Opka Optik

OPKA OPTİK

Kalitesi ve Etik Değerleriyle Güven İnşa Ediyor

“Silmo İstanbul’un yenilikleri takip etmek, işbirliklerini güçlendirmek ve sektöre dair fikir alışverişinde bulunmak adına büyük bir fırsat olduğuna inanıyorum.”

Merhaba Kadir Bey. Kendinizi okurlarımıza tanıtarak, sektöre giriş süreciniz ve bugüne kadar edindiğiniz tecrübelerden kısaca bahseder misiniz?
Merhaba. Ben Kadir Avşar, 1981 yılında İstanbul’da doğdum. Optik sektörüne 1998 yılında henüz 17 yaşındayken adım attım. O günden bu yana sektörün farklı kademelerinde görev alarak tecrübe kazanma imkanı buldum. 28 yıllık çalışma hayatımda sadece bir kez iş değiştirdim, o da çalıştığım firmanın faaliyetlerini sonlandırması sebebiyle gerçekleşti. Bu uzun yolculuk boyunca sabır, sebat ve istikrar benim için daima vazgeçilmez değerler oldu. Sektörün önde gelen cam markalarında satıştan yönetime uzanan çeşitli sorumluluklar üstlendim. Her görevimi büyük bir titizlik ve bağlılıkla yerine getirmeye çalıştım.

Opka Optik’i kurma kararını nasıl verdiniz? Kuruluş hikayenizi paylaşabilir misiniz?
Uzun yıllara dayanan saha deneyimim ve güçlü marka ilişkilerim sayesinde artık kendi yolumu çizme zamanı geldiğini düşündüm. Sektörde edindiğim bilgi birikimi ve güvene dayalı ilişkileri bir çatı altında toplayarak Opka Optik’i 2024 yılında kurdum. Kuruluş sürecinde hedefim yalnızca ticari bir yapı kurmak değil; etik, kalite odaklı ve sürdürülebilir bir iş modeli oluşturmaktı.

Henüz geçtiğimiz yıl kurulmasına rağmen Opka Optik ile hızlı bir yükseliş gösteriyorsunuz. Bu başarının temelinde neler var?
Her ne kadar Opka Optik 2024 yılında kurulmuş olsa da aslında bu başarının arkasında uzun yıllara dayanan bir birikim var. Optik sektöründe 28 yıldır aktif olarak çalışan biri olarak hem müşterilerimle hem de iş ortaklarımla kurduğum güvene dayalı ilişkiler bugün geldiğimiz noktada en büyük gücümüz oldu. Ayrıca, işin en başında Optiswiss gibi kaliteli ve güvenilir bir markayla yola çıkmak bizim için büyük bir avantajdı. Ürün kalitesi ve markaya duyduğum güven, bu süreci çok daha sağlam temellere oturtmamızı sağladı. Güvenilirlik, şeffaflık ve kaliteli hizmet anlayışımız sayesinde kısa sürede güçlü bir konum elde ettik ve uzun vadeli işbirliklerine odaklanarak ilerlemeye devam ediyoruz.

Opka Optik için İsviçre merkezli Optiswiss ile işbirliğine sizi yönelten temel unsurlar nelerdir? Distribütörlük süreciniz nasıl başladı?
Kariyerimin belirli bir döneminde Optiswiss ürünlerini sahada aktif olarak satma fırsatım olmuştu. Markaya olan güvenim o yıllara dayanır. Hem ürün kalitesi hem de olumlu müşteri geri bildirimleri beni gerçek anlamda etkilemişti. Kendi işimi kurmaya karar verdiğimde de hiç tereddüt etmeden ilk adımı Optiswiss ile atmak istedim. Çünkü sadece firmamın değil, sektörün de böyle bir kalite ve güvenilirlikteki markaya gerçekten ihtiyaç duyduğunu düşünüyordum. Distribütörlük süreci de zaten bu geçmişe uzanan güven ve karşılıklı anlayışla başladı. Bugün geldiğimiz noktada bu işbirliği bizim için sadece bir ticari ortaklığın ötesine geçerek, ortak bir vizyonun parçası haline geldi diyebilirim.

Optiswiss markasının genel nitelikleri ve üretim anlayışından bahseder misiniz? Sizce markayı benzerlerinden ayrıştıran özellikleri nelerdir?
Optiswiss, 1937 yılında İsviçre’de kurulmuş, üretiminin tamamını %100 İsviçre’de gerçekleştiren, yüksek mühendislik ve kalite standartlarına sahip bir markadır. Optiswiss, kalite, sürdürülebilirlik ve inovasyona odaklanan birinci sınıf bağımsız bir İsviçre markasıdır. Tüm üretim süreçleri ISO kalite yönetim sistemlerine uygun şekilde yürütülmekte olup, pek çok aşamada bu standartların da üzerinde hassasiyet ve toleranslarla çalışmaktadır. Optiswiss “Swiss Made” kalite anlayışını sadece bir etiket olarak değil, üretimin her aşamasında benimseyen bir yapıya sahiptir. Basel’de bulunan üretim tesisinde %100 yenilenebilir enerji kullanılmaktadır. Son teknoloji otomasyon ile her gün binlerce cam yüksek hassasiyet ve kalitede üretilmektedir. Markayı benim için özel kılan ise sadece teknik yeterliliği değil, aynı zamanda bu yüksek kalite anlayışının sahaya ve kullanıcıya yansıma şeklidir. Premium segmentte güvenilir bir çözüm ortağı arayanlar için Optiswiss’in gerçek anlamda çok güçlü bir alternatif olduğunu düşünüyorum.

Markanın AR-GE ve inovasyon yatırımlarına büyük önem verdiğini biliyoruz. Bu teknoloji odaklı yaklaşım sahaya nasıl yansıyor?
Optiswiss inovasyonu sadece ürün geliştirme olarak değil, temel vizyonu olarak görüyor. Bu bağlamda AR-GE’ye her yıl ciddi oranlarda bütçe ayırarak, cam ve kaplama teknolojilerinden kişiselleştirilmiş çözümlere kadar birçok alanda sektöre öncülük ediyor. Bu teknoloji odağı sayesinde Optiswiss, sadece kaliteli ürün sunmakla kalmıyor; optik profesyonellerin güvenle önerdiği, kullanıcıların da uzun vadede memnuniyet duyduğu çözümler sunuyor.

