11

CARTIER
Lüksün Dünyası

Dünya çapındaki prestijli, öncü yapısıyla mücevher ve aksesuarın tanımını yazan Cartier, 170 yılın üzerindeki köklü geçmişiyle milyonları büyülemeye devam ediyor.

Dünyaca ünlü Cartier’in geçmişi, Louis-Francois Cartier’in 1847 yılında ustası Adolphe Picard’dan devraldığı Paris’teki 29 rue Montorgueil’de bulunan küçük bir mücevher dükkanına dayanmaktadır. Devam eden Fransız Devrimi sırasında yaşanan büyük belirsizlik ve huzursuzluğa rağmen, Cartier saatlere yerleştirdiği mücevherlerle öne çıkarak sonraki on yıl boyunca başarılı olmaya devam etti ve 1859’da ilk Cartier butiğini açtı. Louis-Francois’nın oğlu Alfred Cartier 1874’te işi devraldı. Alfred’in iş zekası babasınınkinden çok daha ileriydi ve hızlı büyüme konusunda daha hırslıydı. Alfred, Cartier’in Avrupa ve ötesindeki kraliyet evlerine girmesinde etkili oldu ve Cartier’in tasarımları özellikle Kral Edward VII vesilesiyle popüler oldu. Cartier Avrupa’daki kraliyet ailelerin çoğunun mücevherat tedarikçisi olarak seçilmişti. Bunlar arasında İspanya, Portekiz, Rusya, Yunanistan, Sırbistan, Belçika, Romanya ve Arnavutluk, Monako Prensliği ve Orleans’daki eski Fransız Kraliyet Evi yer alıyordu. Cartier’in kraliyet mensupları arasındaki konumu o kadar güvenilirdi ki, Galler Prensi Parisli mücevherciden ‘kralların mücevhercisi, mücevhercilerin kralı’ diye bahsedecekti. O zamanın Cartier tasarımları Guirland tarzına bağlılığıyla göze çarpıyordu; o tarzın süs eşyası tasarımlarını Cartier’in sadelik simgesiyle birleştiriyor, Cartier popüler olan Art Nouveau’dan biraz uzak duruyordu. Cartier 1800’lerin sonlarında yakaladığı büyük başarının sonucunda 1899’da Paris’in Rue de La Paix bölgesinde bir showroom açtı. Alfred, Cartier’i Fransız seçkinlerinin tercihi haline getirmeyi başarmış olsa da lüksün öncüsü Cartier’i dünya çapında üne kavuşturacak olanlar oğulları Louis, Pierre ve Jacques oldu.

Cartier’in Doğuşu
Alfred’in oğulları, büyükbabalarının başlattığı aile işini bir gün devralacaklarını bildiklerinden, Cartier markasının başına geçmeyi genç yaşlardan itibaren planlamaya başladılar. Kardeşler yolculuklarına bir haritayı paylaşarak başladılar. Louis, Paris ve Avrupa’nın geri kalanının sorumluluğunu üstlendi. Pierre Amerika Birleşik Devletleri’ne genişlemeyi üstlendi ve Jacques İngiltere ve kolonileri ele aldı. Üç kardeşin her biri Cartier markasının ilerlemesine yardımcı olan çığır açıcı katkılarda bulunmaya devam edecekti. Louis, Paris merkezde Cartier’i bir efsaneye dönüştürmede büyük bir rol oynadı. İnce bir sanatsal zevke sahip olan ve aynı zamanda iş hayatında becerikli olan Louis Cartier, Cartier ismini dünyanın en prestijli mücevher evleri arasına sokmuştur. Kreatif dehası ile öne çıkan Louis, nadir bulunan ve altından daha hafif ‘görünmez’ olarak nitelendirilen tutturma yöntemine olanak sağlayan platini mücevherler için kullanan ilk kişi oldu. Pierre, seçkinlerin arzularını anlama becerisine sahip doğuştan bir network kurucusuydu. Pierre, sosyeteden zengin bir Amerikalı ile evlendikten sonra Cartier’i New York’a getirmeye odaklandı. İki özel mücevher olan ünlü Hope elması ve nadir bulunan çift kollu inci kolye, Cartier’in New York’taki öncü statüsünü garantileyecekti. Pierre meşhur Hope elmasını satın aldı ve kısa süre içinde zengin sosyete üyelerine bir teklifte bulundu. Bu teklif üzerine magazin basınının gündemine oturan bir pazarlık yaşandı. Yıllar sonra Pierre, Beşinci Cadde’de Cartier konağı haline gelecek olan gözde bir gayrimenkule sahip olmak için çarpıcı, milyon dolarlık inci kolyeyi kullandı. Jacques Cartier ise ilk başlarda mücevherle en az ilgilenen en küçük kardeşti. Jacques’in küresel haritadaki yeri İngiltere ve kolonilerdi. Bu sebeple Hindistan’a ve İran Körfezi’ni sık sık seyahat etti. Mücevher seven mihracelerle bağlantılar kurdu ve kendini mücevherlere adadı. Seyahatleri Cartier’in kendine özgü, Doğu’dan etkilenen estetiğinin oluşmasına yardımcı oldu.

