeriklere Dikkat
Sadece ürün tipi değil, içerik listesi de göz sağlığı açısından büyük önem taşır. Bazı maskara ve göz makyajı ürünlerinde bulunan kimyasallar, düşük dozlarda dahi gözyaşı bezlerine zarar verebilir. Özellikle Paraben, Formaldehit, Benzalkonyum klorür risk taşıyan maddelerdir. Bu kimyasallar sadece göz kuruluğuna ve tahrişe neden olmakla kalmaz; hormon dengesi üzerinde de olumsuz etkiler gösterebilir.

Göz sağlığını korumak isteyen bireyler için, Suya dayanıklı yerine, suda çözünebilen ve gözle teması güvenli kabul edilen ürünler tercih edilmelidir. Ürün içerikleri dikkatlice okunmalı, bilinmeyen maddeler hakkında araştırma yapılmalı ya da bir uzmana danışılmalıdır. Makyaj temizliği nazik ürünlerle ve göz yapısına uygun şekilde yapılmalıdır.

Temmuz 2025

MaxMara İzmir’de Büyüledi

İzmir, geçtiğimiz günlerde göz alıcı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Merve Optik imzası taşıyan bu özel davette, seçkin firmanın distribütörlüğünü üstlendiği İtalyan moda devi MaxMara’nın yeni gözlük koleksiyonu tanıtıldı. Etkinliğe damgasını vuran bir diğer detay ise profesyonel makyaj uygulamalarıyla tamamlanan stil deneyimi oldu. Berk Optik’in İzmir İstinye Park mağazasında gerçekleşen bu özel günde, MaxMara’nın 2025 İlkbahar/Yaz gözlük koleksiyonu meraklılarıyla buluştu. Ziyaretçiler, zarif tasarımları deneyimlerken aynı zamanda uzman makyaj sanatçısı Rıfat Yüzüak’ın kişiye özel makyaj uygulamalarıyla adeta bir stil dönüşümüne tanıklık etti. Gözlük seçiminin yüz hatları ve makyajla nasıl uyum içinde olabileceği, birebir uygulamalarla aktarıldı. Etkinlik boyunca misafirler; gözlük modasındaki son trendleri yakından tanırken, profesyonel makyaj dokunuşlarıyla stillerini tamamladı. Işıklar altında adeta moda çekimlerini aratmayan atmosfer, hem sosyal medya paylaşımlarına ilham verdi hem de katılımcılara unutulmaz bir deneyim sundu. Merve Optik’in yenilikçi vizyonu ve müşteri odaklı yaklaşımıyla hayata geçirilen dikkat çekici etkinlik, gözlük modasının yalnızca bir aksesuar değil, başlı başına bir stil ifadesi olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Temmuz 2025

Palm Angels Sıradanlığa Başkaldırıyor

Palm Angels, yaz aylarında hızlanan sokak ritmini geometrik ve cesur asetat çerçevelerle yeniden anlatıyor. Markanın bu sezon en dikkat çeken modeli; dikdörtgen formlu, kalın asetat çerçevelere ile öne çıkarken, modelin siyah, koyu gri, kahve ve buzlu tonlardaki paleti güneşin sıcaklığını tarza dönüştürmede öncü rol oynuyor. Palm Angels imzası taşıyan modelin asıl vurgusu köşeli çizgiler aracılığıyla sağlanmıştır. Model için tercih edilen net açılar, çizgiler ve güçlü saplar gözlük severlerin yüz hatlarını ön plana çıkaracak keskin bir görünüm vadediyor. Saplardaki gotik logo detayı, maskülen güç ile sofistike dokunuşu dengeliyor. Palm Angels’ın tüm gözlükleri gibi bu güneş gözlüğü modeli de yalnızca biçim değil, yaz günlerinde ihtiyaç duyulan sağlamlığı ve iddialı duruşu sunuyor. Hem plajda hem şehirde kullanıma mükemmel uyumlu olan güneş gözlüğü modeli, adeta sıradanlığa başkaldıran bir manifesto niteliği taşıyor. Palm Angels’ın yeni sezon için ön plana çıkardığı bu güneş gözlüğü modeli, minimal detaylarla güçlü stil vurgusu yapıyor. Palm Angels güneş gözlükleri; sıcak yaz günlerinizde tavrınızı gösteren, basit bir aksesuar olmanın ötesine geçerek, güçlü bir stil bildirgesine dönüşüyor. Yazı cesur bir silüetle kucaklamak isteyen tüm gözlük kullanıcıları için ideal bir alternatif olarak sunuluyor.

Temmuz 2025