Türkiye pazarına özel geliştirmeyi düşündüğünüz ürün ya da hizmet modelleri var mı?
Türkiye pazarı dinamik ve oldukça rekabetçi olduğundan ürün çeşitliliğini genişletme ve lokal ihtiyaçlara uygun çözümler sunma konusuna son derece önem veriyoruz. İlerleyen dönemlerde özellikle tüm indekslerde üretilerek küresel ölçekte fark yaratan Optiswiss SMYLE miyopi kontrol camlarını ve yeni geliştirilmiş progressive tasarımları ön plana çıkarmayı hedefliyoruz.

Opka Optik olarak iş ortaklarınıza sunduğunuz hizmetlerde sizi farklılaştıran özellikler nelerdir?
Sahadan gelen biri olarak, iş ortaklarımızın günlük operasyonlarda karşılaştığı zorlukları ve gerçek ihtiyaçlarını çok iyi anlayabiliyorum. Bu sayede Opka Optik’te sadece ürün değil, aynı zamanda çözüm sunan bir yapı oluşturduk. En hızlı ve en güvenilir hizmetleri hem satış hem de satış sonrası sunmaya odaklanıyoruz. Siparişten teslimata, teknik destekten müşteri iletişimine kadar her aşamada ulaşılabilir ve çözüm odaklı olmaya özen gösteriyoruz. Karar alma süreçlerimizin temeli ise şeffaflık ve karşılıklı güven esaslarına dayanmaktadır. İş ortaklarımızla uzun vadeli, sürdürülebilir ilişkiler kurma hedefinde olduğumuzdan hem onların hem de son tüketicinin memnuniyetini en önemli başarı kriterimiz olarak görüyoruz.

Önümüzdeki döneme dair hedefleriniz neler? Yeni yatırımlar, işbirlikleri ya da ürün grubu genişletme planlarınız var mı?
Kısa vadede, distribütörlüğünü üstlendiğimiz Optiswiss markasının Türkiye genelinde bilinirliğini ve erişimini artırmak öncelikli hedefimizdir. Bu doğrultuda daha geniş bir bayi ağı oluşturmak, saha etkinliğimizi artırmak ve optik profesyonellerine birebir temasla destek vermek istiyoruz. Orta ve uzun vadede ise ürün portföyümüzü yeni ürün gruplarıyla zenginleştirmeyi ve sektörde ihtiyaç duyulan özel çözümleri pazara sunmayı planlıyoruz. Özellikle kişiselleştirilmiş cam çözümleri, yeni nesil kaplama teknolojileri ve özel segment camlar konusunda yeni işbirliklerine açık bir strateji izliyoruz. Bunun yanı sıra, müşteri memnuniyetini artıracak dijital altyapılar, satış sonrası destek sistemleri ve lojistik verimlilik üzerine de yatırım yapmayı planlıyoruz. Hem ürün çeşitliliği hem de hizmet kalitesi anlamında kendimizi sürekli geliştirmeye ve fark yaratmaya kararlıyız.

Otuz yıla yaklaşan deneyimizle genç girişimcilere ve sektöre yeni adım atanlara ne gibi tavsiyeler verirsiniz?
Bu sektör sabır, özveri ve güven ister. İşinizi sevin, dürüst olun ve sözünüzün arkasında durun. Kısa vadeli hedeflerin ötesine geçip, uzun vadeli planlarla ilerlemek çok kıymetlidir. Önereceklerimin en değerlisi “işinizi severek yapın, etik ilkelere sadık kalın ve güven inşa etmekten asla vazgeçmeyin” olacaktır.

Silmo İstanbul Optik Fuarı hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Fuarın sektöre katkılarını nasıl değerlendirirsiniz?
Silmo İstanbul Optik Fuarı’nın optik sektörümüz için oldukça önemli bir organizasyon olduğunu düşünüyorum. Hem ulusal hem de uluslararası oyuncuların bir araya gelmesini sağlaması açısından son derece kıymetli buluyorum. Silmo İstanbul’un yenilikleri takip etmek, işbirliklerini güçlendirmek ve sektöre dair fikir alışverişinde bulunmak adına büyük bir fırsat olduğuna inanıyorum.

Değerli röportajınız için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes ile ilgili yorumlarınız nelerdir?
Sektöre değer katan yayınlar arasında ilk sırada yer aldığınızı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Gerek içerik kaliteniz gerek güncel ve doğru bilgilendirme anlayışınızın biz optik profesyonelleri için gerçek anlamda çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Emekleriniz için teşekkür eder, başarılarınızın devamını dilerim.

Eylül 2025

Lacivert Optik

LACİVERT OPTİK

Markalaşma Hedefiyle Bir Mağazadan Fazlası…

“Uzun süredir ziyaretçilerinden olduğum Silmo İstanbul Optik Fuarının 12. yılında da profesyonel ve muhteşem bir atmosferde gerçekleşeceğini görmek beni şaşırtmayacak.”

Merhaba Ozan Bey. Okurlarımız için kendinizi biraz tanıtarak, sektördeki kariyerinizin nasıl başladığını paylaşır mısınız?
Merhaba, ben Ozan Calay. 1998 yılı İstanbul doğumluyum. Mesleğe ilk adımımı 2015 yılında lise eğitimimi yarıda bırakıp, bir optik mağazada çalışmaya başlayarak attım. Optik sektörüne olan ilgim çıraklık ve kalfalık yaptığım günlerden itibaren şekillenmeye başladı. 2021 yılına kadar sektörde köklü bir marka haline gelmiş olan bir optik mağazada çalıştım. Bir yandan da yarıda bıraktığım eğitim hayatıma devam ettim. 2021’de askerlik vazifesi sebebiyle işimden ayrıldım ve askerliği tamamladıktan hemen sonra kendi mağazamı açmak için çalışmalara başladım. 2022 yılının Nisan ayında kendi markam Lacivert Optik & Lens ® şirketini kurdum. Aynı yılın Haziran ayında İstanbul’daki ilk mağazamı açtım. O tarihten günümüze 3 yılı aşkın süredir Lacivert Optik & Lens ® çatısı altında mesleğimi icra etmekteyim.