Mücevherler İkona Dönüşüyor
Alfred Cartier’in üç oğlunun yıllarca süren dünya çapındaki çalışmalarının ve mücevher tutkularının efsanevi ve etkileri günümüze kadar süren ikonik ürünlere dönüşmesi kaçınılmazdı. Louis, Pierre ve Jacques Cartier’in önderliğinde dünyanın en değerli taşları, elmasları, zümrütleri, altınları ve platinleri; kraliyet ailelerin hazinelerinde, dünya çapındaki müzik, sinema ve tiyatro sanatçıları ile gelmiş geçmiş en ünlü isimlerin gardıroplarında bazen bir saat üzerinde bazen ise kolye, yüzük, bilezik ve broşların üzerinde yerlerini aldı. Louis Cartier’in 1918’de markanın mücevher tasarım departmanında çalışmaya başlayan, eşsiz tarzı ve büyüleyici kişiliğiyle dikkat çeken Jeanne Toussaint’ı 1933’te Yüksek Mücevher Sanat Yönetmeni olarak seçmesi; Cartier ile eşanlamlı hale gelen efsanevi panter tasarımının geliştirilmesini sağladı. La Panther lakabıyla tanınan tasarımcı Jean Toussaint, günümüze kadar süregelen ikonik panter tasarımlarının ilklerini Cartier için hazırladı. Hint Kraliyet Ailesi Patalia mihracesi için 1925’te hazırlanan Patalia kolyesi dünyanın yedinci büyük elması da dahil olmak üzere binlerce göz kamaştırıcı değerli taşı ile titiz ve ince mücevher zanaatkarlığının tarihine geçti. Cartier’in İngiliz Kraliyet ailesinin hazinesinde korunan en ikonik parçalardan biri de 1936’da tasarlanan Cartier Halo Tiara Tacı’dır. Sayısız kez prensesler tarafından giyilen Cartier Halo Tiara Tacı’nı en son 2011’de Kate Middleton, Galler Prensi William ile olan düğününde taktı. Cartier’in günümüze kadar etkisi devam eden, günümüz mücevher trendlerine yön veren ikonik parçalarından biri de 1969’da mücevher ustası Aldo Cipullo tarafından güvenlik vidasıyla tasarlanan ve Cartier’ın imza niteliğindeki mini-tornavidası ile sunulan Love bileziğidir. Sonsuzluğu betimleyen Trinity de Cartier yüzüğü, panterin harikulade bir 1970’ler yorumu olan Juste un Clou bilekliği, 1975’te ilki tasarlanan Maria Felix Crocodile kolyesi, Hindistan’a özgü renkli taşlardan ilham alınarak tasarlanan ikonik Tutti Frutti kolyesi, elmas ve yakutla muazzam bir ikon haline gelen ve kırmızı halıda Jane Fonda tarafından da giyilen Reine Makeda kolyesi ve çok daha fazlası Cartier’i lüksü tanımlayan zamansız markalardan birine dönüştürdü.

Süregelen Başarı…
Louis ve Jacques Cartier’in 1942’deki ölümlerinin ardından, Pierre şirketin tek başkanı oldu. Şirket, 1950’lerde Baignoires ve 1960’ların ortalarında Crash model saati ile moda dünyasını etkilemeye devam etti. 1964’de Pierre Cartier öldüğü zaman, şirket çok ciddi olmasa da hafif bir mali gerileme içine girdi. 1960’ların sonunda Cartier imparorluğu dağıldı, şirket birkaç yatırımcı tarafından satın alındı. Must alt markası altında ürün üretiminin başlamasıyla birlikte Cartier ürün yelpazesini kademeli olarak genişletmeye başladı. Böylece 1974 yılından itibaren Cartier Must alt markasının resmi rengi olarak ilan edilen bordonun kurumsal tonunda deri aksesuarların üretimine başladı. Bir yıl sonra, ürün yelpazesinde ilk masa saati ortaya çıktı. Cartier’de iç dekorasyon departmanının resmi açılışı da bu zamana dayanmaktadır. Ayrıca Cartier, Must stratejisi çerçevesinde mevcut modelleri yeniden düşünmeye başladı. İlk olarak yeniden tasarım ünlü Tank saat modelini 1976’da ilk kez gümüş bir kasayla piyasaya çıkardı. Ardından, markanın saatlerine popülerlik kazandıran Louis Cartier’in bir arkadaşının adını taşıyan ünlü Santos saati de yenilenerek beğenilere sundu.