Optik sektöründe genç bir girişimcisiniz. Lacivert Optik hangi motivasyonla doğdu, temel hedefleriniz nelerdir?
Lacivert Optik & Lens ®’i kurarken motivasyonum sektöre layığıyla hizmet etme isteğimin gücünden beslendi. İstanbul’da herkes tarafından ulaşılabilir ve güvenilir bir yerli optik markaya dönüşmek temel hedefimdir. Bu hedefimiz için müşterilerimizin güveni ve memnuniyetini rehber olarak görüp hizmet standartlarımızın sürekli üzerine çıkma gayretindeyiz. Sektörel anlamda büyüme, genişleme ve gelişime açık bir bakış açısına sahip olduğumdan, İstanbul’da herkesin kolayca ulaşabileceği lokasyonlarda mağaza sayımızı artırmayı planlıyorum. Ancak büyümenin, başta yüksek kalite standartlarını koruma amacıyla kontrollü gerçekleşmesi taraftarıyım. Tüm hedeflerimize ulaşmak için %100 müşteri memnuniyetini esas alarak her yeni gün aynı kararlılık ve motivasyonla çalışmaya devam ediyoruz.

Mağazanızda en çok tercih edilen optik ve güneş gözlüğü markaları hangileri? Bu markaların tercih edilmesinde sizce hangi faktörler etkili?
Mağazamızda bulundurduğumuz markalar genelde gözlük kullanıcıları tarafından kullanıcıların güvenini ve beğenisi kazanmış köklü ve bilinirliği yüksek markalardan oluşmaktadır. En çok tercih edilen markalar genelde her sektörde çok popüler olan genel kullanıcı kitlesinin beğenisini kazanmış dünya markalarıdır. Mağazamızda dünya markalarına yer verdiğimiz gibi bazı butik ve el yapımı markalara da yer verip kullanıcılarımızın beğenisine sunmaktayız.  Son yıllarda butik ve el yapımı markalardaki tasarımlara da kullanıcıların ilgisinin giderek artmakta olduğunu belirtmek isterim. Bu artan ilgi açıkçası bizleri de oldukça memnun etmektedir. Çünkü birbirinden farklı tasarımlara ve yenilikçi ürünlere yönelik talep artışının sektörümüze canlılık ve renk kattığını düşünüyorum. Bundan dolayı kuruluşumuzdan itibaren sürekli olarak kullanıcıların ilgisini ve ihtiyaçlarını karşılayacak tasarım markalarına ve koleksiyonlarına da mağazamızda yer vermekteyiz.

Mağazanızda ürün çeşitliliği sunmanın satışlarınıza ve müşteri memnuniyetine katkıları nelerdir?
Her segmentten ürüne yer vermenin önemine inanıyor ve Lacivert Optik’te bu çeşitliliğe en yüksek seviyede özen gösteriyoruz. Gözlük kullanıcılarımıza geniş ürün çeşitliliği sunmak için mağazamızda farklı özelliklere ve fiyat aralıklarına sahip ürün segmentlerini bir arada bulunduruyoruz. Birbirinden farklı ürün segmentlerini bir arada bulundurmamızın gözlük kullanıcılarına ürün seçme konusunda büyük bir kolaylık sağladığını ve memnuniyetlerini artırdığını görüyoruz.

Satış sonrası sunduğunuz hizmetlerden bahseder misiniz? Müşteri sadakati kazanmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
Satış esnası kadar satış sonrası da hizmet kalitesini yüksek tutmanın şart olduğuna inanıyor ve bu sebeple satış sonrası için ayrı bir hassasiyet gösteriyoruz. Gözlük kullanıcılarının satış sonrası ihtiyaç duyacağı hizmetleri onları yormadan, kolay ve hızlı bir şekilde tamamlamak müşteri sadakatimizi ciddi oranda artırmaktadır. Satış sonrasında doğabilecek tamir, değişim, ayar, bakım ve yedek parça gibi tüm hizmetleri gözlük kullanıcılarımıza memnuniyetle sunuyoruz. Hizmet standartlarımızı satışın her aşamasında yüksek tutmamız sayesinde gözlük kullanıcılarımızın memnuniyetini ve mutluluğunu sağlıyor olmamız, her yeni gün aynı kararlılık ve motivasyonla çalışıyor oluşumuzun da temel kaynağıdır.

Cadde mağazası mı yoksa AVM içinde yer almak mı? Lacivert Optik olarak sizin tercihiniz ne yönde?
Optik mağaza sahipleri olarak gözlük tüketicilerinin nasıl ve neden alışveriş yaptıklarını daha iyi analiz etmemiz gerektiğine inanıyorum. Mağaza lokasyonunun hedeflenen müşteri kitlesine göre seçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ulaşılabilirlik, müşteri trafiği gibi birçok etkeni de hesaplamak gerekmektedir. Bu sebeple bazı lokasyonlarda cadde mağazacılığı daha avantajlıyken, bazı lokasyonlarda ise AVM mağazaları daha avantajlı konuma sahip olabilir. Fakat günümüzde genel olarak AVM içi zincir mağazaların geleneksel gözlükçülükten biraz uzaklaştığını gözlemliyorum. Tüm bu bahsettiklerim doğrultusunda Lacivert Optik’i bir cadde mağazası olarak açmayı tercih ettim.

Ürünlerinizle ilgili fiyatlandırma önceliğiniz nedir? Bu anlamda diğer mağazalarla aranızda nasıl bir denge kuruyorsunuz?
Optik perakendecilikteki yoğun fiyat rekabetine rağmen çalıştığımız markaların belirlemiş olduğu ve tavsiye edilen satış fiyatlarını uygulayarak bir denge kurmaya çalışıyoruz. Ürünlerin değerinin üzerinde ya da değerinin altında satılmasının sektörümüze zarar vereceğini ve fiyat istikrarsızlığı yaratacağını düşünüyorum.