Cartier 1980’lerin başlarında Must serisini genişleterek Cartier markalı parfümlerini üretti. Aynı zamanda, şirket markayı taklitlerine karşı korumak için daha kararlı hareket etmeye başladı. Hem Cartier mağazalarında hem üçüncü taraflara ait mağazalarda satılan Must serisi toptan satış ürünleri giderek şirket satışlarının yüzde 60’ından fazlasını oluşturmaya başladı; öyle ki bu rakam 1980’lerde 1 milyar ABD dolarına ulaştı. Şirketin Ceo’su Allain Dominique Perrin 1980’lerde başlayan, ancak 1990’larda hızlanan genişleme hareketini sürdürdü. Cartier perakende mekanlarını artırmaya başladı. 1990’ların sonlarında yaklaşık 175 mağaza ile dünya çapında bir zincir oluşturdu. On yılın ilk kısmında yaşanan uzun süreli ABD ve Avrupa krizleri ve on yılın ikinci yarısında yaşanan Asya piyasalarının çöküşü dahil olmak üzere, 1990’ların büyük bir kısmına hakim olan ezici ekonomik iklime rağmen Cartier istikrarlı büyümesini sürdürdü. Marka 2017’de 170. yıldönümünü kutladı. Cartier bugün İsviçreli Richemont Group’un tamamına sahip olduğu bir iştirakidir, merkezi halen Paris, Fransa’dadır. Cartier, 2012 yılında Richemont aracılığıyla Güney Afrikalı Rupert ailesi ve Pierre Cartier’in torunu Elle Pagels’in mülkiyetine geçmiştir.

Cartier Eyewear
Cartier’in ilk optik mücevheri şirketin kuruluşundan elli yıl sonra 1897 yılında yapılmıştır. Cartier’in en parlak optik eserleri arasında 1902’de Prens Lobanov için yapılmış elmas ve yakutlu altın bir opera dürbünü, 1912’de Grandük Vladimir için yapılmış elmas monogramlı altın bir opera dürbünü, 1913’de Prens Yusupov için yapılmış elmaslı platin gözlük, 1954’te Windsor Düşesi için yapılmış kaplan derisi şeklinde emaye desenli sarı altından opera dürbünü sayılabilir. Cartier’in optik aksesuarlarının adeta bir patlama yaratması ise 1983 yılında ilk gözlük tasarımının yapılmasıyla gerçekleşti. Cartier büyük ses getiren ilk gözlük koleksiyonu için her iki imza tasarımı olan Tank ve Santos‘dan ilham aldı. Tank ve Santos gözlükleri, onlara ilham veren saat tasarımlarında olduğu gibi yalnızca erkeklere yönelikti. Cartier’in tamamen kadınlara yönelik gözlük koleksiyonu ise 1986’da beğenilere sunuldu.  Bu süre zarfında ikonik erkek gözlükleri Tank ve Santos’a bir üçüncüsü olan Laque eklendi.

Markanın ilk güneş gözlükleri gerçek bir mücevherdi. Bu gelenek 1987’de Cartier’nin okuma gözlükleri için ilk çerçevelerin sunulmasıyla artarak devam etti. Ardından, sıra iki yeni güneş gözlüğü tasarımına daha geldi. Erkekler için tasarlanan Tank Louis Cartier ve kadınlar için safir kakmalı Sapphire. Cartier’in kurumsal sembolü olan panter bu gözlüklerde de yerini buldu. 1989 yılında Lunette Panthere güneş gözlükleri piyasaya sunuldu. 1990’larda Cartier’nin gözlükleri, 1991’de Boix Precieux’nün olağanüstü koleksiyonunun sunulmasıyla hızla gelişiyordu. 1993 yılında Cartier iki kompozit çerçeve tasarımı Vertigo ve daha sonra Conquete’yi sundu. Aynı yılın sonbaharında, iki çerçevesiz çerçeve modeli daha sunuldu. Bir yıl sonra yani 1994’de Cartier, koleksiyonlarına yeni yarı çerçevesiz gözlük tasarımlarını ekledi. Mart 2017’de Richemont Group, Kering Group ile stratejik bir ortaklık kurdu. Bu işbirliği Kering Eyewear’ın grup dışındaki bir markayla yaptığı ilk lisans anlaşması olma özelliğini taşıyordu. Bu lisans anlaşmasına göre Fransız Kering Group, Kering Eyewear bölümünün Cartier gözlüklerinin geliştirilmesi, üretimi ve dünya çapındaki dağıtımını üstleneceğini açıkladı. Kering Eyewear ilk lisanslı markası Cartier’in ilk gözlük koleksiyonunu 2018 İlkbahar/Yaz sezonuna yönelik olarak hazırladı ve koleksiyonun lansmanını Silmo Paris Optik Fuarı’nda gerçekleştirdi.

Eylül 2023