Uluslararası optik fuarlarını ve sektörel gelişmeleri takip ediyor musunuz?
Sektörel gelişmeleri takip etmeden büyüyüp, ilerleyebileceğimizi düşünmüyorum. Bu sebeple uluslararası optik fuarlarının ve oftalmolojik organizasyonların sektörel gelişim için büyük önem taşıdıklarına inanıyorum. Bu kapsamda fuarcılıkta dijital mecraların artmasından da son derece memnunuz. Örneğin İtalya’da yapılan bir gözlük fuarını gerek yapılan paylaşımlar gerek dijital mecralarda açılan canlı yayınlar sayesinde yakından takip etme fırsatı buluyoruz. Aynı şekilde Avrupa ve Asya’da da yapılan oftalmolojik organizasyonlardan da dijital mecralarda paylaşılan makaleler ve görsel sunumlar sayesinde haberdar olup, takip edebiliyoruz.

Önümüzdeki Kasım 12.si gerçekleşecek Silmo İstanbul Optik Fuarının gelişimi ve sektöre katkıları hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Uzun süredir ziyaretçilerinden olduğum Silmo İstanbul Optik Fuarının 12. yılında da profesyonel ve muhteşem bir atmosferde gerçekleşeceğini görmek beni şaşırtmayacak. Her yıl olduğu gibi 11. Silmo İstanbul’a da katılım oranı oldukça yüksekti.  Silmo İstanbul Optik Fuarının sektörümüz açısından büyük önem taşıdığını ve her yeni yıl daha da gelişen çok kapsamlı bir organizasyon olduğunu düşünüyorum. Meslektaşlarım ile aynı çatı altında buluşmak; onların da benim gibi Silmo İstanbul’a olan ilgisini ve desteğini görmek beni ayrıca memnun etmektedir. Yerli ve yabancı birçok meslektaşımla bir sonraki Silmo İstanbul Optik Fuarında yeniden buluşmak için sabırsızlanıyorum.

Bu keyifli röportaj için teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes ilgili görüşlerinizi paylaşabilir misiniz?
Lacivert Optik olarak derginizde yer verdiğiniz için biz teşekkür ederiz. Sektörel tüm haberleri, yenilikleri, trendleri, yeni marka ve tasarımları titizlikle işleyen bir dergi 4 your eyes. Dijital olarak yayınlanmasını dünya genelinde herkesin kolayca erişim sağlaması açısından çok kıymetli buluyorum. Derginizde emeği geçen herkese tek tek teşekkür ediyorum. Sektörümüzü mercek altına alacağınız yeniliklerle dolu nice sayılarınız olsun.

Eylül 2025

Akıllı Gözlüklerin Evrimi Hızlanıyor

Akıllı Gözlüklerin Evrimi Hızlanıyor

Ray-Ban & Meta Ortaklığı

Ray-Ban, efsanevi mirasını Meta ortaklığı ile giyilebilir bilgisayarlara dönüştürüyor. Sürekli güçlenen ortaklığın yeni nesil ürünleri akıllı telefonların yerine almaya hazırlanıyor.

Akıllı gözlükler artık yalnızca teknoloji fuarlarında merak uyandıran ya da bilim kurgu filmlerinde karşımıza çıkan bir gelecek tasarımı değil. Giyilebilir teknolojinin en umut verici dallarından biri haline geldiler ve artık tarz ile işlevi tüketicilere doğrudan hitap edecek biçimde birleştiriyorlar. Son on yılda bu cihazlar deneme aşamasını aşıp günlük hayata girdi; kullanıcıların müzik dinlemesine, fotoğraf çekmesine, arama yapmasına ve dijital dünyaya kesintisiz bağlanmasına olanak sağladı. Mikrofon, hoparlör ve kameraların günlük gözlük tasarımlarına entegre edilmesiyle, akıllı gözlükler teknolojiyle etkileşim biçimimizi yeniden tanımlamaya başladı. Günümüz itibarıyla ise bu evrim süreci özellikle Ray-Ban ve Meta arasındaki güçlü işbirliği sayesinde inanılmaz bir seviyede hızlanıyor.

Dev Ortaklık Başlıyor
Ray-Ban’in ana şirketi EssilorLuxottica ile Meta ortaklığı 2019 yılında başladı. O dönemde Facebook Inc. olarak bilinen Meta ile imzalanan anlaşma uzun vadeli planlandı. Amaç, Ray-Ban’in ikonik gözlük mirasını Meta’nın teknolojik vizyonuyla birleştirmekti. Facebook, Instagram ve WhatsApp platformlarının tek çatı altında toplandığı Facebook Inc. 2021 yılında yeni ismiyle Meta’ya dönüştü. Bu dönüşüm, Meta’nın odak noktasını sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik ve karma gerçeklik cihazları gibi kullanıcılarını içine alan (immersive) teknolojilere kaydırdığını ve metaverse yani dijital evren vizyonunu öne çıkarışını simgeliyordu. Ortaklık, EssilorLuxottica açısından ise cihazların giderek akıllandığı bir dünyada gözlüğün merkezî önemini koruma fırsatıydı. Bu ortaklığın önemi büyüktü çünkü Google Glass gibi önceki girişimler teknoloji odaklı tasarımları nedeniyle tüketici direnciyle karşılaşmışken, Ray-Ban ve Meta işbirliği eşit ölçüde tarz ve kullanılabilirliğe odaklanıyordu.

İlk Akıllı Ray-Ban
Akıllı gözlüklerin kitleselleşmesi için öncelikli koşul, insanların zaten severek taktığı bir gözlük formuna sahip olmalarıydı. Böylece ortaklığın ilk ürünü 2021 yılında piyasaya çıkan Ray-Ban Stories oldu. Bu gözlükler tam anlamıyla bir artırılmış gerçeklik cihazı değildi; daha çok çoklu ortam odaklı akıllı gözlüklerdi. Kullanıcılar fotoğraf ve video çekebiliyor, müzik dinleyebiliyor ve entegre mikrofon ile hoparlör sayesinde arama yapabiliyordu. Saplara yerleştirilen dokunmatik kontroller aracılığıyla kullanım da sezgisel hale gelmişti. Eleştirmenler Ray-Ban Stories’in beklentileri tam karşılayıp karşılamadığını tartışsa da model giyilebilir teknolojinin ikonik tasarımla uyumlu biçimde var olabileceğini kanıtladı. Ortaklığın akıllı gözlükler için önceliği “teknoloji cihazı” gibi değil “Ray-Ban gözlüğü” gibi görünmelerine vermesi tüketici kabulünü kolaylaştırdı. Ray-Ban Stories’in tasarım ve işlev dengesi sonraki nesillere yön verdi.

İkinci Nesil: Ray-Ban | Meta
Güçlü ortaklık 2023 yılında Ray-Ban | Meta koleksiyonuyla gelişti. İkinci nesil model, daha güçlü ses, daha keskin video kalitesi ve Livestream gibi özellikleriyle Meta’nın ekosistemiyle daha sıkı entegrasyon sundu. En dikkat çekici yenilik ise Meta AI özelliklerinin eklenmesiydi. Kullanıcılar ‘Hey Meta’ diye seslenerek, artık bağlamsal bilgiler sunan ve gerçek zamanlı yanıtlar veren bir asistanla etkileşime girebiliyordu. Bu gelişmeler, gözlükleri yalnızca kayıt cihazı olmaktan çıkarıp günlük işlerde bir yol arkadaşı haline getirdi. Ayrıca koleksiyonun tasarım seçenekleri genişledi. EssilorLuxottica ve Meta’nın piyasadaki rakiplerine göre temel farkı “gözlük gibi görünen teknoloji ürünleri” değil, “zamansız tasarımlarıyla akıllı olan gözlükler” sunuyor olmalarıydı. Eylül 2024’e gelindiğinde işbirliği yeni bir uzun soluklu anlaşmayla güçlendirildi. Bu adım, akıllı gözlüklerin Meta’nın kullanıcısını içine alan (immersive) teknolojiye dair yol haritasındaki kritik önemini vurguluyordu. Burada mesele yalnızca yeni cihazlar üretmek değil, insan-bilgisayar etkileşiminin geleceğini giyilebilir teknoloji ürünleri olan akıllı gözlüklerle yeniden şekillendirmekti. Uzun vadeli anlaşma, iki şirketin akıllı gözlükleri tıpkı akıllı telefonlar gibi küresel çapta yaygın hale getirmek olan ortak vizyonunu ideal bir şekilde yansıtıyordu.

Sürekli Artırılan Özellikler
Geçtiğimiz yıl, 2021’den beri sürekli geliştirilen Ray-Ban | Meta koleksiyonuna çarpıcı özelliklerin eklenmesinin yanı sıra, Ray-Ban | Meta Wayfarer’ın sınırlı sayıdaki özel üretimle lanse edilmesine sahne oldu. Teknoloji meraklıları ve ikonik Ray-Ban tasarımının hayranları için üretilen bu özel edisyon, Meta’nın titiz ileri teknoloji mühendisliğini ve işçilik başarısını Ray-Ban’in yenilikçi ruhuyla buluşturarak, akıllı gözlüklerin gelişim sürecine muazzam bir vizyon kazandırdı. Yüksek kaliteli 12MP kamerası ile kullanıcılar için daha gelişmiş fotoğraf ve video deneyimi sunuldu. Ayrıca kullanıcıların en sevdikleri podcast, kitap veya albümü dinleyebilmeleri için açık kulak hoparlörleri eklendi. Buna ek olarak kullanıcılar Spotify ve Amazon Music’te arama yapmak ve keşfetmek için kendi seslerini kullanabilir hale geldiler. Yeni sürüm üstün özelliklerdeki Transitions® GEN STM camlarla donatıldı. Son olarak Mart 2025 ile birlikte ise yine bir Wayfarer olan Ray-Ban | Meta x Coperni piyasaya tanıtıldı. Temmuz 2025’de işbirliği yeni bir aşamaya taşındı ve Meta önemli bir yatırımla EssilorLuxottica’nın yüzde 3’lük hissedarı oldu. Meta dünyanın en ikonik gözlük markalarından biri olan Ray-Ban ile ortaklık yaparak çıktığı yolda tasarıma dayalı güvenilirliği ve kabulü hızla kazanırken, Ray-Ban ise efsanevi mirasının bilgisayarların giyilebilir olacağı çağda da süreceğini garantiliyor.

Akıllı Telefonlar Tarih mi Olacak?
Günümüzde artık soru giyilebilir akıllı gözlüklerin gelişip gelişmeyeceği değil, ne kadar hızlı ana akım haline gelecekleridir. Akıllı telefonlar halen baskın konumda olabilir, ancak giyilebilir bilgisayarların dönüşümünün tohumları Ray-Ban & Meta işbirliğiyle çoktan atıldı. Öyle ki Meta’nın Kurucusu ve Ceo’su Mark Zuckerberg sadece 5 yıl sonra akıllı gözlükler sayesinde holografik ışınlanmanın mümkün olabileceğini dile getirdi. Zuckerberg’in öngörüsü iddialı hatta inanılmaz gibi görünse de özellikle küresel optik endüstrisi için bir meydan okumayı, aynı zamanda gelişme fırsatını ortaya koyuyor. Çünkü geleneksel gözlük artık yalnızca görmeyi iyileştiren ya da tarzı yansıtan bir aksesuar değil; dijital dünyaya açılan ve herkesçe kullanılabilecek yepyeni gündelik bir objeye evriliyor.

Eylül 2025

Selin Olmsted Studio

Selin Olmsted Studio

Gözlük Tutkusu ile Standartların Ötesine Odaklanıyor

“Silmo İstanbul yerel ve uluslararası markalar ile üreticilere Türkiye, Doğu Avrupa, Orta Doğu, Rusya, Orta Asya ve Kuzey Afrika gibi yeni pazarlarla işbirliği yapma ve genişleme fırsatı sunuyor.”

Selin Olmsted Studio Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk bağımsız gözlük tasarım stüdyosu olarak yeteneği kadar yüksek farkındalığı ve vizyoner kimliğiyle de öne çıkan tasarımcı Selin Olmsted tarafından New York merkezli olarak 2015 yılında kuruldu. Selin Olmsted, stüdyosunun merkezine tasarımın hem estetik olarak etkileyici hem de ticari açıdan uygulanabilir olmasını sağlama çabasını, sürekli öğrenme ve gelişme yaklaşımını, yeni trendlere ve teknolojilere daima hazırlıklı olmayı, iş ortakları ve gözlük zanaatkarlarıyla yakın bağlar kurmayı, bilgisini geleceğin tasarımcı kuşaklarıyla paylaşmayı ve sosyal sorumluluk projeleriyle topluma katkı sunmayı yerleştirmiştir. Ünlü tasarımcı ile gözlüklere bakış açısı, stüdyosu ve tüm yaratıcı çalışmaları hakkında gerçekleştirdiğimiz özel röportajı sunuyoruz.

Merhaba Selin Hanım. Okurlarımız için kendinizi tanıtıp, sektörle buluşma hikayenizden bahsedebilir misiniz?
Merhaba, ben Selin Olmsted. Aslen İstanbulluyum. Kariyerime erkek giyim tasarımcısı olarak başladım ve gözlüğe geçmeden önce on yılı aşkın bir süre bu alanda çalıştım. Yolum, önce serbest ardından tam zamanlı olarak çalıştığım New York’taki Warby Parker’a katıldığımda değişti. Burada, Oliver Peoples’ın Kurucu Ortağı ve sektörün efsane isimlerinden Kenny Schwartz’tan öğrenme ayrıcalığını yaşadım; onun mentorluğu benim için çok değerliydi. Yaklaşık üç yıl kıdemli tasarımcı olarak çalıştıktan sonra, ABD’deki ilk bağımsız gözlük tasarım stüdyosunu kurdum. Bu yıl itibarıyla 10. yılını kutlayan stüdyomuz, global gözlük markalarına tasarım, trend tahmini, ürün geliştirme, ithalat ve üretim hizmetleriyle destek sunuyor.

Selin Olmsted Studio nasıl doğdu? Markanızı hangi temel hedefler ve değerler üzerine inşa ettiniz?
Warby Parker’da çalışırken New York’ta düzenlenen Vision Expo East’e katılma fırsatı buldum. Bu deneyim, bağımsız gözlük markalarının yaratıcılığı ve özgünlüğünü keşfetmemi sağladı. O dönemde Selima Optics’ten Selima Salaun ile de tanıştım ve yaptığımız sohbet bende derin bir iz bıraktı. ABD’de resmi gözlük tasarımı programları ve yerel üretimin eksikliğinden, ben de dahil olmak üzere çoğu tasarımcının farklı yaratıcı ya da optik alanlardan bu sektöre neredeyse tesadüfi girişinden bahsetmiştik. Bağımsız markaların özel tasarım desteğine ihtiyaç duyduğu açıkça ortadaydı. İşte bu farkındalık, ABD’deki ilk bağımsız gözlük tasarım stüdyosu olarak Selin Olmsted Studio’yu kurmam için bana ilham verdi.

Gözlük tasarımı sizin için ne ifade ediyor ve ilham kaynağı olarak yaratıcılığınızı en çok hangi unsurlar etkiliyor?
Gözlük tasarımı benim için sadece bir mesleği değil, amacımı ifade ediyor. Sokakta yürürken gözlük takan birini gördüğümde, şeklin ve rengin ona nasıl uyduğunu, başka hangi kombinasyonların yeni ve güzel bir şey ortaya çıkarabileceğini hayal ediyorum. Tıbbı bir ihtiyaç oldukları doğru ancak çoğu zaman günde 10–12 saat boyunca en görünür yer olan yüzümüzde taşıdığımız bir stil ifadesi anlamına da geliyorlar. Bu da gözlüğün yüze rahat oturması, harika görünmesi ve kullanıcısına özgüven vermesi gibi sorumluluklar yüklerken, yaratıcılık fırsatı da sağlıyor. Tasarımlarımda sporla yaşam tarzını, sporla modayı birleştirmek ya da dandy estetiğini minimal ve modern bakışla yeniden yorumlamak gibi farklı dünyaları tek modelde bir araya getirmeyi seviyorum. Ayrıca, tanıdık gözlük formlarını beklenmedik malzeme, renk veya detaylarla yeniden kurgulamaktan keyif alıyorum. Üretim gelişmeleri de derinden etkiliyor. Kalıp işçiliğinin inceltilmesi, CNC yüzey işleme yenilikleri, çok renkli laminasyon teknikleri, olanakları genişletiyor ve tasarım sürecimizi ileriye taşıyor.

Sizce işlevsellik, yüze uyum, hafiflik gibi faktörler yaratıcı süreci kısıtlıyor mu? Tasarım Dna’nızı nasıl tanımlarsınız?
Tam tersine yaratıcılığın anlamlı ve giyilebilir bir şeye dönüşmesi bu unsurlarla garantilenir. Bizim için tasarım, her açı, her yarıçap ve her yüzeyin özenle çözülmesi demektir. Ön form ile sapın kusursuz şekilde akması ve gözü rahatsız eden geçişlerden kaçınılması gerekir ki, bakan göz bir uyum hissi yaşasın. Çerçevenin her parçası hatta gizli detayları bile titizlikle düşünülmelidir. Gözlükle kişisel ve samimi bir bağ kurarak özel bir anlam kazandırdığından, küçük ve ince detayların kullanıcı tarafından zamanla keşfedilmesi ise apayrı bir keyif veriyor. Bir tasarımı değerlendirirken ekibime sık sık; ürüne emeğimle kazandığım parayı harcar mıydım ya da bir randevuda taksam özgüvenli hisseder miydim sorularını hatırlatırım. Bu sorular bizi dürüst kılıyor. Misyonumuz, duygu uyandıran, özgüven aşılayan ve biraz da büyü taşıyan gözlükler tasarlamaktır. Ayrıca, verilen perakende fiyat noktasında en yüksek algılanan değeri sunmayı önemsiyoruz. Proje izin verdiğinde ise bio- malzemeler, ileri üretim teknikleri ve sürdürülebilir ambalajları araştırıyoruz. Çünkü günümüzde tasarım, estetiğin ötesinde bir sorumluluk da taşıyor.

İtalya, Japonya ve Çin merkezli üreticilerle çalışmanın en büyük avantajları ve zorlukları nelerdir?
İtalyan üreticiler düşük minimum sipariş miktarları, asetatta kusursuz polisaj ve tamburlama, enjeksiyon plastiklerde üstün renk uygulamaları gibi avantajlar sunuyor, ancak Çin’e kıyasla üretim yeniliklerinde daha sınırlılar ve yüksek kalıp maliyetleri olumsuzluk teşkil edebiliyor. Japon üreticiler titanyum işçiliği ve detay hassasiyetinde, asetatta polisaj ve renk çeşitliliğinde öne çıkıyor; ancak uzun teslim süreleri ve tasarım kısıtlamaları dezavantaj oluşturuyor. Çin üreticiler ise hızlı iletişim, yenilikçilik ve taleplerimize yönelik uyum ve esneklikte başarılılar, fakat minimum sipariş miktarlarının İtalya ve Japonya’ya kıyasla daha yüksek olması zorluk yaratabiliyor.

Prestijli markalarla yaptığınız işbirliklerinde kendi tasarım çizginizi korurken her markanın ruhunu da yansıtıyorsunuz. Bu dengeyi nasıl kuruyorsunuz? Yakın gelecek için yeni ortaklık sürprizleri var mı?
Biz her zaman tasarım sürecinin merkezine markanın kimliğini ve müşterisini koyarak başlıyoruz. Bir ön form, sap ya da renk hikayesi geliştirirken kendimize sürekli “Bu müşteri bunu takar mı? İster mi? Satın alır mı?” sorularını soruyoruz. Bazen müşterinin görsellerini oluşturuyor ya da referans alıyoruz, böylece onları net bir şekilde gözümüzde canlandırıp o kişi için tasarlayabiliyoruz. Markanın Dna’sı bizim yol haritamızdır. Kararlarımızı yönlendirir, seçimlerimizi sadeleştirmemize yardımcı olur ve kendi tasarım dilimizi ileriye taşırken markanın karakterine sadık kalmamızı sağlar. Yakın zamanda Raen’in dünyaca ünlü sörfçüler Mikey February ve Coco Ho ile yaptığı işbirliği için heyecan verici 2026 İlkbahar/Yaz güneş gözlüğü modellerini tamamladık. İlk çeyrekte piyasaya çıkacak.

Sürdürülebilirlik ve çevresel sorumluluk kavramları malzeme seçimlerinize nasıl yansıyor? Koleksiyonlarınızda hangi malzemeler öne çıkıyor?
Birkaç yıl önce müşterilerimizin bir kısmı standart malzemelerden bio-asetat ve bio-TR90 gibi bio-bazlı nylon’lara geçmeye başladı. Bu durum hem gözlük hem ambalajda sürdürülebilir malzeme seçeneklerine ve üretim tekniklerine dair araştırmalarımızı derinleştirmemizi sağladı. Sonuçlar umut vadediyor. Bu malzemelerin çoğunluğu henüz yüzde 100 yerine yaklaşık yüzde 66 oranında bio-bazlı olsa da devam eden AR-GE çalışmaları oranları istikrarlı bir şekilde iyileştiriyor ve zamanla fosil yakıt bazlı malzemelerin artışını bekliyoruz. Bizde en çok heyecan uyandıran malzeme ise Eastman’in patentli moleküler geri dönüşüm teknolojisiyle geliştirdiği CRT-Acetate da denilen yenilenebilir asetattır. Bu teknoloji, atık plastikleri moleküler geri dönüşüm yoluyla asetat üretimi için bakir hammaddeye dönüştürürken, geleneksel asetat renklerinin tamamına erişim imkanı veriyor. Ambalajda da sürdürülebilirliği destekleyen bio-bazlı/bitki bazlı kaplanmış kumaşlardan yapılan gözlük kılıflarından ilham alıyoruz.

Kosmos ve Myrtle isimli modelleriniz göz kamaştırıyor. Genel özelliklerini ve sizi heyecanlandıran detaylarını paylaşır mısınız?
Kosmos ve Myrtle’ı, New York merkezli bağımsız moda gözlük markası Carla Colour için tasarladık. Kosmos, heykelsi ve fütüristik bir “bat-eye” olarak cesur, eğlenceli ve alışılmışın ötesinde bir çerçevedir. Evrende yapılan bir yolculuk hissini uyandırmak için tasarlandı; görme ve görülme biçiminizi dönüştüren bir parça. Myrtle ise Gena Rowlands’ın 1977 yapımı kült film Opening Night’ın unutulmaz karakterinden ilham alıyor. Altın metal detaylara sahip, büyük boy geometrik bir aviator; saf dramayı ve varlığı kucaklıyor. Her ikisi de İtalyan eko-asetattan üretildi ve %100 UVA/UVB koruması sunan bio-nylon camlarla tamamlandı. Modelleri dünyanın ilk sürdürülebilir kaktüs derisi kumaşından yapılmış kılıf ve yüzde 100 geri dönüştürülmüş temizleme beziyle sunuyoruz.

Küresel gözlük trendleri üzerine kapsamlı ve güçlü çalışmalar sunuyorsunuz. Eyewear Trend Raporlarınızı nasıl hazırladığınızı ve 2026 trendlerinde öne çıkanları paylaşır mısınız?
Hazırlama süreci tüm yılı kapsıyor. İlhamı, moda defileleri, kültürel hareketler, sanat, tasarım, komşu endüstriler ve malzeme yenilikleri gibi pek çok kaynaktan toplayarak, bunları gözlük merceğinden süzüyoruz. Ayrıca perakende verilerini yakından takip ediyor, sektördeki iş ortaklarımızla görüşerek piyasada nelerin hareket ettiğini anlamaya çalışıyoruz. Amacımız, tüm bunları yalnızca ilham veren değil, aynı zamanda markalar için stratejik bir öngörü aracı işlevi gören net temalara dönüştürmektir. 2026 yılı için de birkaç yol gösterici tema belirledik. Cesur mimari formlar ve adeta giyilebilir sanat gibi hissedilen çerçeve yapıları üzerine odaklanan Sculptural; nostaljiye, zanaatkarlığa ve el işinin kusurlu güzelliğine yönelen Sentimental; tavır, cesaret ve bireysellik taşıyarak gündelik başkaldırıyı yakalayan Punk Quotidien, minimalizme, hafifliğe ve ileri düzey konfora odaklanan Ultralight ve gözlükleri alışılmışın çok ötesine taşıyan, beklenmedik oranlarla, görsel oyunlarla ve tekinsizlik hissine odaklanan Surrealism. Bu temaların tümü bir araya geldiğinde yeni yılla sektörün daha ifade dolu, teknik olarak daha yenilikçi ve kullanıcıyla daha fazla duygusal bağ kuran gözlüklere yöneleceğini görüyoruz.

Geçtiğimiz yılki Silmo İstanbul Akademik gibi birçok etkinlikte uzmanlığınızı paylaşmaktasınız. Sektörel eğitimlerdeki artışın optik dünyasına öncelikli yararları sizce nelerdir?
Sektörel eğitim, şu anda optik dünyası için en önemli gelişmelerden biridir. Gözlükler uzun süre öncelikli olarak tıbbi bir cihaz olarak değerlendirildi; moda aksesuarı ya da stil ürünü olarak görülmedi. Tüm sektörel eğitimlerin yükselişi bu boşluğu kapatmaya yardımcı oluyor. Optik mağaza sahipleri ve optisyenler için trendleri, ürün ve malzeme yeniliklerini, müşteri davranışlarını daha derinlemesine anlamanın önüne açıyor. Bilgi artışı, daha zekice kararlar almayı destekler. Ayrıca üreticiler ve tasarımcılarla daha güçlü bağlar kurmalarını sağlar. Optik öğrencileri ve genç tasarımcılar ise gözlük tasarımında gerçek bir kariyer şansı olduğunu görür. Eğitimler, sektörün yaratıcı ve teknik yönlerini tanıtır, sektörel aktörlerle bağlantı kurmalarına yardımcı olur ve yeni bakış açıları getirmeleri için ilham verir. Benim için Silmo İstanbul Akademik gibi platformlarda konuşmacı olmak yalnızca bilgi paylaşmak değil, aynı zamanda bir kıvılcım yakmak anlamına geliyor. Çünkü eğitim arttığında ve bağlantılar kurulduğunda tüm sektör birlikte ilerler.

Silmo İstanbul Optik Fuarı 19-22 Kasım 2025 tarihleri arasında 12. kez gerçekleşecek. Fuarın gelişimini ve endüstriye katkılarını nasıl yorumlarsınız?
Silmo İstanbul Optik Fuarı, özellikle bölgedeki optik endüstrisi için en önemli platformlardan biri haline geldi. Yıllar içinde hem ölçek hem de etki açısından büyüyerek yalnızca Türk optik profesyonelleri değil, giderek artan uluslararası bir kitleyi de kendine çekiyor. Bu gelişim de bağımsız markaların, distribütörlerin, büyük üreticilerin, optisyenlerin ve tasarımcıların buluşup fikir alışverişinde bulunabileceği değerli bir buluşma noktası yaratıyor. Silmo İstanbul ayrıca, yerel ve uluslararası markalar ile üreticilere Türkiye, Doğu Avrupa, Orta Doğu, Rusya, Orta Asya ve Kuzey Afrika gibi yeni pazarlarda işbirliği yapma ve genişleme fırsatı sunuyor.

Değerli röportajınız için çok teşekkür ederiz. Son olarak dergimiz 4 your eyes hakkındaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
Ben teşekkür ederim. 4 your eyes, Türkiye’de ve komşu ülkelerde optik sektörü için bilgilendiren, ilham veren ve profesyonelleri birleştiren bir platform yaratarak önemli bir rol üstleniyor. İş dünyasına yönelik içgörüleri yaratıcı yönelimlerle birleştirerek, sektörün nereye gittiğine dair kapsamlı bir bakış sunmanızı, aynı zamanda bağımsız markaların ve büyük moda evlerinin yeni sezon koleksiyonlarını tanıtmanızı gerçekten değerli buluyorum. Gerçek anlamda katkı sağlayan bir yayın ve parçası olmaktan onur duydum.

Eylül 2025

Louis Vuitton Zamansızlığı

Altın tonlu çerçevesi ve tek parça shield formu ile Louis Vuitton’un bu güneş gözlüğü, modern ihtişamı yeniden tanımlıyor. Camdaki ikonik detaylar, markanın zamansız lüksünü vurguluyor.

Eylül 2025

Tiffany’den Altın Cat-Eye

Tiffany&Co.’nun sınırlı sayıdaki bu müthiş cat-eye yorumu, her biri elle yerleştirilmiş çiçek motiflerini çağrıştıran 172 kristal ile süslenmiş. Model, altın aynalı camlarla ustalıkla tamamlanmış.

Eylül 2025

Philipp Plein’den Bir Tanrıça

Philipp Plein’den Hera, cesur geometrik hatları ve oversized kare formuyla göz alıcı bir stil sunuyor. Siyah premium asetat çerçeve, altın detaylarla markanın ikonik lüks imzasını vurguluyor.

Eylül 2025

Loewe Işıltısı

Dünyaca ünlü modaevi lüksü ve ihtişamı birebir yansıttığı Anagram isimli bu güneş gözlüğünde tasarımlara dair çıtayı yükseltiyor. Anagram çerçevesinin ön yüzündeki taşlarla ışıltı yayıyor.

Eylül 2025

Gentle Monster’ın Mücevheri

Ünlü marka Jewelry koleksiyonundan Kiira 02 isimli bu eşsiz güneş gözlüğünü, gümüş metal çerçeve, mavi camlar ile dikdörtgen formda tasarlamış. Saplardaki süslemeler ise göz kamaştırıyor.

Eylül 2025

Jimmy Choo’dan Minimalist Şıklık

Jimmy Choo’nun bu şık, minimalist tasarımı göz alıyor. Gümüş metal çerçeve, koyu gri camlarla zamansız bir çekicilik yansıtırken, elit ve bir o kadar da trend bir görünüm oluşturuyor.

Eylül 2025